Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İstanbul'da düzenlenen "Terörle Mücadele ve Şiddet İçeren Aşırılığın Önlenmesi Konusunda Küresel Parlamento Konferansı'nda" terörizm konusunda uluslararası düzeyde ortak bir tanımın olmaması sorunu ele alındı.

        Birleşmiş Milletler Terörle Mücadele Ofisi (UNOCT), TBMM, Katar Şura Meclisi ve Akdeniz Parlamenter Asamblesi (PAM) işbirliğinde yapılan konferansta "Ortak Bir Anlayışa Doğru: Terörizm Konusunda Uluslararası Düzeyde Mutabık Kalınmış Bir Tanımın Olmaması Sorunu" oturumu düzenlendi.

        Burada konuşan UNOCT Politika, Bilgi Yönetimi ve Koordinasyon Şubesi Bilgi Yönetimi ve Stratejik Destek Bölümü Şefi Tamara Anderson, terörizm konusunda uluslararası düzeyde kabul görmüş bir tanımın bulunmamasının, yıllardır uluslararası toplumu zorladığını ve bazı ciddi hukuki ve insan hakları sorunlarını ortaya çıkardığını belirtti.

        Anderson, "Siyasi alanda, terörizmin uluslararası düzeyde kabul görmüş bir tanımı üzerinde süren mücadelenin yeni bir şey olmadığını hatırlamak önemli." dedi.

        Terörizm konusunda ortak bir uluslararası tanımın olmamasının, operasyonel sonuçlar da doğurduğuna işaret eden Anderson, bu durumun terörizmin yayılmasına katkıda bulunan, ulusal, bölgesel ve uluslararası ortaklar arasındaki operasyonel koordinasyonu bölen ve kaynakların başka yere yönlendirilmesine neden olan bir faktör olabileceğine dikkati çekti.

        Anderson, terörizmin uluslararası tanımının, hukuki ve insan hakları açısından olduğu kadar, önemli politika ve operasyonel sonuçları olan siyasi bir zorluk olduğunu belirterek, bu zorluğun üstesinden gelmek için güçlü bir siyasi iradenin gerekliliğine değindi.

        - Terörizmin ulusal tanımına ilişkin kılavuz

        BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR) Hukukun Üstünlüğü ve Demokrasi Bölümü Terörle Mücadele ve İnsan Hakları Sorumlusu Samar Khamis, terörizmle mücadele kapsamında yılın başlarında yayımladıkları kılavuza değindi.

        Terörizmin belli ülke veya bölgeyle sınırlı olmadığını vurgulayan Khamis, "Terörizmin ulusal tanımına nelerin dahil edilmesi ve nelerin dahil edilmemesi gerektiğine dair bir liste içeren pratik bir kılavuzun, özellikle milletvekilleri için yararlı olabileceğini düşündük." dedi.

        Khamis, terör ve insan hakları ile ilgili raporun gelecek hafta BM Genel Kurulu'na sunulacağını ifade ederek, terörizmin tanımlanmasına yönelik yürüttükleri çalışmalar kapsamında bilgi verdi.

        Oluşturdukları kılavuzun aslında mevcut tüm kılavuzları bir araya getirerek, nelerin dahil edilmesi ve nelerin dahil edilmemesi gerektiğine dair bir "kontrol listesi" sunduğunu söyleyen Khamis, "devletlerin terör eylemlerini suç sayması, kendi yetki alanları içindeki herkesi terör eylemlerinden koruması ve terör mağdurlarına etkili çözümler sunması" gerektiğinin açık olduğunu vurguladı.

        - Terör eylemlerinin tanımı

        BM Güvenlik Konseyi (BMGK) Terörle Mücadele Komitesi İcra Direktörlüğü'nde kıdemli insan hakları görevlisi olan Cecilia Naddeo da çevrim içi bağlandığı oturumda terör eylemlerinin tanımına ilişkin detaylara değindi.

        Terör eyleminin bir hükümet veya uluslararası organizasyonu yıldırma amacı taşıdığını dile getiren Naddeo, bu hükümet ve organizasyonları etkilemeyi hedefleyen eylemlerin terör niteliği taşımadığına işaret etti.

        - Terörizmi tanımlarken temel alınması gereken hususlar

        Eski BM İnsan Hakları Raportörü, insan hakları ve uluslararası hukuk akademisyeni Dr. Martin Scheinin de BM özel raportörü olarak görev yaptığı dönemde terörizmin uluslararası düzeyde tanımlanması üzerine kapsamlı bir çalışma yürüttüğünü belirtti.

        Birçok ülkenin, terörizmle ilgili mevcut tanımları görmezden gelmeye devam ettiğini ya da kendi açık uçlu tanımlarını sürdürdüğünü kaydeden Scheinin, terörizmi tanımlarken, sivillere yönelik saldırılar aracılığıyla toplumda korku yaratma veya hükümetleri zorlayarak belirli eylemlere yönlendirme niyetinin temel alınması gerektiğini söyledi.

        - Terörle Mücadelede uluslararası toplumun rolü

        Terörle Mücadele Parlamento Meclisleri Koordinasyon Mekanizması Başkanlığı Başkanı ve PAM Terörle Mücadele Raportörü Rita Superman "(Terörle mücadele sürecinde) güvenlik konusundaki aciliyet, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne ve demokratik şiddete saygıyı asla gölgede bırakmamalıdır." diye konuştu.

        Terörizmin artık milliyet ya da din tanımayan küresel bir tehdit haline geldiğini belirten Superman, bu tehdidin ancak uluslararası dayanışma, sivil toplumun aktif katılımı ve dini liderlerin desteğiyle aşılabileceğini ifade etti.

        Superman, terör örgütlerinin yapay zeka ve gelişmiş teknolojileri kötüye kullanarak yeni yöntemler geliştirdiğine dikkati çekerek, bu tehditlerle mücadele etmek için uluslararası toplumun ortak çaba göstermesi gerektiğini kaydetti.

        - Terörizm tanımının eksikliği uluslararası işbirliğini de engelliyor

        BM'nin terörle mücadele konularında insan hakları özel raportörü Ben Saul konferansa görüntülü arama vasıtasıyla katıldı.

        Saul, belirsiz ve geniş kapsamlı terör tanımlarının, yalnızca insan haklarını ihlal etmekle kalmadığını aynı zamanda terörle mücadelede etkinliği de azalttığını ifade etti.

        Terörizm konusundaki tanımların eksikliğinin uluslararası iş birliğini engellediğine de dikkati çeken Saul, bunun ülkeler arası adli yardımlaşma, istihbarat paylaşımı ve iade süreçleri gibi konularda ciddi engeller oluşturduğunu kaydetti.

        Anadolu Ajansı ve DHA tarafından geçilen tüm Ankara haberleri, bu bölümde Haberturk.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Ankara Haberleri alanında yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen ajanslardır.

        Günün Önemli Manşetleri

        Benzer Haberler