Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Putin muhaliflerinin makus kaderi: Suikastların arkasında Kremlin mi var?

        Zehirleme uzun yıllar boyunca insanları öldürmenin en kolay yollarından biriydi. Ünlü filozof Sokrates, ölüm cezasına çarptırıldığına baldıran zehrini içerek kendini öldürmeye zorlanmıştı. Uzun bir dönem boyunca Pers Krallığı'nda, krala rakip olabilecek kişilerin zehirlenerek öldürülmesi bir gelenek haline gelmişti. 1512 yılında tahta çıkan Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim'in, tahtan indirdiği babası 2. Bayezid'i zehirlettiği iddiası bazı tarihi kaynaklarda kendine yer buldu. 19. yüzyıl Fransası'nda kocalarını zehirleyen eşlerin sayısını o kadar artmıştı ki, güçlü bir zehir olan arsenik 'miras tozu' ismiyle anılmaya başlandı. İddialara göre, Irak'ın devrik lideri Saddam Hüseyin'in siyasi rakipleri için favorisi ise talyum isimli maddeydi.

        Rus siyasetinin ise asırlar boyunca suikastların favori yöntemlerinden biri olan zehirlemeye özel bir yatkınlığı olduğu görülüyor.

        1453'te Moskova Büyük Dükü Dmitry Shemyaka, bir akşam yemeğinde yediği tavuğun içine konulan arsenikle zehirlenirken, 1610 yılında general Mikhail Skopin-Shuisky Çar'ın emriyle zehirlenerek öldürüldü. Rus generalin yemeğine zehri koyan ise kendi eşinden başkası değildi. Asırlar ilerledi ama Rus sarayında yöntem değişmedi. 1916'da bir grup Rus soylu, tarihin en gizemli figürlerinden biri olan Rus Çarı'nın danışmanı Rasputin'i önce zehirledi, Rasputin ölmeyince vuruldu, dövüldü ve boğularak öldürüldü.

        Çarlık Rusyası, Ekim Devrimi'yle yıkılıp yerine sosyalist SSCB kurulurken, devrimin lideri Lenin'e Ağustos 1918'de düzenlenen suikast girişiminde sosyalist lidere isabet eden üç kurşun da zehir kaplıydı. Soğuk Savaş dönemi de benzer şekilde karşılıklı zehirleme hadiseleriyle geçti. Bunlardan en ünlüsü anti-komünist Bulgar yazar Georgi Markov'un zehirlenmesi oldu. Markov, Bulgaristan lideri Todor Zhivkov'un doğumgününde Londra'da yolda yürürken bacağına batırılan bir şemsiye ucuyla zehirlenerek öldürüldü. Birçok kaynak olayın Bulgar gizli polisiyle KGB'nin ortak operasyonun bir sonucu olduğunu öne sürdü.

        Şüphesiz ki zehirleme artık dünya üzerinde çok yaygın bir suikast aracı değil ve ilerleyen toksikoloji bilimi hem kurbanların kurtarılması hem de faillerin ortaya çıkarılması için geniş imkanlar sunuyor ancak zehir 21. yüzyılda da Moskova'nın yürüttüğü iktidar savaşının önemli silahlarından biri olmayı sürdürüyor. Bu bağlamda, geçtiğimiz ay Sibirya'dan Moskova'ya uçan bir uçakta rahatsızlanan ve zehirlendiği anlaşılan muhalif Aleksey Navalny'nin zehirlenmesi, Putin'in Rusyası'nda yaşanan soru işaretleriyle dolu ilk olay değil. Aksine Çarlık Rusyası ve SSCB'deki yaygın zehir suikastlarının ardından, 2000'den bu yana iktidarda olan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin yönetiminde de muhalif isimler onlarca suikastın hedefi oldu.

        NAVALNY'E OTEL ODASINDA ZEHİR

        Rus muhalif lider Aleksey Navalny, Ağustos ayının sonlarında bir Sibirya kenti olan Tomsk'tan Moskova'ya giden uçakta rahatsızlandı ve uçağın acil iniş yapmasının ardından hastaneye kaldırıldı. Omsk şehrindeki klinik Navalny'e kesin bir teşhis koyamadı ancak Rus muhalif liderin zehirlendiği şüphesi ağır basıyordu.

