Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Ayşe Özek Karasu İptal kültürünün iki yüzü – Rusya'ya hemen, İsrail'e belki!

        İsrail, Eurovision şarkı yarışmasından çıkarılmalı mı, çıkarılmamalı mı! Gazze soykırımına tepkiyle onca boykot ve iptal sesi yükselirken, uluslararası toplumda öyle bir bölünme yaşanıyormuş ki, İsrail’i bir çırpıda silmek çok zormuş. Kasım ayı başında karar vermesi beklenen Avrupa Yayın Birliği (EBU) kara kara düşünüyormuş.

        UEFA da bu hafta içinde karar verecekmiş; İsrail kulüpleri müsabakalardan men edilmeli mi, edilmemeli mi! Daha doğrusu Avrupa Ligi’ndeki temsilcisi Maccabi Tel Aviv ihraç edilmeli mi! İsrail milli futbol takımının Dünya Kupası grup elemelerinden çıkarılması için de baskı var ama 2026’nın ev sahiplerinden biri ABD – diğerleri Kanada ve Meksika. Trump’la sıfı fıkı FIFA Başkanı Gianni Infantino’nun fena halde arada kaldığı söyleniyor. Hem ABD Dışişleri’ne göre Trump “İsrail’i kupadan uzak tutacak her türlü girişimin önünü kesin” talimatı vermiş, hem de başta Suudi Arabistan, bütün Körfez coğrafyası FIFA’nın en önemli sponsorları. Şu sıra İsrail ile ilişkilerinde hassas bir dönemden geçiyorlar. Kaldı ki İran gruptan çıkmayı garantiledi. Peki can düşmanı İran kupaya katılırken, İsrail nasıl ayıklanacakmış!

        Önümüzdeki iki hafta içinde İsrail’in, Norveç ve İtalya ile Dünya Kupası grup maçları var. Norveç lider pozisyonunda, ardından gelen İtalya ile İsrail’in puanları ise eşit. Bu karşılaşmalar oynanabilecek mi, UEFA kararına bağlı ucu açık. UEFA Başkanı Aleksander Čeferin bugüne kadar renk vermedi ama hükümeti verdi. Čeferin’in memleketi Slovenya geçen hafta Netanyahu’yu “istenmeyen kişi” ilan etti. Geçen ağustosta PSG-Tottenham Spurs arasındaki UEFA Süper Kupa finalinde sahaya “Çocukları öldürmeyi bırakın” pankartı açılmasını işaret sayanlar var. Gerçi İsrail’in adının anılmaması eleştirildi.

        Süper Kupa'da UEFA mesajı: Çocukları öldürmeyin
        Süper Kupa'da UEFA mesajı: Çocukları öldürmeyin

        Aslında Eurovision’da da futbolda da fazla düşünmeye gerek yok, hazır yapılmışı var.

        Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle birlikte, o dakika başlayan iptal kültürünün belki tek makul yanı, judo ve tekvandocu Putin’in onursal siyah kuşağının geri alınmasıydı. Bunun dışında Rus kültür ve sanat insanları uluslararası sahnelerde cadı avına uğradı, şef Valeri Gergiev’den soprano Anna Netrebko’ya büyük şöhretler dünya sahnelerinden men edildi. Kusurları, Putin’i eleştirmemekti. İşgalde dahli olmayanlara karşı bireysel bazda iptal kültürü gaddarca işletildi; sanatçılar, yat-jet sahibi Rus oligarklarla bir tutuldu.

        Kurumsal zeminde ise Rusya, Avrupa Konseyi’nden ihraç edildiği gibi, futboldan atletizm, Formula1 ve buz hokeyine uluslararası saha ve pistler Rusya’ya kapandı. Eurovision şarkı yarışmasından da hızlıca ve tartışmasız çıkarıldılar. İşgal 26 Şubat 2022’de başladı, mayıs ayındaki yarışmada Rusya artık yoktu. Rusya’dan üç yayın kurumunun EBU üyelikleri de askıya alındı.

        İKİSİNE DE YAKALAMA KARARI VAR AMA…

        Tek eşitlik Putin ve Netanyahu hakkındaki uluslararası yargı kararları ama o da farklı işliyor.

