Haftanın Kitapları
Biyografiden öyküye, araştırmadan romana, anıdan şiire bu hafta da pek çok kitap okurla buluştu. İşte yeni çıkan kitaplar arasından sizin için seçtiklerimiz... Keyifli okumalar...

YUNANCA DERSLERİ
(Han Kang)
2024 Nobel Edebiyat Ödülü'nün kazanan Han Kang'ın 'Yununca Dersleri' adlı kitabı April Yayıncılık'tan çıktı. Yunanca Dersleri, iki insan arasında kurulan beklenmedik bağın hikâyesi. İnsanın insana şifa olmasına, dilin ve dokunmanın gücüne yazılmış bir aşk mektubu. Duyuları uyandıran, hayatta olmanın özünü hatırlatan unutulmaz bir eserle karşı karşıya... Han Kang'ın metinlerinin odağında makro ve mikro iktidarların özellikle kadınlar ve dolayısıyla tüm toplum üzerinde kurduğu baskı, uyguladığı zulüm var. Bir yandan Kore tarihiyle yüzleşirken öte yandan şiirsel, akıl ve duygu yüklü, temiz ve keskin bir dille dünya okurlarına evrensel bir çağrı yapıyor. Han Kang duymadan sese, görmeden ışığa inananları olağanüstü bir romanla okuru selamlıyor... "Gözlerini kaybeden adamın solan ışığı ile sesini yitiren kadının sessizliği yeni bir dünya kurabilir mi? Karanlıktan ışığa, sessizlikten nefese, dilden kalbe yolculuk aşkla mümkün mü? İnsan denilen canlı bu kadar sıradanken, acısı nasıl böylesine biricik olabilir?"
ACI GERÇEK
(Sheera Frenkel-Cecilia Kang)
New York Times’ın ödüllü muhabirleri Sheera Frenkel ve Cecilia Kang, Facebook’un itibar kaybetmesine yol açan sürecin perde arkasını anlatan sürükleyici bir araştırmayla çağımızın en önemli teknoloji olayını gün yüzüne çıkarıyorlar. Bir zamanlar Silikon Vadisi’nin en göz alıcı başarı öykülerinden birine imza atan Facebook, son yıllarda büyük skandallar ve tartışmalarla çalkalanıyor. Teknoloji devinin dünyayı birbirine bağlarken aynı zamanda kullanıcı verilerini usulsüzce kullandığı, sahte haberler yaydığı ve kutuplaştırıcı nefret söylemini körüklediği ortaya çıktı. Yönetimin aldığı kararlar birçok kriz yarattı. Kullanıcılar ve kanun yapıcılar gizlilik ihlalleri ve yanlış bilgilendirme karşısında öfkelenirken Facebook dünyanın en açgözlü veri madenciliği makinesi hâline gelerek muazzam kârlar elde etti ve lobi faaliyetleriyle hâkimiyetini daha da pekiştirdi. Eşsiz kaynaklardan yararlanan Frenkel ve Kang, şirket içindeki ittifakları ve çatışmaları gözler önüne sererek bu “hatalar”ın aslında planın bir parçası olduğunu ortaya koyuyorlar. Acı Gerçek, Facebook’un nasıl bu hâle geldiğini anlatırken sorumluların da kim olduğunu gösteriyor.

BİR CÜMLE VARSAY
(Brian Dillon)
Bazı cümleler akıldan hiç çıkmaz. Kimileri bir anıya kazınmıştır, kimileri yıllar sonra yeniden karşılaşıldığında bambaşka anlamlar kazanır. Peki, bir cümleyi unutulmaz kılan nedir? Onu diğerlerinden ayıran, zihnimizde yankılanmasını sağlayan şey ne olabilir? Brian Dillon Everest Yayınları'ndan çıkan bu kitapta edebiyat tarihinden seçtiği cümleleri inceliyor. Virginia Woolf’un bir betimlemesi, Gertrude Stein’ın bir ritmi, Samuel Beckett’ın belirsiz gerilimi veya Joan Didion’ın keskin gözlemi Dillon’ın dikkatinden kaçmıyor. Bu kitap, bir eleştirmen ve okur olarak Dillon, yıllar içinde defterlerine kaydettiği ve üzerine düşündüğü cümleleri merkezine alarak, metinler arasında bir keşif yolculuğuna çıkıyor. Bir Cümle Varsay, edebiyatın doğasına dair heyecan verici bir sorgulama olmanın yanı sıra, yazmanın ve okumanın büyüsünü hatırlatıyor.

