Londra’ya her gittiğimde ayaklarım bir şekilde onun karşısına sürüklüyor beni… Nasıl oluyor anlamıyorum bir şekilde onun karşısında buluyorum kendim. Doğrusu ona görene kadar bir şeye bakmanın insanın içini böylesi tarif edilemez bir mutlulukla doldurduğunu bilmiyordum. Bu mutluluğun nedeniyle ilgili hiçbir fikrim yok, “Işığı” diyebilirim belki ama işte etrafta en az onun kadar güzel ışıklı bir dolu şey var. Dakikalarca karşısında oturup onu izliyorum… Kafamdaki her şey uçup gidiyor ona bakarken, dünya duruyor, sesler yok oluyor, zaman uçuyor! Derby’li Joseph Wright’ın 1768 tarihli ‘Hava Pompasındaki Bir Kuş Üzerinde Deney’ tablosunun üzerimdeki etkisine onu ilk gördüğüm günden bu yana geçen 25 yılda hala şaşırıyorum. Bir sanat sitesinde tablo şöyle anlatılıyor: "Mumlarla aydınlatılmış bir masanın etrafında toplanmış küçük bir grup insanı, bir doğa tarihi öğretim görevlisinin, 17. yüzyılda kimyager Robert Boyle tarafından tanımlandığı gibi, bir vakum yaratma adlı bilimsel bir deney gerçekleştirdiğini tasvir eder. Cam bir kavanozdan hava yavaşça çekilirken, kavanozun içindeki bir muhabbet kuşunun kaderi belirsizdir. Gözlemcilerin tepkileri büyülenmeden dehşete kadar değişir. Wright'ın ellerinde tablo, yüceliğin bir egzersizi, yaşamın kırılganlığı üzerine dramatik bir meditasyona dönüştürülmüş aşırı gerilimli bir an. Aynı zamanda, gerçekleştirilen deney bilim ve tıp alanlarındaki ilerlemelerle de ilişkili olup, sahneyi insan başarısının bir kutlaması haline getirir…”
Tabloya bakarken bunların hiçbirini düşünmüyorum doğrusu... Deneye bakamayan genç kız, sol tarafta gözlerinin birbirinden alamayan sevgililer, pencereden görünen gökyüzünde asılı duran dolunay, mumun yaydığı ışığın sıcaklığının üzerimde sihirli bir etkisi var artık bunu biliyorum. Bu tablo beni mutlu ediyor!
Derby’li Joseph Wright - ‘Hava Pompasındaki Bir Kuş Üzerinde Deney’ORJİNAL BİR TABLOYA BAKMAK İNSANI SAKİNLEŞTİRİYOR
Geçenlerde The Guardian orijinal sanat eserlerine bakmanın stresi, kalp hastalığı riskini azalttığı ve bağışıklık sistemini güçlendirdiğine dair bir haber vardı. King's College Londra’nın yaptığı araştırmaya, Birleşik Krallık yaşayan 18-40 yaş arası 50 kişi katılmış. Katılımcıların yarısı Londra'daki Courtauld Galerisi'nde orijinal sanat eserlerini incelerken, diğer yarısı galeri dışı bir ortamda aynı resimlerin kopyalarını incelemiş. Bu alanda ilk kez yapılan araştırmada uzmanlar, Manet, Van Gogh ve Gauguin gibi dünyaca ünlü sanatçıların tablolarını inceleyen insanların fizyolojik tepkilerini ölçmüşler. 20 dakikalık seans boyunca iki gruptaki katılımcılara kalp atış hızlarını ve cilt sıcaklıklarını sürekli olarak ölçen sensörler takılmış. Ayrıca izlemeden önce ve sonra tükürük örnekleri alınmış. Araştırmacılar, bu örneklerden yola çıkarak, orijinal sanat eserlerini inceleyenlerin stres hormonu kortizol seviyelerinin ortalama yüzde 22 oranında düştüğünü, reprodüksiyonları inceleyenlerde ise bu oranın sadece yüzde 8 düştüğünü görmüşler.
Stres ve bir dizi kronik hastalıkla bağlantılı proinflamatuar sitokinler, galerideki katılımcılarda sırasıyla yüzde 30 ve yüzde 28 oranında azalırken, diğer grupta herhangi bir değişiklik olmamış. Uzmanlar bu durumun, sanatın vücudun iltihaplı tepkileri üzerinde potansiyel bir sakinleştirici etkiye sahip olduğunu gösterdiğini belirtiyor.
