HT Gastro
Stil

Bitmeyen kavga: Anneler ve kızları

Anneler ve kızları kavga eder ama bu dünyanın sonu değildir. İlişkinizi mahvetmeden ergenlikle nasıl başa çıkabilirsiniz? Bu sorunun cevabını anne-kız terapisti Rosjke Hasseldine'in The Mother Daughter Puzzle (Anne Kız Bulmacası) isimli kitabına referansla öğrenmeye çalışacağız.

Giriş: 10.09.2024 - 08:30 Güncelleme: 13.09.2024 - 20:54
Haberler Stil Bitmeyen kavga: Anneler ve kızları

Geçmiş yıllarda oturduğumuz bir kafede bir kadın, 4 ve 9 yaşlarındaki kızlarım hakkında ciddi bir tonda “siz bir de onları ergen olduklarında görün” demişti. Kadının söylediği belli belirsiz şey bendeki mutluluğu geleceğe dair belirsiz bir korkuya dönüştürmüştü. Dün gibi hatırlıyorum. Halbuki birkaç dakika önce de ne kadar sevimli olduklarını söylemişti.

Ne yazık ki bu aslında sıradan bir durum. Anneler ailelerinden, arkadaşlarından hatta marketlerde ya da restoranlarda yabancılardan bu tür yorumlar duyuyor. Kapıları çarpan genç kızlar ve bağıran annelerle ilgili pek çok hikaye dinliyoruz. Bu yüzden bu uyarılar pek de şaşırtıcı değil.

Anne kız kavgaları kaçınılmaz mıdır? Değilse, bir anne bu çatışmayı atlatmak ve istediği yakın ebeveyn çocuk ilişkisini sürdürmek için ne yapabilir? Bunu anne-kız terapisti Rosjke Hasseldine'in The Mother Daughter Puzzle (Anne Kız Bulmacası) isimli kitabına referansla öğreneceğiz.

Anne kız ilişkisinin ergenlikte bozulması kaçınılmaz mı?

Çocuklar büyürken gerilim yaşanması aslında normal. Birey olmak zorundalar. Ebeveynleriyle çatışıyorlar. Buna bir uzaklaşma yolu bulmalıyız. Ama nasıl?

Ergenlik dönemi genellikle anne-kız ilişkisinde mücadelelerin ortaya çıktığı ilk aşama. Bu gerilim genellikle hormonlara bağlanır ve hormonlardan kaynaklandığı düşünülür. Kızlarımızın geçirdiği gelişimsel süreçleri anlamak önemli ancak uzmanlar hormonal değişikliklerin tek suçlu olmadığını öne sürüyor. Annenin hayatında olup bitenler de bu dinamikte bir başka faktör. Hayatımızda ne tür krizler ya da stres faktörleri olursa olsun, bunların çocuklarımızla ilişkilerimizi nasıl etkilediğinin farkında olmalıyız.

Çünkü bu noktada, aile içinde kadınlara yüklediğimiz toplumsal beklentilerin çoğu baş göstermeye başlar. Kız çocuğu annesinden farklı şeylere ihtiyaç duyar. Kendini tanımlamak ve kim olduğunu bulmak isteğiyle yanıp tutuşur. Annesinin gördüğü küçük kız olmaktan çıkar. Bir kız çocuğu kendi kişiliğini bulmaya çalışırken bazen annesinin sözlerinden rahatsız olabilir. Çatışma ortaya çıkıp çözülmeden bırakılırsa daha sonra gerginlik yaratır.

Genç kızlar kimliklerini arıyor

Annelerin kızlarının bağımsızlığa ihtiyacı olduğunu bilmeleri önemlidir. Anneler kızlarının bakış açısını anlayabilirse anne-kız arasındaki gerilimden kaçınılabilir. Anneler bazen bunu, bu çocuk artık söz dinlemiyor olarak tanımlıyor. Ergenlere asi gözüyle bakılıyor, ama yaptıkları şey sadece dünyada kim olacaklarını bulmaya çalışmak. Bunu yapabilmek için alana ihtiyaçları var ama aynı zamanda bir şeyleri deneyebileceklerini ve berbat edebileceklerini ve bunun için ebeveynleri tarafından yargılanmayacaklarını bilmenin güvenli bölgesine de ihtiyaçları var.

