Bakan Fidan, gündemi değerlendirdi
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Beyaz Saray ziyareti ve Suriye'deki gelişmeler dahil olmak üzere gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bakan Fidan Gazze'ye dair açıklamasında "Gerekli şartların oluşması durumunda Türkiye, Gazze'de elini taşın altına koymaya hazırdır. Asker gönderme dahil her türlü konuda üzerine düşeni yapacaktır." ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, A Haber yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bakan Fidan, milli takımın Bulgaristan karşısında aldığı galibiyetten dolayı milli takımı tebrik etti.
ABD ziyaretini değerlendiren Fidan, "Öncelikle tabii şunu ifade etmek gerekiyor. Washington'a Beyaz Saray'a davet edilen Cumhurbaşkanımızın önderliğindeki Türkiye. Türkiye'nin son yıllarda ortaya koyduğu dış politikadaki performans, güvenilir ortak olma özelliği, birçok konuda Türkiye'yi işbirliği aranan bir aktör haline getirmiş durumda." ifadelerini kullandı.
Fidan, eylülde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD Başkanı Donald Trump ile bir araya geldiğini hatırlatarak, yapılan görüşmelerde Türkiye-ABD ikili ilişkileri ve bölge ilişkilerine ilişkin çok ciddi konuların konuşulduğunu söyledi.
ABD'deki temaslarda, iki ülke ve bölge açısından, küresel barış ve istikrar açısından önemli olan konuların tekrar gündeme geldiğini aktaran Fidan, Türkiye'nin menfaatlerini daha iyi koruması, ilerletmesi için bu konularda belirli bir anlayış birliğinin, koordinasyonun sağlanması gerektiğini belirtti.
Bakan Fidan, geçtiğimiz günlerde Beyaz Saray'a düzenlediği ziyarete ilişkin açıklamada bulunurken "Beyaz Saray'da yetkililerle yapılan görüşmelerde Suriye meselesi başta olmak üzere Filistin, Ukrayna gibi ağırlıklı konular görüşüldü." dedi.
"TÜRKİYE'NİN ONURLU DIŞ POLİTİKA İZLEDİĞİNİ GÖRÜYORLAR"
Bakan Fidan, Suriye ile ilgili meselelerde Türkiye'nin rolüne ilişkin konuşurken "Suriye'de Türkiye'nin emeği, ortaya koyduğu çaba, gerek istikrar gerek mültecilerin geri dönüşü için; yeni yönetimin uluslararası meşruiyet sağlaması için ortaya koyduğu çaba tarihte örneğine az rastlanır çabalardan biri. Olayı yakından takip eden ülkeler, Türkiye'nin nasıl ahlâki ve onurlu bir dış politika izlediğini görüyorlar. Bir taraftan Suriye'nin menfaatini, toprak bütünlüğünü, halkının refahını, barışı düşünürken; diğer taraftan kendiyle ilgili meseleleri geri planda tutup bunu bölge ülkeleri ile beraber götürme meselesi ancak Türkiye gibi uzun stratejik kültür tarihi olan, bunu yapacak derinliği olan ülkelerin izleyebileceği dış politika hamleleri." ifadelerine yer verdi.
"ŞAM İLE YPG ARASINDAKİ GÖRÜŞMELERİN GİDİŞATI ÖNEMLİ"
SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG konusunun, Amerikalılarla konuştukları önemli bir konu olduğunu vurgulayan Fidan, şunları kaydetti:
"Belli bir anlayış birliği içerisinde bunun ilerletilmesi gerekiyor. Biliyorsunuz, Amerikan sistemi içerisinde bölgeye angaje olurken, özellikle DAEŞ'le mücadele bahanesi üzerinden, burada oluşturulmuş belli mekanizmalar, belli siyasi yatırımlar ve belli bir perspektif var önceki iktidarlar döneminden bugüne kadar taşınmış. Şimdi bunu geriye doğru sardırmak, belli bir noktada bütün aktörlerin menfaatine olacak şekilde nihayetlendirmek bir dikkat, intizam ve sabır istiyor.
Suriye'ye ilişkin açıklamalarına devam eden Bakan Fidan, "Şam ile YPG arasındaki görüşmelerin gidişatı önemli. Bu görüşmeler inkıtaya uğradı malumunuz, özellikle İsrail'in güneye müdahalesinden sonra, bölgedeki birtakım gelişmelerden dolayı inkıtaya uğradı. Şimdi Amerikalıların ve bizlerin de en büyük şu an en büyük birincil meselesi, İsrail'in Suriye için bir tehdit olmaktan çıkmasını sağlamak ve Suriye'nin de İsrail için bir tehdit olmaması. Herkesin birbirinin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine dikkat ettiği bir yer. Şu an Suriye'nin topraklarının bir kısmı işgal altında, bu işgalin son bulması gerekiyor. Suriye'nin geri kalanını tehdit eden bir yaklaşım içinde olunmaması lazım." diye konuştu.
