Suveyda’ya gitmek için sabah erkenden yola çıktık. Rehberimiz 1,5 saatlik mesafe demişti ama Suriye’de bir buçuk saat iki hatta iki buçuk saat de olabiliyor.
Amacım farklı toplumsal kesimlere ulaşmak ve Baas rejiminin devrilmesinin ardından bu kozmopolit toplumun çeşitli unsurlarının nabzını tutmak.
Suveyda’ya gidiş nedenim Dürziler.
Hikmet el Hicri sabah 10 için randevu verdi.
Dürzilerin merkezinde…
El Hicri Suriye’deki Dürzilerin en büyük lideri, şeyhi de diyebiliriz.
Rejim devrildikten sonra hiçbir gazeteci ile konuşmadı, ilk bize röportaj verecek. Şoförümüzün bir akrabası sayesinde ayarladık. El Hicri’nin yakın çevresindenmiş.
Bizi Suveyda’ya götüren de o.
Arka arkaya iki arabayız.
Suveyda, Suriye’deki Dürzilerin merkezi. Şam’ın bir-bir buçuk saat güneyinde yer alan bir şehir.
Nüfusun yüzde 90’dan fazlası Dürzi.
Şam’dan yola çıktıktan yarım saat sonra etraf sakinleşiyor. Bir süre sonra neredeyse hiç araba kalmıyor, bir biz bir de bize yol gösteren el Hicri’nin akrabası.
Yoldaki terk edilmiş tanklar
Güneye doğru yol aldıkça Esad’ın askerlerinin yol kenarlarına terk ettiği tankların sayısı artıyor.
1,5 saat kadar sonra şehre varıyoruz ama içine girmeden devam ediyoruz.
Şeyh el Hicri 15 dakika mesafede el Karama köyünde.
2006’da Lübnan savaşı sırasında Dürzilerin Lübnan’daki siyasi ve dini lideri kabul edilen meşhur Velid Canbolat ile dağlardaki köyünde yer alan kale gibi evinde görüşmüştüm.
Canbolat’ın kapısında birçok batılı gazeteci bekliyordu, müthiş iyi derecede Fransızca ve İngilizce konuşuyordu ve yaşadığı yer Fransa’nın bir dağ köyünü andırıyordu. Zengin, pırıl pırıl ve son derece zevkli.
Şeyhlerine bağlılık bildirmeye gelen kalabalıklar
El Hicri’nin yaşadığı yer ise buna taban tabana zıt.
Çirkin binalardan oluşan düzensiz bir köy-kasaba arası yerleşime geliyor ve siyah demir bir kapının önünde duruyoruz.
Liderlerine bağlılık bildirmeye gelen DürzilerEpey kalabalık.
Beton kaplı orta alanda beklememizi söylüyorlar.
İçeri gruplar halinde insanlar giriyor.
Beş dakika sonra yukarı çıkmamızı işaret eden biri geliyor.
Merdivenlerin tepesinde bir kapı, içerisi geniş bir oda, onlarca sakallı ve sarıklı erkek, kimisi oturmuş, kimisi ayakta liderlerini bekliyor.
Venezuelalı Dürziler
Ben içeri girince tabii biraz aykırı kaçıyorum ama herkes son derece nazik, teker teker selamlaşıp bir köşeye sığışıyorum.
Birazdan elinde ibrik ve kahve fincanı ile bir kişi geliyor. Bizim mırraya benzeyen bir kahve bu galiba.
Arapça anlaşamayınca İspanyolca konuşmaya başlıyor. Allah'tan İspanyolcam var. Böylece Suveyda’daki Dürzilerin en büyük diasporasının Venezuela’da olduğunu da öğreniyorum. Meğer el Hicri de uzun yıllar Venezuela’da yaşamış.
Ah o kahve!
Benim için kahve fincanını dolduran kişi bir türlü karşımdan gitmiyor, öyle ayakta bekliyor. Ben kahveyi rahat rahat içme hayali kurarken bakıyorum ki olmayacak bir dikişte bitirip bardağı veriyorum.
Kahve servisi görevlisi bunun üzerine fincanı tekrar doldurup kameraman arkadaşım Özcan Öztürk’e uzatıyor. Bende jeton o anda düşüyor. Meğer tüm salon aynı fincandan sırayla içiyormuş. Etrafıma bakıyorum belki 40 sakallı sarıklı erkek. Hepsi benden önce geldiğine göre…
Hayır hayır, düşünmemek daha iyi çünkü artık filmi geri sarmak imkansız! Dişlerimi fırçalasam, ama fırça da otelde!
