Bertuğ Cemil: Türkiye'ye dönmek istiyorum
2000'li yılların ilk dönemlerinde 'Yağmur' ve 'Kaygı' şarkılarıyla büyük çıkış yakalayan Bertuğ Cemil ile konuştuk. 7 yıldır İngiltere'de yaşayan müzisyen, sanat yolculuğunu ve şimdiki hayatına dair samimi açıklamalarda bulundu
Cemil Bertuğ Sağınç ya da bilinen adıyla Bertuğ Cemil, 2006'da 'Duygusal Tuzaklar' adında ilk solo albümünü çıkardı. Rock'ın müzik piyasasında iyiden iyiye ivme kazandığı bu dönemlerde 'Yağmur' ve 'Kaygı' şarkılarıyla adından söz etttirdi.
Bertuğ Cemil, sonrasında 3 albüm ve pek çok single yayınlasa da 'Yağmur' şarkısıyla yıllardır müzikseverlerin akıllarında yer edindi. Hatta öyle ki şarkısı adının önüne bile geçti. Bazı müzikseveler ismini hatırlamasa da 'Yağmur' ile kendisini anımsatıyor.
Uzun yıllardır yaşamını ailesiyle Londra'da, gözlerden uzak bir yaşam sürdüren müzisyenle sohbet ettik. Ünlü şarkıcı, müzikal serüvenini, Londra'daki hayatını ve şimdilerde neler yaptığını anlattı.
"MÜZİK TUTKUM İLKOKUL YILLARINDA BAŞLADI"
Bertuğ Cemil'in müzik aşkı ilkokul yıllarında başlamış. Ünlü şarkıcı, süreci şöyle anlattı: Müzik serüvenim Duran Duran'ın 'Is There Something I should Know' şarkısını duymamla başladı. Şarkı söylemek istedim, söyledim de... Kendi çapımda klavye de çalıyordum. İlkokul arkadaşlarımla Bursa'da bir grup kurduk.
Düzenli olarak stüdyoya girip prova yapmaya ve stüdyonun sahibi Sedat ağabeyimizden müzik hakkında ilk tüyoları almaya başladık. Daha sonra iki festivalde sahneye çıktık. Fakat grubumuz çok uzun ömürlü olmadı. Sonrasında İstanbul Erkek Lisesi'nde çeşitli gruplarla sahneye çıktım. Besteler ürettik, Zülfü Livaneli, Bulutsuzluk Özlem, Bülent Ortaçgi, Fikret Kızılok şarkıları çaldık. Şanslıydık; bence Türkçe modern müziğin şahane örneklerinden başladık işe...
Bertuğ Cemil, İstanbul Erkek Lisesi'nin ardından İstanbul Üniversitesi'nin Gazetecilik Bölümü'nü kazanmış. Şarkıcı, "Üniversitede gazetecilik eğitimi alırken müzik yolculuğunuz nasıl şekillendi?" sorusunu şöyle yanıtladı: Henüz birinci sınıfdaydım. Bir gün sınıfa girdiğimde uzun saçlı birinin şahane Jimi Hendrix çaldığını gördüm, etrafına kızlar toplanmış... O kişi Cengiz Köroğlu'ydu. Tabii ki kısa zamanda muhabbetimiz ilerledi, okulda sık sık karşılaşıp bazen de iki gitar Allah, ne verdiyse çalıyorduk.
Sonra bir gün Cengiz, Moğollar'ın efsane davulcusu Engin Yörükoğlu'nun Beyoğlu'ndaki mekânında grubuyla sahne aldıklarını ve haftasonları grubun şarkıcısı geç geldiği için (çünkü önden başka bir yerde çalıyordu, ekmek parası...) erken saatlerde şarkıcıya ihtiyaç duyduklarını söyledi. Serüven bir anda çok enteresan bir yöne evrildi benim için ve iki hafta sonra Engin ağabey ve Cengiz ile trio olarak Jazz-Stop'da sahne almaya başladık. Sonrası Beyoğlu, farklı kulüpler, mekanlar, gruplar ve sonsuz anı...