Bakan Fidan açıklamalarının devamında şu ifadelere yer verdi:
"YPG'nin Şam'la yürüttüğü görüşmelerin belli bir noktaya evrilmesini bekliyoruz. Şu an yürütülen müzakereler var. Amerikalılarla yapılan görüşmeler var, bizim yaptığımız görüşmeler var."
Bakan Fidan ayrıca "Duraksamaları getiren hususların başında, YPG'nin zaman zaman rotasından şaşıp yeni bir bölgesel krizden kendisine fırsat arayışı içinde olma durumu da var. Bu bir sebep. Bunun onlar için fayda sağlamayacağını hatırlatmak gerekiyor." dedi.
Bakan Fidan Türkiye'nin hassasiyetlerine dikkat çekerek "Esas olan Şam'ın kendi iradesini kullanarak YPG ile götüreceği nokta. Burada Türkiye'nin hassasiyetleri önemli. Biz kendi hassasiyetlerimizi, gerekli mecra ve ortamlarda ortaya koyuyoruz, ilgili aktörler nezdinde bunu ilerletiyoruz. Şunun altını tekrar tekrar çizmek isterim ki biz ulusal güvenliğimiz açısından fevkalade hassasız. Bizim için neyin tehdit oluşturduğunu, oluşturmadığını gayet iyi biliyoruz. Bunların bir şekilde ortadan kalkması bizim için önemli. Biz isteriz ki bunlar konuşarak, anlaşılarak, barış içerisinde taraflar müzakerelerini sürdürürken ortadan kalksın." ifadelerini kullandı.
Bakan Fidan, Suriye'nin güneyinde, özellikle Dürzilere yönelik bir İsrail provokasyonu söz konusu olduğunu söyledi.
"(Suriye Cumhurbaşkanı) Ahmed Şara'nın ve arkadaşlarının, Birleşmiş Milletler Terör Örgütü listesinden çıkartılması çok önemli bir diplomatik hamleydi." diyen Fidan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerine teşekkürlerini iletti.
"TÜRKİYE ELİNİ TAŞIN ALTINDA KOYMAYA HAZIR"
Gazze'ye asker gönderme konusunda Türkiye'nin pozisyonuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Fidan, şöyle devam etti:
"Başkomutanımız Cumhurbaşkanımız, orduların nihayetinde hareket emrini verecek makam. Buradaki oluşan irade, gerekli şartların oluşması durumunda, Türkiye, Gazze'de elini taşın altına koymaya hazırdır ve asker gönderme de dahil olmak üzere her türlü konuda üzerine düşeni büyük bir sorumluluk duygusu ile yapacaktır. Bu bizim uluslararası topluma, bu konuda verdiğimiz en net mesaj. Bunu ortaklarımıza da söylüyoruz, dostlarımıza da söylüyoruz, ilgili aktörlere de söylüyoruz.
Şimdi yalnız burada şöyle bir süreç devam ediyor. Onu yakından takip ediyordur ilgili arkadaşlarımız. Şu anda üzerinde tartışılan, konuşulan bir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi karar taslağı var. Bu taslak değişiyor, evriliyor, tartışılıyor. Sözünü ettiğiniz istikrar gücü, esas itibarıyla Trump Barış Planı'nda yer almakta olan iki kurumdan biri. Bunun hayata geçerken hangi net yetkilere sahip olacağı ve işleyişi nasıl olacağı konusuna ilişkin bir uluslararası hukuk metni teşkil edecek bir karar taslağı üzerinde tartışılıyor."
Gazze'deki ateşkes süreci
Fidan, Gazze'de Barış Komisyonu ve Uluslararası İstikrar Gücü'nün hayata geçeceğini, buna yönelik tartışmaların devam ettiğini, Amerika'nın bu konuda yaptığı çalışmaların olduğunu ve Türkiye ile istişare içerisinde olduklarını, taslakların sürekli olarak evrildiğini söyledi.
"İstikrar gücüyle ilgili erken çalışmalar başlatılmış durumda. Amerikalıların koordine ettiği ve İsrail'le birlikte kurduğu bir Sivil-Askeri İşbirliği Merkezi var." diyen Fidan, Amerikalıların Trump üzerinden barış anlaşmasına sahip çıktıkları için sürecin önüne çıkan engellerin çözülmesi amacıyla bir mekanizma geliştirdiklerini ve bunun sahiplenme açısından önemli bir adım olduğunu vurguladı.
Fidan, barış anlaşmasını ilerletme konusunda koordinasyonu sağlayacak mekanizmaları hayata geçirme iradelerinin sürdüğünü, bu kapsamda askeri makamlar arasında yakın diyaloğun devam ettiğini dile getirdi.
Gazze'de garantörlük
Şarm el-Şeyh'te ateşkesin hayata geçmesi için yapılan müzakerelerde rol aldıklarını aktaran Fidan, "Mısır, Katar ve Türkiye. Herkes üzerine düşen rolü oynayarak bu ateşkesi hayata geçirmeyi mümkün kıldı. Şimdi bu dört ülkenin imza attığı oradaki deklarasyonda aslında bir garantörlükten ziyade, yani biz bunun sağlayıcıları olarak bu türden bir niyetin arkasında durmaya devam edeceğiz ve bu ateşkes anlaşması bizim desteklediğimiz, desteklemeye de devam edeceğimiz bir anlaşma. Klasik manada bir garantörlük vermiyor bu." ifadelerini kullandı.
