Haftanın Kitapları
Biyografiden öyküye, araştırmadan romana, anıdan şiire bu hafta da pek çok kitap okurla buluştu. İşte yeni çıkan kitaplar arasından sizin için seçtiklerimiz... Keyifli okumalar...

SIRLARIN SIRRI
(Dan Brown)
Gerilim romanlarının tartışmasız ismi Dan Brown uzun süre sonra okurlarıyla yeniden buluşuyor! Altın Kitaplar'dan çıkan romanda saygın simgebilim profesörü Robert Langdon, yeni bir ilişkiye başladığı noetik bilimci Katherine Solomon'ın vereceği konferansa katılmak için Prag'a gider. Doktor Solomon insan bilincinin doğasına dair şaşırtıcı keşiflerin anlatıldığı, yüzyıllardır süregelen inançları altüst edebilecek bir kitap yayımlamak üzeredir. Ancak acımasız bir cinayet hayatlarını tam anlamıyla kaosa sürükler ve Katherine kitabıyla birlikte aniden ortadan kaybolur. Prag'ın kadim mitlerinden fırlamışa benzeyen azılı bir katilin peşine düşen Langdon ise kendisini aniden karanlık bir örgütün hedefinde bulur. Olaylar Londra ve New York'a doğru genişlerken Langdon zamana karşı yarışmak zorunda kalır. Zira profesörün peşine düştüğü şey yalnızca bir kayıp vakası değil, insan zihni ve bilincine dair bildiğimiz her şeyi sonsuza dek değiştirebilecek bir uyanış ve gizli kapıların ardında bekleyen Gerçek'tir. Bilimin soğuk gerçekleriyle kadim öğretilerin iç içe geçtiği bu akıl almaz serüvende tek bir soru her şeyi değiştirecektir: Gerçek nedir ve nereye gizlenmiştir?

LEYLEKLER AŞKLAR SÖYLENTİLER
(Sedef Betil)
“Leylekler mi bizi dinler? Evet, biz de onları, laklaklarını. Laklak! Onların dili. Birlikte yaşarız, sonra bir bakarsın, yoklar. Gitmişler. Ne zaman, hava soğuyunca mı? Seni bilmiş. Herkesin, her şeyin zamanı var. Zamanları dolunca giderler. Ne demek ‘zamanı dolmak’? Buralarda işin bitince gitmek gibi.” Kuşaklar boyu uzanan bir hikâye... Hayatın paylaşıldığı evler, bahçeler, sokaklar... Geçmişin izleri, aşklar, ayrılıklar ve sessizlikler... Hiç kapanmayan eski defterler... Sedef Betil İletişim Yayınları'ndan çıkan kitapta, ressam kahramanı Emine’den yola çıkarak bir ailenin 1920’den 2020’ye uzanan hikâyesini anlatıyor. Bir yandan memlekette olup bitenleri de göz ardı etmeden. Leylekler Aşklar Söylentiler, hayatın türlü türlü hallerine dair bir roman, ne kadar alışık olursak olalım hep yeniymiş gibi şaşırtan hallerine...

BAŞKA BİR DÜNYA DEĞİL
(Füsun Aymergen)
Öykü yazarı Füsun Aymergen’in ilk kitabı “Başka Bir Dünya Değil” Alakarga Sanat Yayınları’ndan çıktı. Okurları gündelik hayatın içindeki saklı hikâyelerle buluşturan Aymergen’in kadın seslerinden toplumsal belleğe uzanan öyküleri hem bireysel hem de ortak yaralara dokunuyor. Gölgedeki hikâyelere ışık tutan öyküler, yaşamın içinden yükselen sesleri samimi ve etkileyici bir dille edebiyata taşıyor. “Başka Bir Dünya Değil” gündelik hayatın küçük ayrıntılarında saklı kalan büyük anlamları ortaya çıkarıyor. Köy meydanlarından babaannelerin gölgelerine, bir kuşçunun önünden geçen hayatlara kadar uzanan öyküler, bireysel yaşantıların ötesinde toplumsal belleğin karanlık odalarına kapı aralıyor. Aymergen’in dili ise kimi zaman bir kahkahanın yankısı, kimi zaman bastırılmış bir çığlığın uğultusu gibi derin ve unutulmaz bir ritimle okuru içine çekiyor.

