Son günlerde tüm dünyada “kombo virüs“ alarmı var.
Kombo virüs enfeksiyonu Kovid-19, influenza, domuz gribi ve diğer mevsimsel virüslerin art arda hatta bazen birlikte oluşturduğu enfeksiyonlar.
Kombo virüslerin oluşturduğu yeni salgın toplum sağlığını ciddi olarak tehdit ediyor.
Acıbadem Kozyatağı hastane direktörü Sn. Vildan Ortaç, dünkü sohbetimizde virüs salgını nedeniyle acillerde yoğun hasta birikimi olduğunu ve servislerde yatak bulunamadığını söyledi.
Geçtiğimiz yıllarda influenza virüsü birkaç gün ateş, öksürük yapıp kısa bir süre sonra kaybolurken şimdiki tabloda birkaç virüs birden etkili olduğu için hastalık daha uzun sürüyor, klinik semptomlar daha ağır geçiyor. Bir virüs enfeksiyonundan bir diğerine geçiliyor. Enfeksiyon haftalarca devam ediyor. Ateş, öksürük atakları günlerce sürüyor. Sonuçta grip kronik haline dönüşüyor.
Kombo virüsler içinde Kovid-19 varyantının alt varyantı olan Omicron’un JN.1 varyantı, RSV, influenza tip A H1N1 yeni varyantı ön plana çıkıyor.
Özellikle orta yaş grubunda son günlerde ciddi akciğer enfeksiyonu ve pnömoni (zatürre) vakalarında da büyük artış var.
65 yaş üstü ve kronik hastalığı olan hastalarda tablo daha ağır geçiyor. Hastanelerde de bu grubun ağırlıkta olduğu çok yoğun bir pnomöni salgını var. Hastalığın daha korkunç yanı da her pnomöninin etkeni farklı bir virüs olabiliyor. Farklı klinik bir tablo ve farklı tedavi yöntemi gerektirebiliyor, hastanın iyileşme süreci immun sistemin gücüne göre değişiyor
KOVİD SALGININDA UZUN SÜRELİ İZOLASYON BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ OLUMSUZ ETKİLEDİ
Kombo virüs salgınlarında en büyük artış nedeni uzun süren Kovid-19 salgınında insanların evde kapalı kalması ve izole olması.
Uzun süreli izolasyon ve steril ortamlar, bağışıklık sisteminin öz savunma gücünü olumsuz etkiledi, yeni patojen etkenleri tanıma ve mücadele şansını azalttı. Direnç düştü.
Kovid-19 pandemisinde süreci yöneten bakanlık ve bilim kurulunun özellikle yüksek risk grubu için aldığı “eve kapanma” kararı da bu grupta immun sistemi olumsuz etkileyen bir diğer neden oldu.
Özellikle diyabetliler aylarca devlet kararıyla ev hapsinde kaldı. Düşük oksijenli ortamlarda kalan hastalar, kronik hastalığından bağımsız olarak direnci daha da düşük bir hasta grubu haline geldi.
Normalde bu grupta belki sağlığı hiç etkilemeyecek ya da birkaç gün kırgınlıkla atlatılacak virüs enfeksiyonları, ağır akciğer enfeksiyonu ile, pnomöni tablosuyla karşımıza geldi.
DÜNYA YÜKSEK RİSKLİ ALANLARDA MASKEYE GEÇİYOR
Bu salgın sadece bizde değil tüm dünyada ciddi bir sağlık sorunu haline geldi.
Son dönemde birçok ülke grip ve influenza ile birlikte hızla yayılan ve insan sağlığını tehdit eden Kovid-19 virüsü salgınının artmasıyla birlikte tekrar maske zorunluluğu getirmeye başladı.
Geçtiğimiz haftalarda New York, California, Illionis ve Massachusetts'teki hastaneler de maske zorunluluğu getirdi.
Chicago'daki Rush Üniversitesi de benzer bir açıklama yaptı. Üniversite tarafından yapılan açıklamada, "Bekleme bölümü de dahil olmak üzere kampüsün bazı alanlarında hastaların, refakatçilerin ve çalışanların maske takmasına zorunluluk getirilmiştir" denildi.
Bizde birçok hastanede bu önlemler alınmadığı için birçok hastanede sağlık personeli başta Kovid-19 olmak üzere kombo virüs enfeksiyonlarından olumsuz etkilendi. Enfeksiyonlar uzun sürdüğü için sağlık hizmetleri aksadı.
Bakanlık yurt genelinde riskli alanlarda çok geç olmadan ciddi önlemler almalı.
KOVİD-19 PANDEMİSİNDEN ÖĞRENDİĞİMİZ DERSLER
Bu post modern salgından korunmanın tek yolu bireysel korunma.
Kovid-19 salgınında ünlü hocaların, bilim kurulunun hatta Sağlık Bakanlığı'nın birçok önerisinin daha sonra bilimsel bir değerinin olmadığını gördük.
Pandemiden edindiğimiz deneyimler, öğrendiklerimiz, yeni virüs salgınlarında bireysel korunma yöntemleri açısından yol gösterici oldu.
1. Sürekli elde kolonya ile gezip, masa üstlerini, pazar arabalarını alkolle temizlemenin bir anlamı yok. Virüs yüzeyden bulaşmıyor.
2. Virüsler temasla değil solunum yoluyla ve damlacık enfeksiyonu ile bulaşıyor. Yeni tanıdıklarınızla tokalaşın ama sarılıp öpüşmeyin.
3. Kapalı ortamlarda, iş görüşmelerinde, kafelerde maske takmıyorsanız mesafeye dikkat edin. Görüştüğünüz kişiyle aranızda en az 1 metre mesafe bırakın.
4. Evde uzun süre kalmayın. Vücudun immun sistemini güçlendiren en önemli faktör açık hava ve yüksek oksijendir. Sık sık açık havada yürüyün. Spor yapın.
5. Açık havada belirli bir mesafe bırakırsanız maske takmamıza gerek yok.
6. Yüksek riskli ortamlarda özellikle hastanelerde, toplu taşıma araçlarında, uçaklarda, bekleme kuyruklarında mutlaka maske takın.
7. Yaşlıları ve kronik hastaları ziyaret ederken maske takmak saygı ve ince düşüncenin göstergesidir.
8. Özellikle siz yada yakınlarınız 80 yaş üstü ise maskesiz sokağa çıkmayın.