        Almanya merkezli bir kuruluş komaya giren Navalny'i tedavi etmek için özel bir uçakla Berlin'e götürdü. Berlin'deki araştırma kliniği Navalny'nin bir çeşit kimyasalla zehirlendiği kanısına vardı. Navalny'nin ekibi ilk olarak Rus siyasetçinin havaalanında çayına karıştırılan bir zehirle zehirlendiğini öne sürdü, daha sonra Navalny'nin otel odasından alınan boş bir su şişesi içerisinde Novichok isimli kimyasalın izlerine rastlandığını açıkladı.

        Kremlin iddiaların 'temelsiz' olduğu ve Rus hükümetinin olaylarla bir ilgisi olduğu yönünde bir açıklama yayınlarken, Batı basını ise Rus istihbaratının burnunun dibinden Almanya'ya kaçırıldığı söylenen boş su şişesini manşetlerine taşıdı.

        Ne var ki bu Navalny ile ilgili zehirlenme şüphesi taşıyan ilk olay değil. Rus muhalif 2018 yılında, tutulduğu cezaevinde rahatsızlanmış, sonrasında bir çeşit deri hastalığı olan kontakt dermatit teşhisi konmuştu. Navalny'nin doktoru olayın zehir kaynaklı olabileceği yönünde bir açıklama yapmıştı.

        BLOG YAZARLIĞINDAN MUHALİF LİDERLİĞE

        Peki iddiaların doğruluk payı varsa, Navalny'i Kremlin'in hedefi haline getiren neydi? Bunun için biraz geriye, 12 sene öncesine gitmek gerekiyor.

        Navalny'nin Rus siyasetindeki yükselişi, hükümete yakın şirketler ve iktidar partisi arasındaki yolsuzluk ve görevi kötüye kullanma iddialarını dile getirdiği bir blog yazmasıyla başladı. Sosyal medyada kullandığı keskin dille, Putin'in çevresinde şekillenen Rus müesses nizamını hedef alan Navalny özellikle genç kuşaktan birçok kişiyi çevresinde toplamayı başardı.

        2011 seçimleri öncesinde aday değildi ancak takipçilerine 'sahtekarların ve hırsızların partisi' olarak tanımladığı Putin'in Birleşik Rusya Partisi dışında bir partiye oy vermeleri çağrısında bulundu. Birleşik Rusya seçimleri kazandı ancak oy oranında ciddi bir düşüş yaşandı. Üstelik seçimlerden sonra, Putin iktidarında görülen en büyük hükümet karşıtı gösteriler düzenlendi.

        Yerel seçimlerde Moskova Belediye Başkanlığı için yüzde 27 oy alarak ikinci oldu. Bu oy oranı devlet televizyonuna çıkarılmayan ve kampanyasını büyük oranda internet erişimine dayandıran biri için oldukça başarılı bir sonuç olarak görüldü. 2017 yılında ise Rus mahkemesi Navalny'e 5 yıllık hapis cezası verdi ve cezayı erteledi. Ancak bu ceza onun 2018'deki seçimlere katılmasını engelledi.

        Navalny bugün ise Berlin'de bir klinikte tedavi görmeye devam ediyor. Sosyal medyadan yaptığı paylaşımlarla artık kendi başına hareket edebildiğini ve durumunun iyiye gittiğini duyuruyor. Ancak Navalny'nin zehirlenmesi Kremlin ile Berlin arasındaki ipleri de germiş durumda. İki ülke arasında gerilen ilişkiler çerçevesinde Kuzey Akım-2 projesinin dahi askıya alınması fikri gündeme geldi.

        NAVALNY'İ KİM ZEHİRLEDİ: 'OLAĞAN ŞÜPHELİ' KREMLIN AMA...

