Haftanın Kitapları
Biyografiden öyküye, araştırmadan romana, anıdan şiire bu hafta da pek çok kitap okurla buluştu. İşte yeni çıkan kitaplar arasından sizin için seçtiklerimiz... Keyifli okumalar...

BEYAZA BEYAZ
(Ayşegül Savaş)
ABD eski başkanı Barack Obama’nın 2024’te en sevdiği kitaplar listesinde bulunan The Anthropologists’in yazarı Ayşegül Savaş’ın Beyaza Beyaz isimli romanı, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nın Çağdaş Dünya Edebiyatı Dizisi’nden okurlarla buluştu. Ayşegül Savaş, sade ve incelikli bir üslupla ördüğü, büyüleyici bir atmosfere sahip bu romanında sanatta ve hayatta göz önüne serilenler ile gizlenenler arasındaki ayrımı ustalıkla ele alıyor. Yurtdışında yaşayan ve kitaplarını İngilizce kaleme alan Savaş’ın bu eserini Türkçeye Yeşim Seber kazandırdı. Beyaza Beyaz, etkileyici ve gizemli bir kişiliği olan ressam Agnes ile sanat tarihi üzerine araştırmalar yapan isimsiz bir anlatıcının ayaküstü karşılaşmalarla, sanat üzerine kısa sohbetlerle başlayan ilişkisine odaklanıyor. Hayranlık ekseninde başlayan bu ilişki giderek dâhilikle delilik, hoşnutlukla karmaşa arasındaki çizginin inceldiği tekinsiz bir atmosfere eviriliyor. Yazarın The Anthropologists isimli romanının Türkçe çevirisi de İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yakında okuyucuların beğenisine sunulacak.

DÖNMEK
(F. Nihan Hassan)
F. Nihan Hassan’ın kaleme aldığı Dönmek: Selanik- İstanbul-Selanik, hayatta kalabilmek için inancını gizleyen Selanikli dönme bir ailenin gerçek hikâyesini anlatıyor. Dönemin mübadele ve savaşlarla geçen gündelik hayatını, saklı kalmış bir geçmişin içinden çekip çıkarıyor ve damıttıklarını alışık olmadığımız bir perspektiften sunuyor. Büyükbabası İbrahim’in peşinden Selanik Tren İstasyonu’na, babaannesi Fahriye’nin peşinden Bağdat’taki kumaş çarşılarına, büyük teyzesi Nihan’ın peşinden İkinci Dünya Savaşı Avrupa’sına, anneannesi Sabiha’nın peşinden Pendik’teki tuhafiye dükkânına giden Nihan’la birlikte biz de, bugünün Türkiye’sinde artık 60 yaşlarında bir kadının, kendisinden sır gibi saklanan aile hikâyesini baştan yazmasına tanık oluyoruz... Kendisine, “Ben ben değilmişim, bir benim haberim olmamış” dedirten sırrı 40 yaşındayken öğrenen; mezar taşlarında, mektuplarda, kitaplarda, hayatta kalan akrabalarının hikâyelerinde geçmişini aramaya başlayan F. Nihan Hassan’ın öyküsü Dönmek Mundi etiketiyle raflarda.

PALMİYE ŞARABI MÜPTELASI
(Amos Tutuola)
Nijerya doğumlu ve Yoruba kökenli Amos Tutuola, ilk romanı Palmiye Şarabı Müptelası’nı 1952’de yayıncısına gönderdiğinde, fazla “yerli” ve “geleneksel” bulunmuştu. İthaki Yayınları'ndan çıkan kitap anlatılanlara özgün bir ritim kazandıran kendine has diliyle İngilizce yazılmış ilk büyük Afrikalı romanlardan biri olarak büyük ses getirdi. Tutuola, Nijerya edebiyatının “hayalperest” yüzü ve kendi sesini yaratan anlatıcısı oldu. Afrika’nın sözlü anlatı geleneğinden beslenen şiirselliği, metnin omurgasını oluşturan rüyadan çıkmışa benzer fantastik unsurlar, yerel mitolojik imgeler, Yoruba kültüründen ilhamla kaleme alınmış bu eşsiz ruhsal olgunlaşma ve kimlik yolculuğunu unutulmaz kılar. Palmiye şarabı müptelası genç bir adam, içkisini sağlayan palmiye şarabı toplayıcısının ölümünden sonra, onu geri getirme arzusuyla ölüler diyarına doğru yola çıkar. Fantastik yolculuğu esnasında atlattığı çeşitli badirelerde karısını kazanır, oğlunu öldürür, sayısız gerçeküstü karakterle karşılaşır, dans ve şarkıyla coşar, aç mahluklarla, dağ yaratıklarıyla sınanır, geri dönüşü olmayan cennete, vefakâr anneye, ölüler kasabasına girip zar zor çıkar, tılsımların ve mitik güçlerin yardımıyla bu macerasını tamamladığında okurun zihninde Afrikalı bir Herakles’in büyüleyici ibretlik masalı kalacaktır.