DELİCE
(Nilüfer Açıkalın)
Bir tımarhane. Bir yanı gökyüzü, bir yanı zifir. Zamanın hızını kendi keyfine göre açıp kısan, Tanrı’yla didişen, şeytanı küçümseyen bir kara deli: adı Çakır. Kendine açtığı yaraları hayatının damarları bilen bir kadın ve duvarlara melekler çizen bir ressam: Edip. Bu duvarların içinde delilik, teşhis değil ihtimal. Hakikate en yakın yer belki de tam burası. Çünkü akıl, çoğu kez susar; delilikse dile gelir. Nilüfer Açıkalın Delice’de bir akıl hastanesini mesken tutuyor. İçeride çığlıkla kahkaha, umutla yıkım, imanla inkâr aynı masada oturuyor. Ve okur her sayfada kendi zihninin en karanlık yankılarını duyuyor. Roman, deliliği bir kayıp değil; görmenin, bilmenin, dayanmanın bedeli olarak anlatıyor. Ve belki de en ağır hakikati fısıldıyor: “Deli olan hep başkalarıdır.” Delice İthaki Yayınları'ndan çıktı...

ALERJİK
(Theresa MacPhail)
Alerjinin aslında ne kadar tuhaf bir şey olduğunu hiç düşündünüz mü? Polen, ev tozu, fındık fıstık, arı zehri gibi çoğu insanı pek etkilemeyen maddeler bazı insanları perişan edebiliyor, hatta ciddi durumlarda öldürebiliyor. Neden? Babası arı sokması sonucu ölen ve kendisi de mevsimlik alerjilerden muzdarip olan tıbbi antropolog Theresa MacPhail, Metis Yayınları'ndan çıkan bu kitapta alerjilerin tüm hikâyesini –ne olduklarını, neden alerjimiz olduğunu, alerjilerin tüm dünyada giderek ağırlaşmasının nedenlerini, bunun hızla değişen dünyada insanlığın kaderi açısından ne anlama gelebileceğini– anlatıyor. Yeni bilimsel araştırmaları, alerjilerin tarihini ve alerjiyle uğraşan hasta ve doktorların kişisel öykülerini bir araya getirerek çevremizle olan karmaşık ilişkimizi inceliyor. Bağışıklık sistemlerimiz neyin dost neyin düşman olduğuna, neyi tolere edip neye savaş açacağına nasıl karar veriyor? Bu mekanizma neden kimi zaman yanlış çalışarak güçlü bir reaksiyona yol açıyor? Alerji tedavisinde halihazırda kullanılan ve yakın gelecekte kullanılması beklenen tedaviler neler? Alerjik, sadece kendileri veya yakınları alerjiden muzdarip olan kişilerin değil, vücudumuzun işleyişinin inceliklerini daha iyi anlamak isteyen herkesin ilginç ve faydalı bulacağı bilgilerle dolu bir kaynak.

KOCAM BİR NARSİST
(Funda Uçuk Er)
“Kadın oturuyor keder ağacında. Yalnız başına.
Saçlarının her bir teline bin yıldız sığdırsa da ölüyor kadın.
Gülüşlerini gamzesine gömüyor
Sırtında bilmem kaç hançer.
Hiçbiri el değil bu ellerin. Hepsini tanıyor.”
Funda Uçuk Er, Hayykitap'tan çıkan Kocam Bir Narsist ile okuru derin bir yolculuğa davet ediyor... Narsist eşlerle hayatını birleştiren iki kadın kahramanımız Melal ve Sadberk, kendilerini sürekli manipüle ederek yetersiz ve eksik hissettiren eşleriyle başa çıkabilecekler mi? Psikoloji bilimi narsist bireyin düzelmeyeceğini söylerken, Psikiyatrist Kartal sahiden iyileşmenin bir yolunu bulmuş olabilir mi? Yolları aynı psikiyatrist ile kesişen iki farklı kadın; benzer karakterli, narsist iki erkek. Meşakkatli yollarda iki farklı karar, iki farklı sonuç. Narsist bir eş gerçekten değişebilir mi? Yoksa asıl mesele, onun yanında kendini kaybetmeden var olabilmek mi? İki kadın, iki seçim, iki son...

