Dünya, küresel güç dengelerinin bloklaşma eğiliminde hızlandığı bir döneme girerken, Kafkasya'dan esen barış rüzgarları, jeopolitik haritayı yeniden çizmeye başladı. ABD'nin garantörlüğünde imzalanan barış anlaşmaları, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki yılların kavgasını sona erdirdi; Karabağ'da yeni sanayi atılımları yeşermeye hazırlandı. Tam da bu kritik eşikte, İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi'nin Bakü ziyareti, adeta bir köprü görevi gördü. İSO Başkanı Erdal Bahçıvan'ın konuşması, bu ziyaretin sadece bir dostluk jesti olmadığını, aksine Türk sanayisinin stratejik bir hamlesi olduğunu gösterdi.
➔Bu ziyaretin sadece bir sosyal ve dostlukları geliştirme ziyareti olmadığını aktaran Erdal Bahçıvan şunları söyledi:
“Belli bir ekonomik bağ ve stratejik gelişim noktası sağlanmazsa kardeşlik duyguları ve beraberinde gelen süreçler bir süre sonra kopup gidebiliyor.
➔O nedenle Türk sanayisi, birikimleri, tecrübeleri, deneyimleriyle bugüne kadar elde etmiş olduğu tüm derslerle kendini yeniden geliştirecek, yeni bir hikaye yazacak.
➔Tek millet, iki devlet anlayışıyla hareket etmek, güzel ve güçlü sonuçlar doğuracaktır.”
➔Evet, kardeşlik duygusu yetmez; somut ekonomik bağlar şart.
BARIŞLA GELEN ZENGEZUR KORİDORU
➔Hatırlayalım: 8 Ağustos 2025'te Beyaz Saray'da, ABD Başkanı Donald Trump'ın ev sahipliğinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan tarafından paraflanan barış anlaşması, Dağlık Karabağ çatışmasını nihayet tarihe gömdü. Anlaşma, 17 maddelik bir çerçeve sunarak Karabağ'ın Azerbaycan toprağı olarak tanınmasını pekiştirdi ve en kritik maddeyle Zengezur Koridoru'nun açılmasını tescilledi.
➔Bu koridor, Nahçıvan'ı Azerbaycan ana karasına bağlayacak; Türkiye'yi Orta Asya'ya demiryolu ve karayoluyla örülmüş bir hatla kavuşturacak.
ABD'nin garantörlüğü ise sadece diplomatik bir jest değil; koridorun 99 yıllığına "Uluslararası Barış ve Refah için Trump Rotası" (TRIPP) adıyla bir Amerikan şirketine kiralanmasıyla somutlaştı.
➔Bu, Kafkasya'yı Çin'in İpek Yolu'ndan koparacak, Batı'nın lojistik damarlarından biri haline getirecek bir hamle.
KARABAĞ’DA SANAYİ DEVRİMİ
➔Peki, bu barışın ekonomik meyvesi kimlere düşecek?
➔Cevap net: Bölgesel güçlere, özellikle Türk dünyasına.
➔Karabağ'ın kaderi, barışla birlikte sanayi devrimine evrildi. Yeniden inşaatı hızla ilerleyen bölgede, 2025'in ilk yarısında petrol dışı sanayi üretiminin yüzde 28,3'ünü karşılayan Ağdam ve Sumqayıt gibi sanayi parkları, 134 firma ve 20 binden fazla istihdamla canlandı.
➔Azerbaycan Ekonomi Bakanlığı'nın verilerine göre Karabağ'da yeni sanayi atılımları, gümrük muafiyetleri ve KDV teşvikleriyle yabancı yatırımcıları mıknatıs gibi çekiyor. Bu, sadece Azerbaycan'ın değil, tüm Kafkasya'nın yükselen yıldızı.
➔İSO Başkanı Erdal Bahçıvan Bakü'de basın mensuplarına bu fırsatı şöyle özetledi:
➔"Azerbaycan’ın güçlü enerji altyapısı, çeşitlenen sanayi yatırımları ve artan uluslararası bağlantılarıyla Kafkasya’nın yükselen bir yıldızı. 'Tek millet, iki devlet’ anlayışıyla Türkiye ve Azerbaycan’ın birlikten kuvvet doğar düşüncesiyle hareket etmesi, hayırlı ve güzel başarılar, sonuçlar ortaya çıkarmaya başlayacaktır.”