BOĞA GÜREŞİ
(Yasushi Inoue)
Japonya’nın önemli edebi figürlerinden biri olan Yasushi Inoue’nin yazarlık kariyerini başlatan ilk romanı Boğa Güreşi, Can Yayınları etiketiyle çıktı. Inoue’nin arkadaşı Masakazu Kotani tarafından düzenlenen gerçek bir turnuvaya dayanan roman, 1949 yılında 22. Akutagawa Ödülü’ne layık görüldü. Osaka Yeni Akşam adlı bir gazetenin yazıişleri müdürü, kasvetli Japon halkını eğlendirmek için bir boğa güreşi turnuvası düzenlemeye kalkar. İş hayatında da özel hayatında olduğu gibi konfor alanının dışına çıkmakta zorlanan Tsugami bu işe, Tashiro adlı bir organizatörün ısrarları üzerine girmiştir. Kimsenin yapmadığı bir şeyi yaparak müthiş bir yatırıma ortak olduğunu düşünen Tsugami, turnuvanın neden kolay kolay düzenlenemediğini, savaş sonrası Japonya’sının lojistik ve bürokratik cehenneminin ortasına düştüğünde idrak edecektir.

KENDİNİ AŞ
(Scott Barry Kaufman)
Dünyanın en ilham verici biliminsanları arasına giren Columbia Üniversitesi psikoloji profesörü Scott Barry Kaufman, kendimizi gerçekleştirmek, yaratıcı ve tatmin edici bir yaşam sürmek, yani hayatımızın hakkını verebilmek için bize bir yol haritası sunuyor. Pennsylvania Üniversitesi fahri psikiyatri profesörü Aaron T. Beck’in “psikoloji alanında büyük bir sıçrama” olarak nitelendirdiği Kendini Aş: Hakkını Vererek Yaşamanın Bilimi temmuz ayında Mundi etiketiyle okurlarla buluştu. Maslow’un yayımlanmamış makaleleri ile günlüklerinde bahsettiği, henüz tamamlanmamış “aşkınlık teorisi” üstüne çalışan Kaufman, bağlanma, yaratıcılık, sevgi gibi anlamlı ve iyi yaşanmış bir hayatın tüm yapıtaşlarını ele alarak, bilgisini güncel araştırmalarla bütünleştiriyor. Kendi benzersiz kişiliğimize dair içgörü kazanmamızı sağlayacak egzersizler sunan Kendini Aş, hem bizi en yüksek potansiyelimize ulaştırmayı hem de insanlığın geri kalanıyla derin bir bağlantı kurmamızı sağlayacak bir rehber...

BERZAH:TOPLU ŞİİRLERİ
(Ebubekir Eroğlu)
Türk şiirinin yaşayan en önemli isimlerinden Ebubekir Eroğlu’nun elli yılı aşan şiir serüvenini tek kitapta gözler önüne seren anıtsal eseri Berzah: Toplu Şiirler (1968-2020), Everest Yayınları etiketiyle okurlarla buluştu. İlk şiirini 1965’te yayımlayan, 1969’dan itibaren Diriliş dergisinde yazdıklarıyla kendi sesini duyuran Eroğlu’nun bu en kapsamlı şiir seçkisi, daha önce yayımlanan toplu şiirlerine Sesli Harfler, İçkale, Bentler ve Açık Kaldıkça Defterim kitaplarının eklenmesiyle hazırlandı. Berzah'ın yeni edisyonu, şairin poetik yolculuğunun bütün duraklarını tek bir ciltte toplayan eksiksiz bir kaynak niteliğinde. Eroğlu’nun şiir mirasının tamamını ortaya koyan çalışma, şairler ve yazarlar, akademisyenler, edebiyat araştırmacıları ve modern insanın varoluşsal serüvenine şiirin penceresinden bakmak isteyen edebiyat okurları için benzersiz bir eser...

