Galatasaray, Şampiyonlar Ligi’nde Norveç ekibi Bodo/ Glimt’i 3-1 yenerek üst üste iki maç kazanmış oldu.
Norveç takımı genç ve mücadeleyi seven bir takım.
İyi pas yaptıkları gibi, oyunu bırakmıyorlar. Çok koşan topla oynamayı seven tipik bir İskandinav sistemi ile oynuyorlar.
Kendi sahalarında az seyircili maçlara alışık olmaları İstanbul’daki farklı ortam karşısında şaşırdılar doğal olarak.
Sarı-Kırmızılı taraftarlar en az sahadaki futbolcular kadar oyuna hükmediyorlar.
Bu baskı rakip takımları ürkütüyor elbette.
Bodo /Glimt’li oyuncular maçın bu atmosferinden etkilendiler.
Karşılaşmanın başında gelen gol, ardından yaptıkları hatalı pas sonucu yedikleri ikinci gol tüm planlarını bozmaya yetti.
Ancak, maçın sonuna dek gösterdikleri mücadele ve disiplinli anlayışları ilginçti.
Galatasaray önde baskı yaptı. Bu pres sonucu rakip takımı hataya zorladılar. Oyun kurmalarını engellediler.
Arka arkaya gelen goller sonrası Sarı-Kırmızılılar oyun hakimiyetini tamamen ele geçirdi.
3-0’dan sonra topu rakibe bırakmaları yine bir taktik sonucuydu.
Galatasaray’ın Avrupa Kupalarında kazandığı en rahat maçlardan birisiydi diyebiliriz.
Bunu söylerken şunu da eklemek gerekir.
Sarı-Kırmızılı takımın iyi bir omurgası var.
Nedir bu omurga diyecek olursak; Uğurcan, Sanchez, Torreira, Lemina ve Osimhen’den oluşan bu dörtlü iyi oynadığı sürece işler her zaman iyi gidiyor.
Üstelik Sane gibi bir yıldız oyuncunun olduğunu da göz ardı etmeyelim. Gerçi gol atamadı. Yine de çok güçlü bir isim.
Bodo / Glimt karşısında başarılı bir performans sergileyen savunmayı unutmamak gerekir.
Okan Buruk, son anlar da dikkat edilecek olursa orta saha ve forveti oyundan aldı. Torreira, Lemina, Yunus, Barış ve Osimhen kenara geldi.
Biraz yorgunluk, biraz da 3 golle önde olmanın verdiği güvenle bu değişiklikler yapıldı.
Osimhen iki gol atarak görev adamı olduğunu gösterirken her maç olduğu gibi yine fazlaca istekliydi.
Her maç söylediğimiz gibi Torreira – Lemina ikilisinin yüksek performansı orta sahanın güçlü oluşunun en somut örneği.
Orta sahası başarılı olan takımlar her zaman galibiyete daha yıkındır. Bunu Galatasaray’da görüyoruz.
Taraftarıyla, oyuncu grubuyla ortaya koyulan yüksek enerji kazanmanın en önemli faktörü oldu.
