Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Nasuhi Güngör Siyasi merkezden Saraçhane'ye

        Önce iptal edilen diploma, ardından terör ve yolsuzluk başlığı altında gelen iki büyük soruşturmayla başlayan tartışmalar tüm hızıyla devam ediyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu şüphelilerin sorgulanmasına da başlandı.

        Kuşkusuz aylardır süren ve özellikle CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı olarak ilan ettiği sürecin, tam da bugün ortaya çıkan duruma karşı bir “önalma” veya “kuşatmayı yarma” hamlesi olduğu bugün daha da netleşmiş durumda.

        Gözaltıların başladığı ilk gün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kamuoyuna aktarılan bilgiler, zaman geçtikçe yeni iddia ve bulgularla artıyor. Kısa süre içinde hukuki sürecin en kritik aşamalarından birisi olan “tutuklama”ya dair durum da netleşecek.

        ÖNSEÇİM YAPILACAK

        Öte yandan CHP yönetimi, en başta Özgür Özel olmak üzere planladıkları “önseçim”in yapılması konusunda kararlı. Diğer yandan ise Saraçhane meydanındaki protestolar devam ediyor.

        Ancak meydandaki konuşmalarda sürekli olarak sokağa işaret etmenin, beklenmedik sonuçları olabileceği endişesi hayli yaygın. Nitekim Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da, yargının sokaktan etkilenmeyeceğini ifade ederek “Provokasyonla sokakları karıştırmanın kimseye faydası yok” açıklanmasında bulundu.

        İNCE ÇİZGİYE DİKKAT

        Hadiselerin sıcaklığının, gözaltındaki şüphelilerin tutuklanma ya da tutuksuz yargılanma durumuna göre bir süre daha devam edeceği öngörülebilir. Demokratik tepkilerle, şiddete yönelen eylemler arasındaki ince farkın, özellikle muhalefet tarafından titizlikle değerlendirilmesi gerekiyor. Sınırı aşan eylemlerin ne ülkeye, ne yargı süreçlerine, ne de toplamda siyasete faydasının olmayacağı ortada.

        Diğer yandan zaman geçtikçe ve kamuoyu yargısal süreçlerle ilgili daha fazla bilgi sahibi oldukça, gidişata dair değerlendirmelerin farklılaşması, daha sakin ve geleceğe bakan tavırların öne çıkması da beklenebilir.

        Dahası zaman içinde siyasetin kendi gerçekleri bu gündemin önüne geçecektir. Ana muhalefet partisinin, İmamoğlu’nu adaylaştırma süreci, muhtemelen yüksek katılımla gerçekleşecek önseçim sonrasında, bir motivasyon etkisinin ötesinde karşılık bulmayacaktır.

        BAHÇELİ'NİN MALAZGİRT ÇIKIŞI

        Bütün bunlar devam ederken, akıp giden bir başka gündem var elbette. CHP kurmayları yakın geleceğe bakarken bu durumu gözardı ettikçe farklı bir alana savrulduklarını henüz tam olarak görebilmiş sayılmaz.

        Dün MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, PKK’nın bir an önce silah bırakmasına ve malum üst yapısının da kongresini 4 Mayıs tarihinde gerçekleştirmesine yönelik çağrısı hayli yankı uyandırdı.

        Bahçeli açıklamasında şunları söyledi: "Bizim tasavvur ve teklifimiz Hıdırellez'in arifesinde, mesela 4 Mayıs 2025 Pazar günü Muş'un Malazgirt ilçesinde DEM Partili belediye başkanının destek, katkı ve yardımıyla PKK'nın kongresini toplayarak fesih tartışmalarına son noktayı koyması ve bu işi bitirmesidir.”

        Bu çağrının sembolik anlamlar içerdiği çok açık. Kongre konusunda sürekli mazeret üretenlere önemli mesajlar içeriyor. Bir özgüven ve meydan okuma esasen. “Güven mi arıyorsun, gerekirse gel burada yap. Ama silahları bırak, Türkiye’ye teslim et ve terör örgütünü lağvet” anlamında. Hıdırellez tarihinin seçilmesi ise barışa dair güçlü bir gönderme.

        CHP'YE UYARILAR

        Aynı açıklamada CHP’ye yönelik çok açık bir uyarı var: “Terörsüz Türkiye hedefi istikametinde güçlü ve güven uyandıran hamleler yapılıyorken, CHP’nin başını çektiği tehlikeli ortam günbegün genişletilmek istenmektedir.”

        Yukarıda sözünü ettiğim yargı sürecinde sokağa işaret eden çağrılara ise çok daha sert uyarılar yaptı MHP lideri:

        “Terörsüz Türkiye’yi sekteye uğratmak, asayişsizliği teşvik etmek, bindirilmiş kıtaları sokak aralarına ve protesto gösterilerine kışkırtmak CHP Genel Başkanı’yla her rüzgara yelken olan yakın çalışma arkadaşlarının altından kalkamayacağı bir vebaldir. Türkiye’nin iç barış ve huzur ortamının Saraçhane tertibiyle bozmaya kalkışmak, halkımızı kin ve düşmanlığa tahrik etmek bilinsin ki yasa ve anayasaya meydan okumaktır. “

        SİYASİ PRATİK VE GERÇEKLİK

        Önümüzdeki birkaç günün hayli sıcak geçeceğini tekrar hatırlatmakta yarar var. Bu süreçte ortaya çıkacak tablonun, yakın geleceğimize dair önemli etkileri olacağı da ortada.

        CHP, kendisini siyasi merkezden uzaklaştırıp Saraçhane’ye sıkıştıran politikasından vazgeçer mi? Sıcağı sıcağına bunu cevaplamak kolay değil. Ama siyasi pratik ve gerçeklik, önünde sonunda kendi gündemini CHP içinde de ortaya çıkaracaktır. Ülkenin asırlık partisinin, kendi kaderini bu kadar dar bir alana sıkıştırmasına kendi içinden kuvvetli itirazlar yükselecektir.