Bunun daha önce hiç kaydedilmemiş bir şey olduğunu söylüyorlar. Bulgular, orijinal sanat eserlerini görmenin insanları sadece duygusal olarak etkilemekle kalmayıp aynı zamanda vücudu sakinleştirdiğini, sağlığını ve ruhsal durumunu iyi yönde desteklediğini gösteriyormuş.
ALZHEİMER HASTALARI TABLOLARA BAKARAK HAYATI HATIRLIYOR
Yıllar önce okumuştum, New York'taki Modern Sanat Müzesi (MoMA), alzheimer hastalığının erken ve orta evrelerindeki kişilere yönelik küçük grup seansları ve atölyeler sunan "MoMA'da Buluşalım" programı düzenliyordu. Müze, bu program çerçevesinde 2 binden fazla alzheimer hastasının yanı sıra aile üyeleri ve bakıcılarına eğitim hizmetleri sunmuştu. Boston Güzel Sanatlar Müzesi ve Virginia Güzel Sanatlar Müzesi gibi diğer müzeler de benzer programlar sunuyordu.
"MoMA'da Buluşalım" programı, alzheimer hastalarını Henri Matisse, Jackson Pollock ve Andy Warhol gibi çağdaş ustaların eserleri üzerine canlı tartışmalara yönlendiriyordu. Dikkat dağınıklığını en aza indirmek için kapalı saatlerde düzenlenen turlarda özel eğitimli müze eğitmenleri, katılımcılara sergilenen çeşitli eserler hakkında rehberlik ediyordu. Program, alzheimer hastalarının topluluk ortamında sanatla etkileşim kurmalarına ve sanat eserleri yaratmalarına olanak tanıyor. Alzheimer hastaları her gün müzeye gidip ünlü Fransız ressam Matisse'in 'Dans' tablosunun önünde oturup resme bakıyorlar; tablonun onlara neler çağrıştırdığını konuşup, bölük pörçük anılarından, hayatlarının puzzle'ında eksik kalan parçaları topluyorlar...
SANAT SADECE DUYGULARA DEĞİL FİZYOLOJİYE DE İYİ GELİYOR
King's College Londra'dan araştırmacı Dr. Tony Woods, sanat eserlerinin insan sağlığı üzerindeki olumlu etkisiyle ilgili, “Araştırma, orijinal sanat eserlerini izlemenin stres azaltıcı özelliklerini ve aynı anda bizi heyecanlandırma, etkileme ve uyandırma yeteneğini açıkça gösteriyor” diyor: “Stres hormonları ve kortizol, IL-6 ve TNF-alfa gibi inflamasyon belirteçleri, kalp hastalığı ve diyabetten anksiyete ve depresyona kadar çok çeşitli sağlık sorunlarıyla bağlantılıdır. Orijinal sanat eserlerini izlemenin bu işaretleri düşürmesi, kültürel deneyimlerin hem zihni hem de bedeni korumada gerçek bir rol oynayabileceğini gösteriyor."
Araştırmada ayrıca sanatın bağışıklık sistemini, sinir sistemini ve hormon salınımından sorumlu endokrin sistemini harekete geçirdiği de ortaya çıkmış. Galerideki sanat eserlerini inceleyenlerde cilt sıcaklığında düşüş, genel kalp atış hızında artış ve kalp atış düzeninde değişiklik gibi heyecan belirtileri tespit etmişler.
Woods, "Bilimsel açıdan en heyecan verici sonuç, sanatın aynı anda üç farklı vücut sistemi - bağışıklık, endokrin ve otonomik sistemler - üzerinde olumlu bir etkiye sahip olmasıydı. Bu benzersiz bir bulgu ve gerçekten gördüğümüzde şaşırdığımız bir şeydi" deyip ekliyor: "Kısacası, bu özgün çalışmamız, bir galeride sanat izlemenin sizin için iyi olduğuna dair güçlü kanıtlar sunuyor ve temel faydalarını daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor. Özünde, sanat bizi sadece duygusal olarak etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda bedenimizi de sakinleştiriyor. Özellikle heyecan verici olan, bulguların bu faydaların evrensel olduğunu, yani herkesin deneyimleyebileceğini göstermesi. Herkesi, yerel müzesini veya galerisini ziyaret edip bu güçlü etkileri bizzat deneyimlemeye teşvik etmek istiyoruz."
Derby’li Joseph Wright’ın 1768 tarihli ‘Hava Pompasındaki Bir Kuş Üzerinde Deney’ tablosunun üzerimdeki etkisini şimdi daha iyi anlıyorum. Sanırım tüm usta ressamlar farkında olmadan ‘mutluluğun resmi’ni çiziyormuş... Hepsine teşekkürler…