12 bin 500 yıllık sembol, müzenin de logosu oldu
DİYARBAKIR'da kazılarda bulunan, Akeramik Neolitik Dönem'e ait, klorit taşından yapılmış ve keçi başı ile arı gövdesi gibi figürlerin birleşiminden oluşan 12 bin 500 yıllık 'Ritüel Taş Plaka', sergilendiği Diyarbakır Müzesi'nin de kurumsal logosu oldu.

DİYARBAKIR’da kazılarda bulunan, Akeramik Neolitik Dönem’e ait, klorit taşından yapılmış ve keçi başı ile arı gövdesi gibi figürlerin birleşiminden oluşan 12 bin 500 yıllık ‘Ritüel Taş Plaka’, sergilendiği Diyarbakır Müzesi’nin de kurumsal logosu oldu. Müze Müdür Vekili Müjdat Gizligöl, ilçedeki Körtiktepe kazılarında çok sayıda kıymetli eserin bulunduğunu belirterek, “Bunlardan en önemlisi de müzemizin logosu haline gelen ‘Ritüel Taş Plaka’ dediğimiz fantastik hayvanı ya da hayvanları resmeden bir eser. Bunlardan çok az sayıda çıktı” dedi.
Bismil ilçesinde Dicle Nehri kıyısındaki Körtiktepe kazılarında bulunan ve Akeramik Neolitik Dönem’e tarihlenen ‘Ritüel Taş Plaka’, 12 bin 500 yıllık geçmişiyle Diyarbakır Müzesi’nde sergileniyor. Klorit taşından yapılan, hayvan figürlerinin birleşimiyle şekillenen bu obje, keçi başı, arı gövdesi gibi unsurlarla bir logo niteliği taşıyor. Arkeologlara göre bu eser, o dönem topluluklarının kimliğini ve otoritesini temsil eden, törensel amaçlarla da kullanılan ve bugüne kadar ortaya çıkarılan dünyanın ilk logosu konumunda. Bu durum, Diyarbakır Müzesi’nin bu figürü kurumsal logosu haline getirmeye yöneltti. Ziyaretçiler, girişte Diyarbakır Müzesi’nin tabelasında gördükleri logonun aslını, arkeoloji salonunda görme fırsatı buluyor.
‘DİYARBAKIR’IN DA TARİHİNİ DEĞİŞTİREN BİR KAZI ÇALIŞMASI OLDU’
Türkiye'nin en fazla kazı çalışması yürüten müzelerinden biri olduklarını belirten Müze Müdür Vekili Müjdat Gizligöl, “Diyarbakır Müzesi 1934 yılında kurulmuş, Türkiye'nin en eski, en köklü müzelerinden biridir. Diyarbakır Müzesi günümüze kadar 50'nin üzerinde kurtarma kazısı gerçekleştirmiş bir müzedir. 2000’li yılların başında Ilısu Barajı kapsamında çok sayıda kazı çalışması yürüttük. Bunlardan en önemlisi de dünya kamuoyu açısından, Türkiye kamuoyu açısından çokça bilinen bir kazımız olan Körtiktepe kazısıdır. Körtiktepe, Diyarbakır'ın da tarihini değiştiren bir kazı çalışması oldu. Yaklaşık 12 bin 500 yıl önce Körtiktepe bölgesinde insanların, esasında konargöçer insanların, kalıcı barınaklar yaptığı ve bu insanların da aynı zamanda avcı toplayıcı olduğunu biliyoruz. Körtiktepe'de çok sayıda kıymetli eser çıktı. Bunlardan en önemlisi de müzemizin logosu haline gelen ‘Ritüel Taş Plaka’ dediğimiz fantastik hayvanı ya da hayvanları resmeden bir eser. Bunlardan çok az sayıda çıktı. Tamamı da mezar buluntusu olarak elimize ulaştı. Yani ölü hediyesi olarak mezarlara konulmuş” ifadelerini kullandı.
‘KLORİT TAŞINDAN OYMA TEKNİĞİYLE YAPILMIŞ’
Gizligöl, “Müzemizin logosu haline gelen Ritüel Taş Plaka'ya baktığımızda ise klorit taşından, oyma tekniğiyle yapılmış, avuca sığacak boyutta. Müzemizin logosu haline getirmemizin ana sebebi de kendi döneminde de 12 bin 500 yıl önce de bunlar Körtiktepe'de bir logo olarak, yani bir bayrak olarak tasarlanmış olabilir. Çünkü Körtiktepe'de çıkan buluntulardan anlıyoruz ki Körtiktepe'de inanılmaz bir otorite var. Bir yerde otorite varsa haliyle yöneten, yöneticilerin olduğunu biliyoruz. Ve Körtiktepe’de çok fazla ticaret, takas yapan bir medeniyet. Dolayısıyla bir logoya ihtiyaç duymuş olabilirler. Hem bunları törenlerde ritüel olarak kullanmışlar hem de kendi topluluğunu sembol eden bir tasarım yapmışlar, yani bir logo oluşturmuşlar. Yine yüksek ihtimalle bunları Körtiktepe'nin yöneticileri ceplerinde, üzerlerinde taşıyorlardı. Gerek yabancılara gerekse de ticaretle başka yerlere gittiklerinde bunu bir pasaport olarak kullanıyorlardı” diye konuştu.
‘DİYARBAKIR’IN LOGOSU OLABİLECEK GÜZELLİKTE’
Bu eserlerin topluluğu sembolize eden bir tasarım olarak görüldüğünü söyleyen Gizligöl, “Müzemizin Arkeoloji Salonu'nun alt katında ünik eserler vitrininde sergilenmektedir. Diyarbakır'ın logosu olabilecek güzellikte bir logo olduğunu düşünüyoruz. Bir devletleşmenin temellerinin burada atıldığını düşünüyoruz. Halbuki tarihin Sümer’de başladığı, devletleşmenin Sümer’de başladığı düşünülüyordu. Sümer’den 7 bin yıl önce Körtiktepe'de çok daha güzel bir şekilde form haline getirilmiş bir logo olarak tasarlandığını görüyoruz. 12 bin 500 yıl sonra biz bu logoyu tekrardan tasarladık. Müzemizin logosu haline getirdik. Tıpkı Körtiktepeliler gibi kendi müzemizin logosu haline getirdik. Bunu Diyarbakır’ın logosu haline getirmemiz lazım. Çünkü Diyarbakır’a bu kadar yakışan başka bir logo yok hakikaten. Çok özel bir logo. Dünyanın başka kazılarında çıkmış değil. Tıpkı Gaziantep gibi, Zeugma’da çıkan Çingene Kızı nasıl ki Gaziantep’in sembolü haline geldiyse, Körtiktepe’den çıkan bu güzel eserimiz de Diyarbakır’ın logosu olarak, sembolü olarak kullanılabilir. Klorit taşına işlenmiş bu plakanın keçi başlı, arı gövdeli olduğunu, yani birkaç tane hayvanı harmanlayarak bir logo haline getirdiğini görüyoruz. Eğer bir yerde sürrealist bir çalışma varsa bunun, besbelli ki bir logo olarak, tasarım yapıldığını gösteriyor. Yine Akeramik Neolitik Dönem’e ait olduğu için, yani 12 bin yıl öncesine ait olduğu için ve dünyanın başka yerlerindeki kazılarda bulunmadığı için biz bunu dünyanın ilk logo tasarımı olarak, logosu olarak düşünüyoruz” dedi.
Anadolu Ajansı ve DHA tarafından geçilen tüm Diyarbakır haberleri, bu bölümde Haberturk.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Diyarbakır Haberleri alanında yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen ajanslardır.