Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Güntay Şimşek İstanbul iki güzel eser kazanmak üzere…

        Hakkını vermeden güzel bir şehirde yaşıyoruz. Giderek de bu şehri daha kötü hale getirmek için de elimizden ne geliyorsa tümünü yapmaya devam ediyoruz. İstanbul’da Uluslararası Mimarlar Birliği, Dünya Kongresi’nin yapıldığı zaman bir arkadaşım birliğinin başkanını İstanbul üzerinde helikopter ile gezdirmişti.Adam yukarıdan İstanbul’u görünce kullandığı ifade aynen şöyle olmuş: “İnanamıyorum! Mimar Sinan’ın torunları bu şehri bu hale getirmiş olamaz.”

        Mimarlar Birliği Başkanı bu sözleri söylediğinde İstanbul’da çoğu ucube bina henüz yapılmamıştı. Şehrin silüeti de bu kadar bozulmamıştı. Aynı mimarı şu an bir daha helikopterle İstanbul üzerinde gezdirsek, belki de adam kalp krizi geçirir. Maalesef İstanbul’u o derece kötü durumu soktuk. Artık düzeltmek istesek de çok zor. “Üstelik ecdadımızın eserleri, tarihimiz, kültürümüz…” gibi beylik laflar edenlerin elleriyle bu şehir bu hale geldi. Bu sebeple en azından bundan sonra mevcut tarih eserlerin ve doğal dokunun bihakkın korunması önemli ve kıymetlidir. Haydarpaşa ve Sirkeci Garı’nın geleceğine yönelik açıklamaları da bu çerçevede değerlendirmek yerinde olacaktır.

        Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Haydarpaşa ve Sirkeci Garı’nın geleceğine yönelik açıklamalarıyla, tarihe, kültüre hak ettiği değeri verdiği gibi güzel anıların geleceğe aktarılmasına da vesile olacağını söylemek mümkün. Yeterki açıklanan proje şaşmasın!

        Yıllardır, "Haydarpaşa ve Sirkeci Garları ne olacak?" diye bekliyorduk. 2010’da Haydarpaşa Garı’nda yangın çıktığında buranın otel veya AVM olarak kullanılacağı gündeme gelmiş, halk tepki göstermişti. Rahmetli akrobasi pilotumuz Murat Öztürk de bu yangını uçakla çekmiş, ben de televizyonda paylaşmıştım. İşte o günlerden bu yana da her iki garında ne olacağına dair net bir bilgi kamuoyuyla paylaşılmamıştı. Bu sebeple bilinçli İstanbullular, bu iki yerle ilgili gelişmelere sürekli olarak kulak kabartıyorlardı. Güzel haberi de Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy dün verdi. İnşallah bakan açıkladığı gibi 2026’da İstanbul güzel iki gelişmeye kavuşur.

        Bakan Ersoy, Ağustos 2024’te Haydarpaşa ve Sirkeci Gar bölgeleri geçici süreyle Kültür ve Turizm Bakanlığına devredildiğinin altını çizerek, yıllardır bu iki garla ilgili olarak bir şey yapılmamış olmasında bir katkısı olmadığına da dikkat çekmiş oldu. Bakanlık önemli isimlerden oluşan danışma kuruluyla kısa sürede 'Haydarpaşa ve Sirkeci Boğazın Birleştirici Gücü Gar-Kültür-Sanat Projesi'ni geliştirip çalışmalara başlamış.

        Bakan’ın verdiği bilgiler şöyle; Öncelikle Haydarpaşa Garı kompleksinde bulunan atıl durumdaki tescilli eski eser yapılar aslına uygun şekilde restore edilecek. Demir yolu taşımacılık faaliyetleri Haydarpaşa’da devam edecek. Binalar restorasyon sonrasında arkeopark, arkeoloji müzesi, performans sanatları merkezi, kütüphane, tematik müze, sergi salonları, sanat ve tasarım atölyeleri olarak değerlendirilecek.

        Sirkeci Garı'nda çalışmaların tamamlanmasının ardından şu anda atıl durumda olan tescilli yapılar, Göç Müzesi, Tematik Müze, resim galerisi gibi kültür sanat alanlarında kullanılacak.

