Uzun sayılabilecek bir süredir dünyayı bekleyen “dijital cehennem” hakkında uzmanlar makaleler yazıyor, kitaplar yayınlıyor. Elektrik kesintisi riski ise dijitalleşmenin yaygınlaştığı dünyamızda en kötü senaryoların yazılmasına sebep oluyor. En basitinden tüm önemli bilgilerin saklandığı dijital ortamda yaşanacak kayıplarla nasıl baş edileceğine dair endişeler var. Ayrıca kötü niyetli girişimler için de çözüm noktasında sıkıntılar söz konusu.
İspanya ve Portekiz genelinde milyonlarca kişiyi etkileyen geniş çaplı elektrik kesintisinin sebep olduğu kaos Avrupa’yı etkilerken, dünyanın genelinde ise derin endişelere sebep oldu. Avrupa’da mağazalar, fabrikalar, metrolar çalışmadı, evler karanlığa gömülerken tren seferleri ile uçuşlar da ertelendi. Dijital ödeme sistemleri üzerinden ödeme olmayınca insanlar nakit para arayışına girdi. ATM’lerde kuyruklar oluştu.
Türkiye de Avrupa elektrik sisteminin; enterkonnektenin bir parçası olduğu için sorun biraz daha büyümüş olsaydı etkilenecekti. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar da bu duruma dikkat çekerek; “Şu anda sıkıntıdan etkilenmedik, ama bizi etkileyecek boyutta, biz de Avrupa sistemine bağlıyız” şeklinde açıklama yapmış.
Ağırlıkla iki ülkeyi etkileyen geniş kapsamlı elektrik kesintisinin boyutlarının anlaşılması açısından Portekiz’in ulusal elektrik şirketi REN tarafından yapılan değerlendirme önemli. REN yetkilileri, tam normalleşme sağlanmasının bir hafta sürebileceğini söylüyorlar. İspanyol elektrik şebekesi operatörü Red Electrica Espanola (REE) yetkilileri ise tarihte benzeri olmayan bir hadise yaşadıklarını ifade ediyorlar.
Yeni dijital dünya düzeninde elektrik kesintisi gibi durumlar ve veri merkezi çöküntüleri daha çok karşımıza çıkacak gibi görünüyor. Ülkeler arasında tartışmalara, dijital çatışmalara neden olacak gelişmeler bile yaşayabiliriz. Özellikle siber güvenlik enerji arzı ve verilerin korunması açısından çok değerli, hatta ölüm-kalım derecesinde kıymetli olacak.
Dijitalleşme sebebiyle enerji talebi katlanarak artıyor olması sebebiyle enerji tüketiminin kontrolü, ülkeler arasındaki enerji sistemlerinin de yeniden gözden geçirilmesini ve ilave önlemler alınmasını gerekli kılacaktır. Ülkeler internet ağlarıyla birbirlerine entegre oldukları gibi Avrupa’da enerji sistemlerini birbirine bağlamış durumda, bazı ülkeler ile küresel dev dijital şirketlerin veri merkezleri Avrupa’nın kuzey ülkelerinde yer alıyor. Mesela ABD’nin META şirketinin veri merkezlerinin önemli kısmı Kuzey Avrupa’da. Bu merkezler de çok fazla elektrik harcıyor. Şayet Avrupa’daki elektrik krizi büyümüş olsaydı tüm dünyayı etkileyen gelişmeler de olabilirdi. Ancak tehlike henüz geçmiş değil.
Krizin sebebi bilinmiyor!
Yaşanan elektrik krizine neyin sebep olduğunun bilinmemesi ise en garip ve en korkunç durum. Avrupa Konseyi Başkanı Antonio Costa, ilk incelemelere göre, siber saldırıya dair herhangi bir belirti olmadığını açıkladı. Ama böyle bir riskinde göz ardı edilmemesi gerektiğine dikkat çekiliyor. Portekiz ulusal elektrik şebekesi operatörü REN yetkilileri ise İspanya’da yaşanan ani ve şiddetli sıcaklık değişimlerinin yüksek gerilim hatlarında 'atmosferik titreşim' olarak adlandırılan anormal dalgalanmalara yol açtığını yani bunun sebep olmuş olabileceğine dair bir bilgi paylaştı. Kesin bir tespit söz konusu değil.
Voltaj dengesizliği olabilir mi?
Bazı enerji operatörleri voltajda dengesizliğin, kesintiye yol açmış olabileceğine de işaret etti. Ancak voltaj dengesizliğine neyin veya neler sebep olabileceğine dair açıklama yapmadılar. Şayet böyle bir durum varsa dijitalleşmenin enerji talebine ülkesine göre yüzde 15 ile 30 arasında etki yaptığı dikkat alınırsa elektrik arz ve talep için yeni denetim ve kontrol mekanizmalarının kurgulanması gerekecektir.
Fransa’nın güneybatısındaki Alaric Dağı’nda çıkan yangının yüksek gerilim hattına zarar vermesi de olası bir neden olarak sayılıyor, ama günün sonunda elektrik kullanımının giderek artmış olması sebebiyle sorunlar arttığı denge sağlanamamasının sorunlara sebep olduğu da ifade ediliyor. Günümüzde elektrik kesintisi bir anlamıyla hayatın durması anlamına geliyor. Tüm iletişim ve ulaşım ağlarını da etkiliyor, hatta devre dışı kalmasına sebep oluyor.
