Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Nagehan Alçı 28 Şubat sanıklarına tahliye için top Adli Tıp'ta
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Türkiye’de siyasete hakikaten bahar mı geliyor yoksa mevsimlerin son zamanlarda bir gün içinde değişmesi gibi bu hava da bir anda tekrar döner mi?

        Açık söyleyeyim, karşılıklı sertleşe sertleşe adeta kabuk bağlamış dil ve bunca kutuplaşmaya bakıp ikincisine daha çok ihtimal veriyordum.

        Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Özel görüşmesinin detayları ortaya çıktıkça bu ılımlı atmosferin en azından bir süre daha devam edeceği algısı güçleniyor.

        1 saat 35 dakikada neler konuşulduğu Cuma günkü görüşmeden beri paylaşılıyor.

        İki taraftan da önemli isimlerle konuştum.

        Mustafa Elitaş: “Önemli olan olumlu diyalog ortamının başlamış olması”

        AK Parti Genel Merkezi’ndeki toplantıya Cumhurbaşkanı ile birlikte katılan ve Özgür Özel ile yanındakileri kapıda karşılayan isim AK Parti Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş’tı.

        Dün Sayın Elitaş’ı arayıp buluşmanın içeriğini ve izlenimlerini sordum.

        “Nagehan Hanım verimli bir toplantıydı. Detayları da konuşalım ama şunu özellikle söylemek isterim: önemli olan kimin ne dediği, ne yapıldığından çok olumlu bir diyalog sürecinin başlamış olmasıdır. Buna odaklanmak gerekir. Bunun devamını sağlamak için gayret sarf etmek gerekir.”

        Müsavat Dervişoğlu randevu talep ederse…

        Mustafa Elitaş değişen atmosferle ilgili önümüzde uzun bir süre seçim olmayacağını ve bu atmosferin Türkiye’nin sorunlarını çözmek için önemli olduğunu söyledi.

        Acaba bu görüşmelerin benzerleri diğer partilerle de olacak mı? Bunu da sordum. Mesela İYİ Parti’nin yeni genel başkanı Müsavat Dervişoğlu ile?

        “Unutmayın talep Özgür Özel’den gelmişti, Müsavat Bey de böyle bir talepte bulunursa elbette değerlendirilir.” dedi.

        Görüşme ile ilgili edindiğim önemli bir bilgi var.

        Mustafa Elitaş- AK Parti Genel Başkan Vekili
        Mustafa Elitaş- AK Parti Genel Başkan Vekili

        Çetin Doğan ismi geçince Cumhurbaşkanı ne demiş?

        En somut konu yargı başlığı açılınca konuşulmuş olan 28 Şubat ve Gezi Davası.

        28 Şubat davası ile ilgili bu köşede Çetin Doğan başta olmak üzere emekli generallerin durumuna dair daha önce de yazdım, tutukluluklarına itiraz ettim. Buraya iki yazı linki buraya koyuyorum.

        28 Şubat, Çevik Bir ve Levent Göktaş olayı

        Yaşları ilerlemiş ve sağlık sorunları bulunan bu isimler için Cumhurbaşkanı’nın af yetkisini kullanabileceğini söylemiştim o yazılarda.

        28 Şubat generallerinin hapse atılmasını doğru bulmuyorum

        Cuma günkü buluşmada Özgür Özel bu konuyu açınca Cumhurbaşkanı Erdoğan dönüp “ben zaten o konuda talimat vermiştim, değerlendiririz” demiş.

        Ancak Cumhurbaşkanının af yetkisini kullanabilmesi için Adli Tıp’tan tutukluların sağlık durumu ile ilgili rapor gelmesi gerekiyor. Bu rapor olmadan af yetkisi kullanılamıyor.

        Kısacası 28 Şubat tutukluları ile ilgili top Adli Tıp’ta. Anladığım kadarıyla bu, Gezi davasından daha kolay çözülebilecek bir konu. Gezi’de top yargıda. Burada ise Cumhurbaşkanı gerekli rapor gelirse emekli generallerin tahliyesi için yetkisini devreye sokabiliyor.

        Tutuklu generallerin tahliyesi 28 Şubat’ın affedilmesi anlamına gelmez

        Ben 28 Şubat postmodern darbe sürecine karşı çok net duruşu olan bir gazeteciyim. O dönem askeri vesayetin mağdur ettiği başta dindarlar ve Kürtler olmak üzere farklı toplumsal kesimler, siyasetçiler ve gazeteciler var.

        Dönemin Genelkurmay’ının, medyanın ve sivil toplumun el ele vermesiyle alaşağı edilmiş bir hükümet, kapatılan bir parti ve işlerinden edilen binlerce kamu görevlisi var.

        Onların hakkını ve hukukunu bugüne kadar hep korumaya hep gayret ettim.

        Öte yandan Türkiye’de artık bir yumuşama döneminin başlaması gerektiğini de savunuyorum. Maalesef askeri vesayet ile hesaplaşmayı hukuk içinde kalarak yapmayı başaramadık. Hesaplaşma dalgaları adalet içinde ve yasalara uygun şekilde sürdürülemedi. Toplum bu süreçlerden yoruldu.

        Bu tespitleri yapmak 28 Şubat darbesini yok saymak ya da meşrulaştırmak değildir.

        28 Şubat davası özü itibarıyla doğru olsa da usulen yanlış oldu. Bugün geldiğimiz noktada darbeyi yargılamak yaşı belli bir seviyeyi aşmış hasta generaller üzerinden olmamalı.

        Fakat 28 Şubat’ın bir post modern darbe olduğu da dönemin aktörleri ve kamusal aydınları tarafından kabul edilmeli.