BAŞLIĞA bakıp, Rus besteci Çaykovki’nin son balesinden söz edeceğimi sanmayın…
Gerçek anlamda fındık bitkisini yerle yeksan etmiş olandan söz edeceğim.
Adı da Kahverengi Kokarca…
Ordu’dan başlayıp, Artvin’e kadar uzanan fındık bahçelerinin en büyük düşmanı olmuş.
“Muharrem Sarıkaya ile Yolların Hikayesi” programımızın çekimi için gezdiğimiz Karadeniz’de hangi fındık üreticisi ile karşılaşsak aynı dertten yakındı.
Bu, Ordu’da deniz kenarına fındığını sermiş kuruması için tırmık çeken Kemaleddin Kolukısa için de geçerliydi.
Giresun’un en yüksek bölgesi Ulubey Ohtamış’ta fındık toplamakta olan Kamuran Kocamış için de…
Hepsi de Kahverengi Kokarca böceğinin fındığın için yiyip tükettiğini, verime ciddi zarar verdiğini söyledi.
Aktardıklarına göre, yüksek kesimlerde çok az miktarda görülüyormuş, ancak sahil bölgelerinde bu yıl daha büyük zarara yol açmış…
REKOLTEYE KAHVERENGİ KOKARCA VURGUNU…
Rekolteye etkisi de ciddi olmuş.
Ordu’da fındık işleme fabrikası bulunan Emrah Albayrak, bazı bölgelerde ciddi zarara yol açtığını ve fındığın içini boşalttığına tanıklık ettiklerini belirtti.
Hesabına göre bu yıl rekolteye dörtte bir oranında olumsuz etki yapması olası…
Zararlı bugüne kadar Türkiye’de çok görülen bir böcek cinsi değil…
Zaten anavatanı da Çin, Japonya, Tayvan gibi uzak Asya…
Ancak bir şekilde Türkiye’ye ulaşmış.
İlk olarak da Artvin ve İstanbul civarında 2017 yılında görülmüş.
Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nden (SUBÜ) Dr. İsmail Oğuz’un akademik makalesine göre 17 ile yayılmış…
Üreticinin korkulu rüyası haline gelen bu zararlı ile mücadele yöntemi konusunda 7 yıldır da uğraş verilmiş.
SAMURAY ARISI İLE MÜCADELE
Sonunda “Samuray Arısı” diye de bilinen laboratuvar ortamında üretilen arı cinsinin en iyi çözüm olduğuna karar verilmiş.
Ordu’daki Enstitü’de bu kapsamda 150 bin Samuray Arısı üretilerek 33 ilde salımı gerçekleştirilmiş.
Bunun gelecek yıllarda da devam edilmesine karar verilmiş.
Sorun ise arıların salınması veya yetiştirilmesinde değil.
Ortak bir mücadele yönteminin bulunamamış olmasında.
Çünkü bazıları arı ile mücadele yöntemini denerken, bazı fındık bahçesi sahipleri de kimyasal tarım ilaçlarına yönelmiş.
Bu ilaçlar da salınan arıları da öldürmüş…
Sonuçta kimyasal ilaçtan çok az etkilenen Kahverengi Kokarca neslini devam ettirirken, onunla mücadele edecek arılar katledilmiş…
Bir zamanlar fındık bitinin bölgeye yaydığı ağın hasardan daha büyük bir sorunun gelecek yıl kapıda beklediği konusunda ise herkes hemfikir.
HAMSİLOS’UN ÇAMLARI
Mesele tek başında fındıkta da kalmamış.
Buna bir de antik dönemden bu yana süregelen yosun tipi zararlılar ile kabuklu bit eklenmiş…
Karadeniz’in en güzel koylarına sahip Sinop’un Hamsilos fiyortuna da kapsamına alan Milli Park’ın çam ağaçlarına gelip yerleşmiş.
Yüzlerce yıldır dört mevsim canlılığı ile Hamsilos fiyortuna yeşilin tüm güzelliğini tepelerden akıtan çam ağaçlarını kurutmuş…
BUNGALOV’UN ATIĞI
Yetmemiş buna bir de bungalov turizmi eklenmiş.
Kanalizasyon ve atık sularını toprağa açtıkları derin kuyulara akıtan bu tesislerden sızan asit yeşili katletmeye başlamış…
Karadeniz, böceğiyle, bitiyle, kokarcasıyla, o güzellikler içindeki doğaya gelen turisti, gelemeyecek hale getirmek için çırpınan yoksunların eline kalmış…
Umarım mücadelenin çaresi bulunur.
Yoksa bırakın samurayı, Süpermen gelse kurtaramaz…
Yeşil yok gittiğinde de “Seni gidi fındık kıran… Yılanı deliğinden çıkaran… Kaderim püsküllü belam… ” diye dizini döverek şarkı söylemekten başka çare bırakmaz…