LOZAN BARİŞ ANTLAŞMASI-100. YILINDA TARAFLARIN BAKIŞIYLA
VBKY'nin tarih kitaplığı, “Lozan Barış Antlaşması - 100. Yılında Tarafların Bakışıyla” adlı kitapla genişlemeye devam ediyor. Lozan Barış Antlaşması'nın 100. yılı anısına hazırlanan bu çalışma, antlaşmayı uluslararası bir perspektiften ele alarak konuya yeni bir soluk getiriyor. Birinci Dünya Savaşı (1914–1918) ve ardından gelen Millî Mücadele dönemini (1919–1923) sona erdirerek Türkiye için uzun bir “barış devri” başlatan Lozan Barış Antlaşması, imzalanmasının üzerinden 100 yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ geçerliliğini koruyor ve tarihi bir dönüm noktası olma özelliğini taşıyor. Eser, Lozan’a yalnızca Türkiye’nin değil, aynı zamanda diğer imzacı devletlerin ve antlaşmadan etkilenen ülkelerin gözünden bakmayı amaçlıyor. Kitapta, Türkiye'nin Lozan’daki diplomatik mücadelesi, antlaşmanın kazandırdıkları ve kaybettirdikleri, dönemin uluslararası dengeleri ve barışın bölgesel ve küresel yansımaları gibi başlıklar; tarihçiler, hukukçular, uluslararası ilişkiler uzmanları ve sosyal bilimciler tarafından çok yönlü bir bakış açısıyla değerlendiriliyor.

İTALYAN MODELİ
(Fernand Braudel)
ALFA Yayınları, Annales Okulu'nun öncü tarihçisi Fernand Braudel'in İtalyan Modeli adlı eserini okurlarla buluşturdu. Braudel, bu çalışmasında 1450-1650 yılları arasındaki iki asırlık dönemi mercek altına alarak, İtalya'nın bir "model" olarak Avrupa ve dünya sahnesindeki göz kamaştırıcı yükselişini ve etkilerini inceliyor. Yazar, İtalya'nın bu dönemde kültürel, sanatsal ve ekonomik alanlarda nasıl bir ışık saçtığını ve bu etkinin sınırlarının çok ötesine nasıl yayıldığını derinlemesine bir analizle ortaya koyuyor. Eser, İtalya'nın Rönesans'tan Barok'un zaferine uzanan süreçteki büyüklük dönemlerini çok boyutlu bir tarih anlayışıyla ele alıyor. Braudel, İtalya'nın maddi zenginlikten doğan gücünü, Cenevizli bankerlerin finansal dehasını, Venedik, Floransa ve Milano gibi kent devletlerinin dinamizmini ve tüm bu unsurların Yarımada dışına nasıl yayıldığını detaylandırıyor. Braudel, okuru İtalyan Modeli'nde yalnızca bir başarı öyküsüyle baş başa bırakmıyor; aynı zamanda bu parlak dönemin sonunu getiren gerileme sürecinin izlerini de sürüyor.

MODERN İNSANIN EVRİMİ: KENDİ YARATTIĞIMIZ DÜNYÜ BİZİ NASIL DEĞİŞTİRİYOR?
(Vybarr Cregan-Reid)
Vybarr Cregan-Reid, insanlık tarihinin derin evrimsel köklerini ve modern dünyanın bizlere biçtiği yeni kimlikleri mercek altına aldığı çarpıcı eseri “Modern İnsanın Evrimi: Kendi Yarattığımız Dünya Bizi Nasıl Değiştiriyor?” İnkılâp Kitabevi etiketiyle raflardaki yerini aldı. Modern İnsanın Evrimi, evrimsel süreçler ile modern yaşam arasındaki bağlantıyı irdeleyen nadir eserlerden biri olarak öne çıkıyor. Yazar, primat evriminin izlerini sürerken, modern yaşamın insan davranışları üzerindeki etkilerini bilimsel araştırmalar ve antropolojik veriler ışığında inceliyor. Teknolojik gelişmelerin, şehirleşmenin ve değişen kültürel normların bireysel ve toplumsal yapıyı nasıl dönüştürdüğünü kapsamlı örneklerle ortaya koyan eser hem bilim dünyasında hem de genel okuyucu kitlesi arasında geniş yankı uyandıracak nitelikte. Bireylerin evrimsel geçmişi ile günümüz toplumsal yapıları arasındaki karmaşık ilişki, sürükleyici hikâyeler ve bilimsel verilerle desteklenerek aktarılıyor.

