Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Kadir Kaymakçı Abdülhak Hamit ile Lvbel C5 bir yemekte buluşabilir mi?  
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Geçenlerde sosyal medyada denk geldim… Bir ‘influncer’ içinde köpek havlaması olan şarkılar listesi yapmıştı. Pet Shop Boys’tan ‘Subburbia’, Beastie Boys’tan ‘Sure Shot’ ve başka şarkılar… Şarkılarda ‘havlama’ ya da ‘miyavlama’, ‘meeleme’, ‘mööleme’ olmasına bir itirazım yok. Aksine Tom Waits’in horozla ‘düet’ yaptığı şarkılarına bayılırım mesela… Bir sanatçının ‘Hav Hav’ diye şarkı yapmasında ne sakınca olabilir ki! Mazhar-Fuat-Özkan’ın ‘Vak The Rock’ diye ördek gibi ‘vakladığı’ şarkıyı sevmeyen var mıdır? Belki… Barış Manço, arkadaşı eşek için şarkı yaptıysa birileri de ‘Hav Hav’ diye şarkı yapabilir değil mi?

        Ben kaçırmışım, Mustafa Sandal’la Lvbel C5 arasındaki polemik bitti sanıyordum. Lvbel C5 ‘Hav Hav’ diye bir şarkı yapmış, Sandal da sahneden, “Belki ben de Miyav Miyav diye şarkı yaparım” diye espri yapmış. Genç rap’çi de ona “Premium üyelik alsın, Spotfy’da dinleyenlere baksın" gibi bir cevap vermiş”, bunun üzerine Musti, “Halkımız 30 yıl önce bana kalplerinde Premium üyelik verdi…” demişti. Ben burada bırakmıştım! Ama bu ‘kuşaklar arasız çatışma’ devam ediyormuş.

        Lvbel C5 geçenlerde Orkun Işıtmak’ın ‘Pembe Yalanlar’ adlı Youtube programında Mustafa Sandal için bir kez daha ‘ağır’ konuşmuş: “Sen kime ne anlatıyorsun oğlum. Bana gelmiş laf atıyorsun ben sana cevap verince ben laf atmışım gibi köpürüyorsun. Bitti onların devri, hadi güle güle. ‘Onun arabası var, güzel mi güzel’ diye şarkı yapıyorsun. ‘Onlar arkadan havlarlar’ demiş birine bi şey yapıyorsun. Benim arabam güzel gel gezdireyim (buralarda küfürler…) Abi eskiler turşu olduğu için deliriyor şu an... No mate; eskisin, defol…”

        MÜZİKTEKİ KUŞAK ÇATIŞMASININ DAHA ATEŞLİSİ EDEBİYATIMIZDA DA YAŞANDI

        1990’ların başında bir grup arkadaşıyla pop müzikte devrim yapan Mustafa Sandal, yeni jenerasyonla polemik yaşayan ne ilk ne de son sanatçı. Bu işin doğası böyle! Yeniler eskiyi yıkarak bir şeyler başaracaklarını düşünüp kendilerinden önceki kuşağa ister istemez bir savaş açarlar… Haklı oldukları noktalar vardır haksız oldukları noktalar olduğu gibi...

        Yonca Evcimik’in seslendirdiği Sandal’ın ‘Bandıra Bandıra’ şarkısı için de 1990’lardaki ‘eski kuşak’ sanatçılar neler söylemişti bugün çok az kişi hatırlıyordur. O günlerin genç popçuları henüz halkın gönlünde ’30 yıllık premium üyelik kazanmamışlardı. Belki bire bir Lvbel C5’in kullandığı kelimelerle değil ama üç aşağı beş yukarı onlarda kendilerinden önceki kuşağa “Eskisiniz… Bitti o devirler, güle güle” diyorlardı.

        Bu durum sadece müzikte yaşanmıyor... Bu kuşak çatışmaları edebiyatın da tuzu biberi.

        Orhan Veli, Melih Cevdet, Oktay Rıfat’tan oluşan ‘Garipler’ kendilerinden önceki kuşağa tepkiyle, kabaca, ‘sanat için sanat’ anlayışından uzaklaşıp şiiri halka indirdiler ancak onlardan sonra gelen Cemal Süreya, Ece Ayhan, Sezai Karakoç gibi isimler de ‘Garipler’in dili sığlaştırdığını, şiirin imge boyutunu unuttuğunu söyleyerek bambaşka bir şiir yarattılar...

