Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Esin Övet Neden ağlamadın da güldün?
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Nilperi Şahinkaya annesini kaybetti. Önceki gün cenazesi vardı. Cenazeye katılan arkadaşlarını sevgiyle karşıladı, onlarla zaman zaman sohbet etti. Hatta sohbetin dozunu biraz kaçırıp güldü…

        Ya da gülmek istedi.

        Ya da orada bulunma sebebini bir an yok saymak istedi.

        Ya da acısını böyle yaşamak istedi.

        Fakat sanki memleketin tek gündemi buymuş gibi; “Vay sen misin gülen?” diye başlayan eleştiriler peş peşe geldi.

        Bazısı dinden girdi, siyasetten çıktı. Gerçekten dinine, siyasete falan laf söyledi.

        Kız annesini kaybetmiş, ortada ciddi bir kayıp var.

        -Belki aklı bir an yerine gelmedi.

        -Belki o an ne yaptığını, nerede olduğunu idrak edemedi.

        -Belki yok saymaya çalıştı.

        -Belki annesine son nefesinde “Ağlamayacağım, seni hep gülerek uğurlayacağım” diye söz verdi.

        -Belki annesi “Sakın ağlama, her zaman gül” diye vasiyet etti.

        Olabilir de olabilir. Ya da bunların hiçbiri değil öyle istedi.

        Ama yok: Bu ülkede olduğun gibi olamıyorsun.

        Çünkü ne yazık ki günümüz Türkiye’sinde; ağlamıyorsan, ortalığı ayağa kaldırmıyorsan, bağırıp çağırmıyorsan, “ahlak bekçiliği” yapmıyorsan sana inanmıyorlar.

        Her şeyi en uçta, en abartılı şekilde yaşaman gerekiyor.

        Göze göze sokmadan inandıramıyorsun.

        Yoksa geçmiş olsun!

        ***

        Gülmek zaten başlı başına olay

        Uzun yıllardır en büyük sıkıntımız da bu: Gülmek.

        Ellerinde telefon, hiçbir amacı olmayan bir sürü insan; gülen, mutlu insanları hedef alıyor.

        Neden? Çünkü mutlular.

        Neden? Çünkü gülüyorlar.

        Neden? Çünkü öyle!

        Abartmıyorum. Gerçekten var böyle tipler. Açık arıyor, bulunca da üzerine gidiyor. Bundan ne elde ediyorlar, ne kazanıyorlar bilmiyorum ama bu sporu severek yapıyorlar.

        Zor bir hayatları var belli… Ne diyeyim!

        ***

        Ne çok dertli insan var

        Önceki gün yazdığım “Kadın bedeninde toplumsal baskının en ağır hali; kilo ve yaş” başlıklı yazıma çok mesaj geldi. Özellikle kadınlardan…

        Meğer ne çok yaralıymışız bu konularda.

        O yüzden hanımlar; önce biz kendi hemcinslerimizi eleştirmeyi bırakalım.

        -“O adam o kadını nasıl aldı?”

        -“Kadına bak ne kadar kilo almış.”

        -“Selülitleri feci.”

        -“Saçına bak, korkunç.”

        -“Çok kötü görünüyor, bu adam bu kadını boşar.”

        -“O kadını o aile nasıl istemiş?”

        Diye diye uzayan cümleleri bir kenara bırakalım.

        Önce biz vazgeçelim ki, başkaları da kadınları bu şekilde yermeyi bıraksın.

        Ne dersiniz?