Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Murat Bardakçı Tek adaylı önseçim ve seneler öncesinden tek adaylı, evlere şenlik birkaç seçim hatırası...

        1987 sonbaharı olmalı...

        Hürriyet’in Mısır muhabiri idim ve Kahire’de yaşıyordum. Evim, Kahire’de yabancıların tercih ettikleri Zemalek semtindeki gökdelenimsi bir binanın 14. katında idi...

        Sıcaklar hâlâ devam ettiği için pencereler açıktı ve birgün, sokaktaki bağırtılar tâ 14. kata, evin içine kadar geldi. Birileri avaz avaz haykırıyor, sonra da kahkaha atıyorlardı...

        Merak ettim, aşağıya indim. Caddenin karşı tarafında, hergün ayaküstü taze mango suyu sıktırıp içtiğimiz ufak dükkânın yanındaki dar çıkmazın hemen girişinde bir kalabalık vardı. Dar sokağın başına bir masa, masanın üzerine de büyücek bir kutu koymuşlar, kutunun başında kahkahalarla birşeyler yapıyorlardı...

        Birden hatırladım: Mısır’da o gün cumhurbaşkanlığı seçimi vardı! Seçim kararı birkaç gün önce açıklanmıştı ama biz yabancı gazeteciler alâka göstermemiştik. Zira sonuçlar zaten önceden belli idi; seçimler o senelerde hiçbir heyecan olmadan, sessiz-sadasız yapılıp biterdi, üstelik tek bir aday vardı: Zaten cumhurbaşkanı olan Hüsnü Mübarek!

        Sandığın başındaki keyifli yaygaracıların arasında mahalle esnafından olan ve tanıştığımız birileri de vardı. Beni görünce “Ehleeeen, faddal!” dediler. Yani “Hoşgeldin, buyur!”.

        Seçimlerin nasıl gittiğini sordum, şaka niyetine ama gayet ciddî bir ifade ile “Mükemmel” dediler; “Reis Mübarek’i yeniden seçiyoruz!”.

        Bir başkası da “Allah O’nu korusun!” diye bağırdı...

        Aradan nerede ise kırk seneye yakın zaman geçtiği için kim olduğunu tam olarak hatırlamıyorum ama tanıdığım esnaftan biri eline önce bir zarf, sonra da üzerinde tek aday Hüsnü Mübarek’in isminin yazılı olduğu oy pusulasını alıp “Sen de oy ver” diyerek bana uzattı!

        “Mısırlı değilim, yabancıyım, oy veremem” falan dedim ama dinletebilmek ne mümkün? “Maaaliş”, yani “Boşver” haykırışları içerisinde pusula ile zarfı elime tutuşturup sandığı gösterdiler. Çaresiz, pusulayı zarfa koydum, tekrar “Ben Mısırlı değilim!” diyecek oldum ama o hay-huy arasında kimselere dinletemedim, zaten artık her kafadan “Haydi, Reis’i seç” çığlıkları yükseliyordu ve çaresiz, zarfı sandığa attım!

        Öyle bir alkışlandım ki... Sonraki senelerde verdiğim konferansların yahut katıldığım konserlerin hiçbirinde orada aldığım alkışın bir eşini işitemediğime emin olun! İşte öyle takdir edilmiştim!

        Seçimlerin neticesi mi? Tek aday olan Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek, seçmenlerin yüzde 97’sinin oyu ve tabii benim de büyük desteğim ile yeniden seçildi ve 2011’de devrilmesine kadar nerede ise çeyrek asır boyunca o makamda kaldı!

        AÇIK OY, GİZLİ TASNİF VE YÜZDE 99,99999!

        Kahire’de Mübarek’e oy vermemden birkaç sene sonra idi... Irak Enformasyon Bakanlığı, Irak’ın tarihinde ilk defa yapılacak olan demokratik bir faaliyeti, Cumhurbaşkanlığı seçimini izlememiz için beni ve birkaç meslekdaşımı Bağdat’a davet etmişti.

        Tabii ki, bu seçimde de tek bir aday vardı: Senelerden beri Cumhurbaşkanlığı makamında oturan Saddam Hüseyin...

        Gittik, birkaç sandığı dolaştık ve demokrasinin Ortadoğu'ya artık nasıl kök saldığını görüp memnuniyete garkolduk!

        Bazı sandıkların başında “Saddam Marşı” çalan musiki toplulukları, bazılarında da zılgıt çeken kadınlar vardı ve yapılan sanki seçim değil, panayır eğlencesi idi! Üstelik herşey Ortadoğu’ya lâyık şekilde organize edilmişti; oyları şarkılar ve rakslar refakatinde herkese gösterdikten sonra sandığa atıyorlardı. Oy sayımı ise kapalı kapıların ardında yapılıyordu; yani “açık oy, gizli sayım” esası mevcuttu ama “Bu iş 1950’ye kadar bizde de böyle idi, Irak’ta da zamanla düzelir” dedik ve normal karşıladık!

        Öğlene kadar böyle birkaç sandığı dolaştırdıktan sonra hepimizi helikoptere koyup Erbil’e götürdüler ve seçimlerin memleketin dört bir tarafında nasıl bayram havası içerisinde yapıldığını görmemizi sağladılar.

        O senelerde Kerkük’te pek hoş olmayan birşeylerin yaşandığı kulağımıza geliyordu fakat Iraklılar bir türlü izin vermedikleri için gidebilmenin imkânı yoktu. “Hazır helikopter var, Kerkük de dönüş yolumuzun üzerinde; hiç olmazsa yarım saatliğine uğrasak...” diyecek oldum, arzumu yerine getirmeyi çok istediklerini ama kum fırtınası çıktığı için bunun mümkün olamayacağını söylediler. “Fırtına kuvvetli ise Bağdat’a nasıl döneceğiz?” diye sorduğumda da “Üzerinden uçacağız” cevabını aldım!

        Bağdat’a ulaştığımızda hava kararmak üzere idi. Gizli sayım çabucak tamamlanmış, hattâ uzak vâhalardaki köylerin sonuçları bile gelmişti. Derken hava karardı ama Saddam Hüseyin’in oyların yüzde 99,999999’unu almış olduğu haberi gecemizi aydınlatıverdi!

        CHP’nin tek aday ile düzenlediği “önseçim”, bana seneler önce şahit olduğum işte bu evlere şenlik seçimleri hatırlattı!