Haftanın Kitapları
Biyografiden öyküye, araştırmadan romana, anıdan şiire bu hafta da pek çok kitap okurla buluştu. İşte yeni çıkan kitaplar arasından sizin için seçtiklerimiz... Keyifli okumalar...

BU ÇAĞIN İNSANI
(Bedia Ceylan Güzelce)
Gazeteci-yazar Bedia Ceylan Güzelce’nin yeni kitabı Bu Çağın İnsanı Çınar Yayınları etiketiyle hem bireyin iç sesine hem de kolektif hafızamıza yönelen şiirsel ve düşündürücü bir anlatıyla raflardaki yerini aldı. Deneme türündeki eseriyle Güzelce, hızla dönüşen dünyada insan olmanın yolculuğuna ışık tutuyor. Toplumun hızla değişen ruh hâlini, yakın tarihimizde iz bırakan meselelerin izleğinden takip eden Bu Çağın İnsanı, bir yandan insan olmaya çalışırken, diğer taraftan bu uğurda verilen iç çatışmalara, küçük hayatlarımızın büyük mücadelelerine de dikkat çekiyor. Ekranların hafızamız ve yegâne odağımız haline geldiği bu çağda, git gide hissizleştiğimize dikkat çeken kitap, inadına yaşamak, inadına insan olmak ve inadına hatırlamak üzerine hem bir durup soluklanma hem de bir hatırlama seansı niteliği taşıyor. Kitap, sosyal medyadan yapay zekâya, pandemiden depreme, ayrılıktan ölüme kadar pek çok güncel konuyu ele alıyor. Kadın olmak, çocuk olmak, görünürlük arzusu, fark edilmek isteği, kayıplar ve umut… Tüm bu temalar, Güzelce’nin şiirle örülmüş diliyle içten, zarif ve etkileyici bir şekilde okura sunuluyor.

TEPE
(Jean Giono)
20. yüzyılın en önemli Fransız yazarlarından Jean Giono’nun Provance Alpler’inin eteklerinde, dört hanenin yükseldiği bir köyde geçen romanı Tepe, Can Yayınları etiketiyle okurla buluşuyor. Doğa ile insan arasındaki görünmez bağları derinlemesine ele alan eser, okura pastoral bir atmosfer sunuyor. Gür, uzun buğday tarlalarının arasından dört hanenin yükseldiği bir köy... Burası, ova ile büyük lavanta arazisi arasında yer alan, Lure Tepesi’nin gölgesindeki Bastides Blanches. Burada yaşayan kendi halindeki on iki kişi, önce köy çeşmesinin kuruması, küçük bir kızın bilinmeyen bir hastalığa yakalanması ve nihayetinde kıyametvari bir yangının çıkmasıyla panikten paniğe sürüklenir. Olan bitene anlam verilemeyince, köyün büyüğü yatalak Janet’ten medet umulur fakat Janet’in söyleyecekleri köy sakinlerinin hiç hoşlarına gitmeyecektir.

BAĞIMSIZLIK
(Javier Cercas)
Karanlığın içine düşmüş bir adam, geçmişin gölgeleriyle yüzleşirken adaletin peşinden koşuyor. Everest Yayınları'ndan çıkan, Javier Cercas’ın Terra Alta serisinin ikinci halkası olan Bağımsızlık, sadece bir polisiye roman değil; aynı zamanda intikam, vicdan ve kurtuluş üzerine katman katman örülmüş çarpıcı bir anlatı. İlk kitabın devamı niteliğindeki bu romanda, Melchor Marín bir kez daha okuyucuyu İspanya’nın kıyıda kalmış bölgelerinden karanlık yeraltı dünyasına taşıyor. Cercas, romanında adalet duygusu yaralanmış bir adamın içsel çalkantılarını ustalıkla kurgularken, okuru hem bir suç romanının ritmiyle hem de bir iç hesaplaşmanın yoğunluğuyla baş başa bırakıyor. Melchor, bu romanda Barselona belediye başkanına cinsel içerikli video yoluyla yapılan bir şantajı soruşturmak için görevlendiriliyor. Bağımsızlık, yalnızca bir suçun çözülmesini değil, bir vicdanın çöküş ve dirilişini de anlatıyor. Javier Cercas, romanın arka planına çağdaş İspanya’nın toplumsal katmanlarını yerleştirerek, anlatıyı evrensel bir zemine taşıyor.

