İsviçre'den iade edilen 7 tarihi eser Bodrum Kalesi'nde sergilenecek
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Artık herkes biliyor ki Türkiye'den kaçırılmış bir eser alırsa ve onu gün ışığına çıkarırsa, Türk hükümeti farkına varacak ve bu eseri geri getirecek." ifadesini kullandı.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Artık herkes biliyor ki Türkiye'den kaçırılmış bir eser alırsa ve onu gün ışığına çıkarırsa, Türk hükümeti farkına varacak ve bu eseri geri getirecek." ifadesini kullandı.
Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Türkiye ile İsviçre arasında 2022 yılında imzalanan "Kültür Varlığı Kaçakçılığının Önlenmesine İlişkin Anlaşma" kapsamında Geç Tunç Çağı ve Roma dönemine ait 7 eser, Anadolu'dan izinsiz çıkarıldıkları tespit edildikten sonra Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü koordinasyonunda Türkiye'ye getirildi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, dün İsviçre makamları tarafından Türkiye'ye iade edilen 7 tarihi eseri, Bodrum Kalesi'nde kamuoyuna tanıttı.
Burada konuşan Ersoy, İsviçre ile kültür varlığı kaçakçılığına ilişkin işbirliği protokolünün olumlu sonuçlarının yaşandığını, yakalanan eserlerin, İsviçre'deki otoriteler tarafından Türk makamlarıyla bağlantıya geçilerek protokol kapsamında iade edildiğini kaydetti.
Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanlığı ile müze uzmanlarının yürüttüğü titiz çalışmalarla eserlerin Anadolu kökenli olduğunun ve izinsiz çıkarıldığının ispatlandığını anımsatan Ersoy, iade edilen 7 eserin koleksiyona katılmasından memnuniyet duyduklarını belirtti.
Eserleri, Bodrum Kalesi'nde sergileyeceklerini bildiren Ersoy, "Bu ne ilk ne son eser biliyorsunuz. Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanlığımız dünya genelinde bütün Anadolu'dan izinsiz çıkarılmış eserlerin takibiyle ilgili çalışmalarını büyük bir özveriyle sürdürüyor." ifadelerini kullandı.
Kaçakçılıkla mücadelenin sadece uluslararası işbirlikleriyle değil, yerel düzeyde de sürdürüldüğüne işaret eden Ersoy, şöyle devam etti:
"Bizim aslında Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanlığımız öncelikli olarak tarihi eserlerin kökeni olan noktalarda, Anadolu'da köylüleri ve vatandaşı eğitiyor. Niye? Onların ihbarları sayesinde veya kolluk kuvvetlerimizin özellikle yakın takipleri sonucunda çok büyük eserler daha ülkemizden çıkarılmadan yakalanıyor şu an. Bakın, Emniyet Genel Müdürlüğünün Anadolu, Miras ve Define operasyonları, Jandarma Genel Komutanlığının kaçak kazılara yönelik caydırıcı tedbirleri ile Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğünün sınır kapılarındaki etkin çalışmaları sayesinde son beş yılda 900 bini aşkın eser yurt dışına çıkarılmadan müzelerimize kazandırıldı."
- "Definecileri yıldırmanın en önemli yollarından biri"
Yurt dışından iade edilen her bir eserin, uluslararası koleksiyonerlere güçlü bir mesaj niteliği taşıdığını vurgulayan Ersoy, Türkiye kökenli kaçak kültür varlıklarını portföylerine ekleyen kişilerin artık büyük bir risk aldıklarının altını çizdi.
Bu tür eserlerin gün yüzüne çıkması halinde, Türk makamlarının derhal devreye girdiğini belirten Ersoy, şunları kaydetti:
"Biliyorlar ki artık Türk hükümeti, Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı hemen anında fark edecek ve ne kadar sürerse sürsün, eserlerin ülkesine, Anadolu'ya geri dönmesini sağlayacak. İşte bu da neyi sağladı? Aslında bu tarz kaçak kültür varlıklarına ilgi duyan koleksiyonerlerin Türk mallarına, Türkiye kökenli, Anadolu kökenli eserlere ilgisini çok azalttı. O da definecileri yıldırmanın en önemli yollarından biri. Artık herkes biliyor ki Türkiye'den kaçırılmış bir eser alırsa ve onu gün ışığına çıkarırsa, Türk hükümeti farkına varacak ve bu eseri geri getirecek."
- Eserler hakkında
İsviçre Federal Kültür Ofisi tarafından St. Gallen Kantonu'nda yürütülen cezai bir soruşturma kapsamında ele geçirilen ve Türkiye'ye iadesi sağlanan eserler, hem arkeolojik hem de kültürel açıdan büyük öneme sahip.
Eser grubunda, Geç Tunç Çağı'na tarihlenen ve yüz ile kemer bölümleri yaldızla bezeli kadın ve erkek adak heykelcikleri yer alıyor.
Tanrılara sunulan ve bulundukları alanı koruduğuna inanılan kült objeler olduğu değerlendirilen bu heykelciklerin biçimsel ve teknik özellikleri bakımından, Uluburun Batığı'nda bulunan benzer örneklerle yüksek düzeyde örtüşmesi, Anadolu kökenlerini destekleyen önemli bir arkeolojik kanıt niteliği taşıyor.
Koleksiyonda ayrıca, granülasyon tekniğiyle üretilmiş nadir bir altın küpe bulunuyor. Bu eser, antik Anadolu'da gelişmiş kuyumculuk sanatının özgün ve zarif bir örneğini temsil ediyor.
Cam üfleme tekniğiyle yapılmış bir balsamarium tipi şişe ile minyatür amphora formunda bir diğer cam eser ise Roma döneminde hem gündelik yaşamda hem de mezarlara bırakılan "ölü hediyesi" olarak yaygın biçimde kullanılan parçalar arasında yer alıyor.
Bunlara ek olarak, Erken Orta Çağ'a tarihlenen, yeşil-sarı tonlarında camdan yapılmış ve çok kollu kandile (polykandelon) ait yağ kaplarının hem dini ritüellerde hem de mimari süsleme olarak kullanılmış olabileceği tahmin ediliyor.
Anadolu Ajansı ve DHA tarafından geçilen tüm Ankara haberleri, bu bölümde Haberturk.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Ankara Haberleri alanında yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen ajanslardır.