Ankara’daki Amerikan Büyükelçisi Tom Barrack geçen gün Fener Patrikhanesi’ni ziyaret edip Patrik Bartholomeos ile görüştükten sonra Bartholomeos’tan “Ekümenik Patrik” diye bahsettiği için kıyametler kopuyor...
Muhafazakârı, lâiği yahut ulusalcısı hep bir ağızdan “Patrik ve patrikhane ekümenik değildir” diye haykırıyor; “Amerikan büyükelçisiLozan’a meydan okudu, devletin tapusu olan anlaşmayı çiğnedi” diyorlar.
Batılı devlet adamları, diplomatlar ve benzeri önemli konumda bulunanlar Patrik Bartholomeos’u ne zaman gelip de ziyaret etseler, ardından hep aynı tartışma yaşanır. Patrik ile görüştükten sonra iki kelime eden ziyaretçi, Bartholomeos’tan mutlaka “Ekümenik Patrik” diye bahseder ve bizdeki aynı çevre “ Lozan elden gidiyor” deyip kıyametleri kopartır.
Birleşik Amerika’nın eski başkanlarından Barack Obama’nın Patrik Bartholomeos ile 2009’daki buluşmasından sonra da böyle oldu, her devlet adamının yahut diplomatın Fener’i ziyareti sonrasında da böyle oluyor ve bundan böyle de hep olacak!
Bu tartışmanın, daha doğrusu kendi kendimizi yiyip bitirmemizin tek bir sebebi var: “Ekümenik” kavramının ne olduğunu bilmememiz, haberdar olmamamız ve bunun Türkiye’nin aleyhinde bir çaba olduğunu zannetmemiz…
YAHUDİLİK HARİÇ, BÜTÜN DİNLER EKÜMENİKTİR
Bundan on küsur sene önce yine böyle bir ekümenik tartışması sırasında yazmıştım, şimdi tekrar edeyim:
Aslı eski Yunanca’da dünyanın “meskûn” yani “insanların yaşadığı kısmı” mânâsına gelen “he oikoumene ge” olan, Latince’ye de “oecumenicus” şeklinde geçen “ekümenik” sözü, bizde eski deyimi ile “cihanşümûl”, yeni karşılığı ile de “evrensel” demektir ve siyasî değil, dinî bir kavramdır. Zaten sadece bir ırka, yani Yahudiler’e mahsus olan Musevîlik haricinde bütün dinler ve o dinlerin makamları ekümeniktir. Zira, dinler mü’minlerinin arasına bir grubu, bir kavmi yahut bir milleti değil, insanlığın tamamını katmaya çalışırlar ve neticede Yahudilik haricinde hepsi evrenseldir. Bu, Fener Patrikhanesi için de böyledir; üstelik bir dinî müessese olan Patrikhane, kuruluşundan buyana zaten ekümeniktir. Dolayısı ile asırlardır “Oikemenikon Patriarkhion” yani “Ekümenik Patrikhane” unvanını kullanan ve Ortodoks kiliselerinin “primus inter pares”, yani “eşitler arasında birinci” kabul ettikleri Fener’in ekümenik olup olmaması devleti yahut bizleri değil, sadece Ortodoks dünyasını alâkadar eder.
Ekümeniklik bahsini biraz da karikatürize ederek anlatmaya çalışayım:
Fener Patriği Bartholomeos günün birinde kalkıp “Müslümanlar, namazı yanlış kılıyorlar. Namaza secdeden başlamaları lâzım” gibisinden birşeyler söylese...
İlk tepkimiz, “Patrik Efendi keçileri mi kaçırdı? Ne saçmalıyor? Bizim namazımızdan ona ne?” olur...
Rum patriğinin İslâmiyet ile ilgili bir mesele hakkında ahkâm kesmeye kalkışması ile bizim “Fener Patrikhanesi ekümenik değildir” diye tutturmamız arasında saçmalama bakımından hiçbir fark yoktur.
ARTIK ÖĞRENİN: LOZAN’DA PATRİKHANE YOKTUR!
Meselenin bir de Lozan tarafı var...
Senelerdir yazıp söylüyorum, belki yüz bilmemkaçıncı defa olacak ama şimdi tekrar yazayım: Lozan Anlaşması’nda Patrikhane’den tek bir kelime ile de olsa bahsedilmez! Görüşmeler sırasında Patrikhane meselesi günlerce tartışılmıştır ama anlaşma metnine alınmamıştır. Üstelik, Fener Patrikhanesi’nin bir çeşit Vatikan olmasına imkân da yoktur, zira kilisenin devletleşmesi Ortodoks doktrinine terstir. Doğu Kilisesi tarih boyunca her zaman devletin altında yeralmış ve Patrik, Bizans zamanında bile daima İmparator’a tâbi olmuştur.
Ankara’nın, “ekümenik” unvanını Patrikhane’ye uluslararası statü kazandırma çabası olduğuna inandığı için reddettiği söyleniyor...
Fener Patrikhanesi’nin ekümenik olarak kabul edilmemesi hakikaten bir devlet politikası ise, politikada bir tuhaflık vardır, hattâ temelinde kapkara bir cehalet yatmaktadır!