        Uluslararası Ceza Mahkemesi savaş suçlarından ötürü Putin hakkında yakalama kararı çıkardı. Hareket alanı kısıtlı. 17 Mart 2023 tarihli karardan bu yana Putin sadece Çin, Kızgızistan, Kazakistan, Moğolistan, Vietnam, Kuzey Kore gibi güvenilir ülkelere gitti; Brezilya’daki BRICS zirvesini ise tutuklanma kaygısıyla pas geçti. Trump’la zirve için Alaska’ya gitmesi bu bakımdan bir zaferdi.

        Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netanyahu hakkında da yakalama emri verdi. Hareket alanı alabildiğine serbest. Her ülkeye gitmesi söz konusu değil elbette ama geçen gün tarihin en yüssüz konuşmalarından birini yaptı BM kürsüsünde, New York’ta. Delegasyonlar protesto için salonu terk ettiğinden boş sıralara konuştu ama soykırımı reddederken savaş çığırtkanı dilini esirgemedi. Filistin devletini tanıma hamlelerini utanç vesikası diye niteledi, iki devletli çözüm önerilerine net set çekti.

        UCM’nin isnat ettiği suçlar arasında “sivilleri kasten hedef alıp öldürmek” ve “açlığı silah olarak kullanmak”da var ama Netanyahu konuşmasında büyük bir pişkinlikle İsrail’in Filistin halkına gıda yardımı yaptığını, fakat Hamas’ın insanları aç bıraktığını iddia etti. Gazze’de çocuklar açlıktan ölürken, insanlar yemek kuyruğunda vurulurken, herkes biliyor yalan söylediğini.

        NETANYAHU’YA KARŞI LATİN ATEŞİ

        O sırada BM karargahı dışında, “savaş suçlusunun” serbestçe dünyaya seslenebilmesi protesto ediliyordu. Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro elinde megafon yanında Roger Waters, “Gazze’deki soykırım durdurulsun” diye haykırıyordu. Soykırımcıya dokunulmadı, bunun yerine ABD Petro’nun vizesini iptal etti.

        Gustavo Petro ve Roger Waters, İsrail'i protesto eyleminde
        Gustavo Petro ve Roger Waters, İsrail'i protesto eyleminde

        İsrail’e iptal hareketinde Latin ateşi yüksek. İspanya Başbakanı Pedro Sanchez de Kolombiyalı Petro gibi kıyımın adını koyuyor: Soykırım! Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei ise İsrail ile yakın ilişkisi olduğu halde ve BM’de Netanyahu ile görüşmüş olmasına rağmen, “Ziyaretime gelme” dedi. Netanyahu Arjantin’e gitmeyi planlıyordu. Ancak Milei, yaklaşan seçimler öncesi halkın tepkisinden korkmuş.

        Sanchez, İsrail’in Eurovision şarkı yarışmasından çıkarılması için aylar önce tavrını ortaya koymuştu. Ardından İrlanda, Slovenya, İzlanda ve Hollanda aynı talebi dile getirdi. Şimdi ise İspanya, İsrail kaldığı takdirde yarışmayı boykot edeceğini açıklıyor. Sanchez Eurovision yaptırımına ek olarak, “barbarca eylemleri”ni durdurana kadar İsrail’in aynı Rusya gibi uluslararası spor müsabakalarından men edilmesini istiyor. Fransa’dan çok önce Filistin devletini tanıyan Sanchez hükümeti bu hafta İsrail’e silah ambargosu başlattı; sivil ve askeri amaçlı kullanılan ürünlerin ikmali de duracak.

        Avrupa Birliği’nde, Filistin’e İspanya’dan daha fazla dayanışma gösteren başka bir ülke yok. Sözcükleri özenle seçerek konuşan Kral Felipe bile Gazze savaşını “Uluslararası topluluk adına bir rezalet” olarak tanımlıyor. Gazze’de açlık sarmalı başlamadan çok önce İspanya halkının yüzde 82’si İsrail’in soykırım suçu işlediğine karar vermişti. İspanya Bisiklet Turu ise İsrailli sporcuların katılımı nedeniyle son üç hafta içinde ülke çapında protestolara sahne oldu; bu yüzden bazı etaplar iptal edildi. Organizsyon şefi “Bisiklet sporu tehlikede” dedi ama Gazze’de hayati tehlike daha büyük.

