Çocukken mercimek köftesini acı pul bibere banarak yediğimizi hatırlıyorum! Hatırladığınız şeyle aranıza giren yılların sayısı arttıkça hatırladığınız şeyin tam da hatırladığınız gibi olup olmadığından emin olamamak çok acı… Mercimek köftesini acı pul bibere banarak yediğimizi hatırlamamla aramdaki bağ da bu şekilde. Bugün olduğum yerden bakınca çok saçma geliyor ama bir yandan da mercimek köftesini elimle tutup acı pul bibere bandığımı an sanki birkaç saniye önce yaşanmış gibi gözümün önünde. Hatta biberin acısını damaklarımda hissediyorum…
Yedi kişilik bir masada “Kim daha acı yiyebilir?” konulu bir iddiada sonuncu gelmeme şaşırırken geldi aklıma mercimek köftesi ve pul biberli hatıram… Yemeklerde acıyı severim ama o akşam gördüm ki acı sevme seviyem baya düşmüş! Bir arkadaş, acı Arnavut biberlerini çerez gibi yediğinden bahsetti mesela! “Ne büyük saçmalık, insan midesine bunu neden yapar?” diye düşündüm bir an. Bu sorunun peşine düştüğümde kendimin hayattan tat alma konusunda acı pul bibere mercimek köftesi banan çocuktan çok geride olduğunu fark etmem tattığım tüm acılardan daha acıydı!
İSTEYEREK ACI YEMEK SADECE İNSANLARA ÖZGÜ BİR ZEVK!
Bilim insanları acı biberin damakta bıraktığı yanma hissinin tat ya da kokudan farklı olduğunu söylüyorlar. Tüm dünyada her gün, her öğünde milyonlarca insan bu, farklı, ‘acı zevkin’ peşinde koşuyor.
Farmakolog David Julius ve Kaliforniya Üniversitesi’nden bilim insanları acıdan alınan 'tat'ın peşine düşmüş... Acı biberin aktif maddesi olan kapsaisinin reseptörünü tanımladıklarında ise ortaya şöyle bir şey çıkmış: Ekip kapsaisine yanıt veren duyusal sinir hücrelerinde aktif olan her geni almış ve bunları kapsaisine yanıt vermeyen kültürlü böbrek hücreleriyle değiştirmiş. Sonunda, böbrek hücrelerinin yanıt vermesini sağlayabilen bir gen bulmuşlar. Genin, TRPV1 adını alan bir reseptörü kodladığını tespit etmişler. Bu reseptör yalnızca kapsaisin tarafından değil, aynı zamanda tehlikeli derecede yüksek sıcaklıklar tarafından da aktive ediliyormuş...
Evet biraz karışık, kabaca şöyle demek daha açıklayıcı sanırım: Bir acı bibere "ağzımı yaktı" dediğinizde, bu sadece bir benzetme değil; acı yediğinizde beyninizin algılayabildiği kadarıyla, ağzınız gerçekten yanıyor...
Acı yediğimizde göz yaşarması, terlememiz ya da burnumuzun akmasının nedeni vücudumuzun bu tahriş edici maddeden (acıdan) kurtulmaya çalışıyor olmasıymış!
Temelde aynı his olmasına rağmen çok sıcak bir yiyeceği damağımızı yakacağını bildiğimizden yemiyoruz; çok sıcak yemek yemekten zevk almıyoruz oysa acı yemenin tuhaf bir keyfi var! Ha bu arada acı yemekten keyif almanın sadece insanlara özgü olduğunu da belirtmek gerek. Başka hiçbir memeli bilerek, isteyerek acı yemiyormuş!
ACI YEMEK SEVMEK BİR TÜR ‘İYİ HUYLU MAZOŞİZM’
M.Ö. 7000 civarında Meksika ve Orta Amerika'da ortaya çıkan bazı kalıntılar insanların acı biber yediğine dair ilk kanıtlar olarak kabul ediliyor. Acı biberler Avrupa'ya 16. Yüzyıl’da geliyor. Bugün küresel acı sos pazarının 2030’da 5 milyar dolar olması bekleniyor ki bu rakam iki yıl önce 3 milyar dolarmış!
Bilim insanları acıyı bu kadar sevmede genlerin etkisi olduğunu kabul ediyorlar. Tek ve çift yumurta ikizleri üzerinde yapılan bir çalışmada genlerin acı biberlere olan düşkünlüğümüzün yüzde 18 ila 58'ini oluşturduğu ortaya çıkmış. Bazı insanların acıyı diğerlerinden daha az hissetmesi ya da sürekli acı yediği için zamanla acıya daha az duyarlı olması da mümkün...
Acı yemek yemekten keyif alma durumuyla ilgili çalışan psikologlar, kişilik ve ruh halleri üzerinde de duruyor. 1980’lerde Pennsylvania Üniversitesi'nden psikolog Paul Rozin, acı yemenin korku filmi izlemek veya lunaparkta gondola, ‘rollercoster’a binmek gibi bir tür "iyi huylu mazoşizm" olduğunu öne sürmüş: “Fırından yeni çıkmış, dumanı üstünde patates yediğinizde ağzınızı kaplayan hücreleri öldürecek ve potansiyel olarak kalıcı hasara yol açacak kadar sıcak olduğunu bilirsiniz. Ancak acı yemek yanığı yanlış bir alarmdır: Acı yemek gerçek bir tehlikeye maruz kalmadan uçurumun kenarında dolaşma heyecanını yaşamanın bir yoludur...”
Yıllar sonra yine Pennsylvania Üniversitesi’nden John Hayes ve öğrencisi Nadia Byrnes acı biber tutkunlarının heyecan arayan kişiliklere sahip olup olmadıklarını anlamak için bir çalışma yapmışlar.
KADINLAR HEYECAN İÇİN ERKEKLER MAÇOLUKTAN ACI YİYYOR
Hayes ve Byrnes 250 gönüllüyle yaptıkları çalışmalar sonucunda, acı biber sevenlerin acı biberden kaçınanlara göre gerçekten de daha fazla heyecan arayanlar olduğunu keşfetmişler. Acı biber yiyenler, övgüye, ilgiye ve diğer dışsal desteklere ne kadar ilgi duyduğumuzu ölçen ödül duyarlılığı adı verilen bir başka kişilik özelliğinde de daha yüksek puan alma eğilimindeymiş. Araştırmacılar konuyu daha yakından incelediklerinde ilginç bir ilişki ortaya çıkmış: kadınlarda acı biber yemenin en iyi belirleyicisi heyecan arayışıyken, erkeklerde ödül duyarlılığı daha yüksekmiş.
John Hayes, bunun sebebinin erkeklerin acı biber yemesinde maçoluğun rol oynaması: "Kadınlar için en acı biberi yiyebilmenin sosyal bir statüsü yokken, erkekler için var..."
İster heyecan, ister lezzet için acı yemenin küçük de olsa hayattan daha fazla tat almakla bir ilgisi var gibi... Spora ilk başladığınızda tüm vücudunuz ağrıdan kırılırken zamanla salgılanan endorfinin keyfi gibi. Hayatın tadını daha iyi anlamak için bir parça acıyı tatmanın zararı yok.
Şimdi geriye dönüp baktığımda mercimek köftesini acı pul bibere banarak yiyen çocuğunu benden daha mutlu olduğunu inkar edemem doğrusu.