Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Güntay Şimşek Orman yangınları için etkin koordinasyon gerekli!
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Orman yangınlarıyla birlikte tartışmalar da alevlenmiş durumda. Bir yanda eleştirenler diğer tarafta savunmaya geçenler bir de akıl veren, proje geliştirenler söz konusu. Mevzuya orman yangınlarına müdahale eden hava aracı çeşitliliği, sayısı, etkinliği ve gücü açısından yaklaşıp, yorum yapan da çok. Bunların üzerine Türk Hava Kurumu’nun (THK) hangarda beklediği ifade edilen yangın uçakları da eklenince ortaklık toz duman haline dönmüş durumda.

        En başta şunun altını çizelim; iklim değişikliği sebebiyle ormanların daha çabuk alev alıyor ve çıkan yangınlar hızla ilerliyor. Artık sıcak havalar yeryüzünün her tarafını hızla kurutuyor. Adeta biriken ve bir işaret bekleyen bir enerji var. Orman yangınlarının enerjisi, hızla ilerlemesi, alevlerin yükselmesi ise müdahale imkânlarını geçmiş yıllara göre daha zorlaştırıyor. Dünyanın hiçbir yerinde de yanan ormanları söndürecek teknoloji de maalesef yok.

        Hava araçlarıyla müdahale ise ülkelerin orman rezervlerinin durumuna göre değişiyor. Kanada, Amerika, Rusya gibi ülkelerde büyük gövdeli, tonlarca su, geciktirici (reterdant) alan uçaklar, helikopterler etkin bir şekilde yangının ilerlemesini engellemek veya alevlerin yere inmesini sağlamak için kullanılıyor. Türkiye’de ‘reterdant ile yangını tutma, dolaylı engelleme’ diye bir sistem yok. Büyük orman rezervlerine sahip bu ülkeler de ekiplerin karadan müdahale oranı çok az. Ülkemiz de ise arazi yapısı sebebiyle hava araçları destek olarak kullanılıyor, karadan son müdahaleyi ise ekipler yapıyor.

        Kanada ve Amerika’da kol halinde uçuş yapıp, yangının önünü kesmek için kimyasallarla müdahale eden devasa uçaklar ile Türkiye’de orman yangınlarına su taşıyan hava araçlarının operasyonu aynı kategoride değil. ABD ve Kanada’da insanın ulaşamadığı ve karadan müdahalenin mümkün olmadığı yangınlar için bu yöntem uygulanıyor. Türkiye’de ise kara ekipleriyle organize bir şekilde hava araçlarıyla önce alevler yere indiriliyor, sonra söndürme işlemine geçiliyor.

        Türkiye’deki arazinin yapısı sebebiyle de birçok yerde büyük uçakların orman yangınlarına yaklaşmaları mümkün olmuyor. Hatta ağır sınıf, 6-12 ton arası su atan helikopterler bile vadilere giremiyor. Dolayısıyla orman yangınlarında hava araçlarının etkisinin ve kullanım şekillerinin iyi irdelenmesi gerekir.

        Türkiye’nin yangın hava gücü üç sınıftan oluşuyor. Orman Genel Müdürlüğü’nün envanterindeki helikopter ve uçaklar, kiralananlar ve Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Komutanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri envanterindeki rezerv hava araçları.

        Kiralık hava araçlarındaki en önemli meselenin coğrafyayı bilmeyen yabancı uçuş ekibi olduğunun altını çizmekte fayda var. Ayrıca yabancı uçuş ekiplerinin orman yangınları karşısındaki teyakkuz halleriyle kendi insanımızın tepkisi de elbette aynı olmuyor. Gün doğumu ile gün batımı arasında yapılan operasyonlar mesai saati kavramı, uçuş saati hesaplamalarıyla yapılıyor. Neticede yabancı hava araçları ve pilotları para karşılığı iş yapıyor.

        Ülkemizde uzun bir süredir orman yangınlarına müdahale için hava aracı kiralama yoluna gidiliyor. Çok yüksek rakamlarla kiralamalar söz konusu oluyor. Çünkü her yıl ve son dakika yapılan ihaleler sebebiyle hava aracı bulunmasında sıkıntı oluyor ve kiralama rakamları da tahminler çok üzerine çıkabiliyor. Bu durumu çok eleştirdim ve mutlaka kendi filomuzu kurmamamız gerektiğini yazdım. Olumlu gelişmeler oldu.

        Tarım ve Orman Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü bünyesinde Havacılık Dairesi Başkanlığı kuruldu. Hava aracı filomuz oluşmaya başladı. Şu an başkanlık filosunda amfibi tipi (suya inip-kalkan) 12 adet Air Tractor yangın söndürme uçağı bulunuyor. Aynı tip uçaklardan 8 adet de sipariş verilmiş. Ayrıca bu yıl 10 tane de Air Tractor kiralanmış. Bu uçaklar güçlü motorlarıyla vadilerde manevra kabiliyetleri yüksek bir şekilde performansı sergiliyor. Bu özellikleri sebebiyle de yangınlara gerektiği ölçüde yaklaşabiliyorlar. Küçük göl ve barajlara inip kalka bildikleri için orman yangını durumunda çok fazla sorti yapabiliyor. 3 bin litre tank kapasitesi var, ancak yakıt durumuna ve teknik detaylara göre atacağı su miktarı değişiyor.

