Ne sevimsiz, ne tatsız, ne üzücü bir yıl oluyor. Çocukluğumuzu yitiriyoruz, kaybediyoruz, eksiltiyoruz. Daha çok yeni Ferdi Tayfur'u, Edip Akbayram'ı, Osman Sınav'ı kaybettik. Şimdi de Filiz Akın bizi bıraktı gitti.
Türk Sineması'nın nadidesi, zarafet timsali, güzeller güzeli, dört yapraklı yoncası, en Avrupai güzeli aramızdan sessiz sedasız ayrıldı. İncitmeden, kırmadan, zarif ve kibar.
Eşi Sönmez Köksal'ın yayınladığı, "Sevgili eşim hayat arkadaşım Filiz'i uzun süren bir hastalık sonucu 21 Mart gecesi kaybettim. Vasiyeti uyarınca her türlü dini vecibeler yerine getirilerek en yakın aile mensupları tarafından bugün 22 Mart Aşiyan'da toprağa verildi. Sevenlerin başı sağ olsun" mesaj ile anlaşıldı ki, Filiz Akın kimseye zahmet vermek istememiş.
Normal hayatında olduğu gibi ölümünde de, şaşaadan uzak, olmak istemiş belli ki!
Tabii bazılarınız şimdi diyeceksiniz ki, ne alaka; cenaze bu!!! Sevenleri veda etmek isterdi!!!
Evet ama Allah aşkına son yıllarda ünlü cenazelerinde olan biteni görmüyor musunuz? Gerçek sevenlerinin yanı sıra, ünlü sever tiplerin cenazelerde neler yaptıklarına şahit oluyor ve utanmıyor muyuz?
-Ünlü görmek için cenazeleri dolduranlar.
-Ünlülerle selfie yarışına girenler.
-Ünlülerin yakınları ile yan yana gelebilmek için yarışanlar.
E şimdi Filiz Akın tüm bunların farkındaydı. Belli, cenazesinde yaşanacakları bilerek sessiz ve sedasız, sakin ve kibar göçüp gitmek istemiş. Çünkü Filiz Akın'ın cenazesinde Hülya Koçyiğit'ten, Türkan Şoray'a kadar birçok ünlü gelecekti. Politikacılar, ünlüler, şovmenler, sosyal medya tipleri katılacak. Cenazenin şov yapanı çok olacaktı. E şimdi siz varın düşünün Filiz Akın'ın cenazesini.
Şahsen çok yerinde bir karar olmuş.
Yakın ailesinin katıldığı gerçek bir tören olmuş belli ki!!! Tam da Filiz Akın'a yakışır şıklıkta.
Gerçekten sevenleri de, zaten illa ki, cenazesine katılarak değil şimdi de duasını edebilir. Mezarlığına gidip ziyaret edebilir.
Gerçek sevgi için şova gerek olmaz...
***
Filiz Akın deyince
En çok aklıma Tarık Akan ile birlikte rol aldıkları filmleri geliyor. Çünkü ben en çok onları yakıştırırdım ve bir de Cüneyt Arkın tabii.
Hanımefendiliği, zarifliği, naifliği.
Asilliği...
Efsaneydi, farklıydı, tarzı ve vicdanı vardı.
Say say bitmez elbet ama "Tatlı Dilli Yarim"i, "Emine"yi kaç kez izledim bilmem. Geride sayısız film bıraktı Türk Sineması'nın en güzel sarışını, en tatlı dillisi, en zarif, en masum, en güzel bakışlısı...
Bu dünyadan bir Filiz Akın geçti... Keşke yeni nesil de seni bizler gibi çok iyi bilip, tanıyabilseydi...
Güle güle çocukluğumuz...
Güle güle neşemiz...
Güle güle anılarımız...
