Birkaç gündür sosyal medyada, Marmaris ve Fethiye gibi turistik ilçelerdeki rezalet dans şovları dolaşıyor.
Ve bu görüntüleri izlerken şaşırmadığım için de çok üzgünüm. Çünkü yeni değil bu görüntüler ve tipler. Beni tek dehşete düşüren; azalmadan çoğalmaları.
Tabii bu görüntüler üzerine Marmaris’te 14 işletme kapatılmış.
Ama ne fayda? Bitecek mi?
İnanın bitmeyecek bu durum. Daha görmediğimiz yerlerde, ne tipler vardır tacizin sınırının aştığı…
Çünkü bunlar genellikle bir eğlence mekanında dansçı-garson olarak çalışan sezonluk elemanlar. İş bulamayan ya da kapağı yurt dışına atmak istenen en kolay yol: Turizm...
Ve bu tür işletmelerin ülkemizi kötü tanıttığı, turizme zarar verdiği de kocaman bir gerçek.
Çok kişi yazdı çizdi. Günlerdir sosyal medyada ne sözler, ne hakaretler.
Yazar arkadaşım Savaş Özbey aslında önemli bir konuya değinip, "İnsanlar yeni uyanmış olabilir ama bu iş yeni değil maalesef. Bu işin bir başkenti varsa orası Marmaris, Fethiye falan değil; Bodrum Gümbet’tir. Çoğu mekanda rastlarsınız bu arkadaşlara. Ayırt etmesi kolay: Hemen hepsi aynı berberin elinden çıkmış gibi takke tıraşlıdır. İstisnasız hepsi kafasının üzerinde dönebilir. Çoğunun İngilizcesi Türkçesinden iyidir ve olmayan kaslarını sergilemeye bayılırlar. Bu gençler, kendilerinden görece yaşlı kadın turistleri eğlendirirken hem işletmeye para kazandırır, hem kendileri de yollarını bulurlar. Eğer iş şovdan çıkıp flörte dönüşürse; ertesi günkü gezi, tur, yemek gibi masraflarını da bu yaşlı turistlere kitlerler. Ama nihai amaç hiç şaşmaz: Zengin bir kadın turisti kendine aşık edip, kapağı Avrupa’ya atmak…” demiş.
Bakın, ben bu yazının noktasına virgülüne katılıyorum. Bunlar yeni değil ve bilinen bir gerçek. 90’larda, daha Yalıkavak, Türkbükü yokken Gümbet vardı ve bunların hepsi yaşanıyordu. Şu an tek fark; sosyal medyanın olması ve daha çok kişinin bu rezaleti izlemesi…
***
Peki ne olacak bu gençlerin hali?
Burada sorun sadece dans eden, takke tıraşlı, kas gösteren çocuklar değil; onlara bu yolu çizen sistem, göz yuman büyükler, “Para gelsin de nasıl gelirse gelsin” diyen zihniyet ne yazık ki!.
Şimdi dürüst konuşalım: Bu gençlerin çoğu o sahnelerde gönüllü mü? Evet.
Ama başka bir seçenekleri var mı? İşte orası karanlık.
Eğitim desen yarım, aile desteği desen zayıf, umut desen hak getire.
Hayatta kalmak için en hızlı çözüm: Turizm ve yurt dışına kapağı atmak için yabancı kadın.
Ve turizmde en kolay para.
Yani aslında sadece o gençler değil “Rezil” olan; onlara bu yolu dayatan toplum, onları izleyen turistler, sessiz kalan sistem. Ve üç kuruş daha fazla kazanmak uğruna her şeyi mubah gören işletmeler.
Sokaklar bu tiplerden geçilmiyor. Ve bizler de bu çocuklara sadece “Ayıp” deyip çözüm üretmeden eleştiriyoruz.
Fakat onların hikayesini dinlemeye ve çözüm üretmeye ihtiyaç var. Yoksa bitmeyecek bitmeyecek... Ve daha da çirkinleşecek durum.