'YAĞMUR'UN HİKÂYESİ
Betuğ Cemil, kendisine büyük bir şöhret getiren 'Yağmur' şarkısının hikâyesini de anlattı. Müzisyen; "Bursa'da ailemin yazlığında çok sıcak bir gündü. Ve öğlen eve sığınmıştım, klima da yok. Nereden nasıl geldiği belli olmayan bir yağmur başladı. Ortalık serinledi, toprak kokusu sardı her yeri, güzelleşti ortalık birden. Zaten dünyanın ve Türkiye'nin haline yine darlanmakta olan ben yağmurun verdiği güzel hissiyatın da motivasyonuyla gitara elime aldım. Bir do majör bir sol majör çaldım ve 'Küçük hesaplarla geçiyor yaşam' lafı ağzımdan dökülüverdi" dedi.
Şarkıcı; "Sonrası o dönem hayata dair hissettiğim ne varsa, O hissiyata uygun akorlarla ve melodilerle gelişti. Nakaratı en son yazdım, şarkıyı derleyip toplayacak olan tabii ki yağmurdu, sonuçta bana şarkıyı yazdıran oydu. 'İnsanlarda bu kadar iz bırakacağını bekliyor muydun?' diye sorarsanız, hayır bu kadarını ben de beklemiyordum ama elbette sonuçtan çok memnunum" ifadelerini kullandı.
Bertuğ Cemil, "1990'lar ve 2000'li yılların ilk dönemlerinde üretilen pek çok şarkı hâlâ insanların dilinde. Son yıllara baktığımızda insanlara dokunan ve hafızalarına kazınan eserleri pek göremiyoruz. Sizce nedeni ne?" sorusunu ise şöyle cevapladı: Metalar değişti, üretilen ortamlar değişti, dünya tatsızca değişti ve en önemlisi artık her şey dijital ve sosyal medya ortamında yürüyor. Tabii buna akıl almaz bir tüketim ortamını da eklersek ve sanatın ve kültür hayatının çok dar bir kitlenin gerçekten umrunda olduğunu kabul edersek neden bu noktaya geldiğimizi daha iyi anlarız.
Elbetteki hâlâ çok iyi şarkı yazarları, çok iyi yorumcular var ama bir yandan da hem insanları rahata alıştıran hem de tarihte görülmemiş bir hayat mücadelesine zorlayan bir hâl var.
Dolayısıyla artık her şey çok daha fazla ortada, çok daha fazla tüketilmişlik ve tükenmişlik var. Gençken hiç anlamazdım, neden sanata kültüre meraklı insanların hep eskiye öykündüklerini. Şimdi daha iyi anlıyorum ki teknoloji ilerleyip hayatlarımızda daha fazla yer aldıkça samimiyet, naiflik ve insani değerlerle bağımız o kadar zorlaşıyor. Bu yeni ortama bir an önce hep beraber uyum sağlayıp eski samimiyetimizle var olabilmemizi dilerim.
Üretilen şarkıların hızlıca tüketilip unutulmasını tüketim toplumuna da bağlanabileceğini söyleyen Bertuğ Cemil; "Yaşam şartları, pandemi, savaşlar, göçler, müesses nizamların dayatmaları, her şey birbirini tetikler halde. Toplumların nasıl daha iyi yönetileceğine, nasıl daha iyi yaşayacağına karar verebilir hale gelmesi gerekiyor. Herkes elinden geleni yapıyor belki ama belli ki yeterli değil. Zaten insan olmak da hep daha iyisini hedeflemek ve aramak değil midir biraz? Müzik tüm dünyada çerez gibi bir şey oldu ve ben bundan hiç mutlu değilim, ama elimden de kendimce en iyisini yapmaktan başka bir şey gelmiyor. Sonuçta insanız ve yapabileceklerimiz kısıtlı. Daha çok konuşarak, daha çok dokunarak, daha çok düşünerek ve hissederek yola devam etmek sanırım en güzeli" diye konuştu.
