Galatasaray’ın şampiyonluğu ile sonuçlanan Süper Lig sezonu noktalandı.
İyisiyle kötüsüyle uzun ve çalkantılı bir ligi geride bıraktık.
Bodrumspor, Hatay, Adana Demirspor ve Sivasspor bir alt lige düştü. Kocaeli, Gençlerbirliği ve Karagümrük yeniden Süper Lig'e döndü.
Şimdi, sporseverlerin en çok ilgi gösterdiği transfer dönemi içerisindeyiz.
Doğal olarak Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor’un hangi oyuncuları alacağı merak ediliyor.
Bu takımlar her zaman olduğu gibi şampiyonluk yarışının en büyük adayı.
Galatasaray diğerlerine göre daha avantajlı. Şampiyon bir takıma sahipler. Eksik bölgelerini güçlendirmek için çalışıyorlar.
Amaç, Şampiyonlar Ligi’nde başarılı olabilmek.
Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor’un işi daha zor. Hedefe oynayacak bir kadro kurmak için önce akla sonra da paraya gereksinimleri var.
Yüksek transfer ücreti ödeyip, bekledikleri sonucu alamadıkları pek çok örnek gördük.
Bunun temel nedeni yetersiz sportif direktörlerin yaptığı transferler.
Özellikle futbolun küreselleşmeyle birlikte endüstriye dönüşmesi, karar vericilerin de yetkinliğini sorgular hale getirdi.
Doğru ve gerekli futbolcu transferi yapılırken, birçok neden masaya yatırılıyor.
Mühendisliği iyi yapan kulüpler bu konuda başarıyı da elde ediyor.
Ülkemizin en büyük yanlışı, her sezon yeni isimlerden oluşan bir kadro ile hedefi yakalama düşüncesi.
Ne yazık ki, Avrupa’nın yıldızları yaşlandıktan sonra bizi tercih ediyorlar.
Çoğu, Türkiye’yi emeklilik ikramiyesi olarak görüyor. Yalnız onlar mı? Teknik adamlar da öyle.
Ülkelerinde alacakları ücretin 5-10 katını isteyebiliyorlar.
Şampiyonluk elde edilse bile, Avrupa’da bırakın yarı finali çeyrek final bile hayal olarak kalıyor.
Bu nedenle; Süper Lig’de topun oyunda kalma süresi 35-40 dakikaları geçmediği gibi, en yavaş oynanan lig olarak dikkat çekiyor.
Futbolun marka değerini artırmak yalnızca söylemde kalmaktan ileri gitmiyor.
Oysa, tesis olarak Avrupa’yı yakalamış bir ülkeyiz.
Sorun, altyapılara olan inançsızlık.
Genç oyuncuların süre aldıkça neler yapabildiğini gördük.
Bir örnek vermek gerekirse, Kasımpaşa’nın yetiştirdiği Yasin’in 18 yaşında İngiltere’nin güçlü takımlarından Aston Villa’ya gitmesi.
8 milyon Euro’ya transfer olan Yasin, iki sezon süresince 99 kez Süper Lig’de forma giymiş.
Anlaşıldığı gibi Kasımpaşa bu oyuncunun yetişmesi için her türlü hatasını kabullenerek ısrar etmiş.
Ve gelinen sonuç bir başarı hikayesi.
Kulüplerin bu örnekten yola çıkarak yapacakları özkaynak düzeni yatırımlarının kazanımı ortada.
Yıldız futbolcu transferine evet. Ancak, gençlere de kapıların açılması futbolumuzun geleceğine ışık tutacaktır.