NEDEN PSİKANALİZ?
(Roger Perron)
Psikanaliz nedir? Bazıları bunun tam anlamıyla bir devrim, bazıları ise, artık daha modern teknikler sayesinde aşılmış sözde bir bilim olduğunu söylüyor. Bazıları mucizeler yarattığını söylerken, bazıları ise zararlı yanılsamalardan öteye geçmediğini ileri sürüyor. Kimdir bu psikanalistler?
Psikanaliste gitmeye karar verirsem, nasıl biriyle karşılaşacağım? Her şeyi söylemem gerekli mi? Peki o neler söyleyecek bana? Psikanaliz tedavisi nasıl gerçekleşiyor? Gerçekten bir tek cinsellikten mi konuşuluyor? Aktarım ne demek? İşin sonunda daha da berbat bir yabancılaşma yaşar mıyım acaba? Niye bir de üstüne para vereyim ki? Anneler, babalar hep suçlu mu peki? Klinik psikolog, psikanalist Roger Perron’un psikanaliz tedavisini geniş bir kitleye ulaştırmak, anlaşılmasını sağlamak ve üzerindeki önyargılardan arındırmak amacıyla yazdığı, Minotor Kitap'tan çıkan 'Neden Psikanaliz?' bütün bu sorulara yanıt veriyor; açık seçik, kısa ama kesin yanıtlar. 20. yüzyıl boyunca insanbilimlerine damgasını vurmuş bir alanı daha iyi anlayabilmek için okunması gereken bir kitap.

MİMARLIĞI GÖREBİLMEK
(Bruno Zevi)
Yirminci yüzyılın önde gelen mimarlık kuramcılarından Bruno Zevi'nin en ünlü çalışması olan Mimarlığı Görebilmek başlıklı kitabı, gözden geçirilmiş yeni basımıyla Arketon etiketiyle raflardaki yerini aldı. Mimari gerçekliği çeşitli faktörler üzerinden tanımlayan ve farklı yaklaşımları irdeleyen Zevi 1948'de kaleme aldığı ve bugüne dek tüm dillere aktarılmış çalışmasıyla modernist mimarlık yazınının en parlak örneklerinden birini veriyor. Mimarlık tarihçisi Bülent Özer, 1961'de bu kitap üzerine şunları söylüyor: "Çağdaş yapı sanatı alanında dünyaya ün salmış iki seçkin kişi bir üçüncüyü tanımlarken aşağı yukarı aynı övgülere başvuruyorlar. Övenler F.L.Wright ve Lewis Mumford, övülen insan ise Bruno Zevi. İlkin Mumford'a kulak verelim: 'Bruno Zevi, mimari düşüncenin değil yalnız İtalya'daki, fakat bütün Avrupa'daki önderidir!' Wright'ın yargısı bir bakıma daha da geniş, daha da kesin: 'Bruno Zevi, çağımızın en derin, en samimi eleştiricisidir. Onda, yapı sanatını görebilme, gördüklerini de korkusuz, aydınlatıcı terimlerle anlatabilme gücü var!' Kitabın özü ve savunduğu tez, İngilizce baskısının başlığında üç kelimeyle anlatılıvermiş: 'Mekân olarak mimari'."

HİÇ DÜŞÜNDÜN MÜ? ATILGANLIK NEDİR?
(Ayşe Oy)
Çocuklarla felsefe ve soruşturma yapmaya uygun olan Hiç Düşündün mü? serisi Mandolin Yayınları tarafından çocuklarla buluşturuluyor. Altı kitaptan oluşan Hiç Düşündün mü? serisinin ilk iki kitabı ‘Hiç Düşündün Mü? Atılganlık Nedir?’ ve ‘Hiç Düşündün Mü? Üzüntü ve Yas Nedir?’ ile çocuklar hem merak ettikleri konular üzerinde düşünüyor hem de yetişkinlerle birlikte kaliteli zaman geçiriyor. Bazı insanlar duygularını,problemlerini rahatça belirtir.Bazı insanlar kendilerini rahat ifade edemez, topluluk içinde söz almaktan ya da ön plana çıkmaktan çekinirler. Bu kitapta atılganlık ve çekingenliğin ne olduğu, pedagog Ayşen Oy tarafından samimi bir dille anlatılıp önerilerde bulunuluyor.