Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Güntay Şimşek Çin, Rusya'nın yerini alıyor!

        Savunma sanayinde, muharebe gücünde ve savaş teknolojilerinde şimdiye kadar ABD-Rusya yarışı söz konusuydu. Halen daha da toplamda sahip olunan savaş gücüne bakıldığında; açık ara birinci sırada ABD var. Onu epeyce geriden takip eden Rusya ikinci ve daha gerilerden gelen Çin ise üçüncü sırada yer alıyor. Ancak hava, kara, deniz ve nükleer güç açısından incelendiğinde Çin’in hava gücü ve nükleer haricinde ikinci sıraya sağlam yerleşmeye çalıştığı dikkat çekiyor.

        Mesela hava aracı sayılarına bakalım: ABD 13.043, Rusya 4.292, Çin 3.309, Hindistan 2.229, Güney Kore 1.592, Japonya 1.443, Pakistan 1.399, Mısır 1.093, Türkiye 1.083 ve Fransa 976.

        En büyük donanmaya sahip ilk 3 ülke sıralaması; 1) ABD’nin kaç adet gemisi olduğu tam olarak bilinmiyor. Ancak bin civarında olduğu tahmin ediliyor. 2) Çin’in 422 adet, 3) Rusya’nın 264 gemisi var. En fazla savaş uçağı gemisine sahip ülkeler de şöyle: ABD. 11 adet, Çin 3, Hindistan 2, İngiltere 2, Rusya 1 ve Fransa 1 tane…

        Fakat yeni nesil dijital teknolojilerde, “Yapay Zekâ” ve siber güvenlik gibi alanlarda artık Çin, ABD ile yarışıyor. Rusya, uzun bir süre Çin hava gücünün gelişmesine destek verirken, artık onun gerisinde kalmaya başlıyor. Rusya’yı hava gücünü geliştirerek geçen Çin, ABD’yi de yeni nesil savaş uçaklarıyla sıkıştırmaya başladığı ifade ediliyor. İnsansız hava araçları tarafında ise henüz ABD'nin epey gerisinde, ama onun peşinde. Özellikle Çin’in altıncı nesil savaş uçağı geliştirme çalışmaları ABD ve diğer gelişmiş ülkeler tarafından yakından takip ediliyor. ABD’yi kısa sürede yakalaması zor olsa dahi bazı projeleriyle de rahatsız ettiği gözlemleniyor. Fakat Çin’in hangi projede ne kadar başarılı olduğunu kimse tahmin edemiyor!

        Nedenlerine gelince…

        Çünkü Çin, beşinci nesil savaş uçağı yarışında ne kadar başarılı olduğu pek bilinmezken, altıncı nesil savaş uçağı olarak duyurduğu J-36’nın ABD’de uyarı ışığı yaktığı belirtiliyor. Dolayısıyla altıncı nesil savaş uçağı cephesinde Rusya-ABD değil, Çin-ABD düellosuna şahit olacağız.

        Önümüzdeki günlerde Rusya’dan bir haber gelmezse altıncı nesil savaş uçağı olarak; Boeing’in üreteceği F-47 ile Chengdu Aircraft Corporation (CAC) geliştirdiği J-36’yı konuşuyor olacağız. Aralık 2024’te Çin, J-36’yı tanıttığında fazla dikkat çekmemişti, ama ABD’yi rahatsız ettiğini öğrenmiş olduk. İlk uçuşunu ne zaman yaptığı bilinmiyor, ancak ikinci test uçuşunu geçen hafta yaptığı ifade edilen J-36’nin havacılık teknolojisinde önemli bir sıçrama yapacağına dikkat çekiliyor. Ancak detayları şimdilik meçhul.

        Çin, Ocak 2019’da altıncı nesil uçak için çalışmalarına başladığını duyurmuş, 2035’te de J-36’nın hizmete girmesinin planlandığını açıklamıştı . Trump da geçen hafta F-47’nin 5 yıldır test uçuşları yaptığı ve 3 yıl sonra, başkanlık görev süresi bitmeden, ABD ordusunun emrinde olacağını açıkladı.

        Evet, Çin artık hava gücüyle de ABD’nin karşısında...

        TROY büyüyor, genişliyor…

        Geçen yıla kadar adından bahsedilmiyordu. T.C. Merkez Bankası’nın çoğunluk hissesine sahip bir iştiraki olmasına rağmen kamu bankaları ve kamu kurumları bile onu tercih etmiyor, kullanmıyorlardı. İşte böyle bir zamanda Türkiye’nin ödeme sistemi TROY’u çok daha yoğun bir şekilde ülkemiz gündemine taşımaya çalıştım. Gelinen nokta ve yaşananlar ise çok iyi...

