Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Ayşe Özek Karasu Aşırı sağa karşı Duvar'dan tuğla çekildi

        Erken seçime yürüyen Almanya, Elon Musk’ın aşırı sağ propagandasına haklı olarak dış müdahale diye içerlerken aşırı sağa en büyük “yanlama” içeriden geldi. 23 Şubat’ta sandıktan net birinci çıkacak Hıristiyan Demokratlar (CDU), göç kurallarını sıkılaştıran beş maddelik önergeyi göçmen düşmanı Almanya için Alternatif (AfD) partisiyle birlikte meclisten geçirdi. Koalisyondan çekilen Hür Demokratlar da (FDP) katkıda bulundu.

        Dün gece binlerce kişi Berlin’deki parti merkezi önünde CDU’yu protesto etti. Çünkü Federal Almanya tarihinde ilk kez bir önerge aşırı sağın desteğiyle geçmişti. Dahası bu işbirliğinden koalisyon çıkmasına dair bir kıvılcım belirmişti. Aşırı sağı ilk kez iktidar ortaklığına getirecek, tabuları yıkan bir kıvılcım. Gerçi CDU koalisyon ihtimalini reddediyor ama AfD yüzde 20 oy oranıyla anketlerde ikinci parti. Göçmen işi bıçaklı saldırıların bulaştığı seçim ikliminde, böyle bir koalisyon aritmetik hesabına oturuyor.

        Bundestag’taki oylama, daha düne kadar hayal bile edilemeyecek siyasi bir dönüm noktası oldu. Düne kadar merkez siyasetin dışladığı ırkçı aşırı sağ adına öyle büyük bir zaferdi ki; AfD sıralarından tezahüratlar yükseldi, kucaklaştılar hatta şerefine selfie çektiler, CDU sıraları bakakaldı. “Çöken koalisyondan arta kalan SPD-Yeşiller hegemonyası artık sona erdi, yeni bir çağ açıldı” dediler. AfD eş başkanı Alice Weidel’e göre ülke tarihinde yeni bir kilometre taşıydı.

        Öyle sarsıcı bir depremdi ki, aktif siyasetten çekilip güncel politikaya karışmayan eski Başbakan ve CDU’nun eski lideri Angela Merkel bile kendi partisini eleştirmek zorunda kaldı. Almanya ölçülerinde şok edici, partide yıkıcı etki yapacak kadar sert bir eleştiriydi. Kendi web sitesinde yayınladığı mesajında Merkel, CDU lideri ve Başbakan adayı Friedrich Merz’in “Aşırı sağ ile çoğunluğu bularak yanlış yaptığını” söyledi. Magdeburg ve en son Aschaffenburg’daki gibi ölümcül saldırılara karşı hukuk devletine uygun önlem almanın yolu, demokrat partilerin kendi politik sınırlarını aşarak ortaklaşmasından geçiyordu. Taktik manevralara başvurmak doğru değildi.

        Merkel, halefi Merz'i ilk kez bu kadar açık eleştiriyor
        Merkel, halefi Merz'i ilk kez bu kadar açık eleştiriyor

        Merkel ile Merz arasında liderlik rekabetine dayanan eski düşmanlık sır değil. Yıllarca liderlik yolu gözleyen Merz’in Merkel’in liberal göç politikasından sıyrılmak istediği de malum. Ancak bu ikili husumet kamouyu önünde hiç bu kadar açık sahnelenmemişti. SPD eş başkanı Saskia Esken, Merz’e devlet sorumluluğunu hatırlattığı için Merkel’e teşekkür etti.

        Merz ise bu vesileyle demagoji yeteneğini göstermiş oldu; “Doğru bir karar, sırf yanlış kişilerle alındığı için yanlış olmaz” dedi. Böylece partinin gelecekteki aşırı sağ ortaklıklarını meşru kıldı. CDU doğu eyaletlerinde azınlık iktidarlarına sahip; yasaları geçirmek için eksik oyları AfD ile tamamlayabilirler. Bu açık çek sayesinde aşırı sağ iktidara bir adım daha yaklaşmış olur.

        “BRANDMAUER”DE GEDİK

        Merkel’in göç politikasında parti taktiğini yanlış bulmak için çok haklı sebepleri var.

