Uhde Seçil: Kürtaj olduğum için pişmanım
'Uhde', 'Unutursun Gönlüm' ve 'Rabbena' gibi şarkılarıyla bir döneme damgasını vuran Seçil Özçakmak, müzikal hayatını ve bilinmeyenlerini anlattı
AYTEKİN TEKER / ateker@haberturk.com
Türk pop müziğinin altın çağlarından olan 1990'lı yıllarda klipleri televizyonlarda dönen şarkıcılar adeta sokakta yürümeye zorlanırdı. İnternetin daha etkisini göstermediği bu yıllarda albümler milyonlar satıyor, ünlülere ulaşmak ise tabir-i caizse imkânsızdı.
Bu dönemde bazı şarkıcılar ise meşhur olduğu parçalarla anılırdı. 'Of Aman Nalan, 'Hadi Yine İyisin Tayfun', 'Ah Canım Ahmet' gibi 'Uhde Seçil' de bu isimlerden biriydi. 1996'da çıkardığı 'Uhde' albümüyle şöhreti yakalayan Seçil Özçakmak ile müzikal kariyerini ve şimdiki hayatını konuştuk.
8 YAŞINDA TRT ÇOCUK KOROSUNDA
Müziğe çocuk yaşlardan itibaren meraklı olduğunu söyleyen şarkıcı, Babamın da desteğiyle 8 yaşında TRT Çocuk Korosu'na girdim. Babamın Seçil Heper'e hayranlığı vardı, ismim de oradan geliyor. Ortaokul ve liseyi müzik üzerine tamamladım. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı'ndan mezun oldum. Hem alaylı hem okulluyum" dedi.
Sinan Erkoç, Selami Şahin, Adnan Şenses, Serdar Ortaç ve Emrah gibi pek çok sanatçıya vokal yaptığını söyleyen müzisyen, "Sinan Erkoç'un orkestra şefi Selim Çaldıran artık benim sıramın geldiğini söyleyerek, albüm çıkarmam gerektiğini belirtti. Ardından beni RAKS müziğe götürdü. 23 yaşında ilk albümüm 'Uhde'yi çıkardık" ifadelerini kullandı.
Seçil Özçakmak, kendisine şöhreti getiren 'Uhde' şarkısıyla ilgili; "Şarkının sözlerini ilk okuduğumda tereddüt ettim açıkçası. Belli bir kesimden tepki alabileceğimi düşündüm. Çünkü pop bir albüm yapıyordum. İlahi tarzında bir şarkı değildi ama pop, o dönemlerde çok gündemde olan müzik türüydü. Sevgiliye yapılan şarkılar varken, Allah sevgisi için bir şarkı çıkaracak olmam beni korkuttu açıkçası. Selim Çaldıran'a bunu söyledim ama o da 'bana güven bu şarkı çok ses getirecek' dedi. Ona güvendim ve albüme koyduk şarkıyı" dedi.
KLİP FRANSA'DAN ÖDÜL ALDI
İlk klibini de bu şarkıya çeken Seçil Özçakmak, "Abdullah Oğuz'un yönetmenliğinde aralık ayında buz gibi soğuk suyun içinde 24 saat çalıştık bütün ekip. Soğuk olan suyun içine bir de kuru buz atıldı sis yaratmak için… Dolayısıyla bünye dayanmadı ve bayıldım. Sonrasında rahatsızlandım ve tedavi gördüm ama tabii çok güzel bir klip çıkardık ortaya. Şarkı çok büyük ilgi gördü, kliple de çok uyumlu oldu. Fransız müzik kanalı MCM'in düzenlediği uluslarası bir klip yarışmasında birinci oldu. Ancak aynı dönemde Kral TV Müzik Ödülleri'nde aday bile gösterilmedi. O dönem buna üzülmüştüm. Klibimin birincilik ödülü de o dönem medyada çok yer almamıştı" ifadelerine kullandı.
"ESKİ ŞARKILARDA DUYGULAR DAHA İYİ HİSSEDİLİYORDU"
Geçmişteki ve günümüzdeki müzik üretimleri hakkında da görüşlerini dile getiren şarkıcı; "Teknoloji işin içine girince müzik yapmak daha da kolaylaştı. İnsanların seslerindeki duygu artık insanlara geçmiyor. Gerçek duyguları yansıtan şarkıları görmek zorlaştı. Her şey makineleşti. Sesleri değiştirebiliyorlar. Playback ve canlı söylenen şarkılar arasındaki farkları görebiliyorsunuz. Eskiden gerçekten iyi sesler sektörde tutunuyordu" diye konuştu.
