Gece yarısı uyanan kent: Lizbon!
Portekiz sıcakkanlı insanlar diyarı. Başkent Lizbon ise Avrupa'nın içinde Avrupa'dan biraz daha farklı bir yer arayanlar için dört dörtlük bir tatil tercihi. Özgür Gürbüz yazdı.
Avrupa’nın bir ucu diyebileceğimiz Lizbon, bir anlamda kıtanın Güney Amerika’ya açılan kapısı gibi. Tropik meyveleri, Afro-Amerikan azınlıklarıyla, Avrupa içinde bir başka dünya sanki. Portekiz’in en zengin kenti olsa da, kent merkezinde dahi sokakta geceleyenlere rastlayabiliyorsunuz.
Bu görüntüler, Lizbon’un mozaiklerle örülmüş kaldırımlarında ve kentin etrafını çevreleyen tepelerinde yürümeye başladığınızda hafızalarınızdan siliniyor. İstanbul gibi Lizbon da ‘yedi tepeli şehir’ olarak adlandırılıyor. Kadın şoförlerin sayısı oldukça fazla. Irksal zenginlik de Brezilya’yı andırıyor ama yine de o derece kaynaşmış değiller. İşsiz gençlerin taşkınlıkları olsa da, kendi halinde insanlar kenti gibi Lizbon.
KENTİ YÜKSEKTEN İZLEYİN
İsterseniz, kentin tepelerinde özenle seçilmiş ‘Miradouro’ adı verilen noktalardan enfes manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Miradouro’ları bulmak için kent içindeki tabelaları takip etmek yeterli. Gece güneşin batışını izlemek için ideal olan bu noktalar, ilerleyen saatlerde gençlerin buluşup şarkılar söyleyerek içki içtikleri yerler oluyor. Tepelerden kentin yeşil örtüsü, kaleleri, dar sokakları ve özgün mimarisi daha net görünüyor. Bairro Alto tarafındaki tepeleri tercih ederseniz, St. George Kalesi’ni ve ‘Praça do Commercio’yu karşınıza alırsınız.
SABAHA KADAR EĞLENCE
Gece hayatına dalmak için Lizbon’da gece yarısını beklemek lazım. Başta Bairro Alto olmak üzere tüm barlar, gençlerle doluyor. Punk’tan reggae’ye çeşitli müzikler Lizbon’un dar sokaklarında çınlıyor. Portekiz’in melankolik şarkıları fado’lar da bu saatlerde kente hakim oluyor. Nereden çıktıklarını anlamadığınız bu insanlar, sabahlara kadar eğleniyor. İnsanların sıcakkanlı olması sizin evinizde gibi hissetmenize neden oluyor. Yolda sık sık karşınıza çıkan uyuşturucu satıcılarını da kafanıza takmazsanız, gecenin tadını daha iyi çıkarırsınız. Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığını İzleme Merkezi’nin burada olduğunu da belirtelim. Dönerken, kentin ışıklar altındaki gece manzarasını kaçırmayın.
KÜLTÜREL ZENGİNLİK
Geceleri hüzünlü fadolar, gündüzleri ise tepelerden kentin manzarası sizi bekliyor. Koloni döneminden kalan maddi zenginliğin yerini kültürel farklılıkların getirdiği bir başka zenginlik almış. Futbol tutkusundan bahsetmeye gerek yok, Sporting Lisbon ve Benfica taraftarları kenti ikiye bölmüş. Yarım milyonu biraz aşan nüfusuna rağmen Lizbon, onlarca müze ve tiyatroya ev sahipliği yapıyor. Geçmişte yaşadığı iki askeri darbe, ardından Afrika’daki kolonilerden başlayan göçe rağmen Avrupa Birliği’ne girince toparlanan kentin gece hayatı ise ‘anlatılmaz yaşanır’ cinsinden...
MEŞHUR TRAMVAY
Yokuşlar sizi yorduğunda, tramvaylar ya da kentin birçok yerinde karşınıza çıkan asansör ve finiküler sistem imdadınıza yetişiyor. 28 numaralı tramvay turistlerin gözdesi. Mola vermek istediğiniz anda yanıbaşınızda bir kafe beliriveriyor. Brezilya’yla olan dil ve ticaret bağları nedeniyle, kahvelerin lezzetinden ayrıca bahsetmeye gerek yok. Çikolata severler için de Güney Amerika’dan gelen çeşitler hem yemelik hem de hediyelik. Şili’nin biberli çikolatası molaların olmazsa olmazı.
GÖRMEK İÇİN 5 NEDEN
1. Yazın keyfini partiler ve havai fişeklerle çıkarmak isteyenler için, festivaller ideal.
2. Klasik Batı Avrupa kentlerine benzemiyor, kendinizi Latin Amerika’ya yakın hissediyorsunuz. Farklı tatlar ve kültürler sizi bekliyor.
3. Dışarıda yemek yemek, Batı Avrupa’ya göre daha ucuz. Deniz mahsulleri sevenler için bir cennet.
4. Gece hayatı gerçekten çok farklı. Modern yapılar içerisinde değil sokaklarda eğleniyorsunuz. Kent sanki gündüz uyuyor, gece uyanıyor.
5. Şarapları, fado’su, tarihi kalesi, köprüleri ve kent içindeki ‘miradouro’lardan görünen nefis manzarası oldukça etkileyici.