Emeklilikten sonra yöneldiği keçe sanatında kültürel miras taşıyıcısı oldu
EYLÜL AŞKIN AKÇAY - Ziraat mühendisliğinden emekli olduktan sonra öğrendiği keçecilikte ustalaşan, Kültür ve Turizm Bakanlığınca somut olmayan kültürel miras taşıyıcısı unvanı verilen Özgür Dönmez, kendi atölyesini kurmayı hedefliyor.

EYLÜL AŞKIN AKÇAY - Ziraat mühendisliğinden emekli olduktan sonra öğrendiği keçecilikte ustalaşan, Kültür ve Turizm Bakanlığınca somut olmayan kültürel miras taşıyıcısı unvanı verilen Özgür Dönmez, kendi atölyesini kurmayı hedefliyor.
Ankara'da yaşayan 60 yaşındaki Dönmez, 2015'te emekli olduktan sonra yeni hayatına adapte olabilmek için kendisine bir uğraş arayışına girdi. Islak keçe kursuna başlayan Dönmez, aldığı eğitimlerle ustalaştı. Özgür Dönmez, 2019 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığınca düzenlenen sınavlarda başarı sağlayarak somut olmayan kültürel miras taşıyıcısı unvanını aldı.
Keçe ustalığına uzanan hikayesini AA muhabirine anlatan Dönmez, çok keyifli bir çalışma hayatı geçirdiğini belirterek, emekliliği yeni bir başlangıç olarak gördüğünü söyledi.
- "Ben üretmeyi, hayatın içerisinde olmayı çok seviyorum"
Dönmez, emeklilikle iş yaşamı arasındaki farka yönelik, emekli olduktan sonra artık zamanının çoğunu kendine ayırabildiğini belirterek, şöyle konuştu:
"İş yaşamında sabah saat 08.00 ya da 09.00'da başlıyorsunuz, akşam 17.00 ya da 18.00'de bırakıyorsunuz. Rutin bir düzeniniz var. Emekli olduğunuzda bu zaman boşa çıkıyor. Zaman, en hızlı akan ve en değerli şey aslında ve onu nasıl değerlendireceğinizi bilmiyorsunuz. Eşim yeni emekli oldu. O da aynı süreci yaşıyor. Tabii herkes için farklıdır. Ben üretmeyi, hayatın içerisinde olmayı çok seviyorum. Gençlerle, çocuklarla olmaktan keyif alıyorum. Dolayısıyla üretmek son derece kıymetli. O nedenle benim için yeni bir başlangıç."
-"Kurs bitti ama yün bitmedi"
Kursa başlamadan önce keçeye ve keçeciliğe dair bilgisi olmadığını anlatan Dönmez, "Neden o kursa gittim, niye başladım bilmiyorum. Hiçbir şey bilmeden gittim o kursa. Başlangıçta yapamayacağım diye bırakmaya da karar verdim." dedi.
Dönmez, kurs hocasının, kendisine şans tanımasını söylemesi üzerine derslere devam ettiğini belirterek, "5 aylık bir kurstu. Kurs bitti ama yün bitmedi. Öyle olunca ben evde çalışmaya devam ettim. Sonra sergiler, etkinlikler derken bugüne geldim." diye konuştu.
Keçeden sanat eserlerinin yanı sıra günlük yaşamda kullanılabilecek ürünler de ürettiğini belirten Dönmez, tablo, elbise, yelek, kaban, çanta, takı, fular, avize, halı ve şapka gibi hemen hemen her şeyi yapabildiğini söyledi.
Keçe ve ıslak keçe yöntemiyle ilgili bilgi veren Dönmez, şöyle devam etti:
"Koyun, keçi, tavşan gibi hayvanların yünlerinin alkali (bazik özellikli kimyasal çözelti) ortamda birbirlerinin arasında sıcak suda çevrilerek kilitlenmesiyle oluşuyor. Keçe, ilk tekstil ürünüdür aslında. Islak keçe, geleneksel bir tekniktir. Çok eski, milattan önce 3. ve 4. yüzyıldan beri kullanılan bir teknik. İğneli keçe dediğimiz, sizin bildiğiniz, iğneyle yapılan keçe daha sonra dekoratif amaçla geliştirilmiş."