        Yangın uçağı denince Canadair CL-215 ve CL-415 uçakları kesinlik lider durumunda. Keşke bu uçaklardan Türkiye’nin kendi filosunda olsa. THK’nin filosunda bulunan ve yıllardır her orman yangınında tartışmaların bir parçası olan uçaklar da CL-215, ama ülkemize özgü tuhaflıklar sebebiyle son yıllarda kullanılamıyor. Halbuki geçen en fazla bu uçaklar görev yapmıştı.

        A400M de gerekli

        Akdeniz çanağının en büyük yangın filosunda birisi şu an Türkiye’de, ama aynı zamanda en büyük hain ve sabotajcı kitlesi de ülkemizde olduğu gerçeğiyle de karşı karşıyayız. Ciddi anlamda asayiş sorunu da söz konusu. Çok yönlü tedbir ve uğraşı gerekiyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın tek başına altından kalkacağı bir yük değil. İçişleri Bakanlığı çatısı altındaki Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) her hâlükârda daha fazla devrede olması şart.

        TSK bünyesinde bulunan Airbus A400M’lerin (askeri nakliye uçağı) yarısının yazın orman yangınlarına müdahale edecek konuma getirilmesi de tartışılmalıdır. Uygun kitlerle donatılarak hizmet sokulabilir. A400M’ler saatte bir sorti yaparak, 10 tondan fazla su atabilirler. 5 uçak kol uçuş yaparak su atması halinde ise alevleri yere indirir, geciktirici atması halinde yangının ilerlemesini önleyebilir, ama her bölgede kullanılmaları söz konusu değil. İzmir gibi düz ve engelsiz arazilerde faydalı olur. Ama bu yaz onlar da yoklar!

        A400M saatte bir sorti yapar, 10 tondan fazla geciktirici veya su ile havalanabilir. Hatta 20 ton bile atabilir, ama operasyon süresi uzar. Neticede üstleneceği görev küçük uçaklardan çok farklı olacaktır. Millî Savunma Bakanlığı ve Genel Kurmay Başkanlığı ellerindeki imkânları dikkate alarak bu yangınlardan ders çıkarmalılar. Neticede elimizdeki hava gücünü daha iyi değerlendirmek için vizyon gerekiyor. Bunun koordinasyonu da AFAD’a düşmüyor mu?

        Yangınlarda helikopterlerin yeri ayrı

        Orman yangınlarında helikopterler ile uçakları kıyaslamanın anlamı yok. İkisinin birlikte olması gerekir. İkisinin de artıları ve eksileri var. Hatta helikopter ve uçak tiplerini de kıyaslamak doğru değil. Ağır sınıf helikopterler her yangına müdahale edemez. Hafif sınıf helikopterlerle görev paylaşımı gerekir. Uçakların durumu da aynı. Mesela Rusya’dan kiralanan Beriev Be-200 tipi amfibik yangın söndürme uçağı, 12 ton su atıyor, ama sınırlı yerlerde kullanılıyor.

        Gece görüşlü helikopter yanlış anlatılıyor

        Orman Genel Müdürlüğü filosunda bulunan TUSAŞ üretimi 5 adet Sikorksky T70 helikopterleri gece görüşlü. Hem pilotlar hem de helikopterlerin gece görüş kabiliyeti mevcut. Gündüz ve gece yangınlarına müdahale edecek görev talimatına göre hareket ediyorlar. Ancak gece görüşü demek her durumda uçacak ve görev yapabilecek anlamına gelmiyor. Helikopter yere yakın uçtukları için yüzey engelleriyle en fazla karşılaşan hava araçlarıdır. Çok özel durumlarda havalanabiliyorlar. Yani her yangına gece müdahale edilebilmeleri söz konusu değil.

        Gece alevli yangınlara coğrafi şartlar dâhilinde gece görüşlü helikopterler müdahale edebiliyor. Mesela Orhaneli ve Kestel’de gece görüşlü helikopterler kullanıldı. Ama gece görüşlü uçuş yapmak için önce ciddi bir bölge keşfi gerekiyor. Yangını söndürmek için değil, alevlere yere indirip, kara ekiplerine yardımcı olmak amacıyla havalanıyorlar. Yangın olan yerlere de birden fazla helikopter kol halinde müdahale ederlerse netice alınıyor. Duman olunca da helikopterlerin operasyonları zorlaşıyor. Netice itibariyle gece uçuşu için kriterler var.

        Ayrıca her durumda helikopterleri gündüz kullanmak daha faydalı oluyor. Yangına ilk müdahalede ise küçükler kullanıyor. Çünkü büyük helikopterlerin uçuşu hazırlığı 12 dakika zaman alıyor. Tek motorlu helikopterler ise 4 dakika içinde kalkabiliyor. Yangınının başlangıcında bir dakika bile çok önemli olduğundan görev uygun hava aracının havalanması gerekiyor.

        Orman yangını tartışması çok boyutlu. İlgili tarafları dinleyince kurumlar arasında önemli bir koordinasyon eksikliğinin olduğu ve elimizdeki imkanların daha iyi kullanılabileceğimiz gerçeği ortaya çıkıyor.