Terörsüz Türkiye süreci bugün belki casusluk soruşturması ya da Deva ve Gelecek Partileri etrafında dönen kulisler kadar heyecanlı bir başlık değil.
Kamuoyu biraz yorgun, çözüm süreci ve öncesinde atılan adımlardan sonra yaşananlar nedeniyle biraz umutsuz.
Kutuplaşma virüsü tüm bünyeyi sardığı için de yeterince ilgi görmüyor zira medya da siyaset de otomatik tepkiler ve karşıtlıklar üzerine oturmuş durumda.
Bu resimde Terörsüz Türkiye süreci ezber bozuyor.
Zamanın ruhuna ters.
İşte tam da bu yüzden, sadece PKK'nın tarihe gömülmesi ve Kürt meselesinin çözümü için değil hepimizi keskinleştiren bu ortamı yumuşatmak ve ortadan kaldırmak için de çok kıymetli.
Peki Dem Parti tabanı ve Kürt kamuoyunun yakından takip ettiği ama ülkenin geri kalanının bir çok detayı atladığı süreçle ilgili arka plan gelişmeleri neler?
Güvendiğim kaynaklardan öğrendiğim son bilgileri sizinle paylaşayım…
Örgüt tarafı silahların imhası ve geri dönüş için yasal düzenleme bekliyordu. Süre uzadıkça PKK içinde bu süreci bozmak isteyen güçlerin eli kuvvetlendi, bir dağınıklık oluştu.
Sürece karşı çıkmak için yapılan, Kürtleri rencide edici bir takım çıkışlar, provokatif pankartlar vs bu dağınıklığa tuz biber ekti.
Öğrendiğime göre Öcalan bunu görüp (ki bence devlet de Öcalan’dan talep etti-na) İmralı’dan örgüte Türkiye’den çekilme takvimini öne alma talimatı verdi.
Peki çekilmeyi ne zaman planlıyorlardı?
Yasal düzenleme vurgusu
Konuştuğum kaynaklar yasal düzenleme yapıldıktan sonra, diyorlar. Yani söylediklerine göre önce eve dönüşün önü açılacaktı, ardından kısa süre içinde Türkiye’den tamamen çıkıp silahları imha edeceklerdi. Sonra da suça bulaşmamış olanlar geri dönecekti.
Fakat bu, çok yönlü hassasiyetler üzerinden yürüyen bir süreç.
Türk kamuoyunun haklı olarak endişeleri var. Devlet pazarlık görüntüsü verilsin istemiyor. O nedenle PKK’dan bir iyi niyet adımı bekleniyordu. Öne alınmış Türkiye’den çekilme hamlesi buydu.
Esasen çıktığım yayınlarda da bu köşede de aylardır aynı şeyi söylüyorum. Silahların yakıldığı 11 Temmuz'dan beri örgüt yasal düzenleme beklediklerine işaret ediyordu. Bu süreç uzadıkça zaman kaybedildi.
‘Sürecin ruhuna ters bir kaza’
Diyeceksiniz ki mecliste atılan sloganlar, Diyarbakır’daki çirkin görüntüleri nereye koyalım? Bunlar olurken nasıl adım atılsın?
Dem Parti cephesi Diyarbakır’da polise karşı kullanılan ‘düşman’ tabirini ‘sürecin ruhuna ters bir kaza’ olarak tanımlıyor. Yanlış olduğunu ve barış ortamına zarar verdiğini düşünüyor.
Meclis'te atılan Apo sloganları için ise ‘esasen orada kadın örgütlerinin çok önemli mesajları vardı, onlar maalesef bu sloganla gölgelendi, oradaki heyecanlı kadınların kontrol edilemeyen tepkisiydi’ yorumları yapılıyor.
Sevgili okurlar bu süreçte kamuoylarının birbirinden çok farklı beklenti ve kırmızı çizgileri olduğunu unutmamamız gerek. Yönetilmesi kolay bir iş değil. Dünyanın hiçbir yerindeki çatışma çözümünde kolay olmadı.
İmralı ziyareti yakında olabilir
Fakat tüm bu zorluklara rağmen gayet iyi ilerliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Dem Parti ile görüşmesi de yapıcı bir ortamda gerçekleşmiş. Ben İmralı’ya kısa süre sonra bir heyetin gideceğini düşünüyorum.
Komisyonun içinden gelen haberlere göre CHP de kamuoyuna karşı daha temkinli mesajlar vermesine rağmen esasen bu sorunun çözümü için olumlu bir yerde duruyor. Şimdi de İRA sorununu incelemek için İrlanda’ya gidecek ve barış anlaşması imzalandığı dönem İrlanda başbakanı olan Berthie Ahern ile görüşeceklermiş.
Ahern ile bundan birkaç yıl önce bu köşe için Dublin’de röportaj yapmıştım. Buraya koyuyorum. Kuzey İrlanda’nın dinamikleri bizden çok farklı ama onların hala süren derin ayrışmaları olmasına rağmen İRA sorununu kalıcı olarak çözmeyi başardılar.
Bizim için bu noktadan sonra geri dönüş olmaz. Tüneli bitirmek için gidecek kısa bir yol kaldı. Gerisi apaydınlık…