        Bakan Ersoy’un “Hem Haydarpaşa’da hem Sirkeci’de tren olacak, kültür ve sanat olacak, millet bahçesi olacak, ama burada asla AVM ve otel olmayacak.” Sözleri de zihinlerdeki birçok soru işaretini aydınlatmış durumda. Artık 2026’yı bekleyeceğiz.

        Arzumuz bu güzel haberin neticelerini bir an evvel görmek.

        TÜRK İNŞA EDECEK, İTALYAN MODASIYLA DONATACAK

        Alanında belli başarıyla ulaşmış şirketlerin geliştirdiği ticari ürünlerin ortak iş birliğinin çarpan etkisiyle çok daha yukarı taşınması günümüzün moda yaklaşımlarından birisi. Kısa süre önce Almanya’ya fuar için gittiğimde bir davet üzerine oradan da italya Milano’ya geçerek ilginç bir iş birliğine şahitlik ettim.

        Türkiye’de son yıllarda inşaat sektöründe adını duyuran, Galatasaray’ın standına sponsorluğuyla da adını tanınır hale getiren RAMS Global, dünyaca ünlü İtalyan moda markası ETRO ile markalı gayrimenkul sektöründe vizyon projeler için iş birliğine imza attı. Böylece ETRO da dünyada ilk kez lüks rezidans alanına RAMS Global ile adım atmış oldu.

        RAMS, daha önce başta Kazakistan olmak üzere yurtdışındaki inşaat projeleriyle faaliyet gösteriyormuş. Özellikle Kazakistan RAMS’ın gelişip, büyüdüğü ve tecrübe kazandığı ülke olmuş. Geçen yıl Almatı’ya gittiğimde RAMS projeleri benim de dikkatimi çekmişti. Fakat kısa süre öncesine kadar RAMS, Türkiye’de bilinen bir marka, şirket değildi. Aka Türkiye piyasasına hızlı bir giriş yaparak kendisini çok çabuk tanıtmayı başardı. Projeleriyle adını farklı alanlarda duyurdu. Amiral gemisi gayrimenkul ve inşaat, ama 8 farklı sektörde faaliyet gösteriyor. Bu gurubu daha yakından tanıma merakıyla Milano’da RAMS-ETRO imza törenine katıldım.

        Anladığım kadarıyla RAMS bu iş birliğiyle kendine üst segmente yeni bir alan açmak istiyor. Türkiye’de inşaat sektöründe büyüyüp, müşteri memnuniyetini en ince ayrıntısına kadar dikkate alması gereken lüks bir marka yolculuğuna, zor bir işe atmış bulunuyor.

        Zira lüks bir marka oluşturmak, üst segmente çıkmak için hizmet halkalarının hepsinde aynı seviye ve kaliteyi tutturmak sıkıntılı bir iş. Bakalım RAMS-ETRO iş birliğiyle ortaya nasıl bir eser çıkacak? Çünkü ETRO gayrimenkul da yeni, RAMS ise lüks ile defa tanışacak.

        RAMS Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Devran Bülbül ile yaptığım sohbetten şu notumu aldım: İstanbul’da, Türk gayrimenkul mantığıyla ve İtalyan moda yaklaşımıyla, markalı gayrimenkul üretmek üzere adım atılmış durumda. Hedef elbette sadece Türkiye pazarı değil. Belli bir tecrübeden sonra uluslararası pazarlara açılmak asıl amaç.

        RAMS, 36 yıllık uluslararası deneyim ve 6 ülke, 11 şehirdeki 100’e yakın projesini yeni bir boyut katıp ETRO ile 20 + 20 yıllık iş birliğine başladı. Bu vesileyle ben de ETRO’nun Milano'daki genel merkezini de görme şansı yakaladım. İlginç de bir deneyim oldu.

        Bu iş birliğinin ilk adımı ise Maslak’taki “RAMS Beyond İstanbul” projesinde hayata geçecek. ETRO’nun kültleşmiş “Paisley” deseninin de bulunduğu çeşitli tasarımlar bu projede kullanılacak. Sonra iki marka iş birliğini belli bir olgunluğa getirdikten sonra dünyaya açılacak. Merakla takip edeceğim. Hayırlı olsun…

        STAR RAFİNERİ'DE BÜYÜK DURUŞ TAMAM DA PETKİM NE OLACAK?