Neyse ki bu düşünceler beynimi tamamen kemirmeden el Hicri içeri giriyor da dikkatim dağılıyor.
Upuzun sakalları ve sarığı ile Velid Canbolat’a hiç benzemiyor. Selamlaşıyoruz ancak röportaj için dışarıda beklememiz gerektiği söyleniyor zira içeri akın akın yeni gruplar giriyor.
Mecbur çıkıyoruz.
Ve geri döndürülemez sonu fark ettiğim an Ölümcül hata anıSuveyda’daki Caracas Oteli
Aşağıda karanlık ama geniş başka bir odaya alıyorlar. Orası da uzun sedirlerle kaplı.
Yanıma görece genç ve Batılı görünümlü biri geliyor. O da İspanyolca konuşuyor. El Hicri’nin yeğeniymiş, Venezuela’dan yeni gelmiş ve Suveyda’da Caracas adında bir otel açmış. Beni ailemle birlikte otele davet ediyor.
“Hangisi daha kötü durumda, Suriye mi, Venezuela mı?” diye sorunca “Venezuela sanırım bir nebze daha iyi durumda” diyor.
Bekliyoruz, bekliyoruz ama el Hicri yok. Tekrar dışarı çıkıyorum, kapıdan sürekli yeni gruplar giriyor.
El Hicri’nin Venezuela’dan gelen yeğeniBu kuyruğun sonu gelmeyecek.
Dürziler yeni dönemde muhaliflere açık destek verdiler. Kısa zaman öncesine kadar içlerinde ayrışma yaşanıyordu. El Hicri net bir şekilde HTŞ’nin ve yeni hükümetin yanında yer aldı. Şimdi akın akın ona bağlılık bildirmeye geliyorlar.
Saatler 11’i gösterirken nihayet röportajı yapabileceğimiz söyleniyor.
El Hicri’ye ‘Selamün Aleykum’ dedikten sonra İspanyolca konuşabileceğimizi söylüyorum, kafasını çevirip pek de sevimli olmayan bir ifade ile bizim rehbere sadece Arapça konuşacağını ifade ediyor.
Peki en azından doğrudan iletişimi denedim, olmadı…
Keşke Arapçam olsa ama yok maalesef…
Dürzilerin Suriye’deki lideri Hikmet ek Hıcri“Tek Suriye dışında bir seçenek kabul etmeyiz”
İlk sorumu soruyorum…
-13 yıllık savaşın ardından Baas rejimi devrildi, siz de muhaliflere son dönemde açık destek verdiniz. Şimdi Dürzi toplumunun pozisyonu ne?
Artık Suriye’de yeni bir devlet kuruluyor. Şayet bu devlet bizim itibarımızı korursa biz de ona tam sadık oluruz.
-Yeni kurulma aşamasındaki devlette Dürziler olarak yer almak istiyor musunuz?
Taleplerimiz tüm Suriyelilerin talepleri ile aynı. Tarih bizi birleştirecek. Suriye’de Dürzi, Alevi, Sünni, Kürt hep beraber yaşıyoruz. Herkes hakkını almalı, kimse kimseye zulüm etmemeli, Esad’ın zamanında yapılan zulümleri hiç kimse artık kabul etmez.
“Bakanlık talebimiz yok”
-Dürzilere bakanlık verilecek mi? Böyle bir talebiniz var mı?
Hayır Dürziler hükümete yardımcı olacaklar ama bakanlık talebimiz yok.
-HTŞ ve Colani ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Tedirginlik duyuyor musunuz?
Biz demokrasi istiyoruz. Esad gibi sadece tek bir kesime dayanırsa kabul edilmez bu. Ama böyle olacağını düşünmüyorum.
-Rejim zamanında Dürziler olarak hep Suriye’nin bütünlüğünü öncelediniz. Şimdi hala aynı pozisyonda mısınız? Suriye’nin bölünme ihtimaline nasıl bakıyorsunuz?
Kötü süreçlerden geçtik ancak karanlık inşallah sona erdi. Yeni sürecin iyi olacağına inanıyorum. Tek Suriye olacak, biz başka türlüsünü hiçbir şekilde kabul etmeyiz. Her zaman Suriye’nin bütünlüğünden yanayız.
-Türkiye’den beklentiniz ne?
Türk Hükümetine çok teşekkür ediyorum. Milyonlarca mülteciye kapılarını açtı. 13 yıl bize yardım etti Tayyip Erdoğan, bundan sonra da edecektir.
Türkiye bizim için en önemli ülke. Bize bundan sonra büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz.