Karun Hazinesi için günümüz parasıyla yaklaşık 3 milyar lira ödedik
Karun Hazinesi'nin ülkemize geri getirilişinin 30'uncu yılı... Açılan davaların kazanılmasıyla ABD'nin iade etmek zorunda kaldığı Karun Hazinesi, dünyanın en değerli hazineleri arasında yer alıyor. Bugün olsaydı, iade edilmesi için açılan davalara harcayacağımız para yaklaşık 3 milyar lira olacaktı. 'Haftanın Portresi'nin bu bölümünde Kral Karun'un kim olduğu, hazinesinin kaçakçılara kaç liraya satıldığı, yurt dışına nasıl kaçırıldığı, geri getirme sürecinde yaşananları ve en değerli parçası olan 'Kanatlı Denizatı Broşu'nun yurt dışına ikinci kez nasıl kaçırıldığını okuyacaksınız. Ve son 5 yılda hangi ülkeden kaç buluntunun iade edildiğini de okuyacaksınız
Bir hayli zengin kişilerin servetlerinin büyüklüğünü ifade etmek için “Karun kadar zengin” deriz.
Peki Karun kimdi?
M.Ö 560 – M.Ö 546 arasında hüküm süren, asıl adı Kroisos olan Lidya Kralı Karun, Antik çağın bilinen en zengin kralıydı.
Kral Karun’un bir hayli zengin olması, paranın kendisinden yaklaşık bir yüz yıl önce ataları tarafından icat edilmiş olmasıyla oldukça ironik.
Kral Kroisos'un adının 'Karun' olarak bilinmesinin nedeni Arap, Yahudi ve Pers mitolojilerinde kendisinden bu şekilde söz edilmesi.
Kral Karun, tarihe hükümdarlığı döneminde kendi adına özel ilk parayı bastırması, paralı ordu sistemini kurmasıyla geçti. Elbette konu; para ve ordu olunca, çevredeki birçok krallık üzerinde hâkimiyet kurması fazla uzun sürmedi. Lidya Krallığı, Kral Karun ile en parlak dönemlerinden birini yaşadı.
Kral Karun hakkındaki rivayetlerden biri şu; bir gün, her tuttuğunun altın olması için ilâhlara yalvarır. Bu dileği kabul edilince mutluluğa erişeceğini sanır. Dileği gerçekleşir. Her tuttuğu altın olan Karun, yine de aradığı mutluluğu bulamaz.
Her ne kadar büyük zenginliğe sahip olsa da Lidya Krallığı Kral Karun'un döneminde tarihten silindi.
Şöyle; hem batıda hem de doğuda topraklarını genişleten Lidya Krallığı, M.Ö 549'da Babilliler, Mısır ve Sparta ile Pers İmparatorluğuna karşı ittifak kurarak savaş açtı. Kapadokya'ya saldıran Kral Karun, Pers kuvvetleriyle M.Ö 547'de Pteria Muharebesi'nde karşılaştı ancak savaş alanında iki taraf da kesin bir sonuç elde edemedi. Kral Karun, ittifak kurduğu krallıklardan beklediği yardım gelmeyince başkent Sard'a geri çekildi. Pers ordusu, Lidya ordusunu takip etti. İki ordu, Thymbra Muharebesi’nde karşılaştı. Savaşı kazanan Pers ordusu, Lidya topraklarını ele geçirdi.
Böylelikle zenginlik içinde yüzen Kral Karun, Lidya Krallığı'nın son kralı oldu. Kral Karun'dan geriye birlikte gömüldüğü, 2512 yıl sonra hırsızlar tarafından gün ışığına çıkarılan paha biçilemeyen hazineleri kaldı.
Bu arada Kral Karun'un dini kaynaklarda geçen Karun ile bir ilgisi bulunmuyor. Zira iki Karun arasında yaklaşık bin yıllık zaman farkı bulunuyor.
Dünyanın en değerli hazineleri arasında yer alan Lidya Eserleri, yaygın adıyla Karun Hazinesi'nin ülkemize geri getirilişinin 30'uncu yıl dönümü.
1960'lı yıllarda kaçak kazılarla çalınıp satıldıktan sonra Avrupa üzerinden ABD'ye kaçırılan Karun Hazinesi, 1987'de Kültür Bakanlığı'nın açtığı davanın kazanılmasıyla Ekim 1993'te ait olduğu topraklara döndürüldü.
Karun Hazinesi'ni geri getirmek için açılan davalara ödediğimiz para, 40 milyon dolardı. 1987'nin 40 milyon doları, günümüzde 107 milyon dolar; yaklaşık 2 milyar 900 milyon lira yapıyor.
Karun Hazinesi, 3 soygunun ardından ABD'ye kaçırıldı.
İlk soygun;
1965’te Toptepe Tümülüsü'nde kaçak kazı yapıldı. Hırsızlar, 4 metre derinde bulunan mezar odasına girdiklerinde yerdeki bir gümüş testiyle ölünün yatırıldığı kline üzerinde bir tutam saç ve toz haline gelmiş kemiklerle birlikte çok sayıda değerli buluntuya rastladı.
• İnsan kulplu gümüş oinochoe,
• Sfenks ve altın başlı tutamaktı kepçe
• Tamamı altın, sallanınca ses veren makara
• Altından yapılmış içleri boş, iğneli altın küpe
• Aynı tip ancak daha küçük boyutta iğneli küpe
• Sallamalı, altından yapılmış kanatlı at şeklinde broş
• Meşe palamutu sallamalı altın ve renkli taştan yapılma kolye
• Akik ve taştan yapılmış geometrik şekilli kolye
• Mavi renkli camdan yapılmış uçları, aplike arslanbaşı şeklinde bir çift bilezik
• Uçları taş boncuklu püskül şeklinde altın gerdanlık
Hırsızlar, buluntuları 65 bin TL’ye sattı. Günümüzün parasıyla 5.564.944 TL.
İkinci soygun;
1966'da Güre köyünün yakınında yer alan, yörede İkizce olarak adlandırılan İkiztepe Tümülüsü'nün batı yamacında düzgün bir mermer blok, köylülerden biri tarafından bulundu. Bu ipucunu değerlendiren ve bir yıl önceki soygunu bilen hırsızlar, mezar odasına bir türlü ulaşamadı. Bunun üzerine, tavanını dinamitle patlatarak mezar odasına girdi.
Çaldıkları buluntuları, 160 bin TL’ye sattılar. Günümüzün parasıyla 13.439.864 TL.
Üçüncü soygun;
1968'de Aktepe I Tümülüsü'nde kaçak kazı yapan hırsızlar; buradan halı kilim, şamdan ve 'Kanatlı Denizatı Broşu'nu çaldı. Hırsızlar arasında hazinenin paylaşımında anlaşmazlık yaşanınca içlerinden biri kaçak kazıyı jandarmaya ihbar etti.
HIRSIZLAR JANDARMAYA ATEŞ AÇARAK KAÇTI
Güvenlik makamlarınca sürdürülen operasyonlarda bazı buluntular ele geçirilse de jandarmaya ateş açarak kaçmayı başaran hırsızlar, ellerindeki buluntuların tümünü, adam başı 78 bin lira olmak üzere toplamda 390 bin bin liraya sattı. Günümüzün parasıyla 28.366.439 TL.
Soygunlarda çalınan Karun Hazinesi, J.J Klejman adlı kişi tarafından Münih, Basel ve Zürih üzerinden ABD’ye ulaştırıldı.
• 1970
New York’taki ünlü Metropolitan Müzesi'ne bir grup buluntu geldiğine ilişkin haberler yayımlandı. O tarihte Türk Devleti, buluntuların Türkiye’ye ait olduğunu bildirse de iade konusunda bir sonuç alınamadı.
• 1984
Metropolitan Müzesi tarafından ‘A Greek and Roman Treasuny’ adlı yeni bir sergi hazırlandı. Sergi için hazırlanan katalogda Uşak ve çevresindeki tümülüslerde kaçak kazılar sonucu bulunan ve yurt dışına kaçırılan Karun Hazinesi'nin bir kısmının yer aldığı görüldü. Kültür Bakanlığı; müzeye, katalogdakilerin Türkiye’den kaçırılan buluntular olduğunu belirten bir mektup gönderdi. Ne var ki iade konusunda yine bir sonuca ulaşılamadı.
• 1986
ABD Gümrük İdaresi'ne bağlı olarak New York'ta çalışan ve görevi eski eser kaçakçılığıyla mücadele olan özel gümrük ajanı Charles Koczka, Türkiye ile temas kurdu.
Charles Koczka, Karun Hazinesi'nin Türkiye'den çalınarak yasa dışı yollarla ABD'ye getirildiği inancını taşıdığını ve iadesi için yardımcı olmaya hazır olduğunu ifade etti. Koczka, buluntuların ABD'ye girişine dair bazı belgeleri Kültür Bakanlığı’na sağladı.
O günlerde ayrıca, Karun Hazinesi'nin Metropolitan Müzesi tarafından satın alındığı dönemde müzenin yönetiminde görev yapmış ve Connoisseur adlı sanat dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yürüten Thomas Hoving ile birlikte çalışan Melik Kaylan da devreye girdi.
Hazinenin müze tarafından satın alındığına ilişkin belge ve müze satın alma komitesinin toplantı tutanağını temin ederek Kültür Bakanlığı’na ulaştırdı.
Bakanlık, 10 Haziran 1986’da Metropolitan Müzesi’ne içine elindeki belgelerin kopyalarının da olduğu bir mektup göndererek bir kez daha hazinenin iadesini talep etti. Talebe olumsuz yaklaşılması üzerine bakanlık, dava açmaya karar verdi.
Zira Kültür Bakanlığı'nın elinde bu kez Metropolitan Müzesi'ndeki buluntuların Türkiye'den kaçırılan Karun Hazinesi olduğuna ilişkin belgeler de vardı.
• 1987
Kültür Bakanlığı, ünlü Botein Hays Sklar adlı hukuk firması aracılığıyla Metropolitan Müzesi aleyhine New York Federal Mahkemesi'ne dava açtı.
Dava dilekçesinde, Karun Hazinesi'nin Türkiye’ye ait olduğu, kaçak kazılarla bulunduktan sonra yasa dışı yollarla ABD'ye sokulduğuna ilişkin kanıtlayıcı belgeler yer aldı.
• 1990
New York Federal Mahkemesi, davayla ilgili olarak ara kararını açıkladı. Karar uyarınca Metropolitan Müzesi'nin depoları Kültür Bakanlığı tarafından görevlendirilen bilim heyetine açıldı. Bilim heyeti, dava konusu olan buluntuların Karun Hazinesi olduğunu tespit etti.
Bunun üzerine Metropolitan Müzesi’nin avukatları, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nü arayarak konuyu dava olmaksızın karşılıklı görüşmelerle çözmeye hazır olduklarını iletti.
Söz konusu çözüm önerileri şöyleydi; "Karun Hazinesi, Metropolitan Müzesi’nde kalsın. Karşılığında mali destek verelim, az sayıda buluntuyu Türkiye'ye iade edelim ve hazine üzerinde ortak mülkiyet kuralım.
Elbette Türkiye, bu önerileri “Bunu ne siz söylemiş olun ne de biz duymuş olalım” tavrıyla reddetti.
• Ekim 1993
Davanın kazanılmasıyla Metropolitan Müzesi’ndeki Karun Hazinesi, ülkemize iade edildi.
Açılan dava, sadece Karun Hazinesi'nin ülkemize iade edilmesini sağlamadı. Dava, Türkiye'nin eski eser kaçakçılığıyla uluslararası platformda verdiği mücadelenin zaferi olurken sonraki yıllarda benzer davalara emsal teşkil etti. Dünyanın birçok müzesine açılan davalarla binlerce buluntu ülkemize iade edildi / ediliyor.
KARUN HAZİNESİ NEREDE SERGİLENİYOR?
Hazine, çıkarıldıkları topraklara 1993'te geri döndürüldükten sonra 1996’dan bu yana Uşak Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. İade edilen ve Türk yetkililer tarafından çıkarılanlarla birlikte 432 buluntu sergileniyor.
Dünyanın en değerli hazinelerinden biri olarak nitelendirilen Karun Hazinesi’nin bir parçası var ki paha biçilemiyor, ‘Kanatlı Denizatı Broşu’…
İKİNCİ KEZ ÇALINARAK BİR KEZ DAHA YURT DIŞINA ÇIKARILDI
‘Kanatlı Denizatı Broşu’, 1993’te iade edilen buluntular arasındaydı ama 2005’te bir kez daha yurt dışına kaçırıldı. Hem de Uşak Arkeoloji Müzesi’nin müdürünün işbirliğiyle…
Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yapılan bir ihbarda ‘Kanatlı Denizatı Broşu’nun sahtesiyle yer değiştirildiği belirtildi. Uzman ekipler, Uşak Arkeoloji Müzesi’ndeki buluntuyu incelemeye aldıklarında sahte olduğunu onayladı. Çünkü gerçek ‘Kanatlı Denizatı Broşu’, dövme usulüyle yapılmıştı. Müzedeki ise dökme usulle…
Buluntunun çalındığı belli oldu ama gerçeğinin nerede olduğu bilinmiyordu.
Uşak Arkeoloji Müdürü Kazım Akbıyıkoğlu, sorguya alındı. Akbıyıkoğlu, ‘Kanatlı Denizatı Broşu’nu kumar borcunu ödemek için olduğu yerden çalarak sattığını, daha doğrusu satmaya çalıştığını ama satış sırasında dolandırıldığını itiraf etti.
Şöyle; Kazım Akbıyıkoğlu, kumar borcunu kapatmak için önce müzeden birkaç parça kilim, halı ve şamdan satar. Ne var ki elde ettiği para, kumar borcunu kapatmaya yetmez. Bunun üzerine de gözünü ‘Kanatlı Denizatı Broşu’na diker. Sahtesiyle yer değiştirdiği ‘Kanatlı Denizatı Broşu’nu alarak Kapalıçarşı’ya gider, 1 milyon 500 bin dolar değer biçtiği buluntuyu kimse satın almak istemez. İşin ilginç yanı, görüştüğü kişilerin yetkili birimlere ihbarda bulunmaması.
Kazım Akbıyıkoğlu, çaresizce Uşak’a döner. 15 gün sonra bir telefon gelir; “Gelip broşu satın alacağız.” Nitekim gelirler de...
Bir otelde buluştukları Kazım Akbıyıkoğlu’na derler ki; “Sen burada bekle, biz gerçek olup olmadığını birine göstereceğiz.”
Gidiş, o gidiş.
Sadece müdürü olduğu müzenin değil, kimilerine göre dünyanın sayılı hazinelerinden birinin bir parçasını dolandırıcılara eliyle teslim eden Kazım Akbıyıkoğlu, saatlerce beklediği otelden evine eli boş döner. Akbıyıkoğlu, tutuklanarak 12 yıl 6 ay hapse mâhkum edildi edilmesine ama ‘Kanatlı Denizatı Broşu’, 38 yıl aradan sonra bir kez daha yitip gitmişti.
DEVREYE INTERPOL GİRDİ
Olay, INTERPOL’e bildirildi.
‘Kanatlı Denizatı Broşu’, 2012’de INTERPOL tarafından Almanya’nın Hagen kentinde bulundu. Türkiye’den giden uzmanlar, gerçek olduğunu belirledikten sonra buluntuyu geri getirdi. Bir süre Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilendikten sonra yeniden Uşak Arkeoloji Müzesi’ne gönderildi.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY: BUNDAN SONRA DA EN GÜÇLÜ ŞEKİLDE DEVAM ETTİRECEĞİZ
Karun Hazinesi'nin ülkemize geri getirilmesi elbette kaçırılan milli servetimize kavuşma adına önemli bir gelişmeydi. Aynı zamanda yurt dışına kaçırılan başka birçok buluntunun da ülkemize geri getirilmesi adına önemli bir gelişmeydi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın bulunduğu girişimlerle, açtığı davalarla dünyanın birçok ülkesine kaçırılan birçok buluntu özellikle son yıllarda ülkemize tekrar kazandırılıyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, 13 Temmuz 2023'te yaptığı açıklamada son 20 yılda 12.016 eserin Türkiye'ye iade edildiğini açıkladı. Ersoy, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: Genel rakama baktığımızda, son 20 yılda farklı ülkelerden 12 bin 16 eserin iadesini sağlamış bulunuyoruz. Kültür varlığı kaçakçılığına karşı mücadelemizi bundan sonra da en güçlü şekilde devam ettireceğiz.
SON 5 YILDA İADELER ARTTI
Kültür varlığı kaçakçılığındaki mücadelemizde son 5 yılda bir hayli yol alındığı görülüyor.
Son 5 yıla bakacak olursak 7.710 buluntunun iadesi sağlanırken 14 buluntu ise gönüllü olarak Türkiye'ye teslim edildi.
2018 İADESİ SAĞLANAN BULUNTULAR
• Altın taç (İskoçya / 1 adet)
• Bronz dağ keçisi heykelciği (Fransa / 1 adet)
• Figürlü mermer friz paneli (Almanya / 1 adet)
• Şanlıurfa kökenli cenaze töreni mozaiğinin parçası (Fransa / 1 adet)
• Bowling Green Devlet Üniversitesi’nde bulunan mozaikler (ABD / 12 adet)
2018 GÖNÜLLÜ İADE ALINAN BULUNTULAR
• Efes kökenli gladyatör figürini (Avusturya / 1 adet)
2019 İADESİ SAĞLANAN BULUNTULAR
• Mehmet Ağa Camii’nden çalınan çini pano (İngiltere / 1 adet)
• Kültür varlıkları (Bulgaristan / 63 adet)
• Kapitan Andreevo Sınır Kapısı’nda ele geçirilen kültür varlıkları (Bulgaristan / 38 adet)
2019 GÖNÜLLÜ İADE ALINAN BULUNTULAR
• Kültür varlıkları (İngiltere / 3 adet)
• Saraçhane kökenli kafatası parçası (İngiltere / 1 adet)
2020 İADESİ SAĞLANAN BULUNTULAR
• Isparta kökenli lahit parçası (İngiltere / 1 adet)
• Tunç boğa arabası modeli (İngiltere / 1 adet)
• Lidya Yazıtı (İtalya 1 adet)
• Adak heykeli ‘Kybele’ (ABD / 1 adet)
Dönemin Kültür Bakanı Fikri Sağlar, Karun Hazinesi'nin Türkiye'ye teslim edilmesi sırasında görülüyor.