        Mustafa Sandal ile Lvbel C5 arasında patlak veren bu eski-yeni meselesiyle ilgili keşke bu işin uzmanları uzun uzun tartışsalar, yazsalar da okusak... Ancak maalesef magazin haberinin ötesine geçmiyor!

        Neyse bu kavga benim aklıma, yıllar önce sevgili Muhsin Kızılkaya’nın yazısından öğrendiğim, edebiyatımızda Abdülhak Hamit ile Nazım Hikmet arasındaki kuşak çatışmasının acayip bir öyküsünü getirdi...

        MUSTAFA SANDAL, LVBEL C5’LE BAŞBAŞA BİR YEMEK YESE HİÇ SORUN KALMAZ SANKİ

        Nazım Hikmet 1929’da Resimli Ay dergisinde ‘Putları Yıkıyoruz’ başlıklı isimsiz bir yazı yazar. Genç şairler olarak eskinin ‘putları’nı yıkıp yerine yeniyi koyacaklardır. Hedefte de Makber’in yazarı, büyük şair Abdülhak Hamit vardır. Edebiyat camiası ikiye yarılır. Bir tarafta “Abddülhak Hamit dâhidir, bunlar dâhilerimizi yıkmak istiyorlar” deyip ‘eskinin’ yanında duranlar diğer tarafta da “Bu bir edebiyat tartışmasıdır gücünüze güveniyorsanız hodri meydan“ diyen yeniciler…

        Tam da bu eski-yeni kavgasının göbeğinde yer alan Abdülhak Hamit kimsenin beklemediği bir şey yapar. Nazım Hikmet’e bir mektup yazan Hamit genç şairi yemeğe davet eder… Eski ile yeni o yemekte buluşur… Bundan sonrasını ben Muhsin Kızılkaya’dan aktarayım (o da Sabiha Sertel’in Roman Gibi kitabından almış):

        “Ertesi gün (Nazım Hikmet) dergide toplanmış olan arkadaşlarına intibalarını anlatır: ‘Abdülhak Hamit burjuva, ama büyük şair. Beni karısı Lüsyen Hanım’la kapıda karşıladı. Hamit uzun boylu olduğu için, redingotla adeta bir İngiliz lorduna benziyordu. Hele gözlerindeki monoklü, ha düştü, ha düşecek diye ödüm patlıyordu. Beni mükellef bir salona götürdüler. Avizeler, 14. Lüi stili bir salon takımı. Kendimi bir sarayda sanıyordum. Bir sofra! Bir sofra!.. Londra’dan getirtilmiş İskoç viskileri, çeşitli içkiler... Masanın bir ucundan öbür ucuna kadar çeşitli mezeler... Abdülhak Hamit’in bir de misafiri vardı. Dört kişi sofraya oturduk. Ben sofrada mahcup bir çocuk gibiydim.

        Abdülhak Hamit bir sanat bahsi açtı. Sanat tarihini, çeşitli edebiyat mekteplerini, şiirde, edebiyatta, tiyatroda meydana gelen değişmeleri, öyle bir anlattı ki, karşısında cehlimi duydum. Fakat ben de ona, onun bilmediklerini, realist sanatı anlattım. Büyük bir ilgiyle dinledi.

        Putları kırmakta haklısınız dedi. Biz de edebiyat hayatına atıldığımız zaman aynı şeyi yaptık. Divan edebiyatını yıktık, Tanzimat edebiyatına girdik. Türk edebiyatında yeni hamleler yaptık. Biz onları yıktık. Siz de bizi yıkacaksınız.

        Abdülhak Hamit’in toleransına hayran oldum. Oysa ben, çetin tartışmalar yapacağız sanmıştım.’”

        Mustafa Sandal, Lvbel C5’le polemiği devam ettirmek yerine kendisine etmedik laf bırakmayan Nazım Hikmet’i yemeğe davet eden Abdülhak Hamit’in yaptığını yapsın… Lvbel C5’le bir yemekte buluşsun, çok değil 3-5 yıl sonra da birilerinin Lvbel C5’e “Eskiler turşu olduğu için deliriyor şu an... No mate; eskisin, defol…” diyeceğini hatırlatsın…