Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Esin Övet Bu yıl bitsin, artık sözünden vazgeçtim

        Son yılları sürekli "Bitsin artık bu yıl" diye diye geçirdiğimizi hatırlıyorum. Sanki bu cümleyi ilk 2022 yılı için söyleyip, "Gelsin 2023 çok güzel olacak, 2022 bizi yordu sanki bi ufaktan" dedik. Sonra "Aman tanrım bu 2023 hepimizi mahvetti, bitsin artık bu yıl ne berbattı" diye diye 2024'ün bizi kurtaracağına inandırdık kendimizi. En azından umudumuz vardı.

        Ama 2024 bir geldi pir geldi ve son aylarda da asıl çirkin yüzünü göstermeye başladı.

        Artık, "Bitsin bu yıl" demiyorum. Çünkü yıllarda sorun yok, yaşadıklarımızda sorun var. Çünkü her gün yeni bir olaya uyanıyor, ya da uyumaya çalışıyoruz. Gecesi-gündüzü, sabahı, akşamı, yarını, dünü kalmadı. Her an, her saniye bir olay. Hem de kara olay.

        "Yıl içinde düştük, üzüldük, kırıldık, döküldük" derken çözülemeyen, dört kişinin katil zanlısı olarak belirlendiği bir Narin olayı içindeyken, hatta daha çıkamamışken İstanbul'un göbeğinde surlarda korkunç bir olaya şahit olduk.

        Daha bu korkunç görüntüleri ve durumu üzerimizden atamamışken; günlüğü 8 bin TL karşılığında bebeklerimizin öldüğünü duyduk. Gerçekten olacak iş mi? Hem de en güvendiğimiz yer olan hastanelerde. Daha ne olabilir başka derken önceki gün terör saldırısı yaşandı.

        Artık "Bu yıl bitsin" sözünden vazgeçtim. Mevzu yıllarda değil, mevzu yaşanan olaylarda, geldiğimiz noktalarda. Belki de verilen kararlarda. O yüzdendir ki evet;

        Tadımız tuzumuz kalmadı

        Yeteri kadar kötü olay yaşadık ve tanıklık ettik. Her seferinde, "Yeter, bitsin artık" diyoruz ama bitmiyor. Terör saldırısını kınıyorum, kınamamız lazım. Bu olaylara sessiz kalanları da anlayamıyorum...

        Kim etkilenmez böyle olaylardan, kim endişe duymaz Allah aşkına. Vicdanı olan, her insan etkilenir, üzülür içi parçalanır. Endişe duyar!!!

        Gerçekten bunların tarifi yok ciddi acılar yaşanıyor son yıllarda güzel memleketimizde. Ama ben her terör saldırısında olduğu gibi yine ve yeniden; bu ülke bizim, yılmıyor, korkmuyor ve bırakmıyoruz.

        ***

        Son hafta şöyle çirkin olaylar da olmadı değil!!!

        Dilan Polat'a, "Yeter artık sus ve çekil biraz köşene. Nasıl akıllanacaksın, nasıl kenara çekileceksin, nasıl utanacaksın. Daha ne utandırabilir seni başka. Her an bir saçmalık ile yine gündeme geliyor ve kendinden söz ettiriyorsun bir şekilde ve seni görmekten usandık artık. İnan biz yıldık, utandık, sıkıldık daraldık sen utanmadın" demek istiyorum..

        Gülse Birsel'e; "Ah be Gülse sen bizim bu ülkenin gülen, güldüren yüzüydün. Yazdığın her dizi, film senaryosu ile bizi eğlendirdin. Sıkıldığımızda, bunaldığımızda açıp açıp 'Avrupa Yakası' izler seni anardık. Ne gerek vardı ölen bir insanın arkasından böyle şeyler yazmaya. İnsan ölen bir kişinin hakkından böyle şeyler düşünmez bile. Ne olursa olsun senin bizler üzerinde kredin vardı ama bu yaptığın olay bizleri bile üzdü düşün" diyorum. Çünkü gerçekten Vural Çelik'e yazdığı sözler çok kötü ve duygusuz geldi bana okurken. İçim acıdı.

        Bülent Ersoy'a "Ben hayatımda bir kere döndüm bir daha dönmem" dediğinde "Ah be Bülent Ersoy ne gerek var böyle sert açıklamalara. Ne gerek bu kadar tuhaf sözlere" derdim. Neden söylemiş Bülent Ersoy bunu; "Öldüğümde cenazeme kimse gelmesin" sözünü hatırlatıldığında söylemiş. Bülent Ersoy, cenazesine kimsenin gelmesini istememişti çünkü o kimsenin cenazesine gitmiyor. E tabii bu tercih meselesi. İnsanlar yasını nasıl tutar, nasıl yaşar bilinmez ona da karışmam. Ama Bülent Ersoy'un hele ki böyle zor günlerden geçerken saçma açıklamalar yapması garip.