VALİLİK
(Mehmet Güneş)
VakıfBank Kültür Yayınları Mehmet Güneş’in kaleme aldığı 'Valilik' adlı kitabı okurlarıyla buluşturuyor. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e taşra idaresini inceleyen ve muhtarlık, kaymakamlık, valilik ile belediye konularını ele alan dört kitaplık serinin üçüncü kitabı olan bu çalışma, ülke idaresinin temel taşlarından biri olan vilayetleri ve onların başındaki valileri mercek altına alıyor. Günümüz il yönetimini anlamak isteyenler için arşivlik bir kaynak niteliği taşıyor. Tanzimat Döneminde Eyalet İdaresi, Osmanlı’da Vilayet İdaresinin Teşekkülü ve Gelişimi, Meşrutiyet Devrinde Vilayet İdaresi, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Vilayetler ve Valiler olmak üzere dört bölümden oluşan kitap, Osmanlı ve Türkiye’nin idari geçmişini geniş bir perspektifle ele alıyor. Bu çalışma Osmanlı’dan Cumhuriyet dönemine ve bugüne il yönetimini bütün organlarıyla ele alan “Valilik” meraklılarına kıymetli bir eser sunuyor.

Bazı hikâyeler, gerçeğin ve düşlerin sınırında yaşanır. Eyobi Yayınevi'nden çıkan Kedi Uykusu, zihnin derinliklerinde saklanan anılarla, geçmişin gölgesinde kaybolmuş kimliklerle, rüyalar kadar tanıdık ama bir o kadar da bilinmez olan bir dünyanın kapısını aralıyor... Nejat, geri döndüğü o evde sadece kaybettiklerini değil, kendini de arıyor. Ancak bu yolculuk, sadece geçmişin sırlarını çözmekten ibaret değil; hatırlamakla unutmak arasında sıkışmış ruhların, kaçtıklarını sandıkları anlara tekrar ve tekrar dönmelerinin hikâyesi. Zihninin kıyısında gezinen tırtıllar, ne zaman kelebek olup uçacak? Peki ya, bazı anılar hiçbir zaman özgür kalamazsa? Tuba Ayşe Özgür’ün derin, katmanlı ve sarsıcı dili, okuru adım adım Nejat’ın dünyasına sürüklüyor. Simgelerle örülü anlatımı, karakterlerin iç dünyalarındaki kırılganlığı ve geçmişin gölgesinde şekillenen kaderleri ustalıkla işliyor. Kedi Uykusu, yalnızca bir roman değil, bir bilmece. Ve bazı bilmeceler, çözülmeyi değil, sonsuza dek yankılanmayı bekler.

BİR ZAMANLAR
(Hakan Eren)
Türk popüler müziğinin 60’lı, 70’li, 80’li yıllarına ışık tutan yirmi beş yıllık radyocu, prodüktör ve yapımcı Hakan Eren’in, Masa Kitap’tan yayımlanan ilk kitabı Bir Zamanlar okuyucularla buluştu. Eren, kişisel tarihinde müziğin yerinin, titiz bir arşiv çalışması yaparak nasıl kültürel bir boyuta evrilebileceğini gösterdiği kitabında 60’lı, 70’li ve 80’li yılların pop müzik tarihini, dönemin gazete ve dergilerindeki bilgilerle destekleyerek anlatıyor, sahnelerin perde arkasında neler olduğunu gün yüzüne çıkarıyor. Bir Zamanlar’da 60’lı, 70’li ve 80’li yıllarda müzik camiasında yaşanan sansasyonel olaylar; sahneye çıkmak, plak çıkarmak, albüm yapmak için verilen mücadeleler aynı zamanda bir Türkiye panoraması da çiziyor. Kitap; kişisel hikâyeden yola çıkıyor, Türk pop müzik tarihi hakkında bilgi veriyor ve aynı zamanda müziğin arka bahçesinde neler olduğuna dönemin gazetelerindeki röportajlar ve fotoğraflarla odaklanıyor.
