Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Esin Övet Kadın bedeninde toplumsal baskının en ağır hali; Kilo ve yaş
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Malumunuz hepimizin derdi “kilo” ve baskı ve yargılamalar.

        Çünkü insanımız bu konuda öyle ya da böyle çok baskıcı ve empati yapmadan yargılıyor.

        -Kilo alırsın; iş vermezler.

        -Kilo alırsın; eleştirirler.

        -Kilo alırsın; küçük görürler.

        -Kilo alırsın; yargılarlar.

        -Kilo alırsın; boşanmak isterler.

        Ama birisi de çıkıp, “Kardeşim senin ne sorunun var, hayırdır iyi misin?” diye sormaz. Çünkü yargılamak, eleştirmek her zaman daha kolay gelir.

        Oysa kimse düşünmez:

        “Kişi sağlık problemi mi yaşıyor? Hayatında bazı iniş-çıkışlar mı var?” Bilmeden, anlamadan, empati kurmadan hemen yargılar.

        Ve “yargılama” maalesef insanları daha da içinden çıkılmaz psikolojik sorunlara itiyor.

        Mesela Zara, bir dönem ciddi kilo aldı, sonra kilolarından kurtuldu. Şimdi de “Nasıl kilo verdin?” soruları havada uçuşuyor. Zara'da, “Önce yağlarımla savaştım, farklı sporlar denedim, dans ettim, onlarca diyet denedim, aç kaldım. Tüm bunları yaparken psikolojime sonsuz katkısı olan ‘Zara kilo almış, Zeyna’ya dönmüş’ sözlerini duydum. En sonunda yoruldum. Bilgilendikçe yağlarla savaşmamayı, sadece yanlış metabolizma seçimlerim yüzünden onları biriktirdiğimi öğrendim. Ellerimi yıkadığım sabunun bile yağsız olduğu bir 90 gün geçirdim" dedi.

        İnsanların geldiği duruma bakar mısınız? Artık öyle bir çıkmaza girmiş ki, kadın ellerini yıkadığı sabunun bile yağ oranını düşünüyor!

        Şimdi lütfen arkanıza yaslanın ve düşünün: Bu normal mi Allah aşkına?

        Nice insanlar;

        -Kilo aldığım için çevremden dışlandım.

        -Kilo aldığım için eşim beni boşadı.

        -Kilo aldığım için çocuğum beni okulda bile istemedi.

        -Kilo aldığım için işimden oldum diye açıklama yaptı, yapıyor.

        Ben de bu süreçleri birebir yaşamış, sağlık sorunum yüzünden bir dönem ciddi kilo almış ve diyet yaparken en çok insanların bakışlarıyla, sözleriyle ve yargılarıyla uğraşmış biri olarak çok açık söylüyorum: Özellikle o dönemlerde kilo konuşulan ortamdan hemen uzaklaşın!

        -Çünkü o insanlar dost değil.

        -Çünkü o insanlar samimi değil.

        -Çünkü o insanlar sizi siz olduğunuz için değil, kullanmak için yanınızdalar.

        Gerçekten seven kişi senin özellikle zor geçirdiğin o dönemlerde önce şunu sorar: “Sende bazı değişiklikler var. İyi misin? Bir şeye ihtiyacın var mı? Bu ara sıkıntılı süreçlerden mi geçiyorsun? Yardım edebilir miyim?” der.

        Öbür türlüsüne inanmıyorum.

        Zara’nın da daha anlatmadığı, o dönem eminim çok fazla sıkıntısı olmuştur. Düşünün, o sahneye çıkan bir insan bir de klavye kahramanları yazdı-çizdi. Kim bilir ne çok psikolojik şiddetin içinden geçti ve hâlâ da savaş veriyor. Kadın yediklerini falan paylaşıyor.

        Gerçekten bu duruma son verin!!! Ve size bu eziyeti yapmalarına izin vermeyin.

        ***

        İğneler

        Son yıllarda bir de “zayıflama iğneleri” çok moda. Kime baksam çatır çutur iğne vuruyor. Ve herkesin ağzında aynı cümle: “Çok sağlıklı, bir sorun yok, doktorum tavsiye ediyor. Bir gün gelecek, bunu herkes kullanacak" falan diyor.

        Gerçekten bu cümlelere inanıyor musunuz? Gün gelecek herkes iğne yapacak falan diyenlere zaten hiç inanmıyorum. Gülüp geçiyorum.

        Şekeri olan, ciddi sağlık sorunu olan elbette kullansın. Doktorum bana da öyle bir durumda veriyorsa tabii ki kullanırım. Ama şekerim yok, sapa sağlamım, sadece iştahım çok ağzımı tutamıyorum diye iğne vuruyorsam saçma. Çünkü günümüzde sapa sağlam insanlar sırf kilo vermek için iğneye başvuruyor. Bu bana sağlıklı gelmiyor.

        Lütfen önce sağlık.

        Ve özellikle beyin sağlığı!

        Beyninizi kaybetmeyin, dayatmaların etkisine kapılmayın.

        ***

        Tabii bir de yaş farkı sorunu

        Özellikle kadınlarda kilo gibi yaş da maalesef çok ciddi sorun.

        Şimdi de ekranlarda yeni sezon başlıyor. Dizi karakterleri ve partnerler belirleniyor. Yaş almış erkek oyuncular sapa sağlam yerlerini korurken, yaş almış kadın oyuncuların adı bile anılmıyor. Yani 50 yaşındaki erkek bir oyuncunun partneri 25'lerinde genç oyunculardan oluşuyor. Allah aşkına normal mi bu?

        Çiğdem Tunç da bu konuda şöyle demiş: “Bence adamların yaşında bir sıkıntı yok. Ama karşısına muhteşem 30-40 yaş arası kadın oyuncularımızı neden koymuyorsunuz?”

        E haksız mı?

        Tabii bu sadece bizim sektörün değil, dünyanın da sorunu. Oscarlık oyuncular bile “Yaş aldıkça bizi yok sayıyorlar. Aldığımız ücretler bile değişiyor” diye isyan ediyor. Kilo ve yaş terörü ve dayatmaları ne yazık ki, kadınları çok ama çok vuruyor.

        Her konuda olduğu gibi.

        Ve sadece dizi sektörü değil; normal iş hayatında da kadın, yaşı ilerledikçe daha bilgili ve tecrübeli sayılması gerekirken yok sayılıyor.

        Ve bu konu maalesef düzelmeyecek, değişmeyecek gibi görünüyor. Çünkü bu konuda hiç kimse hiçbir şey yapmıyor.

        Kadın kadını bile desteklemiyorken, erkeklerin kadınları desteklemesini beklemek büyük hata.

        Bu yüzdendir ki, yıllardır;

        -Kadının kadını koruması,

        -Kadının kadını kollaması,

        -Kadının kadının çıkartmaları gözetmesi,

        -Her koşulda hemcinsinin yanında durması gerekiyor dememiz.

        Tabii anlayana...