Haftanın Kitapları

BEN ÖLÜMÜ O GÜN ANLADIM
(Yasemin Saraç)

Hayat, her birimizin içine sakladığı hikâyelerle dolu bir oda… Kimi zaman bir huzurevi bankında sessizce oturan bir adamın gözyaşında, kimi zaman sessizce çürüyen bir evin duvarlarında yankılanır o hikâyeler. Bu kitapta, hayatın gölgede kalmış, içimize işleyen yirmi öyküsü var. Hepsi birer küçük hayat parçası; kayıpların, kabullenişlerin, suskunlukların ve bazen de geç gelen fark edişlerin sesi... Ben Ölümü O Gün Anladım, sadece ölümle değil, yaşamla da hesaplaşmanın kitabı. Yasemin Saraç, yalın ve derin anlatımıyla bizi sıradan insanların sıra dışı acılarına, direnişlerine ve iç seslerine ortak ediyor. Bu sayfalarda bir yerlerde mutlaka kendinizi bulacaksınız…

ZİHİN MİMARI
(Eric Maisel)

“Ne düşünüyorsan, osun” fikri Marcus Aurelius’tan Buda’ya kadar pek çok filozofu meşgul etti. Günümüzdeyse bu kadim öğreti, bilişsel davranışçı terapi ve onun teknikleri aracılığıyla hayat buluyor. Dr. Eric Maisel ise bilişsel değişimi bir adım öteye taşıyarak zihninizi bir odaya benzetiyor ve insan bilincinin o alanda nasıl deneyimlendiğini açıklıyor. Görselleştirme egzersizleriyle dolu Zihin Mimarı, zihninizi yeniden tasarlamanızı ve düşüncelerinizi dönüştürmenizi sağlayan bir rehber. Nova Kitap'tan çıkan bu kitap, daha iyi bir geçmiş isteyerek, mevcut koşullarınızı suçlayarak ya da körü körüne daha iyi bir gelecek umarak hayatınızı boşa harcamayı bırakmanıza yardımcı olacak.

DÖRT BAŞKENT
(Emir Hüseyin Ebîverdî)

VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY), "Dört Başkent" adlı eseri okurlarla buluşturuyor. Şair Emir Hüseyin Ebîverdî’nin Feyzî mahlasıyla kaleme aldığı bu eser, manzum seyahatnamelerin en eski örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. “Dört Başkent” (Çâr Taht) adlı bu seyahatname, her bölümünde yazarın bir başkente yaptığı yolculuğu ve o ülkedeki hükümdarla gerçekleştirdiği görüşmeyi anlatıyor. Döneminin önde gelen isimleriyle yakın ilişkiler kuran ve onların çevresinde yer alan Ebîverdî’nin gözünden aktarılan bu yolculuklar hem tarihî hem de edebî açıdan keyifli bir okuma vaat ediyor. Şairin 15. yüzyılın sonlarında Memâlik-i Rum (Osmanlılar) ve payitahtı İstanbul’dan başlayarak Memâlik-i Arab (Memlükler) ve Kahire’ye; Memâlik-i Azerbaycan (Akkoyunlular) ve Tebriz’e; son olarak da Memâlik-i Horasan (Timurlular) ve Herat’a uzanan yolculuğu, dönemin siyasi ve kültürel atmosferini yansıtan eşsiz bir anlatı sunuyor.

CAM KENARINDAN İSTANBUL
(Oktay Özman)

“İstanbul’da yolların hafızası vardır. Onu en iyi yollar anlatır...” İletişim Yayınları'ndan çıkan kitapta Oktay Özman bir otobüsün, tramvayın ya da dolmuşun cam kenarındaki yerini alıyor, İstanbul’un yedi tepesini dolaşıyor. Asfaltın altındaki tarihi, Bizans’tan, hatta tarih öncesi çağlardan bugüne taşıyor. Tarihî Yarımada’nın taşı toprağı kendini anlatmaya başlıyor: Bazenbir kilise, bazen bir cami, bazen de yalnız bir duvar İstanbul’a dair hikâyeleri, rivayetleri ve köklü bir tarihi önümüze sermeye yetiyor. Cam Kenarından İstanbul, hepimiz için bir “eskiden yeniye” İstanbul rehberi...

KENDİMİ NASIL İYİLEŞTİRİRİM

Dinleyiciler tarafından çok sevilen Ortamlarda Satılacak Bilgi podcastinden kitaba evrilen bu yolculuk, okuyucuyu kelimelerden ziyade bir yol arkadaşı gibi yönlendiren bir farkındalık rehberiyle buluşturuyor. Psikoloji, edebiyat, nörobilim, botanik, mitoloji, kişisel deneyim ve kültürel referansları harmanlayan eser; kendini tanıma, affetme, yeniden başlama ve içsel kıvılcımı yakalama gibi evrensel temaları şiirsel ve derinlikli bir üslupla ele alıyor.Alfa Yayınları'ndan çıkan kitap dört ana bölümde ilerliyor: “İnsanın İnanılmaz Yolculuğu”, “Tanımadan Bilemezsin”, “Affetme-Onarma Sanatı” ve “Kıvılcım, Akış ve Mutluluk.” Her bölüm, okuru çocukluk deneyimlerinden yetişkinlik ilişkilerine, bedensel farkındalıktan zihinsel kalıplara, bireysel hikâyelerden kolektif travmalara uzanan bir keşif sürecine davet ediyor. Kitap boyunca bilimsel kaynaklar, kişisel gözlemler ve edebi referanslarla örülü zengin bir anlatım sunuluyor. Nicole LePera, Gabor Maté ve Sezen Aksu gibi isimlere yapılan göndermelerle, okurun kendi yaşam döngüsüne ayna tutması sağlanıyor.