TERS ADAM
(Barlas Özarıkça)
Türk edebiyatının usta isimlerinden Barlas Özarıkça’nın ilk kez 1986’da yayımlanan ve edebiyatımızda zamanla bir “kült” kimliği kazanan romanı Ters Adam, özgün anlatım dili ve sarsıcı varoluşsal sorgulamalarıyla Everest Yayınları'nda ilk defa yayımlandı. İlk yayımlandığı dönemde geniş kitlelere ulaşamayan anacak, son yıllarda edebiyat dünyasında yeniden keşfedilmeye başlanan roman, yazarın hem anlatıcı hem de karakter düzleminde kurduğu çok katmanlı yapısı, okuru yalnızca bir hikâyenin değil, zihinsel bir çöküşün ve içsel bir direnişin de içine çekiyor. Yıllar sonra yeniden okurla buluşan roman, anlatıcının bir parkta bulduğu ses kasetleri aracılığıyla tanıştığı ve zamanla takıntı haline gelen karakterler etrafında gelişiyor. Kasetlerdeki sesin dökümü şeklinde ilerleyen metin, bireyin toplumdaki yerini, kimlik dağılmasını, anlam arayışını ve zihinsel parçalanmayı anlatıyor. Ters Adam, modern insanın yalnızlığı, aidiyetsizlik ve çöküşle kurduğu ilişkiyi Türkçede az rastlanır bir edebi incelik ve ironiyle ele alıyor.

İNSANLIK KRİZİ VE DİĞER KONFERANSLAR 1937-1958
(Albert Camus)
1957’de Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen ve bugün 20. yüzyıl edebiyat ve düşünce dünyasının en önemli adlarından biri kabul edilen Albert Camus’nün anlatı türündeki eseri, İnsanlık Krizi ve Diğer Konferanslar 1937-1958, Can Yayınları etiketiyle okurla buluşuyor. Bu kitap, Albert Camus’nün çeşitli konferanslarda yaptığı siyaset, edebiyat, savaş ve insanlığın genel çöküşü gibi çok çeşitli konuları kapsayan otuz dört konuşma metnini bir araya getiriyor. Camus her konferansta bir “insanlık krizi” teşhisi koyuyor ve yarım yüzyıl boyunca seslerinden mahrum bırakılanlara seslerini ve haysiyetlerini geri kazandırmak için yola çıkıyor. Columbia Üniversitesi’nde “insanlık krizi” üzerine yaptığı konuşma, Nobel Edebiyat Ödülü töreni konuşmasında değindiği felaket dönemlerinde sanatçının rolü… Bugün hepsi güncelliğini korumaya devam ediyor.

NİGAH
(Gökçe Gündüç)
İlk kitabı Nankör’ü hatırlatır bir biçimde, insanı kutsandığı yerden lanetleyen meselelere eğilme ısrarını sürdüren Gökçe Gündüç, bu kez kendi sınırlarına çarpa çarpa derinleşen o bilinçli bakışın etrafında dolaşıyor. Hem içe hem dışa dönebilen mucizevi bir ayna olsa da, sonsuz ihtimalleri katı bir gerçeğe indirgeyerek evreni büyüsünden sıyıran da yine o bakış çünkü aslında. “Gördüklerine bir sıfat, bir anlam armağan eden ışığı bilinçli bir bakışın, baktıklarını bilen, bildikleriyle değişen, değişerek değiştiren. Gizem Hanım, NASA teleskobunun dünyaya gönderdiği fotoğrafları hatırlamıştı. Varlığıyla yokluğu bir değil miydi evrenin bile, gördüğünü anlayan bir bakışla çerçevelenmediğinde? Büyülenmediğinde sonsuz güzelliğiyle hiç kimse? Yapayalnız ve kimsesiz, o ihtişamın kıymeti kaldı mı?”

DİVAN
(Gurbî)
VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY), "Dîvân" adlı kitabı okurlarıyla buluşturuyor. 18. yüzyıl Osmanlı edebiyatı ve tasavvuf düşüncesinin önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilen Gurbî hem şiirleri hem de tasavvufi görüşleriyle döneminin entelektüel ve manevi atmosferine derinlemesine nüfuz eden bir şair ve mutasavvıftır. Sırbistan’ın kadim şehri Yenipazar’da (Novi Pazar) doğan bu gönül eri, ömrünün yetmiş beş yılını Anadolu, Rumeli, Edirne ve Bosna’nın manevi ikliminde geçirdi. Kendini daima gurbette hisseden şair, bu hüznü “Gurbî” mahlasıyla ölümsüzleştirdi. Seyyid Ali Sultan Dergâhı’nda Muhammed Musli Baba’dan nasip alarak Bektaşîliğe intisap etti ve bu yolun önemli bir temsilcisi oldu. 1722’de Bosna’da kaleme aldığı “Dîvân”ı; Hz. Muhammed’e, Ehl-i Beyt’e, dört halifeye, Hacı Bektaş-ı Veli’ye ve özellikle Hz. Ali’ye duyduğu derin muhabbeti etkileyici bir üslupla yansıtır. Onun şiirleri, tasavvufun incelikleriyle örülü, felsefi bir derinlik taşır. Bu kitap, edebiyat ve tasavvuf meraklıları için vazgeçilmez bir kaynak.

