“Allah aşkına, ona (yapay zekaya) ‘gelecek’ demeyi bırakın; yapay zekanın tek yaptığı geçmişi berbat bir şekilde ‘geri dönüştürüp', yeniden tüketilmek üzere kusmak!..”
2014 yılında intihar eden oyuncu Robin Williams’ın kızı Zelda Williams geçtiğimiz günlerde böyle isyan ediyordu! ‘Sevdiklerinizi hayata döndürün’ başlıklı saçma sapan bir sosyal medya trendi sonrası babasının yapay zekayla yaratılmış yüzlerce videosunun kendisine gönderilmesinden illallah eden Zelda şöyle devam ediyor: “Lütfen babamın yapay zekayla ürettiğiniz videolarını bana göndermekten vazgeçin artık! Bunları görmek istediğimi nereden çıkarıyorsunuz. İstemiyorum, neden yaptığınızı da anlamıyorum… Biraz olsun insanlığınız varsa bunu ona ve bana hatta diğer insanlara yapmayın. Bu çok aptalca; zaman, enerji kaybı ve inanın babamın da isteyeceği bir şey değil!.. Sanat yapmıyorsunuz yaptığınız insanların hayatlarından aşırı yapay, doğal olmayan sandviçler yapıp bunları zorla başkalarının ağızlarına tıkamak, sonra da ‘like’ beklemek. İğrenç!!!”
Son günlerde ne zaman Instagram’a girsem Zelda Williams’ın isyan ettiği türden videolara denk geliyorum. 20-25 saniyelik bir videoda Kemal Sunal 1 yaşından 70 yaşına geliyor gözümüzün önünde, Tarık Akan Manhattan manzaralı bir ofiste ‘tüccar’ oluveriyor. Freddy Mercury Adele’le ‘I Set Fire to The Rain’ şarkısında düet yapıyor, Frank Sinatra Oasis’in ‘Wonderwall’ını cover’lıyor… İlk bakışta masum, artık aramızda olmayan bu insanlara saygı işareti, eğlenceli şeyler gibi görülüyor ama işte Zelda Williams’ın isyanına kayıtsız da kalamıyor insan… Kendi adıma babamın ya da annemin yapay zekayla yaratılmış görüntülerini izlemek istemezdim doğrusu!
TILLY NOORWOOD OYUNCU FALAN DEĞİL O BİLGİSAYRDA ÜRETİLMİŞ BİR VERİ!
Yapay zeka konusunda her gün yeni bir şey çıkıyor. Benim bu üç kuruşluk ‘doğal zekamla’ anlayabileceğim sınırı çoktan aştı. Devletler yapay zekayla ilgili yasal düzenlemeler yapmak için çalışıyorlar ama onun hızına ulaşmaları mümkün değil… İşte son bir haftadır Hollywood ve de dünya yapay zekayla üretilmiş oyuncu Tilly Noorwood’u konuşuyor. Hollandalı aktör ve komedyen Eline Van der Velden kendi yarattığı Tilly’nin ‘bir sonraki Scarlett Johansson’ olmasını istediğini söylüyor. Hollywood Oyuncular Birliği Tilly’e tepkili: “Aktör falan değil, sayısız oyuncunun performanslarıyla eğitilmiş bir bilgisayar programıyla yaratılmış ‘veri’! Hiçbir yaşam deneyimi, duygu yok! İzleyiciler bilgisayar tarafından üretilen içerikleri izlemekle ilgilenmiyor…”
Gerçekten ilgilenmiyor muyuz? Üzgünüm ama çok yakın bir gelecekte tamamı yapay zekayla üretilmiş bir filmin gişe rekorları kırması kimse için sürpriz olmaz diye düşünüyorum.
Van der Velden Tilly’ye öfke duyanlara şöyle sesleniyor: “O bir insanın yerine geçen bir şey değil. Yaratıcı bir çalışma, bir sanat eseri. Kendisinden önceki bir çok sanat formu gibi, o da sohbet başlatıyor ve bu daha sonra başlı başına yaratıcılığın gücünü gösteriyor…”
Yapay zeka, Zelda Williams’ın isyan ettiği şeyin ötesine geçiyor!
