Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        WASHINGTON, D.C.

        Donald Trump ilk kez başkan seçildiğinde burada yaşıyordum. Müesses nizam, akademi, medya, halkın büyük bölümü gibi Washington D.C. şehri de bu yeni gerçeklikle yaşamaya hazır değildi. Daha da önemlisi, bu gerçekliği kabul etmek istemiyorlardı. O hafta otellerin dolu olmasının nedeni Trump yanlılarının şehre akın etmesi değil, protestocuların gelmesiydi. Haber bültenlerinde de öne çıkartılan Trump’a karşı yapılan gösteriler, Neo-Nazi destekçilerinin yumruklanmasıydı. “Direniş” ilk dört seneye damgasını vuran sihirli kelimeydi.

        Dünya sekiz sene öncesindeki gibi değil. Doğal olarak D. C. de değil. Bugün kasabanın yeni bir şerifi olduğunu D.C. sokaklarında şöyle bir dolaşınca görmek mümkün.

        2016’da Trump destekçileri daha korkak, daha çekingen, daha cılızdı. Kırmızı MAGA şapkasıyla dolaşmak öyle herkesin harcı değildi, lokantalara falan kimse Trump destekçisi olduğunu belli eden kıyafet veya aksesuarlarla gelemiyordu. Dışlanma korkusu gerçekti. Öyle sokaklarda Trump’ın adını taşıyan hediyelik eşya, t-shirt, şapka, atkı, poster satan tezgahlar görmek mümkün değildi. D.C. kültürü de hiçbir zaman Trump’ı buyur etmedi, ona dört sene sığıntı muamelesi yaptı. Helikopterle başkenti terk edişini izlediğim sırada Katy Perry’nin şarkısı eşliğinde havai fişekler fırlatılıyordu.

        GURURLA GİYİYORLAR

        Bugün şehrin rengi kırmızı, MAGA her yerde. Hiç kimse Trump destekçisi olduğunu göstermekten çekinmiyor. Herkes şapkalarını gururla giyiyor. Dün Trump’ın konuşma yaptığı Capital One Arena’nın etrafında dolaşırken karla karışık yağmur altında sıra bekleyen destekçilerini inceledim. Bazıları, hakikaten Amerikan taşrasından gelmiş o bilindik stereotipe uygun. Ama hepsi değil. Aralarında son derece makul görünen insanlar da var. Dahası çok çeşitli, çok milletli, ırksal olarak çok renkli bir koalisyon artık MAGA.

        Washington D.C.’ye ülkenin en yoğun siyah nüfusuna sahip şehirlerinden biri olduğu için “Çikolata Şehir” denir. Epey bir zaman önce şehirdeki beyaz nüfus siyahları geçti, ama hala çikolatanın etkisi büyük. 2016’da Trump ırkçı göründüğü için biraz da Çikolata Şehir’de pek kabul görmedi. Bugün MAGA şapkalarını giyen pek çok siyah var ama. D.C.’nin sokak satıcıları da ekmeklerine bakıyor, kimse sekiz sene önce olduğu gibi Trump ürünlerine elimi sürmem demiyor. Aksine büyük heyecanla bir şapka daha satmak için çabalıyorlar. Türkiye’den bana şapka siparişi verenler bile var ama, üzgünüm, çalıştığım kurumun yayın ilkeleri siyasilere bağış yapmamızı yasaklıyor.

        Trump’ın göçmen karşıtı, ırkçı söylemlerine karşı ülke çapında direniş vardı 2016-2020 arasında. Azınlıkların hakkını korumak için oluşturulan hükümet programlarından “wokeism”e, “Black Lives Matter” hareketinden dilde cinsiyetçi kelimelerden arınarak konuşmaya hızlandırılmış bir bilinç kursuna tabi tutulmuş gibi yaşıyorduk hepimiz. Bir insan aynı gün içinde kendisini hem erkek hem de kadın olarak tanımlıyordu mesela ve hiçbirimiz bunun tuhaf bir durum olduğunu söyleyemiyorduk. Erkek olarak doğup kadın olarak hayatına devam eden bir sporcunun kadınlarla yarışmasının haksız rekabet olduğunu söyleyemediğimiz gibi.

