Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Kadir Kaymakçı Başarı için şans mı önemli çok çalışmak mı? İşte bütün mesele bu!
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Son birkaç gündür sosyal medyanın hemen her mecrasında karşıma Feyyaz Yiğit’in ‘çalışmak’ ve ‘şans’ üzerine İbrahim Selim’in Youtube programında söyledikleri çıkıyor… ‘Yan Yana’ filmiyle herkesin dilinde olan Yiğit, başarısıyla ilgili “Şansım yaver gitti… Bir sürü insan çalışıyor ama kazanamıyor…” deyip seyirciye “Yalan mı?” diye soruyor. Seyirciler onu destekliyor: “Doğru!” Feyyaz Yiğit devam ediyor: “Bazen çok emek veriyorsun, veriyorsun; yaşarken de göremiyorsun. Ben o açıdan şanslıyım… En sevmediğim şeydir; 'Yeterince çalışırsanız başarırsınız'. Yeterinden fazla çalışsanız da başaramayabilirsiniz. Bir sürü parametrenin aynı anda çalıştığı bir şey hayat. O açıdan da şanslıyım. Kimseye öyle apır sapır nasihatler veriyormuş gibi görünmek istemem.”

        Sosyal medya bu sözlerin ne kadar doğru olduğunu söyleyen paylaşımlarla dolu… Herkes bu konuda Feyyaz Yiğit’le ‘yan yana’!

        Bence de haklı… Çok çalışsan da olmama durumu her zaman var. Ama ‘olmayabilir’ diye çok çalışmaktan da vazgeçmemek gerek.

        Ben beni bildim bileli edebiyat okuyup, gazeteci olmak istiyordum. Edebiyat okudum, gazeteci oldum. Şansım yaver gitti evet, ama o şansı yaratmak için çalıştım da. Düşler Tarlası filminde Iowa’lı çiftçi Ray Kinsella’nın kulağına fısıldayan sesi dinledim: “Sen yap (inşan et-çalış) gelecekler…”

        Ben yaptım, ve evet geldiler; gelmeyebilirlerdi ama “Ya ne de olsa ben ne yaparsam yapayım gelmeyecekler” diye çalışmaktan vazgeçmedim.

        YAYINEVLERİ İLK KİTAP KUMARINI NEDEN BU KADAR ÇOK SEVİYOR?

        Geçenlerde bir yazı okudum. Başlığı ‘Yayınevlerinin kumar problem var’dı. Feyyaz Yiğit’in ‘Çalışmakla’ ilgili sözlerini görünce aklıma geldi. Makale kitap yayıncılarının ilk kitaplarını çıkaran yazarlar konusunda resmen zar attığını söylüyor. Çok çalışıp, aylarca yıllarca uğraşıp ilk kitabını çıkaran bir yazar için sadece 'iyi yazmak' yetmiyor. Zarların da düşeş gelmesi gerekiyor!

        İlk kitabını çıkaran yazarın kitabını risk alıp basan yayın evi, kitap ‘patlarsa’ büyük kazanç sağlıyor, aksi durumda ise para kaybediyor.

        İlk kitabını çıkaran yazar içinse durum daha çetrefilli! Çoğu yazar ilk kitabında büyük satış rakamlarına ulaşamıyor. Ne denli iyi bir yazar olduğu bazen ikinci bazen de üçüncü ya da beşinci kitabında anlaşılıyor. Ama günümüzde bırakın üçü, dördü, ilk kitapta beklenen satışa ulaşamayınca ikinci kitabı görmek bile çok zor bir yazar için. Ticari başarı gelmeyince yayınevleri aynı yazara ikinci kitap şansını vermektensen yeni bir yazarın ilk kitabı için zar atmayı tercih ediyor… Bu düşeş gelene kadar devam ediyor.

        Çok çalışma ve şansın yaver gitmesi arasındaki aşk nefret ilişkisi her yerde var.

        Katanya Üniversitesi’nden bilim insanları Alessio Emanuele Biondo ve Andrea Rapisarda’nın 2018’de yaptıkları ‘Yetenek ve Şans: Başarı ve başarısızlıkta rastlantısallığın rolü’ başlıklı çalışmada bilgisayar simülasyonları üzerinden binlerce kariyer yolunu modellemişler ve ortaya şöyle bir sonuç çıkmış: “En başarılı görünen kişilerin çoğu, en yetenekli olanlar değil; en çok talihli rastlantıyla karşılaşanlar… Yetenek, çalışma gereklidir ama çoğu zaman bir kapıyı açmaya tek başına yetmez; o kapıyı karşına getiren bir tesadüf gerekir...”

        "İYİ BİR HAYAT EMEKLE TESADÜFÜN KIRILGAN ORTAKLIĞIDIR"

        Bilim dünyası yıllardır bunu söylüyor “Evet, çaba şart… ama şans belirtisi taşımayan bir başarı keşfedilmedi henüz…” Stefan Zweig'ın o ünlü kitabının adı gibi ne kadar çok çalışırsak çalışalım ‘Yıldızın Parladığı Anlar’a ihtiyacımız var!

        Yanlış sapılan bir yol, tesadüfi karşılaşılan bir kişi, hesapta olmayan bir aksilik bazen başarı için beklediğimiz o ‘an’a neden olabiliyor hayatta… ‘Sliding Doors’ filmindeki gibi saniyelerle kaçırdığınız bir tren hayatınızı hiç de beklemediğiniz istasyonlar doğru götürebiliyor bazen.

        Bir başka araştırmaya göre aynı yetenek ve aynı çalışma miktarına sahip kişiler arasında başarı farkını yaratan ‘tesadüfi fırsatlar’ oluyor.
En başarılı olanlar, en yetenekliler değil; “ortalama yetenek + yüksek şans” bileşimine sahip olanlar çıkıyor. Yani emek şarttır, ama sonuçları çoğu zaman şans dağıtıyor…

        Peki “Çalışmamın hiçbir önemi yok mu?” Elbette var; şans, çalışanın yanındadır! Şans, duran birinin karşısına çıkmaz; hep arayanın önüne düşer... Mesele, şansın gelip gelmeyeceği değil; geldiğinde onu tanıyabilecek kadar uyanık olup olmadığımız...

        Paul Auster’in kahramanlarının başına gelen günlük mucizeleri gibi hayat bizim de önümüze küçük mucizeler çıkarıyor. Ama bu mucizeleri tanımak için önceden hazır olmak, bu karşılaşma için çalışmak gerekiyor... Şans kapıyı çaldığında ona kapıyı açmaya hazır olmak gerek. Bir söz hatırlıyorum, nerede okuduğumu unuttum ama üç aşağı beş yukarı şöyle bir şeydi: “İyi bir hayat, emekle tesadüfün kırılgan ortaklığıdır…” Feyyaz Yiğit haklı “Yeterinden fazla çalışsanız da başaramayabilirsiniz” ama bu hiç çalışmamanın bahanesi değil…