        SOCAR Türkiye yetkilileri, grup şirketleri PETKİM ile entegre olarak kesintisiz üretim yapan STAR Rafineri’nin, üretim kapasitesini artırmak adına gerçekleştirilen planlı bakımı başarıyla tamamlandığını açıkladılar. (Anladığım kadarıyla bu açıklama PETKİM'in halka açık olması sebebiyle yapılmış.) Böylece STAR Rafineri’nin operasyonel verimliliği artarken, önümüzdeki 5 yıl boyunca planlı duruş ihtiyacı gerekmeden kesintisiz üretim yapmasına imkân sağlanacakmış. Rafinerinin üretim kapasitesi de yüzde 2,5 oranında artırılmış.

        SOCAR yetkilileri açıklamalarında, 2018 yılında PEKİMe entegre şekilde inşa edilen STAR Rafineri ile petrokimya-rafineri entegrasyonunun Türkiye’deki tek örneğini hayata geçirdiklerinin altını çiziyorlar, ama halka açık PETKİM’in üretim kapasitesinin neden üçte bir oranına düştüğünü açıklayamıyorlar. PETKİM'de 7 fabrika uzun süredir büyük duruş gerekçesiyle bakımda, kapalılar. Üretim yapmıyorlar. Ne zaman tekrar üretime geçeceklerinin bilinmediğini uzun süredir yazıyorum. Bu konuda tek bir satır açıklama yapan olmuyor.

        Şüphesiz STAR Rafineri iki kardeş ülke arasında bağları güçlendiren çok önemli bir yatırımdır. Tartışılmaz şekilde değerlidir. Çünkü hamasetten uzak gerçek iş birliği, kuvvetli bir bağ söz konusudur. Türkiye’nin işlenmiş ham petrol ihtiyacının önemli bir kısmını kardeş ülke şirketi kanalıyla karşılanması da çok kıymetlidir. Fakat Türkiye -Azerbaycan arasında böyle bir bağın kurulması için sağlanan kolaylıklar, teşvikler de dikkate alınmalıdır. Küçük yatırımcı da ihmal edilmemelidir, PETKİM gibi köklü bir kuruluş da... Bu devasa imkanlarla yeni fırsatlar kollanıp, yatırıma dönüşmesi beklenirken, neredeyse PETKİM kapanma noktasına getirilmiş durumda. STAR Rafinerisi 3 aylık büyük duruş sonrası üretime başladı, PETKTİM'de ise 1,5 yıldır büyük duruş sessizliği var.

        Yetkililerinin açıklamalarına göre rafineride üretilen hafif nafta ile PETKİM’in hammadde ihtiyacının neredeyse tamamı karşılanıyormuş. Tamamı derken üretim kapasitenin üçte bire düşmüş hali kast ediliyor olmalı...

        Zaten Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) yetkilileri, PETKİM'in özelleştirme ruhuna aykırı şekilde yönetilmesine sessizler. Üstelik PETKİM Yönetim Kurulu'nda yer almalarına ve buradan maaş almalarına rağmen sessizler! Ayrıca özelleştirme şartnamesine aykırı olarak PETKİM’in üretimi üçte bire düşmüşken, tüm hammadde ihtiyacının STAR Rafineri’den karşılanmasıyla övünülmesi abesle iştigaldir.

        Ortada üzücü bir tablo var:

        PETKİM’in yüzde 49’u halka açık. C grubu altın hisseden de ÖİB sorumlu. Ancak ne kadar sorumlu, ben anlam verebilmiş değilim! Maalesef PETKİM’de sahipsizlik söz konusu. PETKİM’in üretim kapasitesi 1 milyon 600 bin tondan geçen yıl 560 bin ton seviyesine kadar düşmüş. Sahipsiz PETKİM’in 7 fabrikası büyük duruşa geçirildiğinin üzerinden bir yıldan fazla zaman geçmesine rağmen bir açıklama yapılmıyor. Petrokimya fabrikalarında bu kadar uzun süre büyük duruş olabilir mi? Büyük duruşa mı geçirildi yoksa kapatıldı mı? Birilerinin izahatta bulunması gerekmiyor mu?

        ÖİB, PETKİM ve SOCAR yetkililerinden büyük duruşlarını bozmalarını ve bu konuda da acilen bir açıklama yapmalarını bekliyorum.