Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Nasuhi Güngör Diploma kararı ve yakın gelecek
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Ana muhalefet partisinin kendi iç çelişkileri ve rekabet sınırlarını fazlasıyla aşan sorunları başını ağrıtmaya devam ediyor. Dün itibarıyla Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diploması konusunda ilk karar ortaya çıktı ve kendisiyle birlikte 28 kişinin diploması iptal edildi. Sürecin devamında pek çok hukuki aşama var. Biz siyaseti nasıl etkileyeceğine bakalım.

        Hikayeyi biraz geriden alarak değerlendirmek istiyorum.

        Muhalefet cephesi son derece iddialı ve emin oldukları 2023 Mayıs seçimlerini kaybettikten sonra, 2024 yerel seçimlerini kazanarak yeniden toparlanma eğilimine girdi. Başka bir ifadeyle iktidarın seçmen taleplerine yeterince cevap veremediği alanlarda ortaya çıkan boşluğu iyi değerlendirdiler.

        Ancak aradan geçen zaman diliminde, yakaladıkları çıkışı siyasi merkeze taşıyamadılar. Tam olarak bir yıl dolmak üzere. Özgür Özel’i CHP genel başkanı yapan sürecin getirdiği rüzgar ve değişim mesajları yerel seçimlere yansırken, seçim sonrasında işler beklendiği gibi gitmedi.

        PSİKOLOJİK ÜSTÜNLÜK EL DEĞİŞTİRDİ

        Geçtiğimiz yılın ortalarından itibaren, Cumhur İttifakı psikolojik üstünlüğü yavaş yavaş tekrar elde etti.

        Bu durumu sürekli ve neredeyse her gün “iktidar bizim gündemimizi belirliyor, siyaset yapmamızın önünü kesiyor” şeklinde tanımlamaları ise muhalefete güç getirmekten çok kaybettirdi. Seçmenin şikayetçi ve inisiyatif alamayan bir siyasi üsluptan pek de hoşlanmadığı, daha açık ifadesiyle güçlü ve kararlı olana yöneldiği gerçeğini dikkate almadılar.

        Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 31 Mart 2024 gecesi, seçim sonuçlarını değerlendireceklerini, artık gündemlerinin ülkenin asli sorunları olduğunu söyledikten sonra “önümüzde hazine değerinde bir dört yıl var” ifadesini kullanmıştı. Bu sözün izlediği stratejinin ana unsurlarından birisi olduğunu zaman geçtikçe daha fazla görme imkanımız oldu.

        Cumhurbaşkanı bir yandan parti içindeki değişim taleplerini zamana yaydı. Diğer yandan hangi alanlarda seçmenle aralarındaki bağın zayıfladığını masaya yatırdı. Bu stratejinin halihazırda devam ettiğini düşünüyorum.

        1 EKİM VE MUHALEFETİN DURUMU

        Ancak asıl değişim ve muhalefetin mevzi kaybı, 1 Ekim tarihi itibarıyla şekillenen süreçte ortaya çıktı. Yaklaşık beş aylık bir zaman diliminde, bir yandan Türkiye’nin aktif rol aldığı ve geniş bir nüfuz alanı elde ettiği Suriye Devrimi gerçekleşti. Diğer yandan Öcalan’ın terör örgütünün tüm unsurlarına yönelik silah bırakma ve örgütü feshetme çağrısı geldi.

        Bugün söz konusu sürecin devamında neler olacağı, Terörsüz Türkiye vizyonuna ne düzeyde katkı sağlayacağı ülkenin ana gündem başlıkları arasında yer alıyor.

        Ancak sözünü ettiğim mevzi kaybı, Ekim ayı itibarıyla çok daha hızlandı ve bir bakıma muhalefet ülke gündeminin dışına savruldu. 1 Ekim ve sonrasındaki gelişmelere dair, destek kıvamındaki yaklaşımlarına rağmen CHP meseleyi kendi söylemi ve tezleri etrafında ifade etmeyi başaramadı. Burada bir başka dinamik CHP’yi kendi kulvarında ilerlemeye adeta mahkum etti.

        ÖZEL-İMAMOĞLU ORTAK HAMLESİ

        Daha önce hemen her vesileyle iki güçlü adaylarının olmasına dikkat çeken, hatta anketlere bakacağız ona göre karar vereceğiz diyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel bir anda Ekrem İmamoğlu’nun adaylığını ilan eden bir süreci başlattı. Bu gelişmenin temel dinamiği, İmamoğlu etrafında gelişen yargı süreçlerinin ortaya çıkardığı atmosferi kırmak ve aşmak olarak tanımlandı.

        Ancak bu durum, her zaman birlikte anılan diğer güçlü adayın kulvar dışı kalmasını beraberinde getirdi. Elbette Mansur Yavaş, Özel-İmamoğlu ittifakının bu çıkışı karşısında tavrını ve yol haritasını değiştirmedi. Partiyi bölen ya da ayrım çıkaran pozisyonda olmak istemediğini de net biçimde ifade etti.

        Toplamda bu gelişmelerin sadece CHP içinde değil, muhalefet düzleminde ciddi kırılmalara ve meselenin giderek “kişiselleşmesine” yönelik itirazlara yol açtığını da görüyoruz.

        BİRLİK BERABERLİK GÜÇLENİR Mİ?

        Dün diploma konusunda ortaya çıkan ilk kararın ardından, bu sürecin muhalefeti bütünleştireceğini ve kendisine avantaj sağlayacağını düşünenler var. Bunun erken ve aceleci bir yaklaşım olduğunu öngörüyorum.

        Siyaset asla boşluk kabul etmez. İlk birkaç günün ardından daha sakin ve alternatif yaklaşımları içeren yaklaşımların bizzat muhalefet tarafından geleceğini tahmin ediyorum.

        Bir önceki yazımda "Ben de varım demek yetiyor mu" diye sormuştum. İddia sahibi olmak gerekli, ama her zaman yeterli olmayabilir.