➔Doğru, Zengezur'un açılması Karabağ'ı bir lojistik üssüne dönüştürürken sanayi atılımları Orta Asya pazarlarını Türkiye'nin kapısına dayayacak.
NOBEL MÜZESİ’NDE BASIN TOPLANTISI
➔Tam bu aşamada İSO Meclisi'nin 30 Ekim-1 Kasım tarihlerindeki Bakü çıkarması, iddialı bir vizyonerlik sergiledi. İSO'nun tarihindeki en kalabalık yurt dışı ziyareti olan bu gezi, 200'e yakın ikili iş görüşmesiyle taçlandı.
➔Heyet, Azerbaycan Başbakanı Ali Esedov ve Ekonomi Bakanı Mikail Cabbarov'la masaya oturdu; Sumqayıt Sanayi Parkı'nı, Zafer Parkı'nı ve Nobel Müze'sini gezdi.
➔Nobel Müzesi basın toplantısı yapan Erdal Bahçıvan şunları söyledi:
➔ “İçinde bulunduğumuz müze haline getirilen Nobel Evi bu toprakların ne tür medeniyetler çıkardığının en güzel örneği. Bugün dünyanın en büyük markalarından bir tanesi Nobel Ödülleri. Yani böylesine bir asırdır devam eden markanın doğduğu yerin bu mekân olması da, tarihin bir gün tekrar bu coğrafyalara farklı medeniyetler ve zenginliklerle dönebileceğinin bir göstergesi.
➔Bu değeri hakikaten iyi anlamamız gerekiyor. Yani Nobel Ailesi buralarda bu fırsatı, bu zenginliği gördüyse bizlerin de gelecek Nobel boyutlu fikirleri çıkarabilmemiz için biraz daha derin ve stratejik hesaplar yapmamız gerekiyor.”
“ÇOK KUVVETLİ TÜRBÜLANSLARIN OLACAĞI DÜNYADAYIZ”
➔Nobel Müzesi’ndeki basın toplantısında dünyadaki son gelişmeleri de yorumlayan İSO Başkanı Erdal Bahçıvan Çin ile ABD arasındaki pazarlıklardan yola çıkarak sanayicilere şu uyarıda bulundu:
➔ “Nasıl bir dünyanın bizi beklediğini her gün yazı-tura atıp değerlendiriyoruz. Tehditler de var, fırsatlar da.
➔Şu anda içinde bulunduğumuz dünyanın ekonomik anlamda çok daha güçlü pazarlıklara doğru gittiği çok net ve açık. Açık pazarların giderek kapanacağı, karşılıklı anlaşmalar noktasında güç kavgalarını artacağı ve özellikle yerinde üretim, bölgedeki üretim ittifaklarının çok daha genişleyeceği bir dünyaya doğru gidiyoruz.
➔Onu için sermayeyi ve işgücünü kullanmaya global açıdan bakmalıyız.
➔Türkiye'nin rekabet üstünlüğünün nerelerde olduğunu iyi hesaba katıp, zorlanacağımız alanlarda çok fazla ısrar etmememiz lazım. Ve bunların çok hızlı dönüşeceğini de hesaba katmalıyız.
➔Yani çok hızlı değişen şartların ve çok hızlı değişen kararların, çok hızlı değişen imkânların oluşturduğu bir dünya içindeyiz. Dünya konjonktürünü ve dünya jeopolitiğini mutlaka iyi değerlendirmek zorundayız.
➔Sevelim, sevmeyelim, beğenelim, beğenmeyelim ama böyle gelişen şartların içine girdiğimiz ve çok kuvvetli türbülansların olacağı bir dünyadayız.
AZERBAYCAN FIRSATI
➔Görülüyor ki dünya giderek bloklaşan bir dünyaya gidiyor. Ve bu bloklaşan dünyada coğrafi bloklaşmalar son derece önemli rol alacak. Onun için buraya sadece Azerbaycan pazarı değil etrafında yıldızı giderek parlayacak 300 milyon nüfuslu dev bir bölge olarak bakmak gerekiyor.
➔Artık hiçbirimizin sadece ihracat yapalım deme lüksü yok. Bu bir yere kadar geçerli. Dünyanın giderek üretim merkezlerini içine çekmeye çalıştığı bir dönemde, bizim ihracatımızı birtakım yatırımlarla o coğrafyalarda desteklememiz, donatmamız lazım. Yani tek başına gelip de benim gümrüklerimi düşür demekle olmayacak.