OLAĞANÜSTÜ DÜNYA
(Kemal Bek)

Gece gelen bir komiserin sizi karınızı öldürmekle suçlaması, kimi zaman sabuklayan birinin bir zaman sonra da tamamen sabuklaması, bir edebiyat eleştirmeninin karısına sarkan bir romancıyı öldürmeyi planlaması, sudan sebeplerle birilerinin bir genci öldürmek için evini basmaları, kurtların donan birini parçalamak için sabrı, yeterince olağanüstü değil mi? Hadi bunları bir yana bırakalım: Bir gencin platonik aşkı, sadece bu bile olağanüstü değil mi? Bir inşaat işçisinin iş kazasında ölmesi; bir kedinin açık kalmış pencereden girdiği evdeki zoraki misafirliği; gece gelen bir telefonun bir kadını, ölüm döşeğindeki eşinin onu bırakacağı yalnızlığına gömmesi ya da yalnızlığından çıkarması; bir emeklinin ağzının tadının kaçması ya da bir cevelana dalması; tüm bunlar olağanüstü değil mi? Tuhaf bir öykü olağanüstü değil de nedir? Bu kitabı baskıya hazırladığımız günlerde, öykülerden birinde şöyle bir görünen Kadıköy sahaflarından Sakallı Lütfü’nün ölmesi olağan mı şimdi? Kitap H2O Kitap tarafından okurla buluşturuldu. Kemal Bek’in insanların ruh hallerini anlayan ve onlara dokunan anlatımı; duru, yalın ama incelikli diliyle işte sizin semtinizdeki, sokağınızdaki, hanenizdeki olağandan üstün bir dünya...

ARGONAUTLAR
(Maggie Nelson)

Kuşağının en sivri, en cüretkâr yazarlarından biri kabul edilen Maggie Nelson’ın eleştirmenler tarafından övgüyle karşılanan kitabı Argonautlar anneliğe, dönüşüme, müşterekliğe, ebeveynliğe, aileye, dilin ve aşkın imkânlarına felsefi bir bakış yöneltiyor, bu ifadelere ilişkin sınırlayıcı ve tutucu yaklaşımları, daha kapsayıcı tanımlara varma adına süregiden mücadeleyi ustalıkla analiz ediyor. Bunu yaparken temelde sürekli şu soruları deşiyor: Bir kabuğa, bir kimliğe ihtiyacımız var mı gerçekten? Öyle bile olsa, bir kimlikle özdeşleşmek mümkün mü? Kolektif Kitap çıkan kitapta Nelson tüm bu kalıpların öznel, kendini yenileyen, yanıp sönen doğasına ışık tutmayı sürdürüyor.

SÜTLE YAZILMIŞ KEDER
(Murat Arsu)

Murat Arsu'nun yeni kitabı Sütle Yazılmış Keder Şey Kitap'tan çıktı. Kitab şiirini bir yanıyla epik şiire yakın bir şiir olarak adlandırabilir. Simgeler geçmiş çağ yaşantılarıyla ilişkilendirilmiş, çıkışlarında lirik esintiler, özgürlüğünü ilan etmeye yarayan, başkaldırıyı da içinde taşıyan görüntü yumakları… Her yanıyla bir ateş basamağı Arsu'nun şiiri. Bir kırgınlık, bir hüzün yumağı almış başını gidiyor. Özgün bir şiir… Kendi gömütünü kendi yontan bir ağır işçiden. Ödünsüz bir çalışma. Genç kuşak şairine değişik bir bakış ve önerme. Rimbaud'a, Char'a, Lautreamont'tan Mallarme'ye: simgeci bir doku. Kumaşı ayrı bir yöntem. Düşünsel bakışa yepyeni bir iz.

JAFFERSON VE GİZEMLİ SORUŞTURMA
(Jean-Claude Mourlevat)

Kirpi Jefferson müşterisi olduğu berber dükkânı Özel Kesim'e gittiğinde, berberi Mösyö Edgar'ın yerde hareketsiz yattığını görüp şaşkınlıktan donakalır. Haksız yere cinayetle suçlanan Jefferson, gerçek katilleri ortaya çıkarmak için en iyi arkadaşı Gilbert'le beraber kaçmak zorunda kalır. İnsanların ülkesine yapacakları yolculukta, Jefferson ile hayvan dostlarını nefes kesen bir macera, karanlık sırlar ve tüyler ürpertici bir dizi olay beklemektedir. Can Yayınları'ndan çıkan ALMA Ödüllü (Astrid Lingren Anma Ödülü) Jean-Claude Mourlevat'nın kaleme aldığı Jefferson ve Gizemli Soruşturma mizahı, şefkati ve türler arası dayanışmaya yaptığı vurguyla okuru toplumumuzun doğası ve seçimlerimiz üzerine düşünmeye teşvik ediyor.