        GÖÇMEN YEMEKLERİNİN GELECEĞİ

        Ama en önemli temalardan biri göçmenlere olan muazzam tapınmaydı. Yasadışı da olsalar, suç da işleseler bir göçmen ülkesi olarak doğan Amerika’nın onlara sahip çıkması gerekiyordu. 2019’da bütün bu tartışmaların ışığında D.C.’de mönüsünde simit ve çılbır da olan bir lokanta açıldı, adı Immigrant Food ve göçmenliğin ne kadar büyük zenginlik olduğunu kanıtlama çabasında, mesaj kaygılı bir lokanta.

        Bu mesajda haklılık payı olduğu kesin; göçmenlik bütün ülkeleri zenginleştirir, ama hiçbir ülkenin—tıpkı Türkiye gibi—kontrolsüz göçü koşulsuz kabul etmek gibi bir lüksü olamaz. Akıllı devletler en iyi beyinlerin göçünü ister, Amerika böyle dünyanın lideri oldu, kapılarını Einstein’lara açarak.

        2019’da Immigrant Food açıldığında Amerika’da bu anlayış tamamen saçmalık noktasına gelmişti. Bu lokanta önümüzdeki dört yıl ayakta kalabilecek mi merak ediyorum. Küçük bir örnek belki ama değişen rüzgarları görmek açısından bir simge.

        Her lider ülkesine damga vurduğu gibi başkenti de şekillendirir. Ankara’da Çukurambar diye bir semt AK Parti döneminde ortaya çıktı mesela. Nargileci modasıyla birlikte.

        Trump’ın D.C.’sinde de böyle göçmen mutfağı gibi mesaj kaygılı mekanlara yer yok gibi. New York’un meşhur et lokantası Minnetta Tavern geçenlerde burada açıldı ve hemen popüler oldu. Çünkü Trump’çılar öyle fan-fin-fon yemekleri değil, koca koca kesilmiş etleri seviyor. Steakhouse’ların devri başlıyor yeniden D.C.’de. Kırmızı şapkalarla yeniden tomahawk’lar.

        KAMALA’NIN ADI

        Joe Biden’ın başkanlığının ilk zamanlarında bir arkadaşım beni Dupont Circle yakınlarında berbat bir İtalyan lokantasına götürmüştü. “Ama Kamala Harris geldiği için popüler oldu.”

        Bir insanın ziyareti bu kadar mı müşterinin gözüne sokulur… 2021’de hala içeride yemek pek mümkün değildi pandemi yasakları saçmalığı yüzünden, o yüzden dışarıda kurulan kulübedeydik ve her yanımızda Kamala Harris portreleri asılıydı. Ona gökkuşağı bayrakları eşlik ediyordu.

        “Kamala Harris hiçbir zaman bu lokantanın sahiplerinin dilediği gibi bir gay ikonu olmayacak,” demiştim o gün. “Kadında o malzeme yok. Belki Melania olur ama.

        Harris’in siyasi serüveni de tıpkı o İtalyan lokantasının yemeklerine benzedi. Kötü başladı, çok kötü bitti. O lokanta yerinde mi diye bir gidip bakmak istiyorum. Çoktandır bu sokaktaki Covid lokanta kulübeleri yok. Eminim posterler de çoktan yakılmıştır.

        Immigrant Food’unda da ilk kadın başkan yardımcısından beklentisi büyüktü. Jamaika ve Hint mutfağının karışımı bir yemeğe onun adını vermişlerdi. Şimdi bu yemeğin adı “Harvest Bowl” olarak değişecekmiş. Türkiye’de siyasetçilerin sokaklara verilen adları siliniyor, D.C.’de de lokanta mönülerinden çıkartılıyorlar. Melania çanağını merakla bekliyorum, ne de olsa o da göçmen.