TEMKİNLİ YOLCUNUN ÇORAK TOPRAKLARA SEYAHAT REHBERİ
(Sarah Brooks)
Gizemli yaratıkları, zehirli havası ve canlıymış izlenimi veren sularıyla kimsenin ayak basmaya cesaret edemediği Çorak Topraklar’ı aşmanın tek yolu var: Trans-Sibirya Ekspresi. Lüksün ve tehlikenin demire büründüğü bu trenin yolcusu hiç bitmez, binbir riske rağmen Pekin ve Moskova arasında yıllardır mekik dokurlar. Fakat trenin son seferinde bir şeyler fena halde ters gitti; kimse bundan bahsetmiyor, dahası ne olduğunu hatırlamıyor. Trende doğup büyümüş Weiwei bile ne yaşadıklarını bilmiyor. Şimdi tren tekrar yola çıkmak üzere. Ne var ki hiçbir şey eskisi gibi değil: Şef kompartımanından çıkmıyor, Profesör bunun son yolculuğu olduğunu söylüyor, dul Marya bir şeyler saklıyor, sözde tren güvenliğinden sorumlu Kargalar kesinlikle bir iş çeviriyor. Bir de kaçak yolcu var, büyüleyici Elena. Peki dışarıdaki tehlike var gücüyle treni raydan çıkarmaya uğraşırken, içeridekiler birbirlerine güvenebilecek mi? Domingo Yayınevi'nden çıkan 2025 Locus Ödülü finalisti Temkinli Yolcunun Çorak Topraklara Seyahat Rehberi unutamayacağınız bir yolculuk…

BEKLE BENİ
(Zülfü Livaneli)
Zülfü Livaneli’nin heyecanla beklenen yeni romanı Bekle Beni, Can Yayınları etiketiyle raflarda yerini aldı. Aşkı, dostluğu, aile bağını ve özgürlük tutkusunu ince ince ören Bekle Beni; bir ülkenin özgürlük yolunda çektiği zorlukların, baskıya karşı girişilen mücadelenin, direnmenin, yalnız bırakılmanın ve dayanışmanın romanı. Leyla ile Selim, aşkın coşkusuyla bir hayat kurmak için mücadele ederlerken kendilerini türlü zorluğun, ayrılığın içerisinde bulurlar. Bir yanda birbirlerine kavuşma telaşı, diğer yanda özgürlük mücadelesi onları roman boyunca farklı yerlere sürükler. Aşkları direnişlerini besleyecek, direnişleri de aşklarını güçlendirecektir. “Polisler Selim’i alıp götürdüler. Gitmeden önce Leyla’ya son bir kez sarıldı, kulağına fısıldadı: ‘Güçlü ol Leyla. Bu da geçecek.’ Ama ikisi de biliyordu ki önlerinde zorlu ve belirsiz günler vardı. Selim’in yokluğu evin her köşesine sinmiş, sessiz bir çığlık gibi Leyla’nın yüreğini dağlıyordu. Her şey bir anda değişmişti, geri dönüşü olmayan bir noktaya gelinmişti, bir uçurumun kenarındaydılar, düşüş başlamıştı."

EV BEYİ
(Aslı T. Kızmaz)
Aslı T. Kızmaz’ın merakla beklenen yeni romanı Ev Beyi, İnkılâp Kitabevi etiketiyle okurlarla buluştu. Bir evin mutfağından başlayıp bambaşka bir dünyanın hatta bir bahçenin kapılarını aralayan Halil’in hikâyesi… Toplumsal rollerin altüst olduğu sıradan ama mutlu bir hayat, karışık hatta beklenmedik olaylarla kafa karıştırıcı bir gizeme dönüşüyor. Ev Beyi, insanın kendi kimliğiyle, cesaretiyle ve karanlıkla sınavına dair çarpıcı bir hikâye... Bugüne kadar size dayatılan bütün toplumsal cinsiyet normlarını unutun ve Halil’le tanışın. Çünkü o bir Ev Beyi… Temizlik, bulaşık, alışveriş, çocuk bakımı, her şey ondan soruluyor. Ancak başarılı bir doktor olan karısı Duygu’nun kariyerinin önünü açmak için üstlendiği bu rol, ikizlerinin ona “anne” diye hitap etmesiyle Halil’i içten içe tüketmeye başlıyor. Karısı kadar başarılı olamasa da artık o da hayatta bir şeyler yapmak, para kazanmak istiyor. Bu düşünceler içinde bir çıkış yolu ararken karşısına büyülü bir bahçe çıkıyor. Gizemli bir kadının izinde içine düştüğü bu bahçede kendisini Walter White gibi hisseden Halil, hayatta ilk kez bir işe yaradığını fark ediyor.

HAYRANLIK
(Richard Powers)
Her Şeyin Hikâyesi ile Pulitzer Ödülü’nü kazanan, ekolojik bilinci her yapıtına özel biçimlerde nakşeden Richard Powers’ın bir sonraki büyük adımı: Hayranlık. 2021 Booker kısa listesinde, Ulusal Kitap uzun listesinde boy gösteren roman İthaki Yayınları'ndan çıktı. Kitap küresel ve bireysel felaketlerle başa çıkmanın zor olduğu dünyada, dokunaklı bir baba oğul ilişkisini anlatıyor. Robin, özel yetenekleri tıpkı yabani bir hayvan gibi, ehlileştirilmesi çok güç, an geliyor saatlerce doğanın en ufak detayını inceleyebiliyor, an geliyor sınıf arkadaşının yüzüne yumruğunu geçirebiliyor. Astrobiyolog babası Theo, çevre aktivisti eşi Alyssa’yı, Robin’in özel annesini kaybettikten sonra, oğlunu tek başına yetiştirirken karşılaştığı sayısız ikilemi, eşinin hayalinden aldığı güçle aşmaya çalışıyor. Ama kritik bir dönüm noktasında, oğlunun okula devam edebilmesi için ilaç tedavisi mi alacağı yoksa bir yolunu bulup aklını temiz mi tutacağı ikileminde gerçekten annenin aklına başvuruyor: Nörolojik yöntemlerle kayda geçen Alyssa’nın beyin sinyalleriyle kendi beyin sinyalleri eşleşen Robin, dünyamızın hayranlık uyandıran akıllarından biri olsa da, bu hayranlık uyandıran dünyayı nasıl yok etme eğiliminde olduğumuzu gördüğünde yetenekleri mucizevi boyutlarına ulaşıyor.