2021 İADESİ SAĞLANAN BULUNTULAR
• Macaristan Gümrüğü’nde ele geçirilen kültür varlıkları (Macaristan / 413 adet)
• Gaga Ağızlı Testi (İngiltere / 1 adet)
• Çiniler (Hollanda / 4 adet)
• Çeşitli buluntular (Macaristan / 101 adet)
• Çeşitli buluntular (Hırvatistan / 2955 adet)
2021 GÖNÜLLÜ İADE ALINAN BULUNTULAR
• Pişmiş toprak figürin ve figürin başı (Fransa / 2 adet)
• Amphoralar (ABD / 2 adet)
• Pişmiş toprak çömlekler (ABD / 2 adet)
Karun Hazinesi'nin iadesinde katkıda bulunanlara, düzenlenen törende teşekkür plaketi verildi.
2022 İADESİ SAĞLANAN BULUNTULAR
• Pişmiş toprak çömlekler (ABD / 21 Adet)
• Sikkeler (ABD / 12 adet)
• Çeşitli buluntular (ABD / 14 adet)
• Kilia Tipi Mermer İdol Başları (ABD / 2 Adet)
• Çeşitli buluntular (Hırvatistan / 1059 adet)
• Eros başı (İngiltere / 1 adet)
• Çeşitli buluntular (Almanya / 3 adet)
• Şile Bozgoca Camii Kitabesi (Hollanda / 1 Adet )
• Çeşitli buluntular (ABD / 6 adet)
• Adana Ulu Camii Çinisi (İngiltere / 1 Adet)
• Elmalı Sikkeleri (ABD / 17 Adet)
2022 GÖNÜLLÜ İADE ALINAN BULUNTULAR
• Seccade örtüsü (ABD / 1 adet)
Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 1987'de açılan davanın sonuçlanmasının ardından Metropolitan Müzesi'nden iade edilen Karun Hazinesi'ni inceledi.
2023 İADESİ SAĞLANAN BULUNTULAR
• Sikkeler ( Bulgaristan / 2940)
• Bronz Kılıç (Bronz kılıç / 1 adet)
• Çeşitli buluntular (ABD / 12 adet)
• Roma Dönemi Zeugma Kökenli Stel (İtalya / 1 adet)
• Gümüş sikkeler (Hollanda / 23 adet)
2023 GÖNÜLLÜ İADE ALINAN BULUNTULAR
• Pişmiş Toprak Kandiller (ABD / 2 adet)
3 gün önce yine bir buluntumuz iade edildi.
Hollanda'nın Leiden kentinde bir müzede bulunan Türkiye'ye ait tarihi antik taş parçası, Lahey Büyükelçisi Selçuk Ünal tarafından teslim alındı.
Lahey Büyükelçisi Selçuk Ünal, yaptığı açıklamada, adını vermek istemeyen bir koleksiyoncunun, Leiden Ulusal Eski Eserler Müzesi'ne Türkiye'ye ait olduğu düşünülen tarihi bir eseri teslim ettiğini söyledi.
Bu bilginin önce İstanbul'da yerleşik Hollanda Araştırma Enstitüsü (NIT) tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi'ne ulaştırıldığını aktaran Ünal, eserin incelendikten sonra Türkiye'den geldiğinin anlaşıldığını ifade etti.
Selçuk Ünal, eserin köken bilgisinin yeterli olmaması nedeniyle müze yöneticilerinin eserin Türkiye'ye iadesi için gönüllü olduğunu belirterek, "Geçici olarak Leiden'deki Ulusal Eski Eserler Müzesi'nin deposunda tutulan antik taş parçasını Kültür ve Turizm Müşaviri Pınar Bilgen Ermiş ile müzede teslim aldık." diye konuştu.
Tarihi eserin mimari bir parça ya da bir mezar taşı olduğunun düşünüldüğünü ifade eden Selçuk Ünal, "Tarihi eserin üstünde, 'UESE [B]' yazıyor. Bu harflerin 'Eusebius' veya 'Eusebeia' isimlerinin bir parçası olmasının mümkün olabileceği bildirildi. Müzenin küratörü de bu taşı milattan sonra 2'nci veya 3'üncü yüzyıla tarihlendiriyor. Türkiye'de menşe yerinin Perge olduğu düşünülüyor" dedi.