Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Nagehan Alçı AK Parti İstanbul Kongresi'nin kodları
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Dondurucu soğuğa bir de kongre için gelen partililerin araçları ve örgütlerin otobüslerinin yarattığı keşmekeşin eklendiğini görünce ‘eyvah’ dedim. ‘Yandık!’

        Dün Zeytinburnu’ndaki Basketbol Gelişim Merkezinde AK Parti’nin İstanbul 8. Olağan Kongresi vardı. Eski Abdi İpekçi’nin bu halini daha önce görme fırsatım olmamıştı.

        Güzel bir kompleks yapmışlar. Ancak rüzgar öyle sert ve trafik öyle kötüydü ki girişte pek de etrafıma bakma şansım olmadı açıkçası…

        Hava koşullarının elverişsizliği ve Cuma namazının hemen ertesinden olsa gerek içeri adımımı attığımda beklediğimden oldukça daha cılız bir kalabalıkla karşılaştım.

        İstanbul İl Örgütü’nün bu kongre için epey uzun süredir hazırlık yaptığını biliyorum, en son 2021’de Vodafone Arena’da Osman Nuri Kabaktepe’nin bayrağı devraldığı günü çok iyi hatırlıyorum. Dev bir kalabalık vardı ve coşku çok iyiydi.

        Kar, soğuk ve Cuma…

        Salona girdiğimde basın tribünlerinde meslektaşlarımız kurulmuş yayın hazırlıklarını yapıyorlardı ancak 3’te başlaması planlanan kongre için 2’de henüz protokol kısmı ve tribünler oldukça boştu.

        Sevgili Fevzi Çakır ile kongre salonunda yayına girerken
        Sevgili Fevzi Çakır ile kongre salonunda yayına girerken

        İlçe teşkilatlarından tezahüratlar yükseliyordu fakat yıllardır AK Parti kongrelerini takip ederim, açık söyleyeyim pek de enerjik değildi salon.

        Ancak vakit öngörüleni geçip saatler 3 buçuğa geldiğinde kalabalık arttı, o sıra protokol kısmına geçtim.

        Osman Nuri Kabaktepe: “AK Parti benim yuvam”

        Partililer yavaş yavaş giriş yapıyorlardı. Görevi Abdullah Özdemir’e devredecek olan Osman Nuri Kabaktepe’yi gördüm.

        “Bundan sonraki planınız ne? AK Parti’de siyasete devam mı?" diye sordum. “Nagehan Hanım elbette, AK Parti bizim yuvamız, başka gidecek yerimiz yok, elbette yuvamızdayız” dedi. Sonra da ekledi: “Yaşım 55, biraz dinlenelim, 4 yıldır sahada siyaset yapıyoruz…”

        Osman Nuri Kabaktepe görevi Abdullah Özdemir’e bırakmadan hemen önce
        Osman Nuri Kabaktepe görevi Abdullah Özdemir’e bırakmadan hemen önce

        Ben Sayın Kabaktepe’nin İstanbul İl Başkanı olarak çok iyi bir performans gösterdiği kanaatindeyim. 24 Şubat 2021’deki kongreyi de yerinde izlemiştim, daha sonra kendisini birçok toplantıda ve sahada takip ettim, yayınlarda bir araya geldik, örgütleri etkileme gücünü yakından gördüm.

        “Biz kazanacağız ama kimse kaybetmeyecek” anlayışı devam edecek mi?

        “Siyaset masada değil, sahada yapılır” diyerek partinin il örgütüne ciddi bir hareketlilik getirmişti ve "Biz kazanacağız ama kimse kaybetmeyecek" diyerek kutuplaşma ortamına karşı yumuşak bir üslup geliştirmişti.

        Siyasette yolunun açık olduğunu düşünüyorum. Bir beklenti içinde olduğu izlenimine sahip değilim fakat sahnedeki konuşması "Bu defteri kapıyorum" havasında değildi.

        Sayın Kabaktepe AK Parti’de ya da hükümette yeni bir görev alabilir.

        Kabaktepe’nin halefi Abdullah Özdemir’in en dikkat çekici özelliği Kabaktepe’ye göre oldukça genç olması ve İstanbul’da AK Parti’nin birçok ilçeyi kaybettiği 2024 yerel seçimlerinde oyunu artıran tek belediye başkanı olması.

        Çekirdekten partili.