ANLAM VE DİL
VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY), Aysun Aydın’ın editörlüğünde “Anlam ve Dil” adlı eseri okurlarla buluşturdu. Dil ve anlam ilişkisinin odağa yerleştiği 20. yüzyıl felsefesinde kimi yaklaşımlar, anlamı dile, mantıksal bir dizgeye ya da doğruluk ölçütüne indirgerken; kimileri anlamı deneyimde, etkileşimde ya da zihin içeriğinde arıyor. Bunun yanı sıra anlamı, dilin iletişim aracı olarak kullanımında, gündelik konuşmada, bedensellikte ve eylemde gören görüşler de öne çıkıyor. Bu farklı bakış açıları ve kavramsal zenginlik, Türkçeye taşınarak anlam ve dile dair tartışmaların felsefi zeminde sürdürülmesini sağlıyor. Kitap, uzman araştırmacıların ele aldığı “Anlamın Mantığı: Dildeki Olay”, “Anlamın Bütünselliği ve İstikrarı”, “Dünyaya Anlam Atfeden Benlik”, “Dilleştirmenin Biyokültürel Mantığı, Fark ve Anlam: Austin, Derrida, Butler”, “Felsefi Şizofreniden Çıkış Yolu: Aristoteles’te İmge, Anlam, Hakikat”, “Kuramsal ve Tarihsel Bir Yanılgı Olarak Dile Dönüş Anlatısı”, “Aydınlanma ve Dil Problemi: Akıl, Hakikat, Özgürlük” ve “Müziğin Evrensel Dil Olması Mümkün müdür?” gibi yazılarla dikkat çekiyor ve ufuk açıyor.

GÜÇ VE İHTİŞAM
(Graham Greene)
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkan Güç ve İhtişam, Graham Greene’in başyapıtıdır. Yıkıcı bir huzursuzluk romanıdır: Bir yanda Meksika’nın kavurucu sıcağı, devrimci dalgalanmalarla altüst olan toplumsal yapı, yozlaşmış dini kurumlar ve kişilikler, her yanda vuku bulan “insan avları”, diğer yandaysa tabakalar halinde sivrisinekler, duvarlara çarpıp patlayan karafatmalar, cıyaklayan sıçanlar, çamurlara bata çıka adımlayan katırlar… Tüm bu çalkantıların orta yerinde ise oradan oraya kaçıp duran, sürekli kendi günahkârlığıyla cebelleşen, lanetlendiğine ikna olmuş, “ölümü hak etmek” için çırpınan bir deri bir kemik kalmış bir “viskici” papaz. Anlamların ve değerlerin çözüldüğü bir dünyadaki yegâne hakikatse insanın bu dünyada sadece toplumsal yahut siyasal açılardan değil, kozmolojik açıdan da yalnız olduğudur. Güç ve İhtişam iktidar hırsına batmış, otorite sarhoşluğuna kapılmış modern insana hem zayıflığını hem de kudretini göstermektedir, çarpıcı bir zarafetle...

TELEFON MELEFON YOK
(Şermin Yaşar)
Şermin Yaşar'dan hem çocukları hem de yetişkinleri güldürürken düşündüren yepyeni bir hikaye! Berk, telefonunu bir an bile elinden bırakmak istemeyen bir çocuk. Annesi, babası, dedesi, babaannesi, halaları, amcaları, enişteleri. herkes ama herkes ondan aynı şeyi istiyor: "Artık bırak şu telefonu!" Derken, büyük bir doğum günü partisinde, tam da Koca Dede'nin 98. yaş gününde, olanlar oluyor: Telefonlar, Berk ve kuzenlerinin ellerine gerçekten yapışıyor! Tornavidalar, yağlar, hastane yolları işe yaramıyor. Çünkü mesele sadece bir telefon değil. Berk ve kuzenleri bu tuhaf durumdan kurtulmaya çalışırken, teknolojiyle kurdukları bağı, kendi alışkanlıklarını ve sorumluluklarını sorgulamak zorunda kalıyorlar. Kronik Kitap'tan çıkan mizahın, absürtlüğün ve içtenliğin bir araya geldiği bu hikayede Şermin Yaşar, çağımızın çocuklarını çok iyi tanıyan gözlem gücüyle yine harika bir iş çıkarıyor: "Telefon mu bizim elimizde, yoksa biz mi onun elindeyiz?"