Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Geleceğe Nefes, Şehirlere Direnç" Çalıştayı'nda konuştu:

Yılmaz, AK Parti'nin ismindeki adalet ve kalkınma kavramlarına işaret ederek, "Kendisine 'sosyal demokrat' diyen partilerden çok daha güçlü sosyal politikaları AK Parti, son 22-23 yılda fiilen hayata geçirdi." dedi.

Sosyal adalet denildiğinde fırsat eşitliği kavramının altının çizilmesi gerektiğini dile getiren Yılmaz, "AK Parti'nin en büyük başarılarından biri de bu olmuştur bana göre. Fırsat eşitliği sağlamıştır. Doğusu, batısı, kuzeyi, güneyiyle nerede doğmuş olursa olsun, hangi şartlarda hayata gözlerini açmış olursa olsun bütün çocuklarımıza, gençlerimize fırsat eşitliği sağlayan bir parti oldu AK Parti. Bir ülkenin en değerli varlığı insanıdır. İnsan odaklı bir kalkınma anlayışınız yoksa bunu ıskalarsınız. Dolayısıyla AK Parti insan odaklı kalkınma anlayışıyla tüm topluma, değişik bölgelere bu imkanları taşıdı." diye konuştu.

- "Yeşil, dijital ve sosyal dönüşümü başarmak durumundayız"

AK Parti döneminde çevre ve sürdürülebilirlik konusunda yapılan çalışmalara değinen Yılmaz, "AK Parti olarak burada performansımız nasıl diye baktığımızda, yine çok olumlu tabloyla karşı karşıya olduğumuzu ifade etmek isterim. Bir defa Avrupa Birliği'nin çevre normlarını büyük oranda bu dönemde iç mevzuatımıza kazandırdı. Eskiden işte genel müdürlük, bir birim seviyesinde olan çevre konuları şu anda bir bakanlık seviyesinde takip edilir hale geldi. Birçok alanda çevre standartlarını oluşturdu. Dünyada orman varlığını bu dönemde artıran ender ülkelerden biri Türkiye Cumhuriyeti'dir." değerlendirmesinde bulundu.

Yerli ve yenilenebilir enerjiye büyük yatırımlar yaptıklarını, karbonu azaltan ve daha az girdiyle daha verimli üretim yapan ekonomik yapı inşa ettiklerini vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti:

"Türkiye'nin sektörleriyle, şehirleriyle birçok politika alanıyla yeşil ve dijital dönüşümü başarması gerekiyor. Buna sosyal dönüşümü de ilave etmek gerektiğine inanıyorum. Dolayısıyla üçüz dönüşüm demek lazım: Yeşil, dijital ve sosyal dönüşüm. Bunu başarmak durumundayız. İşte bu en gelişmiş ülkeler ligine geçme noktasında Türkiye. Bir eşikteyiz, büyük dönüşüm sağladık. Ülkemizi alt orta gelir grubundan üst orta gelir grubuna yükselttik. Vesayeti kaldırdık. Büyük değişimler, dönüşümler sağladık. Şimdi kritik eşikteyiz. Bir hamleyle daha yüksek gelirli, yüksek standartlı ülkeler ligine ülkemizi taşımak durumundayız. İşte bu dönüşüm, yeşil, dijital ve sosyal dönüşümle gerçekleşebilir. Biz de planımızı, programımızı buna göre yapmış durumdayız."

Yılmaz, şehirlerin interdisipliner ve bütüncül yaklaşılması gereken bir alan olduğunu vurgulayarak, "Birçok şey söyleyebiliriz ama şehir deyince politika anlamında bir yaşam alanı, bir de iş alanı, ekonomi alanı... Bu ikisini bir arada barındıran bir mekan şehir dediğimiz. Yani hem yaşadığımız, kendimizi ifade ettiğimiz hem de iş yaptığımız, hizmet, mal, bilgi, sanat ürettiğimiz bir ortam. Dolayısıyla şehir ortamını, yaşam ve iş ortamı şeklinde düşünebiliriz. Bunları bütüncül şekilde planlamak son derece kıymetli. Şehir deyince işte temiz suyundan, sağlığından hareketliliğine, eğitiminden sağlığına birçok boyutuyla düşünmek zorundayız. Bunun da özünü bence bizim medeniyetimiz gayet güzel ortaya koyuyor." ifadelerini kullandı.