Bertuğ Cemil, "Rock ve blues tarzlardan ziyade pop, rap, R&B’nin yükselişi var müzikte bunu neye bağlıyorsunuz?" sorusunu da yanıt verdi: Sanıyorum tüketmesi daha kolay tarzlar olduğundan olabilir, bir de elbette talep oralara yönlendirildi uzun süredir. İngiltere'ye taşındığımda büyük hayal kırıklığına uğradım. Buradaki ilk 10, ilk 20 listelerini baştan sona dinleyemedim hiçbir zaman. O kadar kötü maalesef. Ben tarzları karşı değilim, Herbie Hancock'un şu sözüne inanırım; "Benim için iki çeşit müzik vardır, iyi müzik ve kötü müzik ve ilkini tercih ederim." Kastettiği şu, müzik iyi bestelenmeli, düzenlenmeli, i̇yi çalınmalı ve söylenmeli.
Pek uzun zamandır bunların çok önemsenmediğini üzülerek görüyorum. Ya da şunları görüyoruz; şahane prodüksiyon, çok ciddi düşünülmüş ve mis gibi çalınmış şablon bir takım şarkılar ve o şarkıları icra eden insanlar. Ürün bazlı bir müzik üretimi. Yeni jenerasyonlar da bu yaratılan ortam içerisinde büyüdükleri için müziği bu zannediyorlar maalesef. Dolayısıyla alan memnun satan memnun bir kısır döngü içerisine sokulmuş oluyor müzik üretimi. Elbetteki Don Kişot gibi mesleğine sahip çıkan, tüm samimiyetiyle üretmeye ve icra etmeye devam eden tüm meslektaşlarıma şapka çıkarak söylüyorum bunları.
Bertuğ Cemil, 7 yıldır ailesiyle İngiltere'de yaşıyor. Bu kararı almasında iç mimar olan eşi Esra Candan Sağınç'ın işi ve oğulları Koray'ın (15) eğitimi ve etkili olmuş. Bertuğ Cemil; "Taşınma kararını aldığımızda eşim iş için Londra'daydı. İnönü Stadı'ndaki terör saldırısı da bu kararı almamızı etkiledi. Sanıyorum bir süre daha buradayız. Her ne kadar burada mutlu olsak da memlekete temelli dönüş yapacağımız günü iple çektiğimi söylemeliyim" dedi.
Şarkıcı, memleket özlemini ise şöyle anlatıyor: Nazım Hikmet'in 'Memleketim' şiiri gibi biraz. Uzak da olsa yakın, yakın da olsa uzak memleket. Derdiyle dertlenmeye devam ediyorsunuz, ama hissiyat elinizden daha azı geliyor gibi.
"Sen şimdi yalnız saçımın akında,
İnfarktında yüreğimin,
Alnımın çizgilerindesin,
Memleketim, memleketim..."
Kartopu gibi büyüyen bir özlem, uzaktaki sevgiliye duyulan gibi...
Şarkıcı; "Son dönem İngiltere'deki müzik yaşamım durdu diyebiliriz. Zira çok değişik bir deneyim yaşıyorum, i̇lkokul çocuklarına pop ve rock müzik öğretiyorum. Dünyanın en tatlı işi ve bir o kadarda yorucu. Hayat müsade ederse buradaki müzik hayatıma dönmeyi dört gözle bekliyorum" ifadelerini kullandı.
MİNİ TURNEYE HAZIRLANIYOR
Bertuğ Cemil, 'Akustik Öyküler' isimli turnesiyle hayranlarıyla buluşacağını söyleyerek, gelecek projelerinden de bahsetti: Yeni bir yola çıkıyoruz. Kariyerimde pek olmayan bir şey oluyor gibi. Bu yaz bu ekiple ilk icraatımız 'Akustik Öyküler' isimli bir mini turne olacak. Detaylarını yakında paylaşacağız ama şunu söyleyebilirim; 12 telli gitarımla Adana'dan başlayıp Bodrum'da sonlandıracağım. İnsanları hikâyemi ve hikâyemin şarkılara nasıl dönüştüğünü anlatacağım. Sonrasında üç single ve üç farklı konseptte üç albüm çıkarmayı düşünüyorum. Keyifliyim, heyecanlıyım ve kararlıyım. Hayırlısı diyelim. (Gülüyor)