Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Son yıllarda sürekli TDK'ya "Vicdan' nedir?" diye sorarken buluyorum kendimi.

        Hayır, anlamadığımdan, kafamın basmadığından, salak oluşumdan değil. Her gün yaşadıklarımız karşısında "Acaba ben de bir sorun var da ben mi anlamıyorum" diye düşünmemden...

        Oysa ki, gayet vicdanlı biri olarak, gayet iyi anlıyor ve biliyorum. Fakat insanımızın anlamadığını ve günden güne de unuttuğumuzu düşünüyor ve görüyor olmamdan bir kez daha yazmayı uygun görüyorum.

        Peki ne demekti VİCDAN; "İyiyle kötüyü birbirinden ayıran; iyiden haz, kötüden gam duymaya sebep olan manevi his. Dilimize Arapçadan geçmiştir. Kendinden geçecek kadar ilahi aşk hali manasındaki geçit kelimesinden üretilmiş" diyor sözlükler. Vikipedia da ise; "Vicdan ya da duyunç kişinin kendi niyeti veya davranışları hakkında kendi ahlaki değerlerini temel alarak yaptıklarını veya yapacaklarını ölçüp biçtiği bir kişilik özelliğidir. Vicdan birçok dinde, birçok felsefi akımda, mistisizmde önem verilmiş bir kavramdır" diye uzayıp gidiyor.

        Ezberleyin, hatta evinizin her köşesine, "Vicdan, Vicdan, Vicdan, Vicdan" diye yazın, yazdırın. Eşinize, dostunuza vicdan ve iyi insan olmaktan bahsedin sürekli.

        ***

        İyilikten kötülük gelmez ama kötülükten kötülük gelir

        Çünkü bu sevimsiz çağ, vicdanını yok olmuş insanlarla dolu.

        Mattia Ahmet Minguzzi'yi tanımayan, bilmeyen yok artık. Pırıl pırıl hayatının baharında bir çocuk ve sırf yakışıklı olduğu için ne yazık ki, hayatını kaybetti. Önceki gün davası vardı. Ve sabahında ne mi oldu? Mezarına saldırı düzenlendi.

        Ailenin avukatı Dr. Rezan Epözdemir'in yaptığı açıklamaya göre aile iki aydır tehdit ediliyor. Hem evlatlarını kaybetmişler, hem tehdit ediliyorlar hem de davanın olduğu gün bebeklerinin mezarı alt üst oluyor.

        Mezarlıklar bizim için kutsal ve önemli yerlerdir. Babasını daha çok yeni kaybetmiş, bir senesi bile dolmamış bir evlat olarak mezarlığın ne kadar önemli olduğunu daha çok anladım. Çünkü mezar ile çok bağ kuruyorsunuz. İster istemez, istemsizce kuruluyor bu bağ.

        Belki geçecek, belki geçmeyecek ama o toprak parçası ile ile yaşıyorsunuz. Hatta bazı zaman gidip oradan ayrılmak bile istemiyor insan. Ben bu duygulardayken Mattia Ahmet'in anne ve babasını düşünemiyorum.

        Evlatlarını toprağa vermiş acıları çok büyük. Ve o toprak parçası yerle bir ediliyor. Gerçekten bu vicdansızlık, bu sevgisizlik. Bu acımasızlık!!!

        Bakın büyük büyük soruyorum size; "Vicdanı olan insan bunu yapabilir mi?"

        Oysa ki, en rahat yastık vicdandır!!! Kafalarını yastığa nasıl rahat koyabiliyor bu insanlar? Koyabiliyorlarsa nasıl uyuyabiliyor ve aynaya bakıyorlar? Anlamak mümkün değil gerçekten. Bu vicdan ve sevgi yoksunlarına Allah 'vicdan' versin. Allah onlara akıl ve fikir versin...

        Allah onlara beyin versin.

        Allah onlara sevgi aşılasın bir an önce.

        Evet mezar düzeltildi, eskisinden daha da güzel oldu ama ne fayda. Bizim içimiz yangın yeri.

        ***

        Kalbimiz paramparça

        Son yıllarda öyle olmayacak şeyler yaşanıyor ki, kalbimizin parçaları toplanacak gibi değil. Şiddetin normalleşmesine, zorbalığın iletişim dili haline gelmesini şiddetle kınıyorum. Ve asla kabul edemiyorum.

        Ve hiç kimsenin de kabul etmemesi gerektiğini düşünüyorum.

        Bir çocuğu katleden maalesef ki, yine çocuk.

        Ölen de çocuk, kalan da çocuk. Biz neler konuşuyor, yazıyor, görüyoruz ve şahit oluyoruz. Çocuk adı üstünde çocuk!!! Bizler kafamızı iki elimizin arasına alıp uzun uzun düşünmemiz gerekiyor. Toplum olarak ayrıştığımız noktada daha da zorlaşıyor her şey maalesef.

        Bu ayrışmaya, bu sevgisizliğe, bu vicdansızlığa da hepimiz itiraz etmeli, sesimizi yükseltmeliyiz. Başka canlarımız yitip gitmesin diye. Bizim içimizdeki bu yangın ancak ve ancak verilecek adil bir karar ile biraz olsun sönecek. En azından diğer vicdansızları biraz olsun durduracak.

        Artık bu yıldırıcı kararların bir an önce çıkması gerekiyor.

        Adalet bugün onlara, yarın sana, bana, ona!!!

        Suçluluk hak ettiği cezayı geç olmadan almalı...