Ortaya çıkabilecek sürtüşmelere rağmen kesin olan bir şey var: Bu akrabalık ilişkisi her iki taraf için de büyük önem taşır. Anne-kız ilişkisi diğer tüm ilişkiler için (arkadaşlarınızla, akrabalarınızla, büyüklerinizle, karşı cinsle ilişkilerinizde) temel oluşturur. Araştırmalar, anne ve kız arasındaki bağın kızın özgüvenine katkıda bulunduğunu ve yetişkinlikte de önemli bir bağ olmaya devam ettiğini gösteriyor. Anneler ve kızları sonsuza kadar birbirlerine ihtiyaç duyarlar. Bağlanmak için yaratılmışlar diyebiliriz.

Çoğu kadın kendisi de anne olmadıkça sağlıklı bir anne-kız ilişkisinin nasıl kurulacağını bilmez. Bunu zaman içerisinde öğrenir.

Annenin kendisine zaman ayırması önemli

Annelerin düzenli olarak kendilerine zaman ayırmaları önemlidir. Hayatınızda neye ihtiyacınız olduğunu kendinize sormak basit ama cevaplaması son derece zor bir soru. Ancak kişisel hayatlarımızda karşılaştığımız sorunların ebeveynlik hayatımıza yansımasını engellemek için bu soruyu sormak faydalı olacaktır.

Bu soru önemli çünkü kendi öz farkındalığınızla, nasıl ebeveynlik yaptığınızın ve hayatınızda neler olup bittiğinin farkına varmanızla ilgilidir.

New Hampshire'da yaşayan anne-kız terapisti ve yazar Rosjke Hasseldine bir annenin ihtiyaçları karşılanmadığında, bu ihtiyaçları kızının karşılamasını bekleyebilir ve bu da ilişkileri bozabilir diyor.

Bir annenin ihtiyaçlarının karşılanmaması ve aile içinde baskı hissetmesi ve görmesi genellikle nesilden nesile aktarılan bir deneyimdir ve kız çocukları bunu annelerinden öğrenir. Hatta bunu gelecek nesle aktarabilirler. Hasseldine'a göre anneler ve kızları arasındaki pürüz genellikle kimin söylediğinin olacağı ile ilgili diyor.

Aile içindeki kadınların haritalanma çalışması

Bu davranış biçimini değiştirmek için, bir aile içindeki kadınların duygularını ve deneyimlerini anlamalıyız. Hasseldine'a göre yeni bilgi gelmiyorsa beyin zaten bildiği şeye geri döner. Yani anne büyürken bunu gördüyse büyüdüğünde de bunu uygular gibi....

Hasseldine, The Mother-Daughter Puzzle adlı kitabında, bu farkındalığı yaratmanın yolunun, başta kız evlat, anne ve büyükanne olmak üzere aile içindeki kadınların duygusal gerçekliklerinin haritasını çıkaran bir tarih haritalama çalışması olduğunu söylüyor. Bu çalışmayı yapan kızdan, aile hakkında yaş ve meslek gibi gerçek bilgilere ek olarak, ihtiyaçlarını nasıl dile getirdikleri, ailedeki kadınların karşılaştığı duygusal mücadeleleri ve ailedeki kadınların güçlü yönleri gibi sorulara da yanıt vermesi isteniyor.

Güvenli bağlanma

Kız çocuklarının açıkça fikirlerini dile getirebilecekleri bir ilişki yaratmak da önemli. Ruh sağlığı terapisti ve Understanding Ruptured Mother-Daughter Relationships kitabının yazarı Khara Croswaite Brindle, olumlu bağlanma, güven ve güvenilirlik ilişkisini teşvik etmenin erken yaşlarda başladığını söylüyor. Annelerin bunu yapabilmesinin yolu, sürekli olarak mevcut olmaktır. Kızınızın gözlerinin içine bakıp ben buradayım, yanındayım diyebiliyor musunuz?

Kızınızın tavsiyeye ihtiyacı yok

Sadece bedenen değil ruhen de orada mevcut olmanız gerekir. Çocuğunuz orada olduğunuzu biliyor ama siz konuşmaktan dinlemeye, kızınızı anlamaya fırsat bulamıyorsunuz. Ergenlik yıllarında kızınızın bakış açısını bildiğinizi iddia etmeyin. Kendinizi kızınızın yerine koyun ama hemen sonuca varmayın, problemi çözdüğünüzü sanmayın.

Kızlar problem yaşar, ardından genellikle anneler devreye girer ve sorunu çözmek için tavsiyelerde bulunurlar. Uzmanlar bunun yargılayıcı hissettirebileceğini ve kızları anneden uzaklaştırabileceğini söylüyor. Aslında onlar sizden sorunu çözmenizi istemiyor. Sadece konuşmak, duyulduklarını hissetmek ve nasıl hissettiklerini ifade etmek istiyorlar.