Türkiye de Avrupa elektrik sisteminin parçası
Avrupa Birliği (AB), uzun bir süredir ortak enerji politikası geliştirip, buna göre pozisyon alıyor. Uzun vadede güvenli, sürdürülebilir ve uygun fiyatlı enerji temini için ortak vizyonla hareket ediyor. AB üye devletlerarasında elektrik ticareti yapılabiliyor. Bu amaçla 2009’da, Avrupa Elektrik İletim Sistemi Operatörleri Ağı (ENTSO-E) kuruldu.
AB’de kurulan bu sistem ile mevcut enerji kaynaklarının verimli kullanılabilmesi ve yenilenebilir enerji kaynaklarına önem verilmesi için harekete geçildi. Böylece fazla miktarda enerjinin uzun mesafelere taşınmasının önü açıldı. Bu dönüşümle, Avrupa genelinde güvenli, uygun fiyatlı ve iklim dostu bir enerji tedarikinin önü açılmak istendi. Böylece ülkeler arasında enerji alış-verişini sağlayan, dengeleyen “Enterkonnekte Sistemi” yaygınlaştı. Enerji Bakanı Bayraktar’ın dikkat çektiği gibi sorunun büyümesi halinde bundan Avrupa Enterkonnekte Sistemi’ne bağlı olan Türkiye de etkilenecekti. Ancak bu kriz gösteriyor ki bundan sonra enerji kaynaklı bu tarz problemlerimiz olacak.
Çin’in 10G’si nasıl bir şey?
Çin’de 10G’nin kamu/özel sektör iş birliğiyle; China Unicom ile teknoloji devi Huawei'nin ortak girişimiyle Xiong’an şehrinde kullanılmaya başlanmış. Daha doğrusu testler başarılı olmuş ve kullanıma açılmış.
Çin’in 10G’yi hizmete sunduğunu açıkladığı Xiong’an, ülkeni fütürist kenti olarak anılıyor. Dolayısıyla fiber altyapısı da bu tür test ve uygulamalara hazır. Baz istasyonlarının güçlü bir ağ yapısıyla birbirine bağlı olduğu sistem söz konusu.
Çin’in dünyada ilk defa 10G geniş bant ağını hizmet soktuğu haberini biraz irdelemek gerekiyor. Zira neye göre 10G dendiği bilinmiyor. Hizmet giren 10G sistemi mevcut fiber optik kablolar üzerinden veri iletimini önemli ölçüde artıran 50G Pasif Optik Ağ (PON) teknolojisine dayanıyor. Çinliler, uygulamaya geçirdikleri yeni nesil mobil iletişimine “10G” ismini testlerde ulaşılan rakamların, geleneksel 1G geniş bant hizmetlerine göre on kat daha fazla bir iyileştirme sağlaması sebebiyle vermişler. Ancak tek başına hız parametresiyle kategori belirlenmiyor. Hatta 5G’den 6G’ye geçişte çok daha farklı parametrelerin standartları belirleyeceği söyleniyor. Yine hız önemli olacak, ama 5G’ye kadar olan nesiller kadar etkili olmayacak.
Çin’in ilan ettiği 10G’sini merak edip, ne anlama geldiğini Türkiye’nin telekom alanında yetiştirdiği en değerli bilim adamlarımızdan Prof. Dr. Hüseyin Arslan’a sordum. Kısa süre önce ABD Ulusal Mucitler Akademisi (NAI) tarafından belirlenen 169 akademik mucit arasında gösterilen Hüseyin Hoca, hâlihazırda İstanbul Medipol Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı ve 6G üzerine önemli çalışmaları olan bir isim. Hatta Türkiye’nin 6G çalışmaları da ona emanet. Telekom alanında 100’den fazla patenti ve başvurusu olan Hüseyin Hocaya, “Çin 10G’yi hizmete sokmuş” dediğimde şaşkınlığını gizleyemedi. Öyle ki, böyle bir haberi değerlendirmenin bile doğru olmadığını söyledi.
Mobil iletişimde nesiller arası yolculuğun sadece hızdan hareket ederek, tanımlanamayacağını ifade eden Hüseyin Hoca, dolayısıyla 10G denemeyeceğini ve uluslararası standartların olduğuna dikkat çekti. Hüseyin Hoca’nın kısa değerlendirmesi şöyle:
“Mobilden giden veriler en nihayetinde sabit hatlarla taşındığı için fiberin iyi değilse mobil de iyi olmuyor. Ancak jenerasyonlar da sadece hızla tanımlanmıyor. Hızın biraz daha bant durumuna, spektruma bağlı olduğunu yeni nesillerde ise hızdan daha önemli olan unsurların ortaya çıkıyor. Bunlardan birisi de güç ve enerji tasarrufu. Hatta 6G’de enerji hızdan daha önemli hale gelecek.”
Ülkemizin bu alandaki en yetkin isminin değerlendirmesi böyle. Bakalım, Çinlilerin 10G yolculuğu nasıl devam edecek?