➔Trump dünyanın nasıl yönetileceğini çok net gösteriyor. Beğeniriz beğenmeyiz ama Çin’le yaptığı pazarlığı gördük. Soya fasulyesi de, Tiktok da, nadir metaller de, teknoloji de, e-ticaret de var. Biz de olaylara bir paket halinde bakmak, stratejilerimizi ona göre geliştirmek zorundayız. Global stratejilere ihtiyacı olan bir dünyaya gidiyoruz ve elimizi çabuk tutmalıyız.
➔Azerbaycan da elimizi çabuk tutmak adına, bizimle bu kadar tarihi ve özel bağları olan çok önemli bir fırsat. Umarım Türk sanayicisi bu gerçekler ışığında strateji yapmayı biraz daha ön plana alarak buraya yönelik gelişim planlarını yapacaktır.
ARTIK KÜRESEL STRATEJİ DANIŞMANLARI OLMALI
➔Dünyadaki gelişmelere her sektörün kendine göre hassasiyeti var ve çok dikkatli gitmesi gereken bir dönemin içine girdik. Yani zamanın ruhu bu.
➔Herkesin, her sektörün ve her firmanın mutlaka uzun vadeli stratejik boyutları, kısa vadenin ve günlük akışın dışına çıkarak, zamanın ruhunu okuması analiz etmesi gerekiyor.
➔Şirketlerimizin imkânları ölçüsünde strateji departmanlarını kurması, bu stratejiyi okuyacak danışmanlarla çalışması çok isabetli olur. En azından full time çalıştırmasalar bile, belli konularda danışmanlık alabilmeleri lazım.
➔Rutin işler kadar artık geleceği çizecek departmanlar, gelecekle ilgili fikirlerin değerlendirileceği beyin mesaileri, fikir mesaileri hepimizin hayatında mutlaka olmalı.”
NİYE MISIR DA, BAKÜ DEĞİL?
➔ “Türk sanayicisi, Karabağ'ın yeniden doğuşuna ortak olmalı. Zengezur, 21. yüzyılın Süveyş Kanalı olabilir. Niye Mısır değil de Bakü olmasın? Hangi strateji Mısır diyor da Bakü demesin? Yani buna kafa yorulması lazım. Sektörlerimizin bunu biraz daha fazla güçlü çalışması lazım."
➔Bu ziyaretin önemi, sadece ticari değil; stratejik. Küresel bloklaşma, tedarik zincirlerini yeniden şekillendirirken, Azerbaycan'ın Sovyet mirası Gümrük Birliği avantajı, Türk firmalarına BDT pazarlarını açıyor.
➔İki ülke arasındaki ticaret hacmi, barış anlaşması sonrası patlama yapacak; Karabağ sanayi atılımları ise istihdam ve inovasyon dalgası yaratacak.
➔Bahçıvan bu durumu netleştiriyor: "Sanayileşme noktasında bir vizyon çizmeye çalışan ve üretim ekonomisini belli ölçüde dönüştürmeye çalışan Azerbaycan’ın bu sürecinde, İstanbul Sanayi Odası’nın bir sorumluluğu olduğu inancıyla Bakü ziyaretini gerçekleştirdik. Burada bir değişim olacaksa biz bunu dışarıdan seyrederek, gazel okuyarak değil; yerinde, yapabileceğimiz ölçüde katkılarımızı vererek yapmalıyız.”
KAFKASYA VE ORTA ASYA KAPISI
➔Evet, gazel okumak lüks, eylem zamanı. Türk iş dünyası, Baykar gibi milli başarıları Karabağ'a taşırsa Zengezur üzerinden Asya'ya açılan kapı, İstanbul'un kapısı olur.
➔Bugün Kafkasya’da yalnızca sınırlar değil; üretim mimarisi, lojistik yollar, ekonomik dengeler değişiyor. Küresel fırtınalar bloklaşırken, Kafkasya'nın bu yeni rotası, Türkiye'yi vazgeçilmez kılacak. Karabağ bekliyor, Zengezur açılıyor, dünya değişiyor. Biz de değişimin öncüsü olalım.
➔Bu değişimi yalnızca izlemek değil; sermayeyle teknolojiyle şekillendirmek gerekiyor.
➔Tarih yeni bir fırsat kapısı açtı. O kapı Zengezur’dan Karabağ’a, Bakü’den İstanbul’a uzanıyor.
➔Şimdi soru şu: Türk sanayisi bu rotanın yolcusu mu olacak, yoksa mimarı mı?
➔Cevabı zaman değil, bizim irademiz belirleyecek.