        İspanya Bisiklet Turu'nda Filistin'e destek gösterisi
        İspanya Bisiklet Turu'nda Filistin'e destek gösterisi

        Dron saldırıları altında Gazze’ye yol almaya çalışan Küresel Sumud Filosu’na refakat için hafif silahlı devriye gemisi gönderen İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, “Filo İsrail saldırısına uğradığı takdirde ‘Furor’, aktivistleri kurtarmak için her türlü donanıma sahip” dedi BM’de. İsrail ise İspanya’dan gelen salvolara sadece “antisemitizm” suçlamasıyla cevap veriyor ve Sefarad Yahudilerinin 1492’de İspanya’dan sürüldüğünü hatırlatıyor. Orası doğru, Osmanlı’ya sığınmışlardı ama soykırım suçunu böyle meşrulaştırmak mümkün mü?

        AVRUPALI YAYINCILAR NASiIL BÖLÜNDÜ

        İsrail’in 2026 Eurovision şarkı yarışmasındaki akıbeti, Avrupa Yayın Birliği’nin (EBU) kasım başında yapılacak online olağanüstü genel kurul toplantısındaki oylamayla belli olacak. Geçen temmuz ayında Londra’daki toplantıda konu gündeme gelmiş, ancak İsrail yayın kurumu Kan oylamayı engellemişti. Bu manevranın ardından bazı üyeler boykot çıkışında bulundu. EBU yönetim kurulu, üye ülke yayıncıları arasında bugüne kadar görülmemiş ölçüde fikir ayrılığı olduğu ve uzlaşma umudu bulunmadığı gerekçesiyle kararı oylamaya bıraktı.

        EBU’nun 56 ülkeden 113 yayın kurumunu temsilen 68 üyesi bulunuyor; TRT dahil. İsrail gibi Avrupalı olmayan ülkeler de var: Cezayir, Mısır, Ürdün, Lübnan, Fas ve Tunus. Yani Akdeniz havzası da dahil. İsrail’in varlığı nedeniyle bu ülkeler Eurovision şarkı yarışmalarına katılmıyordu. Sadece 1980’de İsrail ulusal bayrama denk düştüğü için katılmayınca, Fas yarışmada temsil edilmişti.

        Oylamada Slovenya, İrlanda ve Hollanda’nın karşı pozisyonu belli; İspanya’nın boykot tehdidi ise özellikle önemli, çünkü RTVE mali yapısı en güçlü yayın kurumlarından. İzlanda ve Belçika da İsrail’e ret sinyalleri veriyor. Hatta İtalya’da Meloni hükümeti İsrail’i desteklediği halde RAI yönetiminin yedi üyesinden üçü İsrail’in yarışmaya katılmasına karşı çıkıyor. Fransa boykotu tercih etmiyor. Almanya ise şarkı yarışmasının inanç, köken ve dünya görüşü farkına bakmaksızın birleştirici rolünü öne sürerek, İsrail’in dışlanmasına muhalif. Kültür Bakanı Wolfram Weimer’in argümanı ilginç; “Eurovision şarkı yarışmasında sanatçılar milliyetlerine göre değil, sanatlarına göre değerlendirilir. İptal kültürü çözüm değil, çözüm çeşitlilik ve dayanışma olmalı” diyor. Aynı Almanya Rus sanatçılara cadı avında şampiyon olduğu gibi Berlinale'de sinemacıların Filistin desteğinden antisemitizm krizi çıkarmış, nice yazar ve aydın Filistin’e özgürlük talep ettikleri için linç ve iptal yemişti.

        Kaldı ki, İsrail’in EBU üyeliğinin iptali söz konusu değil, boykotlar sadece şarkı yarışmasıyla ilgili. Oysa Rusya’nın üç yayın kuruluşundan temsilcilerin üyelikleri, işgalin hemen akabinde EBU tarafından askıya alınmıştı.

        Eurovision 2026’nın ev sahibi Avusturya ise İsrail taraftarlığında el artırıyor. Yayın kuruluşu ORF’nin “İsrail’i Viyana’ya bekliyoruz” açıklaması bir yana Filistin’e her türlü desteği antisemitizm sayan siyaset, boykot girişimlerine karşı devrede. Dışişleri Bakanı Beate Meinl-Reisinger boykotçu ülkelerdeki mevkidaşlarına yazdığı mektupta “Boykot adımı sanatçılarla halk arasındaki diyaloğu imkansız kıldığı gibi İsrail ve Gazze’deki durumun düzelmesine katkıda bulunmayacaktır” diyor. Aşağı Avusturya eyaletinin muhafazakar lideri Johanna Mikl-Leitner ise ülkelerin topunu dışlıyor: “İsrail’in olmadığı bir yarışma yerine, sadece Avusturya ve İsrail’in katıldığı bir yarışmayı tercih ederim” diyerek.