YAPAY ZEKA AKRÖTLERDE KAPRİS YOK, YORULMA YOK, ÜCRET PAZARLIĞI YOK…
Hobbit, İndiana Jones gibi filmlerle tanınan oyuncu John Rhys-Davis birkaç ay önce bir röportajda, yapay zeka çağında oyunculuğun geleceğiyle ilgili son derece karamsar konuşuyordu: “Oyuncular için bir gelecek yok!”
Tom Hanks, “Yarın bana bir otobüs çarpıp ölebilirim ama performanslarım başka filmlerde sonsuza kadar devam edebilir” diyor yapay zeka konusunda biraz da çaresizlikle.
Yapay zekayla üretilmiş oyunculara karşı bir isyan var gibi görünse de alttan alta sinema sektörüne getireceklerini dillendirenler de az değil. Yapay zeka ile üretilen oyuncuların film yapımcılarına avantajlar getireceğini söyleyenler, “Yapay zeka aktörlerin çalışma saatleri yok, yaşlanmıyorlar, kapris yapmıyorlar, ücret konuşmuyorlar, ‘zamanım yok’ diye proje reddetmiyorlar. Ne zaman isterseniz o an hazır oluyorlar…” diyor.
Yönetmenlerin yapay zeka ile üretilen oyuncular sayesinde filmlerde mutlak yaratıcı kontrolü ele alacağını iddia edenler var: “Oyuncunun performansının her yönünün istedikleri gibi yönetebilirler. Zaman ve maliyet verimliliği ellerinde olur…Dijital model oluşturulduktan sonra oyuncu ek maliyetler olmadan farklı sahnelerde hatta filmlerde tekrar tekrar kullanılabilir. Ayrıca bağımsız yönetmenler çok daha büyük bütçelere, dev yapım şirketlerine ihtiyaç olmadan kendi filmlerini yaratabilirler. Bu da sinema sektörünü demokratikleştirir…”
BİRİNİN YÜZÜ, SESİ, ONU O YAPAN KİŞİLİĞİNİN HAKLARI ÖLÜNCE KİME AİTTİR
Seslerinin reklamlarda, seslendirmede kullanım haklarını dev şirketlere satan oyuncuların yakın gelecekte yüzlerinin de kullanılabilmesi yönünde anlaşmalar yapması şimdi bir Black Mirror bölümü gibi gelebilir ama yaparsa kim ne diyebilir ki! Yakın zamanda öldükten sonra yapay zekayla yaratılıp yeniden beyazperdede boy gösteren James Dean, Paul Walker, Carrie Fisher, Ian Holm gibi oyuncular ortada duruyor...
Birinin yüzü, sesi, onu o yapan kişiliğinin hakları o öldükten sonra kime aittir? Yaşarken bu hakları bir şirkete devredebilir mi? ? Bu konuda telif sistemi nasıl işler? Bu hakları alan şirket o oyuncunun kariyerini yönlendirmekte ne kadar özgürdür? Yaşarken hep reddettiği tipte rollerde öldükten sonra oynatmalarının önünde bir engel var mı?
Daha cevabını henüz kimsenin tam olarak bilmediği bir dolu soru var…
Zaten şu anda tehlike sinema sektörünün görünmeyen emekçileri için daha büyük! Yıldız oyuncular yapay zekayla üretilen ‘ikizleri’ için belki bir telif hakkıyla kendilerini koruyabilirler ama seslendirme sanatçıları, makyaj sanatçıları, prodüksiyon ekiplerine hiç gerek kalmayabilir!
İzledikleri filmlerde duygusal derinlik, insani dokunuş arayanların sayısı yapay zeka oyuncuları sinemadan uzak tutacak kadar var mıdır; sanmıyorum.
Günlerinin büyük bölümünü bilgisayar oyunu evreninde geçiren, yapay bir evrende, yapay karakterlerle özdeşlik kurup oyunlar oynayan yeni neslin bir 5-10 sene sonra Tilly Noorwood ile Scarlet Johansson arasındaki farkı çok da önemsemeyeceğini düşünüyorum…
“Yapay zekanın tek yaptığı geçmişi berbat bir şekilde ‘geri dönüştürüp, yeniden tüketilmek üzere kusmak!..” diyen Zelda Williams haklı ancak korkarım artık hayatını kaybeden ünlülerin huzur içinde uyumaları mümkün olmayacak… Kelimenin tam anlamıyla ‘ölümsüz’ oyuncular çağına hoş(mu) geldik!!!