Özgür Dönmez, yünün keçeye dönüşme sürecine ilişkin şunları söyledi:
"Yünün keçe olma yolculuğu çok zor. Onu seriyorum, su ve sabunla ıslatıyorum, çeviriyorum, bir süre sonra kaynar su koyuyorum üzerine. Sonra keçeleşsin diye alıyorum, yerden yere atıyorum. Aslında hayat da öyle. Bizler de hayatın içerisinde bir sürü sıkıntılarla yoğurularak kendimizi geliştiriyoruz ve değiştiriyoruz. Keçenin son hali son derece dayanıklıdır. İnsan da bu sıkıntıları yaşaya yaşaya olgunlaşıyor. "
Keçecilikte tekniğin sabit olduğunu dile getiren Dönmez, öğrenen herkesin yapabileceğini fakat en büyük zorluğun, bedensel yorgunluk olduğunu sözlerine ekledi.
Dönmez, "Tekniği öğrendikten sonra sizin içinizde ne varsa aslında onu dışa yansıtıyorsunuz. Dolayısıyla keçeyi herkes yapabilir. Sadece bir sıkıntı var. Keçe bedensel bir çalışma. Örneğin ben atölyem olmadığı için evimde, yerde çalışıyorum. Dolayısıyla belimi, boynumu, kollarımı sürekli çevirdiğim için zorlanıyorum." şeklinde konuştu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen Kültür Yolu Festivali kapsamındaki etkinlikte henüz bir sergi açmadığını belirten Dönmez, bu talebini dile getirdiğini, bu vesileyle festivale dahil edildiğini ve tablolarının burada ilgi gördüğünü ifade etti.
Sergileri hakkında bilgi veren Dönmez, şunları kaydetti:
"Benim sergilerim tematik sergilerdir. İlk sergim Keçenin Yolculuğu idi. O sergide her şey yer alıyordu. İkinci sergimi ise bir kadın olarak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde açtım. Bu sergim şiirler eşliğinde gezildi. Her sergimin başında bulunuyorum; dileyen ziyaretçilere sergiyi bizzat gezdiriyorum. Son sergim ise Zümrüd-ü Anka’nın Yolculuğu. Bu sergiye ait eserim çok özel, 6 metre 40 santim uzunluğunda bir tablo. Simurg'u keçeye uyarladım."
- "Hayalim, atölyemin olması"
Kendi atölyesini açmayı çok istediğini ifade eden Özgür Dönmez, eşinin, fazla çalışıp kendisini yıpratmasından endişe ettiği için bu isteğine ilk başta karşı çıktığını söyledi.
Ankara Kalesi'nde atölye yeri aldıklarını fakat ekonomik nedenlerden dolayı şu an istediği atölyeyi kuramadığını belirten Dönmez, "Hayalim, atölyemin olması. Sadece keçe yapmak değil, hayatı paylaşmak istiyorum. Çocukların yumak yumak ellerinin suya ve keçeye değmesini istiyorum. Onlarla masalları, hayatı, keyfi paylaşmak istiyorum." diye konuştu.
Dönmez, "Evde çalışmak son derece zor. Yerde çalışıyorum. Masam yok, dolayısıyla zemini boşaltıyorum. Altına kalın naylon seriyorum. Sonra onun üzerinde keçe yapmaya çalışıyorum. En büyük sıkıntısı, evin hiç toplanmaması." dedi.
Anadolu Ajansı ve DHA tarafından geçilen tüm Ankara haberleri, bu bölümde Haberturk.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Ankara Haberleri alanında yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen ajanslardır.