Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Murat Bardakçı Özgür Bey'in Sinop konuşması, dünya siyasî mizah şâheseridir!

        Hani, Zaytung vesaire gibi gırgır ve asparagas haberler uydurup bunları ciddi üslûpla yazan ve bazı safdilleri de yazdığına inandıran internet siteleri var ya; Özgür Özel’in Sinop’ta dün yaptığı konuşma ile ilgili haberleri ilk okuduğumda işte o sitelerden biri tarafından uydurulduğunu düşündüm ve kendi kendime “Helâl olsun, iyi espri yapmışlar” dedim.

        Haber, Roketsan’ın Sinop’ta yaptığı roket testleri ile ilgiliydi ve Özgür Bey’in, testler yüzünden balıkların ürküp yuvalarını terkettiklerini söylediği iddia ediliyordu.

        Böyle bir haberin gerçek olduğuna inanabilir misiniz?

        Ben de inanmadım ve hakikaten birileri şaka ediyor zannettim ama heyhaaaat, meğerse ortada mizah falan yokmuş, haber doğru imiş! CHP lideri Özgür Özel, “Sinop’un turist çekmeye ihtiyacı var. Siz yılın 182 günü, yani iki günden birinde ‘Balığa çıkmayın, füze testi yapacağız’ diyorsunuz. Turistlerin başının üstünden roketler geçiyor, füzeler geçiyor. Çıkmadıkları gün ayrı zarar. Ayrıca da o seslerden balıklar ürküyor, yuvalarını terk ediyorlar, yuva yapmıyorlar o bölgeye. Bu yüzden balıkçılığın randımanı düşüyor” demiş ve Roketsan’ın füzelerinin denendiği Sinop Test Merkezi’nin taşınmasını istemiş!

        Hâle bakın! Türkiye son senelerde tüfeğinden uçağına, roketinden SİHA’sına kadar kendi silâhını bizzat kendisi imal etme yolunda sür’atle ilerliyor, bu alanda dünya çapında ses getiren ataklar yapıyor ama ana muhalefet partimizin lideri “roket denemeleri balıkları ürkütüyor” buyurmada!

        Roket testlerinin Sinop turizmini olumsuz yönde hakikaten etkileyip etkilemediğini merak edip Karadeniz taraflarına turist gönderen bir arkadaşımla konuştum. “Sinop, turizm gelirindeki en yüksek payı şu anda roket denemelerini yapan firmaların personelinden elde ediyor. Deneme için gelen personel otellerde kalıp turist gibi para ödüyorlar” dedi ve testler sayesinde otellerin artık sadece bir-iki sezon değil, neredeyse sene boyunca dolu olduğunu anlattı.

        BÜYÜK DEVLET, KENDİ SİLÂHINI KENDİ YAPAR!

        Bir memleketin “büyük ülke” olabilmesi için, kendi silâhını kendisinin yapması şarttır! Silâhlanmada dışarıya muhtaç olan bir ülke istediği kadar “Ben büyüğüm, çok param var, benden büyüğü yok!” diye gerine gerine hava atıp dursa da aslında büyük falan değil, vasat bir ülkedir.

        Silâh konusunda, geçmiş yıllarda maalesef böyle idik! 1970’li, hatta 80’li seneleri yaşamış olanlar bilirler: Amerika ne zaman yıllanıp kokonaya dönmüş bir savaş gemisi hibe etse, donanmamızın nasıl güçlendiği ve nasıl denizlerin hâkimi hâline geldiğimiz gibisinden nutuklar atılırdı ama söylenenlerin hepsi hayâlî idi. O tekne eskisini alabilmek için Washington’da bin dereden su getirmiş olduğumuzdan tabii ki bahsedilmezdi.

        O senelerin gazeteleri, yine Amerika’nın hem bize, hem Yunanistan’a yapacağı daha başka silâh hibelerindeki “yediye on” oranına riayet edilip etmediği tartışmaları ve oranda Yunanistan lehine en ufak bir değişiklik yapılmış olması hâlinde “Bana ne, bana ne? Ben daha fazlasın istiyorum” diye kopardığımız talepkâr yaygaralar ile doludur.

        Muhalefet etme hevesi ile kendinizi yapılan iyi veya kötü herşeye mutlaka karşı çıkmak zorunda hissederseniz, günün birinde siyasî demeç yerine “roketler balıkları ürkütüyor” gibisinden dünya siyasî mizah tarihinin zirvesini teşkil edecek işte böyle vecizeler sarfedersiniz!