DAVUL KİTABI
(Hüseyin Man)
Türkiye’de bateri eğitimi ve davul metodolojisine yepyeni bir soluk getiren Davul Kitabı, ritim dünyasını keşfetmek isteyen herkes için vazgeçilmez bir kaynak olmaya aday. Müzisyen Hüseyin Man’ın titiz çalışmasıyla hazırlanan kitap İnkılâp Kitabevi etiketiyle raflardaki yerini aldı. Davula ilgi duyan herkesin ister başlangıç seviyesinde ister ileri düzeyde olsun, ihtiyaç duyabileceği teknik bilgi ve uygulamaları bir araya getiren bu kapsamlı çalışma; geleneksel Türk müziği usullerinden dünya ritimlerine, ekipman seçiminden koordinasyon egzersizlerine kadar her konuyu detaylıca ele alıyor. Temel ritimlerden gelişmiş tekniklere uzanan bu kapsamlı içeriğiyle Davul Kitabı, sadece bateri öğrenmek isteyenler için değil; müzikle profesyonel olarak ilgilenen, eğitim veren ya da farklı türlerde ritim dünyasını keşfetmek isteyen herkes için vazgeçilmez bir kaynak olmaya aday.


MÜZİK VE AÇIK YAPIT
(Aykut Köksal-Mehmet Nemutlu)
Aykut Köksal ve Mehmet Nemutlu'nun bir dizi söyleşisinden oluşan Müzik ve Açık Yapıt Arketon Yayınları'ndan çıktı. Arketonses dizisinin bu yeni kitabında, modernist müziğin paradigma kurucu bir kavramı olan "açıklık"ın, farklı müzik ekollerinde ve farklı bestecilerin üretiminde ortaya çıkışı, müzikler üzerinden aktarılıyor, tartışılıyor. Müzik ve Açık Yapıt, Köksal ve Nemutlu'nun, Açık Radyo'da gerçekleştirdikleri 29 söyleşiden oluşan program dizisinin kitap formatına aktarılmasıyla ortaya çıktı. Kitapta, farklı temsil biçimlerine sahip açık yapıt örnekleri zengin bir görsel belgelemeyle sunuluyor. Söyleşiler, modernizmin 20. yüzyıl başındaki ilk ürünlerinin açıklık bağlamında irdelendiği, ardından Umberto Eco'nun açık yapıt kavramsallaştırmasının ve aynı adı taşıyan kitabında örnek olarak sunduğu yapıtların ele alındığı üç giriş programıyla başlıyor. Bu ilk söyleşileri, açık yapıtın öncüleri olan Amerikalı deneyciler izliyor.

MAHALLENİN KALBİ
(Cemil Çakır)
Bir mahallenin sesi… Bir okulun kalbi… Bir öğretmenin hafızası… Hayat, küçük sokaklarda, gıcırdayan ahşap merdivenlerde, eski bir okulun bahçesinde, çekirdek çitleyen teyzelerin gölgesinde başlar. “Mahallenin Kalbi”, yalnızca bir mahallenin değil; bir dönemin, bir çocukluğun, bir vicdanın hikâyesi... Emekli öğretmen Özlem Hanım’ın eski okulunun yıkılacağını öğrenmesiyle başlayan bu içtenlikli yolculuk; belleğin, dostluğun, dayanışmanın ve hafızanın peşinde bir direnişe dönüşüyor. Gaz lambası ışığında kitap okunan gecelerden günümüzün gri şehirlerine uzanan bu anlatıda, anılar birer direniş aracına, eski dostluklar birer kurtarma timine dönüşüyor. Cemil Çakır, Gece Kitaplığı'ndan çıkan bu romanında okuru yalnızca nostaljiye değil; aynı zamanda kentsel dönüşümle silinmek istenen kimliklere, mekânlara ve anılara sahip çıkmaya çağırıyor. Kitap boyunca kimi zaman hüzünlenecek, kimi zaman gülümseyecek, ama en çok da kendinizden bir parça bulacaksınız.

AŞK 2.0
(Luke Brunning)
Bu kitap romantik ilişkiler üzerine düşünmeyi, sorgulamayı sevenlere hitap ediyor. İnsanların yeni tarz ilişki türlerine daha açık ve romantik gelişime daha meraklı olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Tablo mükemmellikten çok uzak olsa da bizi perişan eden ilişkilere karşı daha az hoşgörülü, nasıl yaşadığımız ve sevdiğimiz konusunda daha yaratıcıyız. Boşanma ve yeniden evlenme yaygın; karma aileler artıyor; flört uygulamalarında artık queer arzudan ve tekeşli olmamaktan da bahsediliyor. Seçeneklerimiz çoğaldı ama hayal kırıklıklarımız da bir o kadar arttı. Minor Kitap'tak çıkan Aşk 2.0’da felsefeci Luke Brunning, okuyucuları romantik ilişkilerin sadece yürümesinin değil, aynı zamanda gelişmesinin ne anlama geldiği konusunda düşünmeye teşvik ediyor. İlişkilerimizde deneyimlediğimiz özgürlüğü nasıl genişletebileceğimize dair felsefi bir tartışma açıyor. Olası ilişki tarzlarının çeşitliliğine açıklıkla yaklaşan Brunning, romantik eylemlilik üzerindeki hem iç hem de dış kısıtlamaları ve farklı insanların ve ilişkilerin bunları ele alma yollarını ezber bozan bir tarzda ortaya koyuyor.