        “Almanya’yı ancak AfD kurtarır” diye yangın çıkaran Elon Musk'ın gözdesi Weidel kendisi söylemedi ama, Bundestag’daki oylamayla birlikte demokrat partilerin aşırı sağa karşı diktiği yangın duvarı “Brandmauer”den bir tuğla çekildi. Merkez sağ ve sol siyasetin ant içtiği bir etik ilkeydi “Güvenlik Duvarı”. Hiçbir parti hangi şart altında olursa olsun AfD ile koalisyon ortaklığına girmeyecekti, giremezdi. Almanya savaş sonundan beri koalisyonlarla yönetiliyor. Dolayısıyla 23 Şubat’ta sandıktan yine koalisyon çıkacak; kim kiminle uzlaşacak, hangi renkler koalisyonda birleşecek senaryoları tartılırken ansızın CDU ve AfD’yi temsilen “Siyah-Mavi” ufku belirdi.

        Nitekim Başbakan Olaf Scholz, ülkeyi “Siyah-Mavi” koalisyonundan korumak için iki partinin yeterli oy almaması gerektiğini söyledi. Meclisteki oylama öncesi Scholz ile Merz arasında sert söz düellosu yaşandı. Scholz, CDU’nun sağcı politikalarını hayata geçirmek için AfD ile koalisyon kurabileceğini söyledi; Merz “Bu alçakça bir iftiradır, koalisyonu önlemek için her şeyi yaparım” diye cevap verdi.

        Mecliste Merz ile Scholz söz düellosuna girişti
        Mecliste Merz ile Scholz söz düellosuna girişti

        Bir Afgan göçmenin iki yaşındaki kız çocuğunu öldürdüğü Aschaffenburg saldırısının ardından Merz, iktidarının ilk gününde sınırları kapatıp iltica taleplerini sınırdan geri çevireceği vaadinde bulundu. Hedefi uğruna meclisten çıkarttığı karar güçlü irade gösterisi olabilir ama galibiyet sayılmaz, çünkü önerge bağlayıcı değil, tavsiye niteliğinde. Bu bakımdan aşırı sağla oydaşlık pahalıya patladı, attığı taş ürküttüğü kurbağaya değmedi. Merz’in olası başbakanlığı döneminde dört yıl boyunca AfD’nin 2029’da iktidara gelmemesi için mücadele edeceği sözü boşa düştü.

        Beş Maddelik Plan oylamasıyla birlikte AfD’nin kin ve nefretle bezeli göç ajandası seçim kampanyasına da hakim oldu. Oysa CDU ve FDP’nin gündeminde ekonomi, SPD programında sosyal politikalar, Yeşiller cephesinde toplumdaki kutuplaşmayla mücadele, sol parti Die Linke’nin gündeminde ise enflasyon ve yüksek kiralar vardı.

        CDU’nun planına göre kara sınırlarında aralıksız kontroller yapılacak, yasa dışı girmeye çalışanlar geri gönderilecek, iltica talebinde bulunanlar sınırdan içeri alınmayacak. Hakkında Almanya’yı terk etme kararı olanlar anında gözaltına alınacak, sınır dışı uygulaması Afganistan ve Suriye’yi kapsayacak şekilde her gün uygulanacak. Suçlular ve riskli kişiler sınır dışı edilene kadan ev hapsine alınacak.

        Seçim sonrası birlik partileri (CDU/CSU) ile SPD ve Yeşiller arasında hükümet programlarını yakınlaştırmak için trafik başlayacak. Merz, göç gündeminin ana maddelerinden asla taviz vermeyeceğini söylüyor. SPD ve Yeşiller beş maddelik plana onay vermediğine göre CDU’ya koalisyon ortaklığı için tek alternatif kalıyor: Almanya için Alternatif AfD!

        Merz bugün aşırı sağ ile koalisyona hayır diyor ama Avusturya’da hazır yapılmışı var. Orada da aşırı sağcı FPÖ’ye karşı “Brandmauer” çekilmişti. Yıllarca dayandı, fakat FPÖ geçen eylüldeki seçimden birinci çıktı. Muhafazakar ve sosyal demokratlar koalisyon anlaşmasına varamayınca, FPÖ hükümeti kurma görevini aldı, “Brandmauer”den çark eden Avusturya Halk Partisi ÖVP ile koalisyon görüşmeleri yürütüyor. Bazı pürüzler de aşıldıktan sonra aşırı sağın lideri Herberk Kickl şansölye olacak.

        KİMDİR BU ALICE WEIDEL

        AfD’nin başbakan adayı Alice Weidel, bu seçimde olmasa bile 2029’da iktidara gelebilir mi?