Kızınızı dinleyin

Dinlemek; sessizliğe tahammül etmek anlamına gelir. Onca işinizin, organizasyonun arasında sabırlı ve sessiz bir şekilde dinlemeniz zor olabilir. Kızınız kimsenin onu önemsemediğini ve hatta dinlemediğini söylediğinde sadece dinleyin. Yorum yapmayın. Konuşmamak için kendinizle mücadele edeceğinizden eminiz. Bu aynı zamanda duygularınızı incitebilecek şeyler duymanız anlamına da gelebilir, ancak bunu kişisel algılamayın.

Kızlarınız size düşündüklerini anlatacak ve bazen sizi derinden yaralayacak şeyler söyleyecek. Söylediklerinde doğruluk payı olup olmadığını içinizden değerlendirin. İşte o zaman tepki vermeyi değil yanıt vermeyi öğrenebilirsiniz.

Devreye girmemek, kızınıza kendi başına doğru kararı nasıl vereceğini öğrenmesi için alan da sağlar. Kız çocukları, annelerinin yeni şeylerin ve yeni durumların üstesinden gelebileceklerine inandıklarına dair güven ve itimada gerçekten ihtiyaç duyarlar. Sezgilerinize ve kızınıza güvenin.

Kimse mükemmel değil

Ebeveynlik kolay değildir, bu yüzden kendinize anlayış gösterin. Kimse mükemmel değil ve anneler her şeye yetişemez.

Bir çatışma ortaya çıktığında, kelimelerin birden fazla anlama gelebileceğini unutmayın. Georgetown Üniversitesi'nde dilbilim profesörü ve yazar olan Deborah Tannen, bir annenin söylediklerinin, kastettiğinden başka anlamlara gelebileceğini kabul etmesinin önemli olduğunu söylüyor. Yaygın bir örnek, annelerin sadece yardım etmeye çalışırken yaptıkları yorumlar, kızların kendilerini kötü hissetmesine, daha doğrusu eleştiriliyor gibi hissetmelerine sebep olabiliyor.

İşin doğrusu şu: Tavsiye vermek söz konusu olduğunda, bu bir eleştiridir. Eğer bir şeyi yanlış yapmıyor olsaydınız, tavsiyeye, öneriye ya da iyileştirmeye ihtiyacınız olmazdı. Bunu kabul etmek çoğu zaman işleri kolaylaştırır. Tannen ayrıca annelerin olumlu yorumlara odaklanmalarını ve sözlerinin taşıdığı ağırlığı hatırlamalarını öneriyor.

Özür dilemeyi bilmelisiniz

Bir hata yaptığınızda özür dilemeniz iyi olur. Hata yaptığınızı kabul etmeniz, özür dilemeniz ve kızınızın duygularının önemli olduğunu kabul etmeniz önemlidir.

Anneler özür dilemiyorsa, bunu gene kendi yöntemlerinin doğru olduğunu düşündükleri için yaparlar. Anneler genellikle hatalarını kabul edip özür dilediklerinde bunun kötü bir ebeveyn olduklarını kanıtlayacağını düşünürler, oysa bu tam tersini kanıtlar diyor uzmanlar.

Okuldaki diğer çocukların yaptıklarını yapmasına izin verilmemesi ya da TikTok alışkanlıkları nedeniyle yaşanan çatışmalar normaldir. Ne yapacağınızı bilemiyorsanız onun yaşındayken kendi yaşadığınız deneyimleri anlatın ama kelimelerinizi doğru seçin. Bu, örneğin okulda yeni arkadaşlar edinmek, karşı cinsle ilişkileriniz, ilk flörtünüz gibi konular olabilir. Kızınızın yaşındayken yaşadığınız zorlukları anlattığınızda kızınız benzer sorunlar yaşadığınızı görecek ve konuyla ilgili eğer isterse sizin de konuşmaya istekli olduğunuzu anlayacak. Bu konuları çok fazla ayrıntıya girmeden konuşmanın yolları vardır ve kızınız aynı yollardan geçtiğinizi anlayıp yumuşayacaktır.

Asla çok geç değildir

Hasseldine, ilişkiyi onarmaya çalışmak için hiçbir zaman geç olmadığını söylüyor. Journal of Marriage and Family'de yer alan bir araştırmaya göre, annelerinden uzaklaşan kızların yüzde 81'i daha sonra annesiyle yeniden bağ kurmuş.

Bu içeriği paylaş
İLGİLİ İÇERİKLER