        Bağcılar ilçe teşkilatında gençlik kollarından başlamış. Ben kendisiyle tanışmadım ancak tanıyanlar gayretli ve çalışkan olduğunu söylüyorlar.

        2029 İstanbul adayı

        Konuşmasında İmamoğlu yönetimine dokunması dikkatimi çekti, “Bu vizyonsuz yönetimden İstanbul’u kurtarmaya söz veriyoruz” dedi.

        Özdemir’i dinlerken 2029 yerel seçimlerine ışınlandım, elbette o güne kadar birçok şey değişebilir ama sanki AK Parti İstanbul adayını şimdiden hazırlıyor hissine kapıldım.

        Cumhurbaşkanı sahneye çıktığında…

        Kabaktepe ve Özdemir’in konuşmalarının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan büyük tezahüratlar eşliğinde sahneye çıktığında saat tam 17.04’tü ve 17.50’ye kadar konuştu.

        Cumhurbaşkanı sahneye yürürken salon hınca hınç dolmuştu
        Cumhurbaşkanı sahneye yürürken salon hınca hınç dolmuştu

        Dikkatimi çekti, Cumhurbaşkanı gelene kadar 3 tanıtım filmi gösterildi. Hepsinde ortak tema ‘yerli ve milli’ vurgusu ile gelişen savunma sanayi ve meydan okunan emperyalizm idi. Son filmde Erdoğan’ın Şimon Peres’e Davos’taki One Minute çıkışının gösterilmesi bir anlamda sondan başa hissi uyandırdı bende.

        AK Parti’yi daha doğrusu Cumhur İttifakı’nı bugünkü noktaya getiren söylem görünürde 15 Temmuz'dan itibaren iyice belirginleşti ancak kanımca ‘emperyal düzene’ meydan okuma tavrının ilk tohumları 2009’da Davos’ta atıldı.

        “Ekrem Efendi” diyerek ringe mi çağırıyor?

        Gelelim Cumhurbaşkanının konuşmasına…

        Morali çok iyi, salondan oldukça memnundu Tayyip Bey. Sık sık tezahüratlarla sözü kesildi, arada kendisi de salonla diyaloğa girdi. Ancak ben 23 Şubat kongresine giden süreçte yeni bir şeyler söylemesini bekliyordum.

        Abdullah Özdemir’in il başkanı seçilmesi, yerine Bağcılar’a Özdemir gibi 42 yaşındaki Yasin Yıldız’ın seçilmesi ile partide bir gençleşme havası olduğunu, bunun da Cumhurbaşkanının konuşmasına yansıyacağını düşünüyordum.

        Açıkçası parti çevrelerinde de bu yönde bir okuma vardı.

        Fakat Erdoğan’ın konuşmasında yeni bir çıkış göremedim. Sert, polemikçi üslubu ile AK Parti’nin 27 Nisan’dan, kapatma davasına, 7 Şubat MİT krizinden 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimine kadar geçirdiği badireleri hatırlatıp lafı Ekrem İmamoğlu ve muhalefete getirdi.

        İmamoğlu’nu iki ya da üç kez doğrudan “Ekrem Efendi” ve “Ekrem” diyerek hedefine koydu ve Özgür Özel’i üslubunu değiştirmekle eleştirdi. Yani normalleşme sürecinin bitmesine serzenişte bulundu.

        Tayyip Erdoğan çok deneyimli ve seçim kazanma uzmanı bir siyasetçi, Ekrem İmamoğlu’nu neden bu şekilde karşısına konumluyor açıkçası anlamakta zorlanıyorum. Evet Türkiye’de siyaset çoğunlukla karşıtlık üzerinden kurgulanarak yapıldı ve bu Sayın Erdoğan’a kazandırdı ama bugün geldiğimiz noktada Ekrem İmamoğlu’nun bu şekilde işaret edilmesinin Sayın İmamoğlu’na zarar değil en azından algı olarak yarar getirdiği kanaatindeyim.

        Öte yandan Erdoğan’ın partisi üzerindeki gücü asla azalmıyor, AK Parti’de 22,5 yıldır iktidar olmanın getirdiği yıpranmışlık ve yorgunluk var fakat bu yorgunluk Cumhurbaşkanının kendi ‘evindeki’ etki gücüne ve teşkilatın organizasyon gücüne yansımıyor.