        Elon Musk’tan aldığı destekten de anlaşılacağı üzere Trump’ın Almanya’daki doğal partneri pozisyonunda Weidel. Deli saçması tartışmalar çıkaracak kadar tarih bükücü. Mesela son günlerde birçok kalem, “Hitler’in neden komünist olmadığını” kanıtlamaya çalışıyor. Çünkü Weidel, Hitler’in komünist olduğunu iddia ediyor. Elon Musk’ın X canlı yayınında ele güne karşı dillendirdi; “Hitler muhafazakar değil aslında komünistti, antisemitik sosyalistin tekiydi” dedi. Alman kanallarında da aynı iddiayı tekrarladı. Bu yüzden, Nasyonel Sosyalist Alman İşçi Partisi’nin adındaki “sosyalist”in sosyalizmle ilgisi olmadığını izah etmek için tarih anlatısıyla uzun yazılar kaleme alınıyor Alman medyasında.

        Weidel'in Halle'deki seçim konuşmasına Elon Musk canlı bağlandı
        Weidel'in Halle'deki seçim konuşmasına Elon Musk canlı bağlandı

        AfD eş başkanı Weidel ekonomist, diğer eş başkan Tino Chrupalla ise boya ve vernik ustası; Dresden Ticaret Odası’na kayıtlı kendi boya şirketi var. Milyonlarca göçmeni ülkeden sürme fantezileriyle yönettikleri parti aşırı sağcı nefret söylemi nedeniyle liberal demokrasiye tehdit sayıldığı için Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın takibinde. Partinin Thüringen teşkilatının başındaki Björn Höcke gibi azılı faşist unsunları var.

        Alice Weidel, son anketlerde Scholz ve Merz ile Yeşiller’in başbakan adayı Robert Habeck’ten daha fazla sevilen bir lider olarak öne çıkıyor. Nedeni, aşırı sağcı kimliğine rağmen nabza göre şerbet veren profil çizmesi. Oportünist özetle. Kendine dair hikayeleriyle her kesime sempati serpiştiriyor; feng-shui düşkünlüğü, ofisinde çalışırken bir yandan halter kaldırması, kitap kulübü üyeliği, Katolik Kilisesi’nden çıkmış olması, partneri Sarah Bossard sayesinde 40’ından sonra kayağa başlaması gibi.

        AfD'nin eş başkanları Tino Chrupalla ve Alice Weidel
        AfD'nin eş başkanları Tino Chrupalla ve Alice Weidel

        Muhafazakar kitle Weidel’e bakınca sürekli blazerle dolaşan, zamanında şirketlere danışmanlık yapmış bir ekonomist görüyor. Daha modern muhafazakarlar, kadının o kadar da kötü olamayacağını düşünüyor; neticede Sri Lanka’lı bir kadınla ilişki yaşıyor – Elon Musk da bu argümanla Weidel’in aşırı sağcı olmadığını iddia ediyor. Aşırı sağcılar ise Weidel nezdinde “bıçaklı adamlar” ve “başörtülü kızlarla” uğraşan bir göçmen düşmanı görüyor

        Irkçılığını örtbas edecek avantaj ve jestleri de var. Zürih’teki bir sosyal kulüpte katıldığı gecede “Koyu renkli bir kadınla birlikteliğiniz toplumda nasıl karşılanıyor?” sorusu yöneltiliyor. Weidel’in partneri Sri Lanka doğumlu, İsviçre’de yetişmiş ve seyirciler arasında. Weidel, ten renklerini değil, harikulade güzellikte bir kadın gördüğünü, 15 yıldır birlikte çok mutlu olduklarını söylüyor. Sonra “Seni seviyorum Sarah” diye sesleniyor. Büyük alkış alıyor. Görgü tanıklarına göre sanırsınız ki, olay Yeşiller kurultayı veya Berlin-Kreuzberg’deki bir partide geçiyor.

        Alice Weidel güncel gerçekleri de bükme yeteneğine sahip. Geçen yıl Magdeburg’daki Noel pazarına araçla dalarak altı kişinin ölümüne yol açan Suudi Arabistanlı fail açık bir İslam düşmanı ve AfD sempatizanıydı. Almanya İslam ile yeterince mücadele etmiyor iddiasıyla yapmıştı eylemi. Olay sonrası kente giden Weidel ise kalabalığa hitap ederken adamın radikal İslamcı olduğunu söylüyordu.

        Bu profilin de etkisiyle AfD’nin puanı yüzde 20’ye kadar yükseliyor. Seçim sonrası Weidel muhtemelen yine muhalefet sıralarında oturacak ama onun deyişiyle bu dönem bir geçiş süreci olacak ve 2029’da iktidara gelecekler.