"Bizim dönemimizde piyasada var olmak zordu" diyen Seçil Özçakmak, sözlerini şöyle sürdürdü: Biz sadece televizyon ve radyoyla gündeme gelebiliyorduk. Sosyal medya ve internet yoktu. Ünlülere ulaşmak çok zordu. O yüzden erişilemediğimiz için daha kıymetli oluyorduk sanıyorum. İnsanlar, şimdi ise ünlülerin hayatına çok kolay ulaşıyorlar. Çünkü oyuncular ve müzisyenler kendi hayatlarını sık sık paylaşıyor.
"BİR EVİM, BİR DE ARABAM VAR"
Seçil Özçakmak ayrıca, bu dönemde kazanılan paralarla 1990'lardaki kazançların kıyaslanamayacağını da belirtti: Bir evim ve arabam var. Başka hiçbir şeyim yok. Zamanında çok iyi paralar kazandık ama bu dönemde kazanılan rakamlara göre tabii ki düşük. Yapımcılar ve menajerler bizden çok iyi paralar kazandı.
"Yeni şarkı çıkarmak için maddi gücüm yok" açıklamasını yapan Seçil Özçakmak, "Mekânlardan hak ettiğimiz paraları da kazanamıyoruz. Gündemde olan bir sanatçının kazandığı parayı, 1990'lar gecelerinde 4 -5 sanatçı aynı anda sahneye çıkıp kazanamıyoruz" dedi.
2000'de beyin iltihabı (Viral ansefalit) nedeniyle bir ay yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren şarkıcı, sonrasında hayata bakış açısının çok değiştiğini söyledi: Hiçbir şeyin sağlıktan önemli olmadığını anladım. Hayatta kalmak için mücadele vermek gerekiyor ama bunun fazlasının anlamsız olduğunu anladım. Ölüp gittikten sonra her şeyinizi bu dünyada bırakıp gidiyorsunuz.
ÜÇ KEZ EVLENDİ: İHANET, KÜRTAJ, DOLANDIRICILIK
Geçirdiği bu hastalık sonrası müzikten uzaklaşmak zorunda kalan şarkıcı, üç kez evlendi. Bu evliliklerinde mutluluğu bulamadı. İhanete uğradı, kürtaja itildi ve dolandırıldı.
İkinci eşi askerdeyken hamile olduğunu öğrenen Seçil Özçakmak, eşinin baskıları üzerine iki kez kürtaj olmuş. Bu konuda pişmanlığını dile getiren şarkıcı, "Eşim askerde olduğu için bebek istemediğini söyledi. Şimdiki aklım olsaydı onu dinlemezdim, dünyaya getirirdim. Ben de o istemiyor diye aldırmak zorunda kaldım. İki kez kürtaj oldum. İki ay arayla aldırdığım için benim bir daha çocuğum olmadı. Onun üzüntüsünü çok yaşıyorum 'keşke' diyorum ama bir önemi yok. Maalesef öyle bir hata yaptım. Bazen de şunu düşünüyorum, dünyaya getirseydim, 24 yaşında evladım olacaktı. Şu dönemde çocuk yetiştirmek zor, zaman zaman iyi ki de yapmamışım dediğim dönemler oluyor" dedi.
Son evliliğini ise Hakan Hekimoğlu ile yapan Seçil Özçakmak, yoğun bakımda hayat mücadelesi verirken, eşinin ve menajerinin birlikte olduğunu öğrendi.
Seçil Özçakmak'ın eski eşlerinden biri de, ünlü şarkıcının adını kullanarak başkalarından para topladı ve şarkıcı mağdur oldu.
HEM MÜZİK HEM DE TİYATRO SAHNESİNDE
1990'lar gecelerinde Zafer Peker, Ali Güven ve Ferda Anıl Yarkın gibi dönemin ünlü isimleriyle sahne alan Seçil Özçakmak, artık sanat hayatını tiyatro sahnesinde de sürdürüyor.
Seçil Özçakmak, oyunculuk serüvenini ise şöyle anlattı: 16 yaşındayken Renan Fosforoğlu ile tanışmıştım. Taklit yeteneğimi farkedip beni oyuncu olmam için yönlendirmişti. 1989'da Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nda bir mülakata yollamıştı ama seçilememiştim. Ancak Renan Fosforoğlu oyunculuğu aklıma düşürmüştü. 'Unutursun Gönlüm' şarkısına klip çektikten sonra dizi ve sinema filmi teklifi gelmişti. Ancak o dönem çok fazla yoğun olduğum ve oyunculuğun meşakkatli bir iş olduğunu bildiğim için teklifleri kabul etmemiştim.
Müziğe ara verdiğim dönemlerde de tiyatroda olmak istedim. Yalçın Özden ve sonrasında da Ahmet Çevik'in tiyatrosunda roller aldım. Şimdi ise Tiyatro Matine Suare'de çalışıyorum. Oyunculuğa alıştım artık dizilerde de rol almak istiyorum.