        Navalny'nin zehirlenmesinin ardından tüm oklar olağan şüpheli konumundaki Kremlin'e çevrildi ancak haberturk.com'a konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Rusya analisti Kerim Has'a göre ise olay göründüğü kadar basit olmayabilir.

        Rusya'nın Navalny'nin Almanya'ya sevk edilmesine hızlıca izin verdiğine dikkat çeken Has, Kremlin'in Rusya topraklarında yaşanan hadisede baş sorumlu olduğunu ancak faili ararken yaklaşan ABD seçimleri ve Belarus'taki siyasi gerilim gibi dış faktörleri de göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtiyor.

        Navalny olayında Kremlin'in parmağı olduğuna ilişkin iddiaları hem güçlendiren hem de zayıflatan bazı faktörler olduğuna dikkat çeken Has, "Kremlin'de bu aşamada Navalny'i Rusya topraklarında zehirleyip, sonra da Almanya'ya göndermesi bu işin arkasında Putin'in olduğu iddialarını bence zayıflatıyor. Olaydan sonra Putin veya Peskov'un, Navalny'nin ismini ağzına almaması ve herhangi bir geçmiş olsun açıklamasında bulunmaması ise Kremlin'in bu işin içerisinde olduğu iddiasını güçlendiriyor. Failin kim olduğuna dair net bir şey söyleyemeyiz ancak işin farklı boyutları olduğunu vurgulamak istiyorum. Bizzat Kremlin'in olduğu iddiası ise tabi ki göz ardı edilemez" şeklinde konuşuyor.

        Navalny üzerinden yaşanabilecek olası bir istihbarat savaşına dikkat çeken Kerim Has, "Rusya bir istihbarat ülkesidir. İstihbarat dünyasında olan hadiselerin detayına vakıf olamıyoruz. Rusya'nın kanlı bıçaklı olduğu başka ülkeler de var. En basitinden Skripal olayında Rusya ve İngiltere karşılıklı birbirini suçlamıştı. Bu tarz istihbaratı güçlü olan ülkelerle, Rusya'nın istihbarat dünyasında bir savaşı da var. Kremlin'i zorda bırakabilecek bir mücadelenin sonucu da olabilir bu. Tabiki ilk etapta sorumlu Kremlin'dir. Ancak bu faktörler göz ardı edilmemeli." ifadelerini kullanıyor.

        Navalny'nin Putin'in iktidarını tehlikeye düşürebilecek güçte bir siyasetçi olmadığını ancak Rus muhalifin tek düşmanının da Kremlin olmadığına dikkat çeken Has, "Rusya'da devlet yapısının bazı organları dengesiz bir şekilde büyüme gösteriyor. Bunlardan birisi de istihbarat ve güvenlik bürokrasisi. Bu bürokrasi içerisinde bazı çekişmeler var. Bu çekişmeler Putin'in bilgisi dışında böyle bir operasyona da neden olmuş olabilir. Navalny, sadece Kremlin'i eleştirmiyordu. Yolsuzluklar konusunda oligarkları da hedef alıyordu. Dolayısıyla Navalny'nin birden fazla düşmanı olduğunu söyleyebiliriz. Çeşitli iş adamları, çeşitli oligarklar, güvenlik bürokrasisindeki bazı isimler de rahatsızdı. Bu tarz bir sipariş verilmiş olması da mümkün. Güç yapısı içerisinde başka kanatlarla anlaşıp bu tarz bir hadiseyi Rusya'da hayata geçirebilirsiniz" değerlendirmesinde bulunuyor.

        Rusya'da konuyla ilgili etkin bir soruşturma yürütülmediğini belirten Has, "Hiçbir seçenek, her halükarda birinci sorumlunun Kremlin olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Neticede Rusya topraklarında yaşandı bu olay ve doğru düzgün bir soruşturma yürütülmedi bununla ilgili. Ancak bu meseleyi biraz çok yönlü bir mesele olarak değerlendiriyorum. İstihbarat dünyasında farklı mücadeleler var ve başka ülkelerin de bu olayın içerisinde olma ihtimali mevcut. Rusya'nın bu anlamda sicili bozuk ama tek başına 'Bunu Putin yapmıştır' diyemeyiz." şeklinde konuşuyor.

