Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Kadir Kaymakçı Bir tür ilişki testi: "Bu kişi benimle 3 saatlik film izler mi?"
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Geçenlerde Twitter’da (Evet biliyorum artık X ama ben eski adını kullanmayı tercih ediyorum) bir kullanıcı sormuş bu soruyu: “Bu kişi benimle 3 saatlik film izler mi? Çok hayati bir soru.”

        Tivitin altındaki cevaplar ‘aşk’ hakkında birçok ipucu barındırıyor... Birisi “İzliyor, sanırım bana aşık” yazmış. Bir diğeri biraz da sitemle “İzlemiştim ya, of” demiş. “İzlemez. ‘Hayır’ der diye bazı soruları hiç aklımdan bile geçirmeyişim kalbimi acıtıyor bazen” cevabı üzerine bir romantik-komedi çekilebilir mi acaba? Aşka küsmüş olabilecek biri şöyle diyor: “Kimseyle izlemem, kendimle bile!” Filmin süresiyle ölçülebilen aşklar çağına hoşgeldiniz:)

        Neyse bir kullanıcı “Ya cidden bir şey dicem de, herhangi bir filmi bile oturup tekte izleyebiliyor musunuz, ben 40 dakikalık dizide 5 kez telefona bakma molası veriyorumdur” diye yazmış cevaben! Konumuzu bu…

        Geçen yıl bu zamanlar BAFTA Ödülleri gecesinde ‘En İyi Yönetmen’ ödülünü açıklamak için sahneye gelen ‘Wonka’nın yıldızı Hugh Grant, "Oompa-loompa, doompity-dee, şimdi bu kategorinin en iyi yönetmen adayları... Oompa Loompa doompity-dong, bu filmlerin çoğu açıkçası çok uzundu" diyerek 2-3 saatlik film sürelerine dikkat çekiyordu.

        Değil 40 dakikalık bir dizide, 3 saatlik bir filmde bile telefon molası vermiyorum ama dürüst olmam gerekirse son zamanlara izleyeceğim tüm filmlerin sürelerini önceden kontrol ederken yakaladım kendimi! Ve 100 dakikayı geçen her film için içimden ‘oflayıp pufladığımı’ fark ettim...

        Sinemada 3 saatlik bir film izlemek demek o gün en az 4 saate yakın bir süreyi buna ayırmak anlamına geliyor. Bütün bir akşamı, öğleden sonrayı bir film için harcamak sosyal medyada 5-10 saniyelik videolarla hayatı kovalayan gençler için deveye hendek atlatmaktan daha zor bence...

        FİLMLERİN SÜRELERİ 100 YILDA YÜZDE 32 UZAMIŞ!

        Film sürelerinin uzunluğu birkaç yıldır tartışılıyor. Geçen yıl Martin Scorsese'nin 3.5 saatlik filmi ‘Dolunay Katilleri’nin Cannes Film Festivali’ndeki galasında bazı seyircilerin uyukladığı haberleri çıkmıştı. Uyumayanlar da filmin sonunda tuvalet önünde uzun kuyruklar oluşturmuştu. Ancak film yapımcıları süre konusunda “Bir filmin uzunluğu insan mesanesinin dayanıklılığıyla orantılı olmalı” diyen usta yönetmen Alfred Hitchcock’a pek kulak asmıyor gibi. Bu yıl En İyi Film kategorisinde Oscar’a aday olan filmlerin en kısası 120 dakika… ‘The Brutalist’ 3 saat 34 dakikalık süresiyle dikkat çekiyor. The Atlantic’ten David Sims, uzun çok uzun süresine rağmen filmin tekrar tekrar izlenmesi gerektiğini söyleye dursun sinemalar Batı’da pek olmayan ‘15 Dakika Ara’yı devreye sokmuşlar bu filmin özelinde... Diğer adaylardan ‘Dune: Bölüm 2’ 2 saat 46 dakika, ‘Wicked: Bölüm 1’ 2 saat 40 dakika,, ‘A Complete Unknown’ 2 saat 21 dakika, ‘The Substance’ 2 saat 21 dakika, ‘Nickel Boys’ 2 saat 20 dakika, ‘Anora’ 2 saat 19 dakika, ‘I’m Still Here’ 2 saat 16 dakika, ‘Emilla Perez’ 2 saat 12 dakika süre konusunda en mütevazıları ‘Conclave’ 2 saat sürüyor!

        The Economist, IMDb'den alınan verileri kullanarak, Hollywood'un altın çağının başlangıcı olan 1930'lardan bu yana uluslararası alanda gösterime giren 100 binden fazla uzun metrajlı filmi analiz etmiş. Çıkan sonuç, filmlerin ortalama uzunluğu yüzde 32 artarak 1930'larda bir saat 21 dakikadan 2022'de bir saat 47 dakikaya çıkmış. Süresi en çok artanlar ise popüler filmler; IMDB’de bu alanda en çok yorum alan 10 filmin süresi iki buçuk saatin üstünde, 1930’lara göre yüzde 50 artmış!

        İNSANLARIN DİKKAT SÜRELERİ ÇOK KISALMIŞ

        1960’ların başında televizyonun yaygınlaşmasıyla birlikte sinemayı ayrıştırmak için süresi uzun filmlerin sayısı artmaya başlamış. 3.5 saatlik ‘Arabistanlı Lawrence’, 4 saati geçen ama sonra biraz kısaltılan ‘Kleopatra’ bu dönemin filmlerinden bazıları… 1980’lerin başında filmlerdeki ’10 dakika ara’ kalkmaya başlayınca süreler yeniden kısalmış ancak özellikle 2015’ten sonra sürelerin yeniden arttığı söyleniyor.

        Sinema işletmecileri süreleri 2.5-3 saat civarı olan filmlerin akşam seanslarını teke düşürdüğünü bununda bilet satışlarına negatif etkisi olduğunu söylüyor.

        Filmlerin sürelerinin uzun olduğu konusundaki tartışmalara itiraz edenler de var. İnsanların evlerinde bir oturuşta 8-10 bölümlük dizileri izlediğini belirtip filmlerin sürelerinin uzunluğunun sorun olmadığını söyleyenler de var. Ev ortamında istediğin an diziyi (filmi) durdurup başka şeylerle ilgilenmekle sokağa çıkıp, sinemaya gidip 3 saat film izlemek aynı şey mi bilemiyorum!

        İnsanların dikkat sürelerinin kısaldığı bir gerçek. Youtube’da videoları ‘X2’ izleyen bir kuşağı görmezden gelmek doğru mu? Sosyal medya kullanıcılarının yüzde 40’a yakınının 60 saniyelik bir videoyu bile sonuna kadar izlemeyip yarıda bıraktığı bir çağ bu. TikTok’ta 15 saniyelik videoları zar zor bitiren, Spotify’da bir şarkıyı ortalama 25-30 saniye dinleyip değiştiren insanları 2.5-3 saat bir filmi izlemeye ikna etmek pek kolay değil gibi geliyor bana.

        Tam da bu yüzden 40 dakikalık dizide 5 kez telefona bakma molası veren insanlar “Bu kişi benimle 3 saatlik film izler mi?” sorusunun ‘çok hayati bir soru’ olduğunu düşünüyor işte...

        Bu çok ‘uzun’ bir konu sonunda kazananın sinema olması tek dileğim! Şimdi Züleyha ile birlikte 2 saat 46 dakikalık Kutsal İncirin Tohumu’nu izleyeceğiz. Ben o hayati sorunun cevabını bulduğum için çok mutluyum... Size iyi şanslar.