        TROY’un yeni yönetim ekibi de artık elini taşın altına koyuyor. Görünür olması için çalışıyor ve kullanılmama, tercih edilmeme gibi sorunlar da aşıldı, aşılıyor. Bütün bunların üzerine Cumhurbaşkanlığı genelgesi de eklenince TROY’un bu sene kartlı ödeme sistemlerinde pazar payını yüzde 30’un üzerine çıkarabileceği tahminini yapabiliriz. Ancak olması gereken yer çok daha yukarılar. Çünkü yerli/milli ödeme sistemi TROY’un; kredi, banka veya ön ödemeli kartlar içinde kısa sürede de sahanın hâkimi olması gerekir. Bu yönde de güzel gelişmeler de söz konusu. Son TROY kervanına katılan ise Vodafone...

        Türkiye’nin 3 GSM operatöründen ikisi; Türk Telekom, Turkcell, Türkiye Varlık Fonu çatısı altında, diğer ifadeyle kamu kontrolünde. TROY ile çalışmamaları abes olur. Fakat ülkemizdeki yabancı yatırımcıya ait, tek özel GSM şirketi Vodafone'un da ödeme platformu Vodafone Pay’in ürün yelpazesini TROY ile zenginleştirmesi güzel bir haber. Çipli kart seçeneğini müşterilerinin kullanımına sunan şirket, TROY ile de işbirliği yapmış. Yeni çipli kartla, POS cihazlarında temassız ve hızlı ödeme yapılabilecek.

        TROY'suz şirket kalmasın!!!

        İTO fuar şirketine döndü…

        İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) asli görevi nedir? Ne kadar yerine getiriyor? Üyelerine fayda sağlıyor mu? Veya sağlamak gibi bir derdi, amacı, programı var mı? Ya da dostlar alışverişte görsün misali bazı küçük işler mi yapılıyor, bilemiyorum. Bu sorularıma daha önce İTO yönetiminde bulunmuş bazı isimler de sağlıklı cevap veremediler. Onların da benzer eleştirileri oldu. İTO gibi kurumların hızla var oluş gayelerinden uzaklaştıklarını söylediler.

        Bir yandan kimse işini düzgün yapmıyor, diğer taraftan da Türkiye’de kurum enflasyonu yaşanıyor. Mesela TİM, DEİK’in kime ne hayrı olduğunu bilen var mı? Bir seyahatim de DEİK’de uzman olduğunu söyleyeni biriyle tanıştım. Bana, 35 yıllık gazeteciye, 'DEİK’i biliyor musun?' diye sordu. Maalesef kendisi DEİK’i hem tanımıyordu, hem yurtdışına uzman olarak gönderilmişti. TİM ise bambaşka bir pozisyonda; görevi her ay yapılan ihracata “rekor kırdık” kılıfı bulmak.

        En azından İTO yönetiminin fuar organizasyonu gibi güzel bir meşgalesi var. Uluslararası fuar organizasyonlarına ağırlık veriyorlar. Gazetelerinden fuarlara katılım ücretlerine dikkat çekiyorlar. Hesaplı hale getirdiklerini belirtiyorlar. Bazen devletin verdiği fuar destekleri için mükelleflere yol gösteriyorlar. Katılımı artırmaya çalışıyorlar. Böylece yurtdışında “biz bize” yapılan etkinliklerin, fuarların profesyonel organizatörü haline gelmişler.

        Ben de bu tür gelişmeleri İTO’nun Ticaret Gazetesi’nden takip ediyorum. Zaten her sayfasında mutlaka bir fuar ilanı yer alıyor. Üyelere, üyelerin paralarıyla “gel gel” yapılıyor. Dünyanın çeşitli yerlerindeki fuarlara İTO’nun çatısı altında katılmaları sağlanıyor. İTO yönetimi de organizasyonu sağlama bahanesiyle dil bilen, bilmeyen, fuardan, tanıtımdan anlayan, anlamayan ekiplerini buralara gönderiyor. Bazen gazeteci de götürüp, “Filan fuarda şöyle gövde gösterisi yaptık” haberleri de yaptırdıkları da oluyor. Her hâlükârda kendi medyaları, Ticaret Gazetesi’nde haberlerine geniş geniş değerlendirdiklerini de biliyorum.

        Asli amacından uzaklaşan İTO gibi kurumlarla, TOBB’a alternatif olarak üretilen TİM ve DEİK gibi suni teşkilatlanmalarla ve benimsedikleri yeni model çalışma anlayışıyla ihracat, ticaret ne kadar artar, buyurun siz hesap edin!