        SUİKAST HEDEFİ OLAN İLK MUHALİF NAVALNY DEĞİL

        Yazıya başlarken, Putin Rusyası'da gazetecilerin, muhalif siyasetçilerin ve eski ajanların son 20 yılda şüpheli bir şekilde suikastlara kurban gittiğini ve zehirlenen muhalif isimlerin sayısının da bir hayli fazla olduğuna dikkat çekmiştik.

        Navalny'nin son halkasını oluşturduğu 20 yıllık zincirden bazı dikkat çekici olaylar şu şekilde:

        Yuri Shchekochikhin: Rus muhalif gazeteci ve Duma üyesi olan Shchekochikhin, Temmuz 2003'te bir anda gizemli bir hastalığa yakalandı. Önce yorgunluk ve ciltte kırmızı lekeler gibi belirtiler görülürken, ardından iç organları birer birer iflas etti. Ve en sonunda da saçlarının tamamı döküldü. Ölümünden önce ishihbarat servisi FSB'nin kara para aklama iddialarıyla ilgili çalışmalar yapıyordu. Haziran 2003'de FBI'la iletişime geçerek bir ABD vizesi edindi ve dosyayı ABD'li yetkililere taşımak istedi. Ancak aniden hayatını kaybetti ve bu amacını gerçekleştiremedi. Yapılan otopside vücudunda talyum maddesine rastlandı.

        Viktor Yuşçenko: Ukrayna'da cumhurbaşkanlığı için yarışan Rusya karşıtı aday Viktor Yuşçenko, Eylül 2004'te Diyoksin isimli maddeyle zehirlendi. Mucizevi şekilde kurtulan Yuşçenko'nun yüzündeki değişimi gösteren fotoğraflar hafızalara kazındı. Yuşçenko bugün hala, kendisini zehirleyenin Rusya olduğunu savunuyor.

        Anna Politkovskaya: Rusya'nın 1994 ile 2009 yılları arasında Çeçenistan'da yürüttüğü savaşın en büyük karşıtlarından biri olan ünlü gazeteci Ekim 2006'da kaldığı evde vurularak öldürülmüştü. Anna Politkovskaya, Putin'e muhalif önemli isimlerden biriydi.

        Alexander Litvinenko: Eski bir KGB ajanı olan Litvinenko, Pechatniki ve Kashirskoye bombalamalarının Çeçen teröristleri suçlayarak Çeçenistan'ın işgalini meşrulaştırmak için Kremlin tarafından organize edildiğini anlatan bir kitap yazmıştı. Kasım 2006'da Polonyum isimli maddeyle zehirlenerek öldürüldü. Son günlerinde zehirlenmesinden direkt olarak Kremlin'i sorumlu tuttu.

        Boris Nemtsov: Eski başbakan yardımcısı olan ve daha sonra muhalefetin önemli isimlerinden bir haline dönüşen Boris Nemtsov, 2015 yılında Kremlin yakınlarında vurularak öldürüldü. Ölümününün ardından Çeçen kökenli isimler gözaltına alındı ancak suikast talimatını kimin verdiği ortaya çıkmadı. Nemtsov, Ukrayna'daki savaşa karşı çıktığı için, Putin'in kendisini öldürme planları yapabileceği yönündeki korkusunu suikasttan önce açıklamıştı.

        Sergei Skripal: İngiltere'nin Salisbury kasabasında yaşayan, eski Rus ajanı Skripal Mart 2018'de zehirlendi. Aynı zamanda İngiliz istihbaratı için de çalışan Skripal, Navalny olayında da kullanıldığı iddia edilen Novichok isimli maddeyle zehirlenirken, olayda kızı Yulia da hedef alınmıştı. Dönemin İngiltere Başbakanı Theresa May, olayın arkasında çok yüksek ihtimalle Rus hükümetinin olduğunu söylemişti.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