- "Kentsel dönüşümü engelleyenler aslında insanların hayatlarıyla oynuyor"

Şehirleri afetlere ve risklere karşı daha dirençli hale getirmeye çalıştıklarını dile getiren Yılmaz, son 3 yıldır ortalama her yıl 30-35 milyar dolar depremden etkilenen bölgelere yatırım yaptıklarını, şehir altyapılarını, hastaneleri, okulları ve organize sanayi bölgelerini yeniden inşa ettiklerini, ekonomik sosyal hayatı canlandırıcı programları hayata geçirdiklerini söyledi.

Yılmaz, bütün bunlarla deprem bölgesini ayağa kaldırdıklarını ve geleceğe bu şehirleri çok daha dirençli şekilde hazırladıklarını belirterek, "İnşallah bu yılın sonuna vardığımızda büyük oranda bu çalışmalar tamamlanmış olacak. Eksiklerimizi de 2026'da tamamlayacağız. Böylece bütçemiz de gelecek yıl biraz daha rahatlamış olacak doğrusu." bilgisini verdi.

Kentsel dönüşümle binaları, yapıları afetlere daha dirençli hale getirmenin zorunluluk olduğuna işaret eden Yılmaz, "Çevre, Şehircilik Bakanlığımızla ve diğer ilgili kurumlarımızla sosyal konut başlığı altında bu konulara ciddi kafa yoruyoruz. Önümüzdeki dönemlerde çok daha uygun maliyetlerle afetlere dirençli, enerjiyi verimli kullanan, dijital imkanlarla entegre yerleşim yerleri oluşturma konusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu vesileyle TOKİ Başkanlığımızı da tebrik etmek istiyorum. 50 binden fazla canımızı kaybettik bu depremlerde. TOKİ'nin yaptığı binalarda bir tek kişi hayatını kaybetmedi. İşte başarmamız gereken husus bu. İnsan canı her şeyden kıymetli. Dolayısıyla kentsel dönüşümü ideolojik amaçlarla engelleyenler, aslında insanların hayatlarıyla, toplumun hayatıyla oynuyor." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, bu çerçevede Kentsel Dönüşüm Başkanlığının kurulduğunu hatırlatarak, şunları paylaştı:

"Önümüzdeki dönem Türkiye bu kentsel dönüşümü güçlü şekilde hayata geçirerek, şehirlerini geleceğe çok daha dirençli şekilde hazırlamış olacak. Havası, suyu çok daha temiz, dirençli, dijital imkanlardan faydalanan ve iş hayatıyla yaşamı daha entegre etmiş şehirlere doğru gideceğiz. Bu çerçevede son dönemlerde aldığımız bir inisiyatif de şu: Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız bunu gerçekleştiriyor. Organize sanayi bölgelerine yakın alanlarda yaşam merkezleri, yaşam alanları oluşturmak, çalışanlar için daha kısa mesafeyle işlerine gitmelerini sağlayan projeler yapmak. Bunu da çok kıymetli buluyorum doğrusu.

Şimdi Manisa'da pilot uygulamamız olacak. Dün Gaziantep'teydim. Gaziantep zaten başlamış. Fatma (Şahin) Başkanımız organize sanayi bölgesiyle birlikte çalışma başlatmış durumda. İnşallah model bir şey de çıkar oradan. Buradaki ana fikrimiz de şu: Çok daha düşük maliyetlerle çalışanlarımız, konut, barınma imkanını karşılasın, büyük metropollerin trafik problemlerini yaşamadan çalışma alanlarına çok daha rahat şekilde ulaşsın. Hem zamandan kazansınlar hem daha düşük karbon üretilmiş olsun. Çalışanlarımız daha verimli şekilde işlerini yapmış olsun. Bütün bu açılardan bakınca çok önemli proje olduğunu düşünüyorum. Her yerde uygulanamayabilir ama uygulanması mümkün olan her alanda bu projeyi de hayata geçirmemizde büyük fayda var diye düşünüyorum."