Fidan, Gazze'ye yönelik insani yardımlar için bir İnsani Yardımlar Koordinatörü atadıklarını hatırlatarak, bu konuda yoğun bir çalışma içinde olduklarını söyledi.
"Türkiye'nin kesintisiz bir insani yardımı var." diyen Fidan, İsrail tarafından söz verildiği miktarda insani yardımın Gazze'ye giremediğini dile getirdi.
Fidan, Gazze'nin gündelik yönetilmesini sağlayacak apolitik bir komitenin kurulmasının söz konusu olduğunu belirterek, Hamas'ın, Gazze'nin yönetimini bu Filistinli komiteye devretmeye hazır olduğunu deklare ettiğini aktardı.
Batı'da Hamas'ın silahsızlandırılmasının çok gündemde olduğunu, konuşulduğunu vurgulayan Fidan, şunları kaydetti:
"Biz kim olursa olsun faile değil fiile bakıyoruz. Yani zulmü kim işlerse işlesin biz kınıyoruz. Olay Filistin'in savunmasına geldi mi direnişe geldi mi, işgal devam ettiği sürece, zulüm devam ettiği sürece buna mukabil bir silahlı direniş olacak. Bu Hamas olmazsa başkası, başkası olmazsa başkası. Bu işgale karşı koymanın doğasında olan bir şey. Her Filistinli üzerine düşen şeyi yapacaktır. Bunu Batılılar da biliyor herkes biliyor. Bizim burada söylediğimiz şey şu; olayı Hamas'ın silahsızlanması üzerinden başlatmak değil, işgali sona erdirici, zulmü hafifletici ve yok edici bir mekanizmanın ortaya konulması. Bu mantığın iyi anlatılması gerekiyor.
Hamas'ın sanki DEAŞ gibi bir terör örgütü olarak nitelendirilmesi sonucunda ortaya çıkan bir tepkisellik var. Bu tepkiselliği politikaya dönüştürme hamleleri var. Bizim de tabii bu retoriği, yapı çözümüne tabi tutmamız gerekiyor. Yani retoriği çözümleyip tekrar oluşturmamız gerekiyor. Aslında diplomaside en fazla yapmaya çalıştığımız şey de bu. Oluşmuş yanlış algıları ilk önce çözümleyip, bozup, sonra yenisini oturtturma meselesi. Burada da ben yani bu mekanizmaların anlatıldığı zaman buna 'ya bu böyle değil' diyen adam da duymadım. İsrail'in işgalini yok edecek, iki devletli çözümü mümkün kılacak bir yol haritasının da Filistinlilere verilmesi gerekiyor. Yani bu insanlar silahı ben seviyorum diye ellerine silah alan insanlar değil. Hatayı kim yaparsa, sivilleri kim öldürürse biz faile bakmıyoruz, fiile bakıyoruz. Batılılar gibi değil. Batılılar seçiciler o konuda. Fiile bakmıyorlar, faile bakıyorlar."
CAATSA KONUSU
Bakan Fidan, CAATSA ve F-35 tedarikine ilişkin açıklamasında ise "25 Eylül'de Cumhurbaşkanımızla Sayın Trump Beyaz Saray'da bir araya geldiklerinde Sayın Trump bir irade beyanında bulundu. Cumhurbaşkanımıza olan saygısı, güveni ile yani bunu hiç böyle düşünmeden dedi ki bu CAATSA bizim aramızda olmaması gereken bir şey. Bunu kaldırmamız lazım. Bunun talimatını da kendi bürokrasisine verdi.
Orada şöyle bir problem alanımız var bizim. CAATSA, Kongre'den geçirilmiş bir yasa. Ben zaman zaman meslektaşım Marco Rubio ile de konuşurken şöyle diyor: "Ben senatördüm, yasa çıkartan taraftaydım. Şimdi idare tarafına geldim. Dışişleri Bakanıyım, Başkan bana bir talimat verdi, bunu hayata geçirin diyor. Ben şimdi dönüp metne bakıyorum. Öyle bir metin yazmışız ki idare bir yere kımıldayamasın diye."
Hani derler ya demokrasilerde çare tükenmez diye, bizim aramızdaki ilişkilerde niyet iyi olduğu sürece çare arayışı tükenmez. Cumhurbaşkanımızın da bu konuda irade koyduğu birtakım çözüm konuları var. Onları zamanı geldikçe kamuoyuyla paylaşacağız. Ama önemli olan şu, Amerika'nın Biden'dan farklı olarak bunu çözmeye niyeti var. Sayın Trump'ın bu konuda verdiği talimat var, koyduğu irade var. Bu konu takip ediliyor. Biz de takip ediyoruz. İnşallah en kısa sürede çözeceğiz." ifadelerini kullandı.